insearchofsunrise
elektrik aşkı
En Beğenilen Yazar Sırası
:
1
Toplam Başlık Sayısı
:
164
Toplam Puanı
:
1051
Toplam Giri Sayısı
:
604
Bu Ayki Puanı
:
26
En Aktif Yazar Sırası
:
1

insearchofsunrise Sözlük Seceresi

  • Türkiye'nin Dış Politika Tarihi

    Öncelikle genel tanımlardan başlayalım Türkiye'ye bağlamadan önce özetle Dünya ekonomisine bir göz atalım.
    (Yazdıklarım hiçbir yerden alıntı değildir, tamamen bana aittir) Sayısal veriler ile ilgili kullanılan kaynaklar ise: BBC, TUİK, TİM ve Dünya Gazetesidir.

    Dünya'daki ekonomik birlikler ve ekonomik birliklerin faydaları
    Sanayi devrimindeki çocuk işçiler fotoğrafını hepiniz görmüşsünüzdür. Görmeyenleriniz için ben tekrar paylaşıyorum.


    Bu fotoğrafın anlatmak istediği aslında şudur. Dünya buharlı makinelerin icadıyla öyle bir hal almaya başlamıştır ki (özellikle bu dönemin öncüsü Avrupa'dır) kim ne kadar fazla üretirse o kadar çok kazanmaya başlamıştır. Makinelerin icadıyla insanlar artık evlerinde üretim yapamamış ve "bir yer kuralım, büyük olsun. Makineleri buraya koyalım insanlar da buraya gelip çalışsınlar" diyerek fabrikalaşmayı başlatmışlardır.
    Üretim dönemine girince üretenin kazandığı bir toplum oluşmuş ve işçiler günde 20 saatlere kadar çalıştırılmıştır. Genç, yaşlı, kadın, çocuk demeden. Çocuk işçilerin fotoğrafı da buradan gelmektedir. Hal böyle olunca üreticiler için yerel pazarları yetmemiş yeni pazar arayışlarına girmişlerdir. Bu da önce küreselleşmeyi sonra da dünyadaki satış dönemini başlatmıştır.

    Artan satış ihtiyacıyla birlikte gelen küreselleşme ihtiyacı ülkeler arası ticareti başlatmış ve bir ülkede üretilen ürün başka ülkeye gönderilmeye başlanmıştır. Firmalar bununla da yetinmemiş potansiyel bir pazar olarak gördükleri ülkelere direk yatırım yapıp bölge içerisinde üretim ve dağıtıma başlamışlardır (örnek: McDonalds). Bu ülkelerde istidham sağlayıp bu ülkelere vergi ödemeye başlamıştır.
    Artan kürselleşme ve daha fazla satış ihtiyacı ise dünya üzerinde yeni ekonomik birlikler ve serbest ticaret ihtiyacını doğurmuştur.

    Fakat bu döneme kadar esen milliyetçilik akımları ve ulus-devlet bilinci serbest ticaret politikalarının önünde birer engel olmuştur keza serbest ticaret yapmak isteyen ülkeler taviz vermek durumunda kalmışlardır. Bazı ekonomik işbirlikleri vardır ki hem serbest sermaye ve iş gücü dolaşımı hem ortak gümrük hem de ortak para birimi şartı koymaktadır. Böyle bir birliğe girmeyi kabul eden ülkenin bağımsız ithalat, ihracat veya kapalı ekonomi şansı yoktur.
    0 2
  • haarp'ın gücü

    Kıyamet Silahı olarak da bilinen HAARP, Yüksek Frekanslı Etkin Güneşsel Araştırma Programı demektir. Bu program ABD Silahlı Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri ve Alaska Üniversitesi tarafından ortak yürütülür ve iyonosferin özelliklerini ve davranışlarını araştırmak üzere kurulmuştur. Araştırma merkezi Alaska’dır. HAARP fikri, ilk kez Sırp asıllı ABD'li bilim adamı ( bkz: Nikola Tesla ) tarafından ortaya atılmıştır.

