van_gogh
Absinth yaktı beni
En Beğenilen Yazar Sırası
:
13
Toplam Başlık Sayısı
:
30
Toplam Puanı
:
127
Toplam Giri Sayısı
:
131
Bu Ayki Puanı
:
14
En Aktif Yazar Sırası
:
9
  • Korkunç İvan

    Doğal kaynaklar, dünya ekonomisinin değişiminde altından daha önemli olacaktı.Belki de bunun en dramatik örneği Rusya'dır. 1570 yılında, Avrupa'nın kıyısında yoksul bir ileri karakoldu.Bugün Rusya, dünyanın açık ara en büyük ülkesidir.Büyük bölümü, göz alabildiğine uzanan geniş ormanları,ve bir tanesi "Sib Ir" yani "Uyuyan Toprak '' olarak bilinen dağlarıyla Sibirya'dır.Sibirya'da dünyaya gözlerini açan bir adam modern Rusya'yı kuran adamdır.Ivan Grozny. (Korkunç İvan).. Çar İvan bir ikilem içerisindeydi.Sadece basit tarımla uğraşan ve birkaç doğal kaynağı bulunan ülkesini nasıl Avrupa ayarında önemli bir güç haline getirebilirdi.Cevap Ormanlarda saklıydı, Kürk..1550' lerden sonra Dünya sıcaklığı önemli ölçüde düşmeye başladı.Bu dönemi Küçük Buz Çağı olarak adlandırıyoruz. Thames nehrinin donmaya başladığı ,İzlanda'nın deniz tarafından zaman zaman Dünya' nın geri kalanından ayrıldığı, İspanya ve Portekiz' de yoğun kar yağışlarının yaşandığı dönemdir.Modern mefruşattan önce kürk giymek vücudu sıcak tutmak için başvurulan yöntemlerden bir tanesiydi..Zenginleştikçe daha kaliteli kürkler giyebiliyordunuz. İvan özel girişimciliğe başladı. Stroganov'lar adındaki ticaretle uğraşan büyük iş adamlarını çağırdı.İvan onlara Moskova'nın kuzey ve güneyindeki ormanları kullanma ayrıcalığı verdi. O zaman Strogonavlar bir kısım özel yüklenici kiraladılar. Yermak adındaki bir Kazak tarafından idare edilen paralı askerler..Yermak için kürk elde etmede en hızlı yol onu basitçe yerli avcılardan almaktı. Yermak direkt olarak Cengiz Han' ın soyundan gelen Sibirya Han' ı Küçüm tarafından yönetilen uzaktaki doğu topraklarına saldırdı. Küçüm Han' ın adamlarının çoğu halen oklar,yaylar,mızraklar ve kılıçlar taşıyordu.Yermak 'ın adamları modern tüfeklere sahipti.Küçüm Han ' ın adamlarından bazıları böyle bir silahı daha önce hiç görmemişti.Silahlar Avrupalılara Güney Amerika'da olduğu gibi kesin olarak zaferi verdi.Ama Sibirya Han' ı ormana kaçtı.Yermak bu topraklarda Rusya adına hak iddia etti ve 5200 en iyi Sibirya kürkünden oluşan hediyeyi Korkunç İvan' a gönderdi.İvan bu kürkleri gördüğünde her şeyin değiştiğinin farkına varmış olmalı..Moskova yakınlarındaki kürklü hayvanların çoğu çok önceden tarih olmuştu..Fakat Sibirya bir kürk bolluğu sunuyordu.Örneğin bir kara tilki kürkü ağırlığınca altından daha değerliydi ve Sibirya' nın kürkleri sınırsızdı..Sınırsız ticaret zenginliği sınırsız güç demekti..Yermak' a teşekkür etmek için İvan ona bir savaş zırhı hediye etti ve Sibirya Prensi ünvanı verdi. Yermak, iki yıl boyunca yabanın içine,daha derinlere saldırdı.Ruslar bitkindi ve yiyecek kıtlığı çekiyordu.5 Ağustos 1584 tarihinin gecesi Yermak İrtiş Nehri kıyısına kamp kurdu.Fakat Küçüm Han Rusların her adımını izliyordu.Yermak' ın kaçmak için nehre daldığı söylenir ama ağır zırhı onu dibe çekti. Yermak , İvan' ın kendisine hediye ettiği zırh yüzünden boğuldu.Küçüm Han' ın zaferleri kısa ömürlü olacaktı.Rus yerleşimcilerden ve çapulculardan oluşan durmak bilmez bir topluluk Yermak' ı Sibirya' ya kadar izleyecekti.Ruslar sadece 60 yılda tüm Asya boyunca Pasifik Okyanusu'nun sonuna kadar 6500 km ilerlediler..Sibirya artık Rus' tu..Sibirya'sız bir modern Rusya düşünmek olanaksızdı , Bir diğer Doğu Avrupa ülkesi olacaktı.Zenginliğe gelecek olursak Rusya' nın gaz ve kömür rezervlerinin % 80 'i ,petrol rezervlerinin % 90 ' ı Sibirya' dan karşılanıyordu.
    Rusyanın modern gücünün üssü..Korkunç İvan ve Rusya' yı Rusya yapan bir Sibirya...
    0 3
  • Diyojen'in Büyük İskender'e Verdiği Ayar

