@malcolm Tarih çok göreceli birşey aslında. Pearl Harbor'u Japonlar bir gereklilik, milli onur olarak tanımlarken, Amerikalılar hain bir saldırı olarak tanımlıyor.
Biz Balkanları feth ettik derken, Sırplar işgal ettiler diyor. Bu nedenle bize anlatılan Osmanlı tarihinden başka bir osmanlı tarihi olduğunu da unutmamak lazım.
Doğru bildiğimiz birçok şeyin yanlış olma ihtimali var.

Edison ve Tesla arasındaki husumetin kaynağına değinirsek.
Tesla'nın başarısı Avrupa'da keşfedilmiş ve o dönemler Avrupa'da istidham sağlayan Edison firması tarafından akım jeneratörlerini tasarlamak için New York'ta işe alınmıştır.
Edison kıbrağı (argodur) Tesla'ya Tesla'ya verimsiz motor ve jeneratörleri alternatif akım sistemiyle düzeltirse 50. 000 $ vereceğini söylemiş, Tesla'da bunu aynen o şekilde düzeltip düzelmiş ve alternatif akımla çalışan jeneratörleri Edison'un "eline vermiştir"
Tesla ödülünü istediğinde ise Edison "bu vaad Amerikan kültüründe bir mizahtır" diyip Tesla'yı geçiştirmiş ve ödülünü vermemiştir.
Tesla da bu durumuna çok sinirlenip "yerim seni de firmanı da amerikan kültürünü de" diyerek istifa etmiştir.
Tesla kendi şirketini kurmuş ve Westinghouse firmasının dikkatini çekmiştir. Westinghouse Tesla'nın alternatif akımını geliştirmesi için fon vermiş Tesla da bu fonla Edison'un direk akımını alt üst etmiştir. Tesla artık alternatif akımla elektriği çok daha uzak noktalara taşıyabilmiştir. Tesla bobini de icat etmiştir. Edison ampülü üretmeye çalışırken Tesla florasanı keşfetmiştir. Edison, Tesla'nın alternatif akımının sözde tehlikeli olduğunu anlatmak için şehir şehir gezip Tesla'nın kuyusunu kazmaya çalışsa da Tesla alternatif akımı kendi vücudundan geçirerek ne kadar zararsız olduğunu göstermiştir. Hatta bir fuarda tüm lambaları kablosuz olarak yakmış, niagara şelalesinden de elektrik üretmiştir.
İşler artık çığrından çıkmış Tesla tüm dünyaya ücretsiz elektrik sağlayacağını ve bunun için dev bir kule kurması gerektiğini söylemiştir. İşte tam bu sırada JP Morgan gibi ticaret devleri, gelecekte elektrikten para edilemeyeceğini fark edince bu dev insanlık hayrını engellemek için yatırımları çekmiş, Tesla'nın sponsoru Westinghouse firmasını da borsada yaptığı bir manipülasyonla batırmıştır. Tüm yatırımlarını kapitalist Edison'a yapmışar ampülden ve elektrikten servet kazanmayı hedeflemişlerdir.
Tesla tüm dünyayı tüm kapitalistleri karşısına almış bir dahidir. Gelmiş geçmiş en büyük bilim adamıdır. Edison ise kapitalistlere yarayan bir halttan da anlamayan sıradan ve oldukça bartılmış bir bilim adamıdır. Bilim adamı dediğin insanlık hayrına bilim adına çalışır Edison gibi kesesinin hayrına değil....

Sovyetler, Japonya ve Almanya arasında paylaşılırdı. Batıda İngiltere sınırından Doğuda Kore'ye kadar kesintisiz bir egemenlik oluşurdu.

Bence gelmiş geçmiş en başarılı türk filmi Eşkiyadır

Ve bir ek olarak bunu -40 derece soğukta 100 gün boyunca yapmıştır.

Kanadalı bir ücretli keskin nişancıdır. El Kaide’ye yönelik yapılan Anaconda Operasyonu’nda rekor kırmıştır. Tam tamına 2,430 m'den adam vurmuştur yani 26 futbol sahası mesafesindeki adamı indirmiştir.