    HAARP'ın yapabileceklerini kısaca şöyle sıralayabiliriz;

    1- İklimleri değiştirmek
    2- Suni Deprem yaratabilmek
    3- İnsan bilincini kontrol edebilmek
    4- Sel ve kuraklık oluşturabilme

    Komplo teorilerine göre HAARP, gölcük depreminin de sorumlusu olabilir. İşte Gölcük Depreminde yaşanılan tesadüfler
    *Deprem günü Gölcük'de basit bir devir teslim töreninde ABD'li ve Israil'li üst düzey komutanların oluşu,
    *Deniz üssünde hiç bir Türk subaya giriş izni verilmeyen bir ABD deniz altısının oluşu,
    *Olay daha dünya basınına yansımamışken İsrail'lilerin yardım çalışmalarına başlamış olması,
    *Depremden önce denizde büyük bir ateş topu ortaya çıkması,
    *Gökyüzü renginin değişmesi,
    *Depremin beklenenden uzun sürmesi,
    *Telefonların çalışmaması.
    Kaynak: http://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/haarp-157
    0 2
  • İtalyanlar neden tek kurşun atmadan Anadoluyu bıraktı ?

    Evet 1915 Londra Paktıyla İtilaf devletleri arasına katılan İtalya, savaşı kazanan taraf olmasına rağmen kendisine sadece Trento, Trieste ve Bolzano verildi. Osmanlı devletinden birşey verilmedi.

    Bu noktadan sonra işler tamamen değişti. Çünkü ABD bence tarihin en büyük çalımını İngiltere'ye attı ve İtalya da ABD'nin sözünü dinlemek durumunda kaldı.

    I. Dünya savaşı boyunca savaşan ülkelerin hepsine silah satan ABD zaten cukkayı sağlamlaştırmıştı. 1 asker bile kaybetmeden hiç tüketmeden sürekli kazanan taraftı. En sonunda savaşa sonlara doğru dahil olup, herkesin gücü tükenmişken ekonomisi ve diriliğiyle etkisini ortaya koydu ve pastanın en büyük payını kaptı.
    Peki pastanın en büyük payı neydi?

    ABD'nin olmadığı bir savaş vardı ve paylaşımlar ABD'den önce yapılmıştı. Daha savaş başlamadan herkese vaad edilen topraklar vaad edilmişti zaten. Savaş sonrasında kimin nereyi alacağı belliydi zaten.

    I. Dünya savaşının neticesinde Osmanlı'ya ölü doğan antlaşma (Sevr) imzalatıldı. Antlaşmaya göre Petrol'un olduğu heryer İngiltere himayesinde olacak, Fransa ve İtalya'ya ise mutlu olsunlar diye bugünkü Türkiye'nin büyük bir kısmı verilecek Yunanlar da Bodrum'dan Kos'a, Sakız'dan Çeşme'ye cirit atacaklardı. Herkesin hayalleri çok güzeldi ama ABD süpergüç olacakken İngiltere sadece Musul ve Kerkükle bile ekonomik olarak otomatikmen ABD'nin önüne geçerdi.
    ABD'nin nüfusu yüksek, toprakları petrole uzaktı. Şu anda bile dünya petrolünün %33'ünü tek başına tüketen ABD'nin petrolü himayesine almaması, İngiliz himayesinden satın alması sizce neyle sonuçlanırdı?
    ABD'nin batışı ve İngiltere'nin çıkışı değil mi?

    Durum da böyle devam ediyordu zaten. Savaşı zaten İtilaf devletleri kazanmış, Osmanlı anlaşmayı imzalamıştı. Bu durumu ancak ve ancak ne çözerdi sizce?
    Antlaşmanın iptali değil mi? Peki bu hangi durumda mümkün olurdu sizce?
    Evet dostlarım, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu....

