Sumo Güreşi, Japonya’da eski tarihlerdeki âdete ve töreye dayanan geleneksel bir güreş türüdür. “Sumo” kelimesi “zarar vermeyecek biçimde karşılıklı çarpışma” anlamına gelir. Japoncadaki Sumo, “sumafu” sözcüğünden gelmektedir ve bu “kendini savunmak” anlamına gelir.
Japon tarihinin en önemli kültürlerinden biri olan Sumo güreşi yalnızca Japonya’da değil, dünyanın dört bir yanından insanların takip ettiği oldukça popüler bir güreş türüdür. Japonya’da çok eski dönemlerden beri yapıldığı bilenen Sumo güreşi, törenin ve geleneklerin ön planda olduğu bir seremonidir. Japon halkının derin saygı duyduğu sumo güreşçileri Japonya’da oldukça önemli bir sosyal konuma sahiptir. Bir tür güreş olan Sumo, Japonya’nın milli sporu özelliğine sahiptir. Sumo güreşçilerinin bellerinde bulunan renkli kuşaklar (mawashi) ve güreşçilerin “oicho” denilen farklı saç stilleri Japonya’nın eski zamanlarına ait görüntüleri anımsatır. Günümüzde Sumo, geleneksel uygulamaların büyük çoğunluğunun hala muhafaza edildiği bir spor dalıdır. Örneğin güreş, eskiden olduğu gibi “dohyo” olarak adlandırılan ve “tatami” (hasır otundan yapılma bir tür yer döşemesi) ile kaplı, yerden yüksekte bulunan bir ringde yapılır. Ayrıca güreşçilerin derecelendirilme yöntemleri hala değişmemiştir ve törenler “Shinto dini” esaslarına göre yapılmaktadır.
Sumo, her ne kadar tarihçesi çok eskilere dayansa da, ancak Edo döneminin (1600 -1868) başlangıç yıllarında profesyonel bir spor dalı olma özelliğini kazanabilmiştir. Günümüzde Sumo, lise ve üniversitelerde yer alan kulüpler ve amatör dernekler tarafından, büyük çoğunlukla da erkek güreşçiler arasında gerçekleştirilmektedir. Hem Japonya’da, hem de yurtdışında Sumo, özel bir izleyici grubu sporu olarak bilinmektedir. Sumo güreşi dendiğinde hepimizin aklına şişman iki insanın çarpışması olarak gelse de; aslında Sumo bizim anladığımız anlamda bir güreş olmayıp, kuralları tamamen farklı bir spordur. Günümüz Japonya’sında Japon erkeklerinin izlemekten vazgeçemediği iki spor dalı vardır. Bunlardan birincisi Sumo güreşi diğeri ise Amerika’dan Japonya’ya gelen Beyzbol sporudur.
Efsaneye göre; Sumo sporunun önemi şuradan gelmektedir: Japon halkının Japonya’da egemenlik sağlayabilmesi için Tanrı Take Mikazuchi’nin diğer kabile lideriyle yapacağı Sumo karşılaşmasını kazanması gerekmektedir. Efsanenin dışında bilinen odur ki, Sumo başlangıcı 1500 yıldan daha eskiye dayanan bir spordur. Sumo sporunun tarihsel sürecine kısaca bir göz attığımızda ise, ilk sumo maçları bol hasat için dualarla Tanrılara adanan dinsel seremonilerdi. Ve tapınakların avlusunda kutsal danslar ve gösterilerle birlikte yapılırdı. Japon tarihinde Nara dönemi olarak geçen 8. yüzyılda, Sumo İmparatorluk sarayındaki seremonilerde yer almaya başladı. Senelik olarak başarılı Sumo sporcularının katıldığı, müzik ve dansla birlikte oluşturulan festivaller düzenlenmeye başlandı. İlk zamanlardaki Sumo müsabakaları oldukça sert ve acımasız karşılaşmalara sahne olurken, daha çok boks ve güreş karışımı olarak tarihi belgelere geçti. Ancak daha sonraki yıllarda İmparator Sarayından yapılan düzenlemeler ile kurallar oluşturuldu ve teknikler geliştirilerek bu spor, bugünkü Sumo güreşine benzer bir duruma geldi.
