insearchofsunrise
elektrik aşkı
En Beğenilen Yazar Sırası
:
1
Toplam Başlık Sayısı
:
164
Toplam Puanı
:
1051
Toplam Giri Sayısı
:
604
Bu Ayki Puanı
:
26
En Aktif Yazar Sırası
:
1
ALS
lenny
Amyotrofik lateral skleroz (ALS), aynı zamanda motor nöron hastalığı olarak da anılan, merkezî sinir sisteminde, omurilik ve beyin sapı adı verilen bölgede motor sinir hücrelerinin (nöronlar) kaybından ileri gelen bir hastalıktır.
Hastalık, merkezî sinir sisteminde, omurilik ve beyin sapı adı verilen bölgede motor sinir hücrelerinin (nöronların) kaybından ileri gelir. Bu hücrelerin kaybı kaslarda güçsüzlük ve erimeye (atrofi) yol açar. Ayrıca erken ya da geç hareketin birinci nöronu da hastalanır. Zihinsel fonksiyonlar ve bellek ise bozulmaz.
Kaslardaki zayıflık ellerde ya da bacaklarda, ağız-yutak bölgesinde ya da dilde başlayabilir ve sürekli ilerleyerek yayılır. Bu yayılma "bulber" alandaki kasları da tutabileceği için konuşma ve yutma güçlüğüne neden olabilir. İleri evrelerinde solunum yetersizliğine de yol açabilir. Genellikle erişkin yaşlarda (40-50) ve erkeklerde, kadınlara göre biraz daha sık görülür. Görülme sıklığı (prevalansı) 100.000 de 1-1,5 civarındadır. Daha genç ve daha ileri yaşlarda da ortaya çıkabilir ve genellikle zayıf insanlarda görüldüğü dikkat çekmektedir.
ALS hastalarının ortalama üç ila beş yıl yaşayabildikleri belirlenmişse de, daha uzun süre yaşayan kişiler de vardır.
I.Dünya Savaşı sırasında imzalanan gizli antlaşmalar
umutfb55
McMahon antlaşması (1917)
İngiltere ve Fransa aralarında gizli toplantılar yaparak Osmanlı ve orta Doğu topraklarını paylaşmanın planlarını yapıyordu. Mısır, İngiltere'nin bu bölgedeki en önemli sömürgesiydi. İngiltere'nin Mısır valisi McMahon ile Hicaz Emiri Hüseyin bin Ali (Şerif Hüseyin) arasında 1917 yılında imzalandı. İngiltere tarafından Araplara, Osmanlı Devleti ile savaşmaları halinde bağımsız bir Arap Krallığı kurulacağı vaad edilmiştir. Ancak bölgede istediğini alan İngiltere, Şerif Hüseyin'e verdiği sözü tutmamış ve ona karşı ayaklanan Suudi ve Vahhabilere destek vererek Şerif Hüseyin'i saf dışı bırakmış, sürgüne göndermiştir.
Sykes-Picot antlaşması (1916)
I. Dünya Savaşı sırasında, 29 Nisan 1916'da Kut'ül Ammare Kuşatması sonrasında İngiliz kuvvetlerinin Osmanlı'nın 6. Ordusu karşısında bozguna uğramasından 17 gün sonra, 16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında yapılan ve Osmanlı Devleti'nin Orta Doğu'daki topraklarının paylaşılmasını öngören gizli antlaşmadır. Rusya bu antlaşmaya başta katılmış ve uymuş daha sonrasında 1917'deki Rus devriminden sonra Rusya antlaşmadan vazgeçmiş, Lenin gizli olan bu anlaşmayı dünya kamuoyuna açıklamıştır.
Petrograd protokolü (1916)
Mart 1916 tarihinde İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalandı. Sykes – Picot (Seyko Piko) Anlaşması’ndan sonra İngiltere ve Fransa, Rusya ile Petrograd Protokolü’nü imzalayarak anlaşma sağlamışlardır. Buna göre ; Boğazlar bölgesi, doğuda Trabzon’un batısında belirlenecek bir noktaya kadar giden bölge ile Van ve Bitlis’in güneyine doğru, Muş Siirt, Fırat, Cizre ve İmadiye’ye kadar uzanan yerler Ruslara verilecektir. Rusya’da buna karşılık Sykes- Piko Antlaşması ile İngiltere ve Fransa’nın belirlediği Orta Doğu paylaşımını kabul ediyordu.