    Bunu biraz düşünün yarın ABD'nin Kurtuluş savaşına nasıl dahil olmuş olabileceğini anlatacağım...
    0 1
  • Kim Jong Un

    0 0
  • hz. mevlana'nın en güzel sözleri

    Uzaklık deyip dert ettiğin nedir ki sevgili. Biz yaradanı görmeden sevmedik mi?
    0 0
  • Türkiye'nin Dış Politika Tarihi

    Türkiye Hangi Ekonomik Bloklarda Yer Alıyor?
    Türkiye tarih boyunca ekonomik bloklara dahil olmak için arayışlarda olsa da pek fazla başarılı işbirlikleri kuramamış, önceden imzalanan anlaşmaların da etkisiyle hep güçsüz ve çapraz ticareti olmayan ülkelerle işbirliği yapmıştır.
    Bu 3 blok şunlardır
    1) Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ)
    1992'deki İstanbul zirvesinde duyurulmuş, Haziran 1998'de Yalta'da imzalanmış 1999'da da yürürlüğe girmiştir.
    Birliğin Kurucu Üyeleri: Azerbaycan, Bulgaristan, Ermenistan, Gürcistan, Moldova, Romanya, Rusya, Türkiye ve Ukrayna
    Diğer Üyeler: Arnavutluk, Sırbistan ve Yunanistan'dır
    Örgit Merkezi selanikte olan bir kalkınma bankası da açmıştır ama hiçbir zaman istenilen verimi verememiştir. Yılda 2 kere konsey toplanır karar alınmaya çalışılır ama aslen verimsiz bir örgüttür.
    2) ECO (Economic Cooperation Organisation, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı)
    ECO bölgesel bir işbirliği amaçlayan bir örgüttür.
    Kurucuları İran, Türkiye ve Pakistan'dır. Sovyetler birliğinin çöküşünün ardından 1992 yılında Azerbaycan, Kırgizistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan da üye oluşlar daha sonra bunları Afganistan ve Kazakistan da izlemiştir.
    Bu ülkeler arasında enerji transferi vb ticari ilişkiler için boru hatları, ticaret hatları gibi ticareti kolaylaştıracak yapılanmalar oluşturulması için fon da toplanmıştır. Coğrafi olarak müthiş bir birliktir hepsinin birbirlerine kesintisiz sınırları vardır ve kültürel ve dini olarak birbirlerine çok yakınlardır. Fakat bu işbirliği haliyle Rusya'nın da çok hoşuna gitmemiş ve hiçbir zaman başarılı olamamıştır. Eğer başarılı olsaydı Turan'a kadar gidebilirdi.

    D-8 (Gelişmekte Olan Sekizler)
    1997'de resmileşen bu birliğin kurucu üyeleri: Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Nijerya'dır.
    D-8 kuruluş amacının demokrasi, eşitlik, adalet vb ilkeleri hayata geçirmek olduğunu belirtmiştir.
    Çok verimsiz bir birliktir İran hariç hemen hemen hiçbirisiyle ticaretimiz yoktur. Öte yandan ülkeler coğrafik olarak birbirinden çok ayrı noktalardır. Din üzerinde buluşmak da mümkün değildir, iran ve türkiye'nin islam uygulamaları anlayışı çok farklıdır.
    0 0
  • tarihi olaylar sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkı

    (bkz:dumlupınar denizaltısı) konusundan sonra dinleyesim geldi.
    0 0
  • Nikola Tesla

    Nikola Tesla bu ünlü fotoğrafında, Hırvat bilimadamı ve filozof roger boscovihîn'in 'Doğal felsefe Teorisi' Adlı kitabını okuyor. POPULAR SCIENCE SAYI:40 SYF:66
    Tesla net bir şekilde hakkı yenmiş bir bilim adamıdır. Bana göre dünyaya gelen nadir bilim adamlarındandır hatta tarihin gelmiş geçmiş en büyük bilim insanlarından birisidir. Tüm dünyaya ücretsiz elektrik projesini geliştirmenin cezasını ömrü boyunca sefalete mahkum kalarak çekmiştir. Gerek Edison, gereken Henry Ford, gerek John Rockafeller, gerek J.P Morgan Tesla'nın önüne blok olmuşlardır.
    Tüm bunlara rağmen Tesla geliştirmeye devam etmiştir ama kötülere karşı hep yenilmiştir. İnsanlık yararına geliştirdiği HAARP bile (bkz:haarp'ın gücü), öldükten sonra CIA'in eline geçmiş ve ABD kontrolünde bir kıyamet silahına dönüştürülmüştür.
    Tesla tüm bu yaşanılanları tek bir cümlesiyle özetlemiştir :"Bırakın doğruları gelecek söylesin ve herkesi eserlerine ve başarılarına göre değerlendirsin. Bugün onların olsun; ama uğrunda çok uğraştığım gelecek, benimdir."
    Tesla benim için iyi insanların da dünyaya gelebildiğini gösteren nadir insanlardandır.
    Biyografisini okumanızı şiddetle tavsiye ederim http://www.tarihiolaylar.com/biyografiler/nikola-tesla-201
    0 0
  • gelmiş geçmiş en iyi sözler