    Büyük İskender, Diyojen'e hayrandı. Hatta bazı tarihçiler Büyük İskender'in "İskender olmasaydım, Diyojen olmak isterdim" dediğini bile söyler.
    Fakat Diyojen öyle dünya işinde gözü olan bir adam değildi.
    İskender için "Toprak benim kölem, İskender ise toprağın kölesi yani İskender benim kölemin kölesidir" diyordu. Sürekli toprak uğruna insanları öldürmesi Diyojen tarafından hiç kabul edilebilir birşey değildi.
    Hal böyle olunca Büyük İskender bir fıçının içerisinde yaşayan ve İskender'e göre oldukça kötü şartlarda geçinene Diyojen'in yanına gitti ve "Dile benden ne dilersen" dedi.
    Diyojen'in buna cevabı ise "Gölge etmeyin, başka ihsan istemem. Bana veremeyeceğiniz birşeyi, güneşimi benden almayın yeter." dedi.
    0 1
  • Tarihin En Ünlü Mafya Babaları

    Bence Al Capone'dur. Tabi Pablo Escobar'ın da hakkını yememek lazım.
    Al Capone, 1920'li yıllarda ABD'de uygulamaya alınan İçki Yasağı yasasında zenginleşmiş bir mafya babasıdır. İçki kaçakçılığından gani gani para yapmıştır. 1929'da Alcatraz'da hapise atılmış ve 1947'de burada ölmüştür. Şu sözü manidardır.
    "Çocukken her aksam yatmadan önce Tanrı'ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrının çalışma tarzının bu olmadığını anladım. Ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her aksam yatmadan önce Tanrı'ya günahlarımı affetmesi için dua ettim."
    0 1
  • İtalyanlar neden tek kurşun atmadan Anadoluyu bıraktı ?

    Evet devam ediyorum.

    Bence diye başlamak istiyorum çünkü buradan sonrakiler tamamen benim komplo teorilerimdir.