Bildiğiniz üzere II. Abdülhamid sosyal reformalara oldukça önem veren bir padişahtı. Hem İslam Halifesiydi hem de eğitime oldukça fazla önem verirdi (nadir bulunan bir özellik)

Bu sosyal reformların en güzellerinden birisi de kurban bayramlarında gerçekleşirdi.
II. Abdühamid, kurban bayramlarında kendi kesesinden ödediği paralarla Darülaceze, medrese, cami ve tekke gibi dinî kurumlara kurbanlık koyun gönderirdi.
Arife günü ilgili kurumlara ulaşan bu koyunlar kesilerek yoksul halka dağıtılırdı. O dönem için oldukça ciddi büyüklükteki bu para sultanın kesesinden karşılanırdı.
Ordudaki askerler de asla unutulmazdı. Askerler ramazan bayramalrında peynirli pide, şeker ve kavurmalı pilav ile hediyelendirilirlerdi.
Bir farklı uygulama da hapishanedekiler için gelirdi. Cezasının 3'te 2'sini çekmiş mahkumlar af edilirdi.
1897 Osmanlı-Yunan Savaşı ve Girit olaylarına denk gelen kurban bayramında ise oldukça değişik bir uygulama yapıldı. Girit'de zorluk çeken Müslümanlar için kurban kesilmedi ve o paralar Girit'teki Müslümanlara yardım eden komisyona bağışlandı.
Öte yandan II. Abdülhamid, Hicaz demir yolu için tüm islam aleminde kampanya başlatmış ve tüm İslam alemindeki kurban derilerini toplatarak bunu müzayede sattırmış ve elde edilen gelirleri demiryolu inşaatına aktarmıştır.
Sultan II. Abdülhamid Osmanlı'daki kurban bayramlarının reformunu gerçekleştiren padişah olarak bilinir.

Diriliş romanı efsanedir tavsiye ederim

Noel aslen bir bayramdır. Her yılın 25 Aralığında İsa'nın doğumgünü kutlanır ve yılbaşına kadar sürer.
Noel ise 20. yy'dan itibaren artık sadece Hristiyanlarca değil tüm Dünyaca kutlanan bir olgu haline gelmiştir. Bu olguda yılbaşının faktörü tabi ki Noel'i yılbaşından ayıran ana faktördür.
Noel artık bir ticari unsur haline de gelmiş hatta Neol'e algı yaratmak için sembolizm kullanılmış ve Noel baba faktörü oluşturulmuştur.
25 Aralık denince birçok aile öğleden sonra toplanıp yemekler pişirir. Hindi ve sosis ana Noel figürüdür. Çam ağaçları ve kırmızı renk de ayrı bir sembolizasyondur.
Kırmızı renk olgusu Coca Cola'dan çıkmadır zaten. Noel babayı kırmızıya bürüyen coca coladır lansmanını da böyle yapmıştır. Kırmızı algısı Coca Cola, lacivert algısı ise Pepsi'yi sembolize eder.
Bu arada şunu da belirtelim ilk Noel kutlaması 336 yılında Roma'da yapılmıştır.

Oldukça güzel bir belgeseldir. Mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Vizyon açıcıdır.

@seferarslan Bizim gündemimiz o kadar boş ki, Noel Babalarla doldurmak durumunda kalıyoruz. Beyinlerimiz o kadar boş ki, üreteceğimize onu bunu eleştiriyoruz.

II. Dünya Savaşının sonuna kadar Donanma kuvvetleri savaşın seyrine belirleyen güçler olmuştu. Ne yazık ki Osmanlı Devletinde o şaşalı dönemin değeri bilinemedi.
Cezayirli Gazi Hasan Paşa'nın ABD'yi vergi ödemeye zorunlu tuttuğu günler, Barbaros Hayrettin Paşa'nın seferden dönerken, dönüş yolunda bile ele geçire geçire ilerlemesi ve o Afrika'ya düzenenen başarılı seferler. O dönemler üzerinden yüzyıllar geçti ve Sultan Abdülaziz Donanmanın önemine vurgu yaparak Osmanlı'ya ilk zırhlılarını kattı. Yeni toplar katıldı. Ama yine başarılı olunamadı.
Hiçbir zaman bir İspanyol Armadası ya da Portekiz donanması olmasak da Osmanlı donanması da bir dönemler Akdeniz'in sahibi olmuş bir donanmaydı.

Evet, şiddet içermeyen eylemlerini Pasif Direniş olarak adlandırmıştır. Ayrıca Satyagraha (gerçeğe bağlılık) felsefesinin de mimarıdır.

Bu arada Kemal kılıçdaroğluna benzediği de doğrudur :)

Fransa'da bir toplantıda Cezayirli bir genç Necip Fazıl merhuma Fransızca sorar:
-Osmanlı emperyalist değil miydi?