Saint Jean de Maurienne antlaşması (1917)
Sykes-Picot ve Petrograd Anlaşması ile İngiltere, Fransa ve Rusya’nın aralarında yapmış oldukları paylaşımlar, İtalya’nın tepkilerine sebep olmuştur. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa, İtalya’nın isteklerini dikkate alarak aralarında Saint Jean de Maurienne Anlaşması’nı yaptılar (19 Nisan 1917). Buna göre ; Antalya, Konya, Aydın ve İzmir İtalya’ya verildi. Bu antlaşmayı Rusya, ülkesinde çıkan ihtilal sebebi ile imzalayamadı. Daha sonra Rusya, yapılan gizli antlaşmaları tanımadığını açıklamıştır. İtalya bu antlaşma ile elde ettiği yerlerin bir kısmını Paris Konferansı’nda İngiliz – Yunan işbirliği sonucunda Yunanlılara kaptırmıştır.
Büyük Vezir: TONYUKUK
Ramazan
Tonyukuk, Türk Tarihi'nde üç büyük Vezirden birisidir. Türk Tarihçi ve ilk Türk yazarıdır. 2. Göktürk Devleti'nin kutulmasında İlteriş Kağan'a büyük yardımı dokunmuştur. Ayrıca Bilge Kağan'ın da kayınpederidir.
Doğum tarihi tam bilinmese de Çin'de doğmuş, Milattan Sonra 8. Yüzyıl'da yaşamıştır ve ölümü 726 yılı olarak bilinmektedir. 50 Yıllık Çin esaretinden 2. Göktürk (Kutluk) Devleti kurucusu olan İlteriş (Kutluk) Kağan ile beraber kurtulmuştur.Türklerin Çin esaretinden kurtuluş savaşını idare etmiş, gençlik yıllarında cesaretiyle, yaşlılığında da tecrübesiyle devletine hizmet etmiştir. Bilgeliği ve ileri görüşlülüğü ile kağanların zaman zaman yapmayı düşündükleri hatalı işleri engellemiştir. Türklerin Budizm dinine girmesini engelleyen Vezir Tonyukuk, aynı zamanda Türk milletinin surlarla çevrili şehirlere yerleşerek, Çinliler tarafından yeniden köle edilmesini de engellemesiyle bilinmektedir
Damadı Bilge Kağanın Türk milletini yerleştirmek ve budist tapınakları açmak fikrini reddetmiştir. Bu sebeple milleti her an at sırtında harbe hazır tutmuş ve Türklüğün İslamiyete girmesine zemin hazırlamıştır.İyi bir stratejist ve taktik ustası olmasından ötürü, batılı Türkologlar onun için “Türkler’in Bismarc’ı” ifadesini kullanır.
Tonyukuk'un büyük özelliği tabii ki büyük bir siyasetçi yani iyi bir politikacı olmasıdır. Bu yüzden Yeni Kurulan 2. Göktürk Devleti'nin hem kurulmasında etkin bir rol oynamış hem de; İlteriş Kağan (Kutluk), Kapagan Kağan, Bögü Han ve Bilge Kağana baş vezirlik yapmıştır. Ayrıca bir çok savaşta başkomutan olarak görev yapmıştır. Tonyukuk; çok iyi olan politik zekasının yanında Tarih ve Edebiyat'ta da oldukça iyidir. Bu çok yönlülüğü ve her işteki ustalığı Tonyukuk'u binlerce yılla dayanan Türk Tarihi'nin Üç Büyük Vezirinden birisi yapmış ve kendinden sonraki politik kuşaklara çok iyi ve etkili bir örnek olmuştur. Tonyukuk, Bilge Kağan'a Baş Vezirlik yaptığı dönemlerde kızını vermiş ve O'nun kayınpederi olmuştur.
Tonyukuk Anıtı
Tonyukuk kendi adına Kitabeler diktirmiştir ve bu kitabelerin yazarı da bizzat kendisidir.. Bu kitabeler MS. 8. Yüzyılın 2. Çeyreğinde yazılıp dikilmiş olan Göktürk Yazıtlarının ilkidir. Bilge Kağan Yazıtı ile Kül Tigin Yazıtının doğusunda yer alır.1897 yılında, Kül Tigin ve Bilge Kağan bengü taşlarının 360 km. doğusunda, botanikbilimci Yelizaveta Klements tarafından bulunmuştur.