    Amerikalı yazar Syilvia Plath'in süper bir sözü vardır. Syilvia Plath tek kitabı olan depresif kitabı Sırça Fanus'u 1963 yılında romanı Victoria Lucas takma adıyla yayınlamıştır. Plath bunalımlarından dolayı intihar ettikten sonra kitabın Plath'e ait olduğu söylenmiş ve Plath bu şekilde meşhur olmuştur.
    Plath'in o en sevdiğim sözü de şudur: "Kimseden bir şey bekleme böylece asla hayal kırıklığı yaşamazsın."
    0 0
  • Leonardo Da Vinci

    Belki de değeri en az bilinen bilim adamlarından birisidir.
    Bir insan hem tank, hem köprü inşa edip hem türevi hem integrali keşfedip hem de anatomiyi sentezleyip, biyolojiye hakim olup hem de nasıl dünyanın en iyi ressamlarından birisi olur?
    O Leonardo Da Vinci'dir işte. Hak ettiği yerde değildir kesinlikle.
    0 0
  • ASALA

    Türkiye'nin zamanında başına bela olmuş bir örgüttür.
    Açılımı "Armenian secret army for the liberation of Armenia” yani “Ermenistan’ın Özgürlüğü İçin Gizli Ermeni Ordusu” anlamına gelmektedir.
    ASALA 20'den fazla ülkede 100'den fazla silahlı eylem gerçekleştirmiş bunların başında da Türkiye gelmiştir.
    Bir ara sürekli diplomatlarımızı öldürerek dikkat çekmeye çalışmışlardır.
    Amaçları türkiye'nin doğusu ile Sovyet Ermenistan'ı kapsayan bir bağımsız Ermenistan kurmaktır bu bağlamda da 1975'te kurulmuşlardır.
    Diplotlarımızı öldürmelerinin bir diğer sebebi ise Ermeni soykırımını Türkiye'ye kabul ettirmektir.
    Fransa ve Yunanistan da ASALA'yı desteklemiş hatta bir ara ASALA, PKK ile işbirliği içerisinde olacağını açıklamış fakat 1985'te Orly Havalimanı Saldırısından sonra Abdullah Çatlı ASALA'yı sonlandırmıştır.
    0 0
  • yazaların en son okuduğu kitaplar

    Faust - Goethe
    Bir doktorun şeytanla yaptığı kanlı anlaşmayı konu alır. Şeytan doktora dünyada cenneti yaşatacağını, doktora dünyada hizmet edeceğini bunun karşılığında ise ahirette doktorun kendisine hizmet edeceğini söyler. Doktor da ben zaten şu an yaşadığıma bakarım diyerek anlaşmayı kabul eder. Sonra yaşananlar ise okumaya gerçekten değer. Mutlaka iyi bir çevirisini bulup okuyun. Goethe bu kitap için bir ömür harcadığını söyler.
    0 0
  • Sokrates

    Yunan felsefenin kurucusu desek az söylemiş olmayız. Kendisi hakkında bilinen herşey Platon yani Eflatun tarafından yazılmış olan eserlerden aktarılır.
    Sokrates hakkında hiçbirşey bilmeyen bir kişi bile şu sözünü bilir “Bildiğim tek şey var; o da hiç bir şey bilmediğim.” ve Apollo tapınaklarının girişinde de "kendini bil" sözü yer alır. Benim ise en sevdiğim anektodu ise şudur:

    Cezanın infaz zamanı gelmişti gün doğmak üzereydi.
    Mahkemenin vermiş olduğu cezanın zamanı gelmek üzereydi , Sokrates yatakta yatıyor ve zehri verecek adam zehiri hazırlıyordu. Zehri hazırlayan adam sürekli vakti erteliyordu , güneş doğmak üzereydi. Sokrates adama sordu; " Zaman geciyor, güneş doğuyor, bu gecikme neden?"

