Kozmolog Max Tegmark bilinen ve görünen uzayı kategorilere ayırmıştır. Tegmark’ın sınıflandırmasına göre bu seviyeler bir sonraki seviyeyi anlamayı sağlarken önceki seviyeyi detaylandırır.
Seviye 1
Kozmolojik ufkumuzun ötesi, düzensiz şişme ile ilgili genel tahmin edilen şey bütün başlangıç şartlarının gerçekleştirdiği Hubble hacmini kapsamak zorunda olan bir sonsuz uzaydır. Max Tegmark’a göre başka evrenlerin varlığı kozmolojik gözlemlerle doğrudan ilişkilidir. Tegmark kozmik gözlemlerin sunduğu verilerin başka evrenlerin varlığını çıkarsama ve tanımlamada biricik yardımcı olduğunu söylüyor. Bugüne kadar girişilmiş bilimsel tanımlardan paralel evren düzeyleri adını verdiği bir sınıflama oluşturuyor. İlk düzey çoklu evren adıyla anılmaktadır. Kozmik genişleme ve evrenin sonsuza yönelimi bu düzeyde bağlayıcı varsayılan oluyor. Birebir kopyanız sizden ancak Hubble hacimleri kadar ötede yer alabilir. Bundan dolayı, sonsuz bir uzayda aynı fizik kurallarına ve fizik sabitlerine sahip sonsuz sayıda evren olmak zorundadır. Bu gruplaşmalara örnek olarak; maddenin dağılımına göre neredeyse hepsi bizim Hubble hacmimizden farklı olmalıdır. Fakat sonsuz çoklu sonsuzlukta oldukları için Hubble hacimleri aynı ve özdeştir. Tegmark’ın tahminine göre özdeş bir hacim bizden 10^10^115 metre uzaktadır. Sonsuz uzay göz önüne alındığında, aslında evrende bizimkine benzer olarak Hubble hacimleri sonsuz sayıda olacaktır.
Seviye 2
Farklı fiziksel sabitlere sahip evrenler, kaotik şişme teorisine göre, kozmik şişme teorisinin bir çeşididir. Bir bütün olarak evren genişler ve bu durum sonsuza devam edecektir. Fakat evrenin bazı bölgelerinde genişleme durur ve kabarcıklar oluşur. Bu kabarcıklar ilk seviye embriyonik çoklu evrenlerdir. Linde ve Vanchurin bunların sayısını 101010,000,000 olarak hesaplanmıştır. Örneğin, farklı kabarcıklarda farklı fiziksel sabitler gibi farklı özellikler ile sonuçlanan kendiliğinden simetri kırılmaları ile karşılaşabiliriz. Andre Linde’nin belirttiğimiz bu köpük kuramı ikinci düzeyi oluşturmaktadır. Bu teoride, kaotik genişlemede öteki canlı alanların başka fiziksel sabitleri boyut ve parçacık tanımları olabileceği öngörülür. Bu seviye aynı zamanda, John Archibald Wheeler adlı salınım evren teorisini ve Lee Smolin en bereketli evrenler kuramını içerir.
Seviye 3
Kuantum mekaniğinin çoklu evrenler yorumu, Hugh Everett’in birçok dünyalar yorumlaması (MWI) kuantum mekaniğinin birkaç ana yorumundan birisidir. Kısaca, kuantum mekaniğinin bir yönü belli gözlemlerin kesinlikle tahmin edilemez olmasıdır. Bunun yerine, mümkün olan gözlemlerin bir dizi farklı olasılıkları vardır. MWI’a göre, bu olası gözlemlerin her biri farklı bir evrene karşılık gelir. Bir kalıbın altı yüzü olduğunu varsayarsak atışların sayısal sonucu gözlemlenebilir kuantum mekaniğinde karşılık bulur. Bu altı atış altı farklı evrene karşılık gelmektedir. Tegmark, 3. seviye hacmin 1. ve 2. seviyeden daha fazla olasılık içermediğini savunur. Aslında, aynı fiziksel sabitlere sahip 3. seviye hacmindeki “bölen” tarafından oluşturulan bütün farklı dünyalar 1. seviye Hubble hacminden de bulunabilir. Tegmark “seviye 1 ile seviye 3 arasındaki tek fark sizin doppelgangers’ınızın nerede olduğudur.” der. Seviye 1’de üç boyutlu başka bir yerde yaşarlar. Seviye 3’de başka bir sonsuz boyutlu kuantum Hilbert uzayında yaşarlar. Benzer şekilde, seviye 2’deki farklı fiziksel sabitlere sahip bütün kabarcık evrenler “bölen” tarafından oluşturulan “Dünya”ların etkisiyle kendiliğinden bir şekilde simetrik kırılmaya uğrayan seviye 3 kabarcık evrenler gibi bulunabilirler.
Seviye 4
En büyük topluluk ya da matematiksel evren hipotezi (mükemmel birlik kuramı) Tegmark’ın kendi bulduğu bir hipotezdir. Bu seviye, farklı matematiksel yapılar tarafından tarif edilebilir eşit gerçek bütün evrenleri dikkate alır. Tegmark soyut matematiği kullanarak bunun Her Şeyin Teorisi (TOE) olduğunu söyler. Örnek olarak, matematikçiler aralarında ilişki bulunan farklı türde dizi içeren bir (TOE) teorik modeli düşünür ve genellikle bir model bulmanın sistem bulmaktan başka bir şey olmadığını söylerler.
Bir bakıma matematiksel doğruluk fiziksel varlığın da delilidir. Bu durum fiziksel alışkanlıkların gözden geçirilmesini gözlemcinin algısını yeniden inşa etmesini zorunlu kılar. Jürgen Schmidhuber matematiksel yapıların çok iyi tanımlanmadığını söylüyor ve yapıcı matematik ile nitelendirilebilecek tek evren temsillerinin olduğunu itiraf ediyor. Ayrıca hesaplanabilir evrenlerin daha kısıtlı topluluğunu tartışıyor. Stephen Hawking’in geliştirdiği M- teorisi bu dördüncü düzeyde yer alır. Tegmark’a göre bu düzeyden sonra beşinci bir seviyeden bahsedilemez.