Necip Fazıl: “Evlâdım! Eğer Osmanlı emperyalist olsaydı, şu anda bu soruyu Fransızca değil, Türkçe sorardın!

@sotarih @DonQuixote @statik hepinize katılıyorum. Şöyle bir örnekle de tezinizi sağlamlaştırayım.

Doktora yapmış olan tarih öğrencisi bir dostuma, Osmanlı İmparatorluğunun dünyadaki en büyük 3. imparatorluk olduğunu öğretirlerken, yüzölçümü olarak büyüklüğü hesaba kattığımızda yabancı kaynakları araştıranların karşısına çıkmıştır ki Osmanlı gelmiş geçmiş en büyük 25. imparatorluktur. (aslen devlettir ama sıralamada imparatorluk demek durumundayız)
İnsanların tarihiyle övünmesi için o kadar iyi yanlarını anlatıyorlar ki Osmanlı'nın herkes Allah Allah neden battı acaba diyor. Kötü yanlarını analiz etmeye çalışan ve bu yanları kim daha iyi yapmışsa (mesela Portekiz İmparatorluğu diyelim) onlarla karşılaştırma yapma sürecine asla girilmiyor. Bu da yeni neslimizin tarihi analiz ederek değil söylenenlere inanarak büyümesini sağlıyor.
Öncelikle işe İngilizce öğrenerek başlamalıyız, türkçeye çevrilmeyen harika kaynaklar var.

Dün ne anlatıyorlar diye bi 15 dk baktım, sırf Osmanlı karalama politikası. Arkadaş dizide 1 tane mi savaş sahnesi olmaz, spartacus fln da mi izlemediniz. Yok harem içinde Anastasia ya hünkarımız sana bakmaz demeler, yok harem hatunu Anastasia nın hünkari kalleş görmesi kadınlarla kavgası hücre cezası fln derken bir de bozuk türkçe ekleyerek sempatikleştirmişler. Hünkar dedigin sinek kaydı traşlı yumurta gibi çocuk zaten.
Tam bir rezalet ya iyice ticarete dökmüşler işi

@malcolm Köy ensitütülerini Atatürk açtı demedim zaten onun haricinde Köy Enstitüleri dönemi ile ilgili detay bilgileri de iyi bilirim. Ben Köy Enstitüleri Atatürk'ün eseridir dedim ve bu da doğrudur.

Bunun yanında bu konuda hiçbir zaman tartıştığımız şey Ali Kuşçu, Piri Reis gibi alimlerin dönemi olmadı, tartıştığımız konu harf devriminin dönemi yani Osmanlı'nın son dönemleriydi. Harf devriminin gerekliliğini konuşuyorduk ve bence bu hala yukarıda belirttilklerim gereğince gerekli bir devrimdi.

Konuyu sağa sola çekmeye çalışırsak Harem'lerin ilim yuvası olduğunu savunanlara kadar gider. Sanki Haremlerden Marie Curie'ler çıkarmışız gibi Haremi savunuyor bu bahsettiğimiz kişiler.

Hee bu arada Ali Kuşçu ile de bir anektod paylaşayım. Osmanlı'da ilk rasathane bile Ali Kuşçu'nun ölümünden 100 yıl sonra kurulmuştur. 1 -2 üst düzey kişi ile Osmanlı'da bilim var diyemeyiz. Piri Reis Ali Kuşçu Mimar Sinan gibi kişiler bir istisna oldukları için kendi yaptıklarını devam ettiren kişiler olamamıştır.

Bunun haricinde en sevdiğiniz Osmanlı Padişahı konusunda da belirttiğim gibi en beğendiğim padişah II. Abdülhamid'dir. II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesini ben de savunmam. Dediğim gibi iyi yanlarıyla veya kötü yanlarıyla birşeyi tartışamıyoruz. Ya Atatürk'ü çok sevicez ya da nefret edicez. Biz bu kafada gittiğimiz sürece holigandan öteye gidemeyiz.

Hepiniz görüşüne saygı duyuyorum ama malesef ben sizinle aynı fikirde değilim.