    ABD'nin İngiltere'ye attığı çelmeden sonra bahsettiğimiz gibi bir Türkiye Cumhuriyeti kurulması ithimali doğdu ve bu noktada benim görüşümü destekleyen en büyük alıntı Rotschild'lardan gelmektedir.
    "Biz ABD'de kapitalizmi, Sovyetlerde Komünizm'i kurduk. Bunun nedeni ise bu iki ülkenin diğer ülkeleri en kolay etkileyebilecek devletlere sahip olmasıdır"
    Rotschild'lerin bunu yapmasındaki en büyük sebep ise Türkiye Cumhuriyeti'nde de görülen aynı ülke içerisinde görüş ayrılıklarının yarattığı dengesizlik, iç savaşlar ve buna bağlı devamlı gelişmekte olan ülke yapısı.
    Hatırlayınız bizde de 60 ve 80 darbelerinin oluşumunun sebebi, 31 Mart vakalarının nedeni hep sağ sol kavgalarıdır. Sağ ABD'de oluşturulmuş sol ise Sovyetlerde. Hatta bunun ilk yansıması olarak sol görüş ülkemize TKP ile gelmiş ve ileri görüşlü Mustafa Kemal Atatürk o dönem "ülkemize sol görüş madem bari kendi kontrolümüzde olsun diye CHP'yi kurmuştur"
    Tabi ki olay Atatürk'ten sonra kıvılcımlanmış ve Rotschild'lerin istediği gibi ülkede sağ sol kavgaları boy göstermeye başlamıştır. Bu noktadan sonra da devrimler başlamış ve ülke ekonomisi daimi olarak geri gitmeye başlamıştır. Ülke ekonomisi geri gidince ne yapılır? Borç alınır. Borcu kim veriyor Rotshild'ler. Borcu ödeyemeyince ne olur? Yer altı kaynaklarının kullanımı neredeyse bedavaya verilir. Örn: Bor madenlerimizin yıllarca bedavaya verilmesi ve bizim bedavaya gönderdiğimiz bor madenini beyaz eşya olarak dünyanın parasına satın almamız gibi. Tabi ki sonraki süreçte McDonald'sların ülkeye girmesi, IMF'nin borç vererek iç yönetimimize karışması, Tübitak'a ayrılacak bütçeyi bile IMF'nin planlaması ülkedeki AR-GE çalışmalarının öldürülmesi ülkeyi modern olarak sömürgeleştirmiştir ve bu da uzun vadede Rothscild'lerin elde ettiği gelirlerin tavan yapması demektir.
    En basit örnek vermek gerekirse HSBC'nin açılımı Hong Kong Shangai Banking Company'dir ve bu da şöyle doğmuştur:
    Ingiliz afyon tüccarları İngiltere'ye gelmiş ve "Hong Kong'a savaş açın, Çin liler önümüzü kesiyor" demiştir. Bunun üzerine İngiltere" Şu anda Çin'e savaş açacak ekonomimiz yok Rotschild'lar ile görüşün" demiştir. Rotschild'lerin ana işi de savaş ekonomisi oluşturup borç vermek savaş sonunda da bu borçu kat be kat geri almak olduğu için İngiltere'ye borç vermeyi kabul etmiş ve İngiltere Çin'e savaş açıp Hong Kong'u alarak Rotschild'lara hediye etmiştir. Bunun üzerine de HSBC kurulmuştur. Şu anda HSBC ülkemizdeen çok kar eden şirketlerden birisidir çünkü bankalar gün sonunda ellerinde belirli bir döviz bulundurmak zorundadır Ve bu dövizi de en ucuz bir şekilde HSBC'den almaktadırlar. Çünkü sahipleri Doları halen basmakta olan adamlardır. Bu nedenle HSBC sadece diğer bankalara döviz satışından bile servet yapmıştır.
    Neyse konudan sapmayalım Türkiye'nin kuruluşunun ABD'ye uzun vadede sayısız faydası olmuştur. Fakat eğer Türkiye cumhuriyeti kurulmayıp da Sevr uygulansaydı bunların hepsi koca birer yalan olurdu çünkü ekonomi İngiltere ve Fransa'nın elinde olurdu.
    Şimdi dönelim Kurtuluş savaşına, Kurtuluş savaşında Bolşeviklerin Türkiye'ye silah yardımı yaptığı biliniyor. Hatta rus askerleri ve komutanlarının da cephede çatıştığı biliniyor. Merak edenler için Taksim meydanındaki heykelde Atatürk'ün arkasında yer alan 2 komutanı araştırmalarını tavsiye ederim ikisi de Rustur.
    Peki Bloşevikleri kuran kim? Rotschild'ler. O zaman dolaylı olarak Türkiye'ye yardım eden kim Rotschild'ler. Bu noktada I. Dünya savaşının ardından bir çıkar çatışması başlamış ve Atatürk maddi olarak dolaylı olarak ABD tarafından desteklenmiştir (Bence)
    Tabi ki bu noktada Atatürk'ün ABD'yi kısa süreyle kullandığını düşünüyorum çünkü Atatürk daha sonradan verdiği yerleri geri almaya başlamıştır. Musul ve Kerkük'e de asker çıkarmaya çalışmış o sırada İngilizler buna izin vermemiş ve Belçika'da Türkiye'yi nasıl içten karıştırabiliriz diye araştırmalara başlamıştır. Aldığı cevap da şöyle olmuştur: "Ya etnik ya da dini" Bunların ikisini de sağlayan bir adam da bulmuşlardır "Şeyh Said" hem Kürt hem de Şeyh. Ayaklanmayı çıkaran Şeyh Said Atatürk'ün Musul ve Kerkük'e ilerlemesini engellemiştir. Bu noktada İngiltere'nin istediği olmuştur fakat bu kısa vadeli bir kazançtır.
    Daha sonra Atatürk, Hatay'ı alınca, ülkede ekonomik reformlara girince, merkez bankası girişimleri oluşturunca, oldukça fazla dikkat çekmeye başlamıştır.
    Bu noktadan sonra da benim fikirlerime göre planlananın dışında bir tutum sergileyip Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığına, fabrikalaşma ve eğitimle ilerleyince orada bir dur denilmiş ve Masonlar tarafından öldürülmüştür. (Rotschildler yani)
    Bunları anlatmamın sebebi ABD'nin Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna ne kadar ihtiyacı olduğunu ve kendi planını bozanları mevkilerinden almaları hikayesidir.
    İşte tam bu nokta da İtilaf devletlerinden kazık yemiş olan İtalya bence ABD'nin de etkisiyle Anadolu'dan çekilmek zorunda kalmıştır çünkü o bölgede ABD'nin planları vardır. Kendisine istediği verilmeyen İtalya zaten İtilaf devletlerine düşman olmuş öte yandan o bölgede ABD'nin çıkarlarına aykırı davranmayı da göze almamış olabilir. Yukarıdan bir yerden emir gelmiş olabilir. Çünkü 1919 yılı, ABD'nin projesinin başladığı I. Dünya savaşının bittiği tarihtir.
    Benim görüşüm bundan ibarettir.
    Bu noktadan sonrasını @bosveryaaa ya devrediyorum.
    0 2
  • İtalyanlar neden tek kurşun atmadan Anadoluyu bıraktı ?