Bu Anıt; Dört yönlü iki taş üzerinde yazılmış bir yazıttır. Birinci taş üzerinde batı ve doğu yüzlerinde yedişer, güney yüzünde 10, kuzey yüzünde ise 11 satır olmak üzere toplam 35 satır yer almaktadır. İkinci taşın ise batı yüzünde 9, doğu yüzünde 8, güney yüzünde 6 ve kuzey yüzünde 4 olmak üzere toplam 27 satır vardır. İki taşın toplam satır sayısı 62'yi bulmaktadır. Yazıtın 725 yılında dikildiği tahmin ediliyor. Tonyukuk, bu yazıtında ilk 47 satırda İlteriş Kağan ile Kapgan Kağan'ın Dönemleri'nden bahsetmektedir. Daha sonraki satırlarda ise kendisinden bahsederek Göktürk tarihi hakkında önemli bilgiler vermektedir. Göktürkçe ile yazılmıştır, Türkçe'nin en eski örneklerinin başındadır.
Tonyukuk, kitabesinde kendini şöyle anlatıyor:
“Tanrı yarlığadığı (nasip ettiği) için Türk Budun içinde silahlı düşmanı gezdirmedim. Damgalı atı koşturmadım. İlteriş Kağan çalışmasaydı; ona uyarak ben kendim çalışmasaydım, il de millet de yok olacaktı. Çalıştığım için il, il oldu; millet de millet oldu. Kendim artık kocadım. Şimdi Bilge Kağan, Türk Budununu iyi idare ederek tahtında oturuyor.” Sözlerini kullanmıştır.
malcolm x
malcolm
1-little malcolm
2-dertroitli kizil
3-malcolm x
4-el hacc malik şahbaz
1. donem malcolm x in cocuklugudur 2. donem hirsizligiyla detroitte populerlestigi genclik yillaridir 3. donem islami buldugu ve liderligini gosterdigi donemdir ayni zamanda en meshur oldugu donemdir.4. donemde gorusleri bir kez daha degisir ilk soy ismini aldigi donemdir.
1- MALCOLM, 19 Mayıs 1925'te Omaha'da dünyaya geldi.7 kardesten 4. suydu.Babasi siyah bi vaftiz di annesi beyazdi cunku anneannesi(siyah) bir beyaz tarafindan tecavuze ugramisti.Bu cok normaldi cunku siyah kadinlar beyazlar tarafindan sikca tecavuze ugrardi.Ku Klux Klan(irkci beyaz orgut) tarafindan babasi surekli tehtitler almaktaydi ama babasi cesur ayni zamanda heybetli(2 metre boyunda)bir adamdi yani korkudan bi koseye sinmiyecekti.Malcolm un babasi siyah birliginin ancak siyahlarim toplanip afrikaya gitmesiyle olusucagini dusunuyordu ve bu yonde konusmalarina devam etti.Malcolm un babasi sabahlari konusma yaparken geceleride uyumayip evinde silahla ailesini korumak icin beklerdi.Bir sure sonra tehtidlerden dolayi tasindilar fakat siyahlara hic bir yerde rahat yoktu.Bu sefer gittikleri yerdede Siyah Lejyon adinda siyah karsiti irkci bir orgut vardi.Malcolm 4 yasindayken Malcolm un evini yaktilar.Hic kimse ölmemisti fakat bir gece Malcolm un babasi gelmedi babasi tren in altinda kalmisti(tabiki siyah lejyon un suikastiydi).Malcolm un babasini tren raylarina baglamislardi.Suikast oldugunu herkes biliyordu fakat sucu isleyenler beyaz adamlardi tabiki hicbir sey yapilmadi.Malcolm un annesi beyazdi ve aile gecimini saglamak icin temizlikci olarak calismaya basladi (beyaz olmasi dolayisiyla calisabiliyordu).Bir gun malcolm un kardeslerinden biri okuldan cikip annesinin is yerine gitti.Patronu siyah cocugun kadinin oglu oldugunu anladi ve malcolm un annesini isten cikardi.Zaten kocasini paramparca goren kadin bir de isten cikarilinca iyice coktu ve en sonunda aklini yitirdi.Kadini akil hastanesine yatirdilar aileyi dagittilar ve her bir cocugu farkli bir aileye evlatlik verdiler.Malcolm gittigi evde cokca imkana sahipti ve okulundada basariliydi(Ayni zamanda sinif baskaniydi).Siniftaki tek siyah oydu bir gun ogretmeni buyuyunce ne olmak istedigini sordu ve Malcolm avukat cevabini verdi.Ogretmeni "avukat olup napicaksin bosver bak cok iyi parmaklarin var bence senden harika bir marangoz olur"dedi.Malcolm "hayir avukat olmak istiyorum" diyince ogretmeni "biraz gercekci ol sen bi siyahsin avukat olamazsin"dedi.Malcolm X hayatim boyunca pek cok hakarete ugradim ama o en agiriydi der.Bu olaydan sonra Malcolm un okul hayati gittikce kotuye gitti.En sonunda 13 yasinda okuldan atildi ve islah evinde yasamasina karar verildi.
yarin devam edicem
malcolm x
malcolm
malcolm x in genclik yillarindan bir kesit:
http://m.youtube.com/watch?v=dSOn2g2e1b0
malcolm x
malcolm
Bu sozlerden sonra malcolm tarihi arastirmaya başlamişti.Siyahlarin nasil köleleştirildigini,beyaz adamin siyahlara yaptigi işkenceleri,siyahlari çalistirarak elde ettigi zenginliği görmüştü.