    Adam Sokratesi seviyordu,onu mahkemede duymuş, içindeki güzelliği görmüştü ,tek başına Atina'dan daha zekiydi:Biraz geçiktirmek ,biraz daha yaşaması için zaman kazandırmak istiyordu.

    - Sokrates "Tembellik yapma, hadi zehri getir" dedi

    Zehri veren adam " Niçin bukadar heyecanlısın? Yüzünde öyle bir ışıltı görüyorum ki, gözlerinde öyle bir merak görüyorum ki... Anlamıyormusun ? öleceksin!"

    Sokrates : " Bu bilmek istediğim birşey. Hayatı tanıdım, o güzeldi; Tüm kaygılarıyla, kederleriyle o hala bir keyiftir. Yanlızca nefes almak yeterli bir mutluluktur. Yaşadım, sevdim; canım ne isterse yaptım, içimden ne geldiyse söyledim. Artık ölümü tatmak istiyorum.Ve ne kadar çabuk olursa o kadar iyi."
    "ve iki olasılık var: Ya doğulu mistiklerin söylediği gibi ruhum başka şekillerde yaşamaya devam edecek;bedenin yükünden özgür bir şekilde ruhun yolculuğunu sürdürmesi çok büyük bir heyecandır, beden bir kafestir, onun sınırları vardır; ya da belkide, materyalistler haklıdır:Bedenim öldüğünde herşey ölür.Geride kimse kalmaz.Bu da , olmamak da- çok bir heyecandır! Olmanın ne olduğunu biliyorum. Ve olmamanın ne olduğunu bilme anı geldi. Ve artık olmadığımda sorun nedir? Niçin onla ilgili endişeleneyim? Endişelenmek için burada olmayacağım, o halde ne için vakit kaybedeyim?"
    Kaynak: http://www.tarihiolaylar.com/galeriler/sokrates-ten-hayat-dersi-niteliginde-10-anektod-517
    0 1
  • Ayasofya

    Şu anda müze olarak kullanılan bir tarihi katedraldir. Hatta dünyanın en eski katedralidir.
    Yapıldığı dönemi takip eden 1000 yıl boyunca da Dünya'nın en büyük katedrali ünvanını elinde bulundurmuştur.
    Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından M.S 532 ve 537 yılları arasında 5 yıllık bir sürede inşa ettirilmiştir ki bu da Ayasofya'yı dünyanın en hızlı inşa edilen katedrali yapmaktadır.
    Söylentilere göre Ayasofya'nın inşaatında 10.000 kişi çalışmıştır.
    1453 yılında Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethetmesi ile birlikle Ayasofya camiye dönüştürülmüştür. İçerisindeki mozaik figürlere dokunulmamış, insan figürlü olanlar hiç tahrip edilmemiş üzerleri bir koruyu ile kaplanmıştır (Fatih'in hoşgörüsünden dolayı)
    Ayasofya'nın merkez kubbe'si de onu mimari açıdan bir dönüm noktası yapar. Çünkü o zamanlara kadar böyle büyük kubbeli bir katedral yapılmamıştır. Kubbe Bizans döneminde birçok kez çökmüş fakat (bkz:Mimar Sinan)'ın binaya istinat duvarlarını eklemesinden sonra hiç çökme yaşanmamıştır.
    1934'te çıkan karar ile birlikte 1935 yılından itibaren ise müze olarak kullanılmaktadır.
    0 0
  • Sokaktaki Tarih

    Arkadaşlar bu konuyu açmamdaki sebep şudur: Sokakta harap olmuş, önüne büfe yapılmış, arkasına dükkan inşa edilmiş, çiçekçilerin sırtını verdikleri o kadar önemli tarihi eserler var ki gözümüzden kaçması çok olağan.
    Ben de bu nedenle bir bilgi havuzu oluşturmamızı istedim. Ben ilk önce bahariye caddesinde mango'nun önünde duran bu kalıntı ile başlayacağım.