Japon tarihinde “Kamakura Devri” olarak bilinen dönemde (1192’den itibaren) ise Samuraylar ülkeye hâkim olmuş ve Sumo da bu askeri yönetimin himayesi altına girmiştir. Askerlerin fiziksel gücünü artırmak için de Sumo öğretisi ve spor teknikleri önem kazanmaya başlamıştır. Bugün Japon savunma sanatları olarak bilinen “Jijitsu” denen spor da Sumo’nun alt gruplarından bir tanesidir.
1603 yılından sonraki dönemde ise daha çok zengin ve varlıklı sınıfın toplumda etkin hale gelmesiyle, Sumo da halk tabakasındaki insanları eğlendirmek için düzenlenmeye başlanmıştır. Japon Sumo Federasyonun da temelleri bu devirde atılmıştır. Japonya’da bu spor için Profesyonel Sumo Federasyonu bulunmaktadır. Bu federasyon profesyonel Sumo müsabakalarını turnuva olarak senede 6 defa düzenlemektedir. Bir turnuva 15 gün sürer. Bu turnuvalar Japonya’nın 4 büyük şehrinde yapılmaktadır. Ocak, Mayıs ve Eylül’deki turnuvalar Başkent Tokyo’da, Mart ayındaki Japonya’nın ikinci büyük şehri Osaka’da, Haziran ayındaki Nagoya’da, Kasım ayındaki Fukuoka’da yapılmaktadır. Gündüz yapılan bu karşılaşmalar her gün Japon ulusal televizyonu NHK tarafından naklen yayınlanmaktadır. Ayrıca Sumo karşılaşmalarının günlük sonuçları ve değerlendirmeleri her akşam ana haber bültenlerinden sonra verilmekte ve heyecanla takip edilmektedir.
Sumo ringine Japoncada “Dohyo” denir, ancak Sumo ringi deyince aklınıza bokstaki gibi etrafı iplerle çevrili bir ring gelmesin. Daha çok bu güreş sahası normal güreş minderini andırır; fakat aşağıda açıklayacağımız gibi ringde bir minder söz konusu değildir. Dohyo, ismini ringin sınırlarını belirleyen pirinç kamışlarından yapılmış halattan alır. Sumo ringinin ölçüleri ise ana alanın yerden yüksekliği 0,61 metre ve kenar uzunluğu 5,48 metre olan bir kare sahadan oluşmaktadır. Sumo güreşçileri bu ringin üstünde karşılaşırlar, ancak ringin sınırları bu kare alanın üstünde 4,57 metre çapında bir daire şeklindedir. Ringin altı ise özel kumlu topraktan hazırlanır. Bu özel ringin üstünde ise salonun tavanından aşağı sarkmış bir çatı mevcuttur. Bu çatı Şinto Tapınağı’nın çatısının aynısı olarak tasvir edilir.
Sumo da amaç karşılaşma sırasında rakibini bu ringin dışına itmek veya rakibin dengesini kaybetmesini sağlamak ve vücudunun bir kısmının yere değmesini sağlamaktır. Vücudunun herhangi bir kısmı, genelde ayağı, bu daire ringin dışına çıkan sumo güreşçisi maçı kaybeder. Ancak kaybetmek ringin dışına çıkmadan da olur. Bu durumda ise ayak tabanları dışında vücudunun herhangi bir kısmı yere değen güreşçi maçı kaybeder. Bu dizi olabilir, kolu olabilir, hatta el parmaklarının herhangi birinin ucu olabilir. Ayrıca ayak parmaklarının veya topuğun az bir kısmını bile bu ringi oluşturan halattan dışarıya basarsa maçı kaybeder. Kısaca Sumoda amaç dimdik ringin içinde durmaktır. Çok nadir durumlar haricinde sumo güreşi müsabakaları birkaç saniye gibi oldukça kısa bir süre içinde tamamlanır.