    @sotarih fikirlerinize saygım sonsuz. Fakat ben Türkiye Cumhuriyeti ihtiyacını, yazımda Musul ve Kerkük'teki petrollerden alınacak olan paya, alınmazsa o bölgede oluşacak İngiltere tekeline ve uzun vadede bölgede bir Türkiye Cumhuriyeti kurulmasının daimi bir gelişen ekonomi imkanı sunmasına bağladım.
    Bu konuda yazdıklarınızda bu ifadeler ile ters düşen bir durum göremedim. Belki de ben kaçırdım.
    Ekim devriminin öncesine gelirsek zaten Rotschild'lerin buradaki açıklaması şudur. Biz bir ülkenin rejimini değiştirmek istiyorsak 3 adım izleriz
    1) İlk önce ülkenin liderine teklifte bulunup, bizim dediğimizi yaparsa onu zengin edeceğimizi ve saltanatını koruyacağımızı söyleriz eğer kabul etmezse
    2) Bölgeye çakallar göndeririz. Halk ayaklanması başlatırız ve 1000 kişilik ayaklanmayı medya gücü ile 100.000 kişilik olarak gösterir halkı iyice ayaklandırırız.
    3) Bunlar da olmazsa suikast işleriz. Yenisini getiririz.

    Bu bağlamda yazılı tarihin mutlaka bir sebep ve sonucu olacak biz mikroda bir sebep göreceğiz fakat makroda arkada yatan sebepler farklı olacaktır.
    Nitekim bu bağlamda 1923'ten günümüze gelirsek Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun ABD'ye ekonomik katkılarını inkar etmek çok yanlış olur.
    Şu anda Cumhuriyetimizdeki bankaların hepsinin yabancı menşeyli, madenlerimizin hepsinin antlaşmalarda bedavaya gittiği, gıda ulusallaşmadan ülkemizde McDonald's ı gördüğümüzü göz önünde bulundurursak bunları mikro çıkar, PKK'yı ise makro çıkar olarak görebiliriz. Öte yandan dünyadaki petrol tüketiminin %33'ünü tek başına ABD'nin gerçekleştirdiğini de göz önünde bulundurursak Türkiye Cumhuriyeti kurulmasaydı şu anda ABD'nin petrolü İngiltere'den alacağı gerçeğini de kabullenmek gerekir. Şu anda ise bölgeye Chevron gibi ABD firmaları oturmuş durumda ki kendileri bugüne kadar PKK'dan uygun ham petrol alıp işlerlerdi.
    0 1
  • II. Dünya Savaşı ile ilgili en iyi filmler

    Sitedeki bu galeriye şahsen imzamı atarım.
    http://www.tarihiolaylar.com/galeriler/ii-dunya-savasi-ile-ilgili-en-iyi-filmler-737

    Bu siteyi gerçekten çok seviyorum nedeni ise gerçekten tarihi bilmeleri. Listede Pearl Harbor gibi yanlı filmlerin olmaması ve Das Boot gibi yeni neslin bilmediği şaheserleri gündeme getirmeleri vs gerçekten çok takdire şayan.
    0 6
  • Barbaros hayrettin paşa

    @malcolm çok az bilinen bir noktaya değinmiş. Barbaros Hayrettin paşanın ismi azılı abisinden gelir.
    Öncelikle ben başa alayım Barbaros Hayreddin Paşa'nın ismi aslında Hayreddin de değildir. Bu ismi ona Kanuni Sultan Süleyman, yaptığı üstün hizmetler dolayı vermiştir anlamı da "dinin hayırlısı" dır. Barbaros Hayrettin Paşa'nın asıl ismi Hızır Paşa'dır. Hayreddin'i nasıl aldığını biliyoruz artık şimdi gelelim Barbarosa.

