Ramazan
Bir Gün Tüm TÜRK Devletleri ile Çin Seddinde Buluşacağız.
En Beğenilen Yazar Sırası
:
6
Toplam Başlık Sayısı
:
22
Toplam Puanı
:
199
Toplam Giri Sayısı
:
46
Bu Ayki Puanı
:
-8
En Aktif Yazar Sırası
:
6
  • Cenevizliler'e Karşı Kırım Hanlığı - Osmanlı İttifakı

    Ceneviz’e Karşı Osmanlı- Kırım İttifakı

    Hacı Giray I.’in Kırım Yarımadası üzerinde kurduğu hanlığın Ceneviz karşısında etkin bir şekilde mücadele edebilmesi için surları yıkacak teknolojinin elde edilmesi gerekiyordu. Hanlık bu imkandan mahrum idi. İstanbul’un fethini gerçekleştiren Fatih’in en büyük gayesi, denizlerdeki Latin üstünlüğüne son vermekti. Fatih’in Latinlilerle mücadelesi ile Hacı Giray I.’in mücadelesi hemen hemen aynı zamanda vukubulmuş, bu sayede iki Türk Devleti arasında 1454 yılında anlaşma ile tespit edilen ittifaka göre, Osmanlı ve Kırım Kuvvetleri Kefe’yi kuşatacak, alındığı taktirde Kefe Kırım Hanlığı’na verilecekti. Osmanlı Kuvvetleri ise ganaimle yetinecekti. Ayrıca nakliye hususunda donanmaları ile yardımcı olacaktı.

    Kefe’yi hedef alan bu antlaşma, Ceneviz nezdinde derhal etki yaptı. Kefe Cenevizlileri, Cenova’dan yardım isteyen mektuplar yolladılar. Bu mektuplarda Cenevizliler’in telaşı açık idi. Zaptedilen kalelerin Kırım Hanlığı’na verileceği, esir edilen Cenevizlilerin satılacakları bildiriliyordu.
    Anlaşma gereği hareket eden Kırım ve Osmanlı Kuvvetleri 11 Temmuz’da Kefe’yi muhasara etti. Demir Kahya kumandasında Osmanlı Donanması’nın denizden gerçekleştidiği muhasara, karadan 6000 kişilik Kırım Kuvveti tarafından yürütüldü. Muhasara sonunda Kefe alınamadıysa da, telaşa düşen Cenevizliler, müttefik güçlerin öne sürdü anlaşmayı kabul ettiler. Ceneviz, Kırım Hanı’na da ayrıca vergi vermeyi taahhüd etmişti.

    Bu aşamada iki Türk Devleti’nin Kırım Sahilleri üzerinde birbiriyle çatışan emelleri ortaya çıkmaktadır. Fatih’in usta politikası, Osmanlı ve Kırım menfaatlerinin iki devlet arasında soğukluğa yol açmasına mani olmuştur. Fatih’in Latinlilerle çok vüsatli bir mücadele içinde bulunması bakımından Kuzey Anadolu limanları ile Ege’deki Venedik ve Ceneviz üsleri öncelik taşıyor, Kırım Hanlığı ile Ceneviz’in mücadelelerinin sonucuna göre Kırım üzerinde politika yürütmek bu stratejiye uygun düşüyordu.

    Kırım vukuatı hususunda Osmanlı diplamasisinin bekleme dönemine girmesi Ceneviz’i rahatlatmış, Hacı Giray I. Marifeti ile güçlenen Kırım Hanlığı’nın zayıflaması yolunda ki politikaları uygulama imkanı bulmasını sağlamıştı. Ceneviz, Hacı Giray I. Ve oğlu Haydar arasında 1455’te cerayan eden dahili mücadelede Haydar’ı destekleyip Hacı Giray I.’i uzaklaştırmak sureti ile hanlığın zayıflamasına neden olmuştur. Hanlığın yeni serpilmekte olan gücünün bu şekilde dış müdahaleye maruz kalması yerli ümera tarafından tehlikeli görülerek Hacı Giray I. Desteklenmiş, Haydar ise Litvanya’ya sığınmak suretiyle tahtını terk etmek zorunda kalmıştır. Bu hadiseden sonra hakimiyeti ele geçiren Hacı Giray I. Duruma hakim olmuş, Kırım Hanlığı yükselişini sürdürmüştür. Hacı Giray I. , 1466-67 senesinde vefat etmiş, bir rivayete göre Bahçesaray’da Salacık Mevkiine, bir rivayete göre Eski Kırım ( Solhat) ’a defnedilmiştir.
    ( Kaynak: Genel Türk Tarihi Ansiklopedisi, Cilt 5, Sayfa 151-152
    0 2
  • TÜRKlerle İlgili Sözler

    Silahlı milletin en canlı misali Türklerdir. Bu diyar köylüsünün orak, katibinin kalem ve hatta kadınlarının etek tutuşunda silaha sarılmış bir pençe kıvraklığı vardır. Türk ata biner gibi oturur, keşfe yollanan asker gibi uyanık yürür.
    ( Prusya ( Alman ) Mareşalı/Komutanı '' Moltke '' )
    0 1
  • Cengiz Han Öncesi İç Asya