Güreşçilerin uzun süre birbirlerini yere düşürmek ya da halat ile çevrelenen dairesel alanın dışına atmak için büyük gayret gösterdiği müsabakalar çok nadir olduğundan, bu tür maçlar Sumo güreşi efsaneleri arasında sayılmaktadır. Kurallar rakiplerin hareketlerine de sınırlama getirir. Örneğin yumruk atmak, saç çekmek, karna veya gövdeye tekme atmak yasaklanmıştır. Ringe çıkan güreşçi eline aldığı bir avuç tuzu ringin ortasına doğru havalı bir biçimde serper. Bu tuz serpme tarzı bile o güreşçinin özelliğiyle ilgili ipuçları verir. Sumoda kilo sınırlaması yoktur. Kilolara göre kategori ayrımı da yoktur. Bir güreşçi karşısında kendinin 2 katı ağırlıkta bir rakip bulabilir. Bu yüzden Sumo sporunun kendine özel teknikleri vardır. Bu teknikleri akıllıca uygulayan sporcu maçı kazanır. Şimdiye kadarki karşılaşmalar içinde düşük kilolu olmasına rağmen ağır kilolu rakibini yenen Sumocular çıkmıştır. Sumo güreşi yapan sporcular normal Japon vatandaşları arasında da aşırı ağırlığa sahiptirler. Genel olarak şu bir gerçektir ki ağır olmak sumo güreşçisine her zaman avantaj sağlayacaktır. Bu yüzden 250 kilo civarında sumo güreşçilerine rastlamak mümkündür. Ağır cüsselerine rağmen sumo güreşçilerinin çok esnek vücutları vardır. Sumo güreşçisi olabilmek için Japon olmak şart değildir. Japon Sumo Liginde başarılı Havaili sumo güreşçileri de vardır. Turnuva sonunda güreşi kazanan Rikişhi İmparator Kupasının sahibi olur. Her ligin kendi içinde de ödülleri vardır. Bunlar shukunsho, kantosho, ginosho’dur.
Bir Sumo maçı seyretmeye karar verdiniz ve elinize çerezinizi içeceğinizi aldınız geçtiniz televizyonun karşısına. Güreşçiler havalı havalı çıktılar ringe, tuzlarını serptiler, klasik ayak hareketlerini yaptılar. Sakın 5-10 dakikalık bir karşılaşma seyredeceğinizi sanmayın. Çünkü bir maç ortalama 1-2 dakika sürer ve genelde saniyeler ile son bulur. Hızlı akıllı davranan, dikkatli olan kazanır. Sumo’da adil değerlendirme çok büyük önem taşımaktadır ve hakemlere büyük görevler düşmektedir. Ring hakemine “gyoji” denir. Ring hakemi 600 yıl öncesindeki Kamakura Dönemine ait “Samuray kimonosu” giyer. Başlarına taktıkları siyah şapka ise Şinto rahiplerinin şapkasındandır. Sumo karşılaşması başlarken “gyoji” yani ring hakemi ringe çıkar ve çok özel bir ses tonuyla karşılaşacak rakiplerin isimlerini seslenir. Sumo güreşçileri genelde daha çok Sumo’yu andıran şiirsel takma adlar kullanırlar. Bazıları bu isimleri memleketlerinin isimlerinden veya Sumo’yu öğrendikleri ustalarının isimlerinden alırlar. Güreşçiler sahneye çıkıp karşılamanın başlama zamanı geldiğinde ise başlama işareti Gyoji, ring hakeminin elindeki tahta yelpazeyi çırpma sesiyle başlar. Müsabaka sürerken diğer sporlardaki gibi hakem maçı dikkatle takip eder, ancak farklı olarak güreşçileri cesaretlendirecek, sözleri bir yandan da bağırmaya devam eder. Orta hakem dışında ring kenarında dört hakem daha maçı izler. Ring hakeminin yanlış karar vermesi durumunda, karşılaşmanın yeniden düzenlenmesi için maçın kasetini değişik açılardan tekrar tekrar izleyerek hakemlerin bir karara varması bile söz konusu olabilmektedir.