    Yusuf, İshak, Oruç, Hızır ve İlyas bunlar beş kardeşti. Oruç ekibin lideri, Hızır ise bizim Hareddin Paşa. Dört kardeş denizciliği seçti, Yusuf ise hep doğum yerleri olan Midilli'de kaldı. Dört kardeş Akdenizde deniz ticareti ile başladılar fakat sonraları ünleri Mısır'a kadar dayandı. Bunun üzerine Avrupalılar bu kardeşleri, özellikle de ekibin lideri Baba Oruç'u yani Oruç Reis'i kızıl sakal olarak anmaya başladılar. Gerçekten de Oruç Reis'in sakalları kızıldı. İtalyanca da Sakal "la barba" dır renk ise kelimenin sonuna gelir ve kelimenin çekimine göre hal alır (örneğin kırmızı "rosso" veya "rossa" olabilir) Nitekim Kızıl sakal da Barbarossa olarak şekil alır ve bu isim de Oruç Reis ve kardeşlerinin takma ismi olur.
    Bir gün Midilli’den Trablusşam’a mal götürürken Rodas’lu Saint-Jean şövalyelerinin savaş gemileri Barbarossa kardeşlerin yolunu keser ve İlyas burada ölür, Oruç Reis ise esir alınır. Sonra Oruç Reis tutsaklıktan kaçar ve kardeşler birleşip Akdenizde kök söktürmeye başlarlar birçok Hristiyan gemisini ele geçirirler.
    Oruç Reis 1517’de İspanyollardan Cezayir’i alarak Sultan unvanıyla bir Türk devleti kurar. İshak Reis’in 31 Ocak 1518’de ölümünün ardından ise İspanyollarla yapılan savaşta Oruç Reis ölür(10 Ekim 1518).
    Cezayir’deki devletin başına da Hızır Reis yani Barbaros Hayrettin Paşa geçer ve padişaha elçiler yollayarak Cezayir’in Osmanlı buyruğuna alınmasını ister. 15 Mayıs 1519’da Hızır Reis Cezayir Beylerbeyi payesiyle paşa olur.
    Artık Hızır Reis, Barbarossa yani Barbaros olarak tanınır. Daha sonra Kanuni ise verdiği üstün hizmetlerden dolayı ona Hayreddin ismini de koyar ve Barbaros Hayreddin Paşa ismi oluşur.
    0 3
  • Sözlüğün günden güne tenhalaşması

    Üniversite sınavları bitsin kaldığım yerden devam edeceğim :)
    0 1
  • Tarihi Liderlerin Dublörleri


    II. Abdülhamit in de hastalandığı zaman cuma selamlığına onun yerine halkı selamlasın diye kuzenini çıkardığı söylenir.
    0 1
  • savaş teknolojisi

    Güzel sorunuz ve güzel yorumlarınız için teşekkür edip, birkaç not eklemek isterim.

    Öncelikle şunu belirtmek gerekir. Alman disiplini diğer ülke disiplinlerinin hepsinden daha farklıdır. 1. dünya savaşı hezimetinden sonra hitler'le toparlanan Almanya, 2. dünya savaşından sonra da aynı şekilde yine toparlanmanın önüne geçmiştir. Burada tabi ki Almanların yoğun bir 1. dünya savaşı süreci geçirmesinin büyük etkileri vardır. Tecrübe her şeyden öte bir kazanımdır.

    2. dünya savaşı sürecinde Nazilerin savaş tekonolojisi üretiminin başında duran kişiler Almanlardı ve bu Almanlar know how'a sahip kişilerdi. Yani beyin kısım zaten tecrübeliydi ve öncesinde bir dünya harbi görmüşlerdi. 100 yıl arge yapmak yerine 5 yıl savaşta kalın, göreceksiniz ki o 5 yıl içerisinde 100 yıldan daha ileri gitmişsiniz. Bunun nedeni anlık pratik yapma şansı ve hataları hemen tespit edip düzeltme ve geliştirme ihtiyacıdır.

    Öncelikle ilk sebebi tamamlamış olduk: I. Dünya Savaşı'ndan gelen benzersiz bir üretim know how'ı.