Malcolm ayni zamanda Elija Muhammed hakindada bissuru bilgi edinmisti hatta bir keresinde Elija Muhammed icinde bir miktar parayla beraber bir zarf yollamişti.Elija Muhammed Malcolm'un gözunde bir kurtarici olarak şekillenmeye başlamişti.
malcolm artik hapisten cikmisti.Ve Elija Muhammed'in yanina gelmisti.Yeterliliği görulup Boston'a yollanmisti. kisa surede Elija Muhammed'in baş konuşmacilarindan biri haline geldi hapishanedeyken cok fazla düşünmüş cok fazla okumuştu.Dile inanilmaz hakimdi ve insanlari ikna etmesi cok kolaydi.Zaten siyahlar,beyaz hristiyanlar tarafindan yuzyillardir eziliyordu.Simdi onlar icin bi din cikmişti zaten simdiye kadar hristiyanliktan ne kazanmislardiki , Muslumanlik siyahlarin dini olmaliydi.Ki amerikada oylede olmaya basladi yuzyillardir bir turlu birlesemeyen siyahlar Muslumanlikla birlesmeye başlamişti.Ve Elija Muhammed onlara artik X soy ismini kullanmalarini soylemisti.Ve Malcolm X soy adi olan little i degiştirip x yapmisti ve bunu şu sozlerle anlatti "beyaz adamin bize verdigi isimleri kullanmiyicagiz bizim soy adimiz smith olamaz.Afrikada'ki soy adimizi bulana kadar X soy adini kullanicagiz cunku X matematikte bilinmezligi ifade eder."
Barbaros hayrettin paşa
Barbarrossa
Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!
Adalar'dan mı? Tunus'dan mı, Cezayir'den mi?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;
O mübarek gemiler hangi seherden geliyor?
Kut-ül Ammare Muharebesi
sotarih
çiçek hastaligi
malcolm
-kizil derili atasozu-
direk aklima bu soz geldi tesekkur ederiz @insearchofsunrise
Kadebostany
TechN9ne
Cenevizliler'e Karşı Kırım Hanlığı - Osmanlı İttifakı
Ramazan
Hacı Giray I.’in Kırım Yarımadası üzerinde kurduğu hanlığın Ceneviz karşısında etkin bir şekilde mücadele edebilmesi için surları yıkacak teknolojinin elde edilmesi gerekiyordu. Hanlık bu imkandan mahrum idi. İstanbul’un fethini gerçekleştiren Fatih’in en büyük gayesi, denizlerdeki Latin üstünlüğüne son vermekti. Fatih’in Latinlilerle mücadelesi ile Hacı Giray I.’in mücadelesi hemen hemen aynı zamanda vukubulmuş, bu sayede iki Türk Devleti arasında 1454 yılında anlaşma ile tespit edilen ittifaka göre, Osmanlı ve Kırım Kuvvetleri Kefe’yi kuşatacak, alındığı taktirde Kefe Kırım Hanlığı’na verilecekti. Osmanlı Kuvvetleri ise ganaimle yetinecekti. Ayrıca nakliye hususunda donanmaları ile yardımcı olacaktı.
Kefe’yi hedef alan bu antlaşma, Ceneviz nezdinde derhal etki yaptı. Kefe Cenevizlileri, Cenova’dan yardım isteyen mektuplar yolladılar. Bu mektuplarda Cenevizliler’in telaşı açık idi. Zaptedilen kalelerin Kırım Hanlığı’na verileceği, esir edilen Cenevizlilerin satılacakları bildiriliyordu.
Anlaşma gereği hareket eden Kırım ve Osmanlı Kuvvetleri 11 Temmuz’da Kefe’yi muhasara etti. Demir Kahya kumandasında Osmanlı Donanması’nın denizden gerçekleştidiği muhasara, karadan 6000 kişilik Kırım Kuvveti tarafından yürütüldü. Muhasara sonunda Kefe alınamadıysa da, telaşa düşen Cenevizliler, müttefik güçlerin öne sürdü anlaşmayı kabul ettiler. Ceneviz, Kırım Hanı’na da ayrıca vergi vermeyi taahhüd etmişti.