    Hiç düşündünüz mü, mango'nun görntüsünü bozan bu kalıntı ne diye?
    O kalıntı I. Abdülmecit döneminde (1840), saray sarrafı Agop Koçeyan adına yaptırılmış Köçeoğlu Hamamı’nın kemer ve duvar kalıntısıdır. Bugün malesef sadece Mango'nun ahengini bozmasıyla ünlüdür.
    0 0
  • T-34 Sovyet Tankı

    T-34 II. Dünya Savaşı'nın en etkili tankıdır. 1940'ta üretimine başlanmış ve Nazilere korkulu günler yaşatmıştır.

    T-34 zor azari koşullarına bile aldırış etmeyen, atak ve saç kalınlığı yüksek bir tanktı. Hatta Barbarossa harekatının ilk dönemlerinde 6. ordunun başında bulunan Reichenau, T-34'ü görünce şu sözleri sarfetmiştir: "Eğer Ruslar bu tankı seri imalata soktularsa savaşı kazanamayız"
    0 0
  • einstein mı kötü hitler mi?

    Einstein kesinlikle atom bombasını kasten yapmamıştır. Hatta bundan kaçmıştır.
    bu konuyla alakalı şöyle de bir sözü vardır "Bilseydim çilingir olurdum"
    Hitler'e gelince evet ağır katliam yapmış ama barbarossa harekatına kadarki süreçte (tobkz: barbarossa harekatı ) Almanya'ı daha hızlı buhran döneminden çıkaracak bir lider olamazdı. İnsani duyguları tartışılır fakat askeri zekası şüphesiz çok üstündü.
    0 0
  • Haçlı seferleri

    Öncelikle yorum süper @drwail fakat haçlı seferlerini burada anlatmaya çalışırsak @dunyasavaslarigazisi ne başvurmamız gerekir. Çünkü bence İlk dünya savaşı haçlı seferleridir aslında.
    Nedenine gelince, birçok sebep gösterilebilir fakat öne çıkan nedenler şunlardır:

    - Roma İmparatorluğunun Hristiyanlığı kabul etmesinden sonra Papa ile Roma İmparatorluğu arasında geçen gizli anlaşma dahilinde (bu gizli anlaşmaya bugün tarih bilgimizi kullanarak yaptığımız yorumlamalar sonrasında ulaşıyoruz) Roma İmparatorluğu "Ben Hristiyanlığı yayıyorum diye yola çıkmış ve bunu bahane ederek heryeri fethetmişti. Burada dini kullanarak fethetmesindeki avantajlar şunlardır
    i) Halk çok fazla karşı çıkmaz. Hristiyan vatandaşlar varsa Roma İmparatorluğunu seve seve karşılarlar fetih kolaylaşır.
    ii) Saltanat sarsılmaz. Dinle yönetilen ülkelerdeki vatandaşlar saltanata dinin mensubu oldukları için saygı gösterirler. Kararlarına itaat ederler.
    iii) Fakirlikten dolayı ayaklanmazlar çünkü dinler genellikle dünyada iyilik yapıp yoksulluk yaşayanın ahirette ödüllendirileceğini söylerler.
    iv) Halk bu dünyadan ayrılıp kendisini manevi hayata odakladığı için yönetim çok rahatlaşır.
    Dini kullanarak fetih gerçekleştirmenin avantajları Machiavelli'nin Prens adlı kitabında tüm ayrıntılarıyla anlatılmıştır ben kısaca bahsetmeye çalıştım.
    Bu avantajları kullanan Roma İmparatorluğu sınırlarını genişletirken Papa'nın da çıkarı şu olmuştur: Feth edilen yerlerden vergi almak, oralara kiliseler kurup halkı sömürmek.
    Bu karşılıklı çıkar ilişkisi reforma kadar devam etmiş Roma İmparatorluğu sınırlarını genişletmiş, Papa da paraya para dememiştir.
    Sonra gerek Paganlar gerek Hristiyanlar ne olduğunu anlamadan İslamiyet ortaya çıkmış ve Hristiyanların ve Paganların elindeki toprakları almaya başlamıştır.
    Toprak demek nakit demek. Bunun bilincinde olan Papalık da topraklarını dolayıslıyla paralarını geri kazanmak için Haçlı seferlerini başlatmıştır.
    Doğu'ya sefere çıkmanın tek olayı toprak değil kaynaklara da ulaşmaktır tabi ki. Örneğin çok basit gelecek belki size ama "tuz" o kadar önemli bir maddedir ki tuz olmadan önce kesilen hayvanın eti batıda korunamıyordu. Anında tüketilmesi gerekiyordu. Sonuçta donducu fln yok o dönemlerde. Tuza yatırmaları lazım ürünlerin bozulmadan kalabilmesi için. Bu bile sefer sebeplerinden birisidir.
    Öte yandan o zamanın teknolojisinin doğuda olduğunu da varsayarsak Doğu'ya sefere çıkmak oldukça mantıklı bir hareket olmuştur Haçlılar için.
    0 0
  • İtalyanlar neden tek kurşun atmadan Anadoluyu bıraktı ?