    İkinci olarak Naziler savaş başladıktan sonra inanılmaz bir hammadde kaynağına da erişmiş oldular. Bu da özgür ve sınırsız üretim imkanı sundu ki asıl üretim çılgınlığı ve geliştirme süreci Hitler savaşa girdikten sonra yaşandı. 1939-1942 yılları arasında akıllara durgunluk verici ve eşi benzeri olmayan bir üretim vardı. Tigerlar düşmanlara kök söktürüyor, Luftwaffe yeni uçaklarla donatılıyorlardı. Tüm bunlar için komplo teorilerini bir kenara bırakmak lazım. Komplo teorilerinin çok daha ötesinde bir harp yaşandı.

    Dilediğiniz kadar paranız olsun ve sizi II. Dünya Savaşı simülasyonuna sokalım, başaramazsınız. Nazilerin o dönemde gerçekleştirdiği savaş teknolojisinin gelişim ivmesini yakalayamazsınız. Bu nedenle maddiyatın nereden geldiğinden çok savaş teknolojileri konusundaki eşsiz gelişimlerinin sebeplerine değinmeyi daha doğru buluyorum.

    Bir diğer neden toplama kampları ve ghettolardı. Tüm dünya hiçbir döneminde bu kadar işçiyi bu kadar kötü şartlarda çalıştırmamıştı. Hitler kendisine devasa bir işçi kitlesi oluşturmuştu ve bu işçileri o I. Dünya Savaşı'ndan gelen tecrübeleriyle gelen Alman beyinleriyle birleştirmişti. Almanya'da hem mühendislik hem tıp hem de askeri strateji en üst düzeydeydi.

    Dediğim gibi bu herhangi bir örgütün veya örgütlerin finansal yardımlarının çok ötesinde bir olaydır. Eşi benzeri görülmemiş, hayret verici bir süreçtir. Bunu Hitler, Goebbels gibi kişiler olmadan başaramazlardı.

    @malcolm bu sorununuzun cevabını vermek için o dönemlerde Hitler'in ve Nazilerin yanında savaşmak gerekirdi. Ben sadece etken sebepleri sıralamaya çalıştım. Umarım faydalı olmuşumdur. Hitler'e Sordunuz Mu? kitabını okudukça daha detaylı cevaplar bulabileceğinize eminim.

    Şu anekotodu da unutmayınız ve bu tür sorular aklınıza geldiğinde hatırlayınız:

    Stalingrad'a doğru savaşmaya giden bir asker notlarına şöyle yazacaktı: "Bizim için Nazi olmak bir siyasi parti veya örgüte bağlılık değil, Alman olmanın verdiği bir doğuşsal bağlılıktır."
    0 3
  • savaş teknolojisi

    Güzel sorunuz ve güzel yorumlarınız için teşekkür edip, birkaç not eklemek isterim.

    Öncelikle şunu belirtmek gerekir. Alman disiplini diğer ülke disiplinlerinin hepsinden daha farklıdır. 1. dünya savaşı hezimetinden sonra hitler'le toparlanan Almanya, 2. dünya savaşından sonra da aynı şekilde yine toparlanmanın önüne geçmiştir. Burada tabi ki Almanların yoğun bir 1. dünya savaşı süreci geçirmesinin büyük etkileri vardır. Tecrübe her şeyden öte bir kazanımdır.

    2. dünya savaşı sürecinde Nazilerin savaş tekonolojisi üretiminin başında duran kişiler Almanlardı ve bu Almanlar know how'a sahip kişilerdi. Yani beyin kısım zaten tecrübeliydi ve öncesinde bir dünya harbi görmüşlerdi. 100 yıl arge yapmak yerine 5 yıl savaşta kalın, göreceksiniz ki o 5 yıl içerisinde 100 yıldan daha ileri gitmişsiniz. Bunun nedeni anlık pratik yapma şansı ve hataları hemen tespit edip düzeltme ve geliştirme ihtiyacıdır.

    Öncelikle ilk sebebi tamamlamış olduk: I. Dünya Savaşı'ndan gelen benzersiz bir üretim know how'ı.

    İkinci olarak Naziler savaş başladıktan sonra inanılmaz bir hammadde kaynağına da erişmiş oldular. Bu da özgür ve sınırsız üretim imkanı sundu ki asıl üretim çılgınlığı ve geliştirme süreci Hitler savaşa girdikten sonra yaşandı. 1939-1942 yılları arasında akıllara durgunluk verici ve eşi benzeri olmayan bir üretim vardı. Tigerlar düşmanlara kök söktürüyor, Luftwaffe yeni uçaklarla donatılıyorlardı. Tüm bunlar için komplo teorilerini bir kenara bırakmak lazım. Komplo teorilerinin çok daha ötesinde bir harp yaşandı.