Bu aşamada iki Türk Devleti’nin Kırım Sahilleri üzerinde birbiriyle çatışan emelleri ortaya çıkmaktadır. Fatih’in usta politikası, Osmanlı ve Kırım menfaatlerinin iki devlet arasında soğukluğa yol açmasına mani olmuştur. Fatih’in Latinlilerle çok vüsatli bir mücadele içinde bulunması bakımından Kuzey Anadolu limanları ile Ege’deki Venedik ve Ceneviz üsleri öncelik taşıyor, Kırım Hanlığı ile Ceneviz’in mücadelelerinin sonucuna göre Kırım üzerinde politika yürütmek bu stratejiye uygun düşüyordu.
Kırım vukuatı hususunda Osmanlı diplamasisinin bekleme dönemine girmesi Ceneviz’i rahatlatmış, Hacı Giray I. Marifeti ile güçlenen Kırım Hanlığı’nın zayıflaması yolunda ki politikaları uygulama imkanı bulmasını sağlamıştı. Ceneviz, Hacı Giray I. Ve oğlu Haydar arasında 1455’te cerayan eden dahili mücadelede Haydar’ı destekleyip Hacı Giray I.’i uzaklaştırmak sureti ile hanlığın zayıflamasına neden olmuştur. Hanlığın yeni serpilmekte olan gücünün bu şekilde dış müdahaleye maruz kalması yerli ümera tarafından tehlikeli görülerek Hacı Giray I. Desteklenmiş, Haydar ise Litvanya’ya sığınmak suretiyle tahtını terk etmek zorunda kalmıştır. Bu hadiseden sonra hakimiyeti ele geçiren Hacı Giray I. Duruma hakim olmuş, Kırım Hanlığı yükselişini sürdürmüştür. Hacı Giray I. , 1466-67 senesinde vefat etmiş, bir rivayete göre Bahçesaray’da Salacık Mevkiine, bir rivayete göre Eski Kırım ( Solhat) ’a defnedilmiştir.
( Kaynak: Genel Türk Tarihi Ansiklopedisi, Cilt 5, Sayfa 151-152
Ayastefanos Antlaşması
Mustfayilmz
93 Harbi olarak da bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu'nun yenilgisiyle sonuçlandı. Rus ordusu, batıdan Yeşilköy'e (eski adı Ayastefanos), doğudan Erzurum’a kadar geldi. Osmanlı İmpartorluğu, barış istedi. Rus orduları başkomutanı Nikolay, barış esaslarının mütarekeyle birlikte görüşülmesi şartıyla bu isteği kabul etti ve 3 Mart 1878'de İstanbul'un Yeşilköy semtinde Osmanlı Devleti açısından ağır koşullar içeren bu antlaşma imzalandı. Buna göre:
- Osmanlı Devletine bağlı bir Bulgaristan Prensliği kurulacak, Prensliğin sınırları Tuna'dan Ege'ye Trakya'dan Arnavutluk'a uzanacaktı.
- Bosna-Hersek'e iç işlerinde bağımsızlık verilecek.
- Sırbistan, Karadağ ve Romanya tam bağımsızlık kazanacak ve sınırları genişletilecek.
- Kars, Ardahan, Batum ve Doğu Beyazıt Rusya'ya verilecek.
- Teselya Yunanistan'a bırakılacak.
- Girit ve Ermenistan'da ıslahat yapılacak.
- Osmanlı Devleti, Rusya'ya 30 bin ruble tazminat ödeyecekti.
Rusya'nını Osmanlı Devleti'ni Ayastefanos Antlaşmasıyla istediği gibi parçalanmasını istemeyen Avrupalı Devletler bu antlaşmaya itiraz ettiler, Berlin'de toplanan konferanstan sonra yeni bir antlaşma imzalandı, Berlin Antlaşması ile;
- Ayastefanos Antlaşmasıyla kurulan Bulgaristan, üç kısıma ayrıldı.
- Bosna-Hersek, Osmanlı Devleti'ne ait kabul edilecek fakat Avusturya tarafından yönetilecekti.
- Karadağ, Sırbistan ve Romanya'nın bağımsızlığı devam edecek, fakat sınırları değiştirilcek.
- Kars, Ardahan, Batum, Ruslarda kalacak fakat Doğu Beyazıt, Osmanlı Devleti'ne bırakılacak.
- Teselya Bölgesi, Yunanistan'a ait olacak.
- Rumeli'de ve Anadolu'da Ermenilerin oturduğu bölgelerde ıslahatlar yapılacak.
- Osmanlı Devleti, Rusya'ya 60 milyon ruble savaş tazminatı ödeyecekti.
Deng Xiaoping
sotarih