Muhtar Cem Karaca ismiyle 5 Nisan 1945'te dünyaya gelmiştir. Türkiye'de sol hareketin sembolü olmuş kişidir.
Anadolu rock türündeki müziğin kurucularındandır. Apaşlar, Kardaşlar, Moğollar ve Dervişan gibi müzik gruplarında görev almıştır.
Mart 1980'de Sıkıyönetim Mahkemesi'nde Karaca'nın "1 Mayıs" plağı "komünizm progandası" nedeni ile yargılanmaya başladı. Bu nedenle 1979'da Almanya'ya gitmiş olan Karaca babasının vefatına bile katılamadı.
12 Eylül darbesinden sonra vatana geri çağırılan Cem Karaca'ya 1981'e kadar süre tanındı. Fakat o sürelerde Bonn'da yaşayan Karaca, Türkiye'ye dönmek için ek süre istedi. Bu talebi olumlu karşılanan Cem Karaca'ya 15 Temmuz 1982'e kadar ek süre verildi.
Ülkesine dönememeye karar veren Cem Karaca, Türkiye'ye dönmeyeceğini belirtince ve süresi dolunca 6 Ocak 1983'te Yılmaz Güney'le aynı gün Türk vatandaşlığından çıkartıldı.
Cem Karaca yoğun gurbet hasreti çekiyor bu hasreti Almanya'da çıkardığı bestelerde de farkediliyordu. 1985 yılında Münih'e gelen Turgut Özal ile görüşen Karaca tekrardan ülkesine dönmek istediğini bildirdi ve Özal, Cem Karaca için yasal işlemlerin başlatılmasını talep etti. Vatandaşlıktan çıkarılmasına sebep olan davadan beraat etti ve 29 Haziran 1987'de Türkiye'ye döndü.
Bu andan sonra yavaş yavaş TRT yasağı kalktı, albümleri en çok satan albümler arasına girdi. Birçok başarılı çalışmalara imza atan Cem Karaca artık ülkede ikonik bir hale gelmişti. Yıllarca çalışmalarını sürdür. 8 Şubat 2004 sabahı geçirdiği kalp krizi nedeniyle
hayata veda etti, Karacaahmet'te babasıyla aynı mezara gömüldü.

@polatturk bence Arap baharı uzun vadeli bir projeydi. Libya'daki Tunus'taki katı rejimleri bölmek için yapıldı. Bunun nedeni ise en nihayetinde yine Irak ve Suriye'de sonuçlanacak olacak karışıklığın Ortadoğu diktatörlerinden destek alarak engellenmemesiydi.
Örneğin bir Kaddifi şu anda Suriye'deki iç savaşı başından itibaren etkileyebilirdi, ya da Mursi.
Bu nedenle ilk başta Arap ülkelerindeki batı karşıtı rejimler kaldırıldı sonra ise hala milyarlarca birimlik delinmemiş petrol varillerinin bulunduğu tek ülke olan Irak'ı karıştırmaya başladılar.
Peki size bir soru. Siz dünya çapında bir firmasınız ve Irak'tan petrol çıkarıyorsunuz. Bunu nasıl ihraç edebilirsiniz?
Tabi ki deniz yoluyla başka yolu yok. Peki Iraktan çıkan petrol denizlerle nasıl buluşur?Suriye üzerinden.

Bu nedenledir ki çıkan (oluşturulan) terör örgütlerinin hepsi hem Irak hem Suriye'de aktiftir. Çünkü savaş her ikisinde de gerçekleşmeli sonuç her ikisinde de aynı olmamalıdır.
Işid : hem Irak hem Suriye
PKK: hem Irak hem Suriye
El Kaide ve alt kolları : hem Irak hem Suriye

Dediğim gibi arkadaşlar. Arap baharının amacı oluşturulacak Suriye ve Irak iç karışıklılarına Arap diktatörlerden engel gelmesini önlemekti.
He Ülkelerin Suriye'ye neden yardım ettiğini veya silah sıktığını sorarsanız, gündemde olan Suriye ama saldırdıkları hem Irak hem Suriye. Asıl operasyon Suriye'de değil Irak'ta dönüyor zaten. Ama yineliyorum her ikisi de lazım...

Son dönemlerde liderleri Kim Jong Un ile oldukça fazla gündeme gelen bir ülke. Nükleer faaliyetleri tüm Dünya'yı korkutuyor. Özellikle 2007'de kapattıkları Punggye-ri Nükleer Reaktörünü Eylül ayında devreye almalarını açıkca duyurmaları ve ABD'yi ve Güney Kore'yi sürekli "kafanıza nükleeri patlatırım" diye tehdit etmesi korku salıyor.