    Dilediğiniz kadar paranız olsun ve sizi II. Dünya Savaşı simülasyonuna sokalım, başaramazsınız. Nazilerin o dönemde gerçekleştirdiği savaş teknolojisinin gelişim ivmesini yakalayamazsınız. Bu nedenle maddiyatın nereden geldiğinden çok savaş teknolojileri konusundaki eşsiz gelişimlerinin sebeplerine değinmeyi daha doğru buluyorum.

    Bir diğer neden toplama kampları ve ghettolardı. Tüm dünya hiçbir döneminde bu kadar işçiyi bu kadar kötü şartlarda çalıştırmamıştı. Hitler kendisine devasa bir işçi kitlesi oluşturmuştu ve bu işçileri o I. Dünya Savaşı'ndan gelen tecrübeleriyle gelen Alman beyinleriyle birleştirmişti. Almanya'da hem mühendislik hem tıp hem de askeri strateji en üst düzeydeydi.

    Dediğim gibi bu herhangi bir örgütün veya örgütlerin finansal yardımlarının çok ötesinde bir olaydır. Eşi benzeri görülmemiş, hayret verici bir süreçtir. Bunu Hitler, Goebbels gibi kişiler olmadan başaramazlardı.

    @malcolm bu sorununuzun cevabını vermek için o dönemlerde Hitler'in ve Nazilerin yanında savaşmak gerekirdi. Ben sadece etken sebepleri sıralamaya çalıştım. Umarım faydalı olmuşumdur. Hitler'e Sordunuz Mu? kitabını okudukça daha detaylı cevaplar bulabileceğinize eminim.

    Şu anekotodu da unutmayınız ve bu tür sorular aklınıza geldiğinde hatırlayınız:

    Stalingrad'a doğru savaşmaya giden bir asker notlarına şöyle yazacaktı: "Bizim için Nazi olmak bir siyasi parti veya örgüte bağlılık değil, Alman olmanın verdiği bir doğuşsal bağlılıktır."
    0 3
  • Franz Von Papen

    Dostlarım Merhabalar;

    Bugün Türkçe kaynaklarda Franz Von Papen hakkında ne bilgi var diye bir araştırmak istedim ve Google amcaya sordum Von Papen'i. Karşıma tabi ki Vikipedia çıktı. Ben de bir bakayım dedim. Gördüklerimden hemen sonra da bu başlığı açmaya karar verdim. Bilgiyi yazan vatandaşların Papen'i tanımadıkları hatta ne yaptığı hakkında fikirleri bile olmadığını anladım ve size Papen'den biraz bahsetmek istedim.

    Franz Von Papen, 29 Ekim 1879'da Almanya'da doğmuş soylu bir aileden gelen Alman vatandaşıdır. Çocukluğuna vs. değinmeyeceğim, Alman ordusunda çeşitli faaliyetlerde bulunduktan sonra 1913 yılında Amerika Birleşik Devletleri'deki Almanya konsolosluğuna askeri ateşe olarak gönderilince diplomatik hayatına başlamıştır. Burada Amerika, Meksika ilişkilerini izlemiş ve 1 yıl sonra 1. Dünya savaşı patlak verince de ilk başlarda tarafsız olan Amerika'nın dünya savaşına hangi safta katılacağını analiz etme ve Almanya'ya raporlama fırsatı olmuştur. Özellikle raporlarında Amerika'nın olağanüstü bir silah üretim kapasite olduğunu ve İtilaf Devletlerinin şimdiden büyük Amerikan silah üretim fabrikalarını kapattığını belirtmiş ve Amerika'yı yanına alanın savaşı kesinlikle kazanacağını da ifade etmiştir. Hatta burada bazı başarılara da imza atmış, atölyelere silah imal ettirerek, bir nevi yeraltı yapılanması yaratmıştır fakat bu da çok uzun sürememiştir. İtilaf devletlerinin Amerika'ya baskısı ve sabotaj iddiaları üzerine Papen de Almanya'ya dönmek zorunda kalmıştır. Ki aslına bakılırsa Amerika'nın İtilaf devletine yaptığı yardımları engellemek adına 2 adet de sabotaj girişiminde bulunmuştur fakat bunlar başarılı girişimler olmamıştır.
    Papen Almanya'ya gönderildikten sonra gerekli raporları iletmiş ve ardından Almanya tarafından Filistin Cephesi'ne Osmanlı ile birlikte savaşmaya gönderilmiştir. Burada bir birlik yöneten Papen, oldukça başarılı olmuş ve Mustafa Kemal Atatürk, Fevzi Çakmak gibi isimlerle beraber savaşmıştır. Almanya'ya döndükten sonra da siyasete atılmıştır.