    @sotarih fikirlerinize saygım sonsuz. Fakat ben Türkiye Cumhuriyeti ihtiyacını, yazımda Musul ve Kerkük'teki petrollerden alınacak olan paya, alınmazsa o bölgede oluşacak İngiltere tekeline ve uzun vadede bölgede bir Türkiye Cumhuriyeti kurulmasının daimi bir gelişen ekonomi imkanı sunmasına bağladım.
    Bu konuda yazdıklarınızda bu ifadeler ile ters düşen bir durum göremedim. Belki de ben kaçırdım.
    Ekim devriminin öncesine gelirsek zaten Rotschild'lerin buradaki açıklaması şudur. Biz bir ülkenin rejimini değiştirmek istiyorsak 3 adım izleriz
    1) İlk önce ülkenin liderine teklifte bulunup, bizim dediğimizi yaparsa onu zengin edeceğimizi ve saltanatını koruyacağımızı söyleriz eğer kabul etmezse
    2) Bölgeye çakallar göndeririz. Halk ayaklanması başlatırız ve 1000 kişilik ayaklanmayı medya gücü ile 100.000 kişilik olarak gösterir halkı iyice ayaklandırırız.
    3) Bunlar da olmazsa suikast işleriz. Yenisini getiririz.

    Bu bağlamda yazılı tarihin mutlaka bir sebep ve sonucu olacak biz mikroda bir sebep göreceğiz fakat makroda arkada yatan sebepler farklı olacaktır.
    Nitekim bu bağlamda 1923'ten günümüze gelirsek Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun ABD'ye ekonomik katkılarını inkar etmek çok yanlış olur.
    Şu anda Cumhuriyetimizdeki bankaların hepsinin yabancı menşeyli, madenlerimizin hepsinin antlaşmalarda bedavaya gittiği, gıda ulusallaşmadan ülkemizde McDonald's ı gördüğümüzü göz önünde bulundurursak bunları mikro çıkar, PKK'yı ise makro çıkar olarak görebiliriz. Öte yandan dünyadaki petrol tüketiminin %33'ünü tek başına ABD'nin gerçekleştirdiğini de göz önünde bulundurursak Türkiye Cumhuriyeti kurulmasaydı şu anda ABD'nin petrolü İngiltere'den alacağı gerçeğini de kabullenmek gerekir. Şu anda ise bölgeye Chevron gibi ABD firmaları oturmuş durumda ki kendileri bugüne kadar PKK'dan uygun ham petrol alıp işlerlerdi.
    0 1
  • Counter Strike

    Bi de arkanda dikilen gençler vardı. "Senin ne kadarın kaldı?" diye sorarlardı.
    En karizmatik cevap da "benimki sınırsız" dı o zamanlar.
    0 0
  1. Yeni Konu Ekleme

    Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.

  2. Arama Butonu

    Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.