    Merkez Parti'ye girmiş ve 1921'de 1932'ye kadar da Prusya parlamentosunun üyeliğini yapmıştır.
    Gelelim Versay sonrasına. Versay antlaşmasının ardından Almanya ödeyemeyeceği bir borcun altına sokulmuştu. Fransa ise açgözlü bir canavar gibi Almanya'nın savaş tazminatları diyor başka bir şey demiyordu. O dönemler Almanya'nın başında olan Şansölye Brüning Batılı devletlerle görüşmeler yapmak istemiş iyileştirmelere girmiş fakat ne halkın desteğini alabilmiş ne de itilaf devletlerine istediklerini yaptırabilmişti.
    Bunun üzerine Brüning istifaya zorlanmış ve dönemin Cumhurbaşkanı Mareşal Hindenburg, Ordunun başındaki isim General Kurt von Schleicher'i Papen'i Şansölyeliğe ikna etmesi için Papen ile konuşmaya göndermiştir. Schleicher de Papen'i Şansölyeliğe ikna edince Papen de istemeye istemeye de olsa Almanya'nın bu en kötü zamanlarında Şansölyeliği kabul etmiştir.

    Şansölye olur olmaz Lozan Konferansına katılan Papen, Almanya'nın Versay'dan doğan borçlarını 5 Milyar Marka kadar indirebilmiş fakat o çok istediği Fransız Alman ilişkilerini bir türlü iyileştirememiştir. Çünkü Papen, İtilaf devletlerinen Almanya için silahlanma ve ekonomik eşitlik isterken, Fransa, Almanya ile dost olmak yerine İngiltere'nin yanında durmayı tercih etmiş ve Para Para Para demiştir. Öte yandan o dönemde Fransa'nın başına yeni geçen Herriot hükümetinin de kendini kanıtlama isteğinden dolayı Lozan'da Almanların lehine bir karar vermek istememesi de etkendir.

    Hal böyle olunca Papen Almanya'ya halkın istediğini kazandıramamış ve tek kurtuluş olarak Naziler görülmeye başlanmıştır. Papen de Almanya'nın kurtuluşunun ancak ve ancak meclis birliği ile oluşacağını ve bu nedenle de çoğunluğu sağlaması gerektiğini anlayınca Hitler ile sık sık görüşmelere başlamış ve Hitler'i yanına çekmeye çalışmıştır. Fakat Hitler, asla tam güç kendisinde olmadığı sürece buna yanaşmamıştır.

    Hatta Papen'e "Sen geçici bir çözümsün, sen gideceksin ve ben geleceğim" demiştir.

    Hitler'in paramiliter gruplar üzerindeki etkisi artınca ve halk ayaklanmaya başlayınca Cumhurbaşkanı da tedirgin olmaya başlamıştır. Çünkü Versay'dan doğan askeri kısıtlamalar nedeniyle ülkenin ordusunun olası bir darbeyi veya grevleri engelleyecek gücü yoktur. Bunu göze alamayan Hindenburg da Papen'e "Ülkenin Nazi başkaldırışını kaldıracak bir gücü yok mecburen Hitler'e istediğini vereceğiz" demiş ama şunu da eklemiştir "Hitler'in asıl amacını anlamamız için seni Hitler'in yardımcısı yani Şansölye yardımcısı yapacağız" demiştir ve Papen de Hindeburg'u kırmamıştır.
    30 Ocak 1933'te Hitler kabinesi kurulmuş ve Papen de Şansölye yardımcısı olmuştur. Ta ki Uzun bıçaklar gecesine kadar sonra zaten Hitler'in asıl amacını anlayıp kabineden istifa etmiştir.

    Bugün Papen, Hitler'i başa getiren adam olarak bilinir. Ama bu külliyen yanlıştır.
    Hitler'i başa getirenler
    1) Birbirinden bağımsız paramiliter grupların Nazilere verdiği destek
    2) Ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik buhran
    3) Komünistlerin oluşturduğu aşırıcılık tehditini ancak ve ancak Hitler'in çözebileceğinin öngörülmesi
    4) Hitler'in Almanya'da birşeylerin ters gittiğini halka kabullendirmesidir.

    Papen, Hitler'i devrim yapmaması için kısıtlı sorumluluklarla ödüllendirmeye ve onu kontrol altında tutmaya çalışmış ama başaramamıştır. Bu nedenle Papen'i Hitler'i başa getiren adam olarak adlandırmak çok yanlıştır.
    0 4
  1. Yeni Konu Ekleme

    Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.

  2. Arama Butonu

    Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.