    -*- cengiz han'ın tarih sahnesine çıkışı -*-
    arkadaşlar, '' cengiz han'ın tarih sahnesi'ne çıkışı'' nın ikinci bölümü ( Birinci bölüm: Cengiz Han Öncesi Moğollar ) olan '' Cengiz Han öncesi İç Asya Panaroması '' adlı yazı ile 13. YY'a kadarki Asya Kıtasını size göstereceğim...
    • Tarihi süreç içinde 13. YY'a kadar İç Asya Panaroması •
    Cengiz Han'ın ortaya çıkışını hazırlayan sebepleri anlayabilmek için, zaman içinde geriye gitmek ve değişimlere İç Asya mikyasında göz atmak gerekmektedir. Kırgızların, 840 Yılında Uygurlar'ın bu günki Moğolistan Bölgesi'ndeki hakimiyetlerine son vermelerinden sonra uzun bir müddet İç Asya'nın kaderine büyük devletler yerine, irili ufaklı küçük devletler ve boylar hakim olmuştur.

    Ancak bu durum, Sadece iç asyaya özgü bir durum değildi. Doğu Asya'da Tang ( T'ang ) Hanedanı 905'te yıkılmış: Batı Asya'da da Abbasi Halifeleri 847'den itibaren artık eskisi gibi güçlü bir merkezi temsil etmemeye başlamışlardı.

    1258 yılına kadar devam edecek Abbasi Halifeliği daha çok Naiplerle idare edilmeye başlayacaktı. Ön ve Orta Asya'da Tolunoğulları, Akşitler, Samanoğulları gibi sülaleler de naiplikten, valilikten devlet kurmuş veya yönetimi ele almışlardır.

    İlk Müslüman Türk Devletleri de bu çerçevede İslam Ülkeleri'nden geçen ticaret yolları etrafında oluşmuşlardı. Doğu Asya'da ise Tang Sülalesi'nden sonra Kuzey Çine hakim olan Kitan/Kitaylar'ın Liao Sülalesi, Çin'de kurulan irili ufaklı sülalerden biriydi.

    Kaynaklarımıza göre Kitanların 1124'de yıkılmasında sonra, onların yerine kaynaklarımızda Altın Hanlar Çin ( Chin ) Sülalesi başa geçmiştir. Bu dönemlerde Güney Çin'de Sung Sülalesi, Kansu ve Ordos Bölgesi'nde de Türk, Moğol ve Tibetli unsurların bir karışımı olan Tangutlar bulunuyordu. 11-12. YY'a gelindiği zaman ise bunların kuzeyinde bir çok beylik ve boylar vardı. Bunların bir kısmı Türk kökenli, bir kısmı Moğol kökenli, bir kısmı ise her halde iki dilliydi.

    İşte 1206 yılında Cengiz Han adıyla başa geçen Temüçin ölümüne (1227) kadar Doğu Asya'dan Doğu Avrupaya bütün bu hakları kendi kurduğu idare altında birleştirmiş oldu. Böylece 9. YY'ın ortalarından beri irili ufaklı devletler tarafından idare edilmekte olan Asya, tek bir çatı altında toplanmış oluyordu.

    Bu büyük değişikliğe daha genel bir çerçeveden bakacak olursak, MÖ 200'lerde başlayan tarihsel dönem içinde Asya'nın özellikle Doğu'da zaman zaman büyük imparatorluklar devri yaşadığını, zaman zaman ise irili ufaklı devletlerle yönetildiğini görürü.

    Cengiz Han İmparatorluğu'nun orta çıkmasına kadar geçmiş olan 1400 yıllık tarihte iki büyük imparatorluk dönemi olmuştur: Bunların birincisi; MÖ 200-200'lere kadar süren, Kuzeyde Hunlar'ın güneyde Han sülalesinin hakim olduğu devirdir. İkincisi ise; Çin'de de önce Sui ( 589-618) sonra da Tang (618-905 ) sülalerinin, kuzeyde ise 552 Göktürklerle başlayıp, Uygurlar'ın 840'ta yıkılmasına dek süren dönemdir. Daha geniş bir çerçeve içinde düşünürsek birinci dönemde Avrupa, ön asya ve kuzey afrika'da Roma imparatorluğu ile Asya'da da Hunlar ve Hanlar idaresindeki büyük imparatorluklar: İkinci dönemde ise Avrupa orta çağlarda irili ufaklı feodal beylikler dönemine girmişken ön asya ve Kuzey Afrika'da da Emevi ve Abbasiler yönetimindeki imparatorluklar, Bizans İmparatorluğu, Doğuda Tang sülalesi ve kuzey asyada da Göktürk ve Uygurlar karşımıza çıkar.
    İmparatorluklardan oluşan bu evrensel nitelikteki dönemlerin arasında ise irili ufaklı politik yapı ve boylardan meydana gelen ara dönem vardır. Yukarıda sözü edildiği gibi son ara dönem 840'ta başlamıştı. 1206'da Cengiz Han idaresinde kurulan siyasi ve ekonomik yapı, Doğu Asya'dan Doğu Avrupa'ya ve sonra da Ön Asya'ya kadar yayılarak bu ara dönemlere son verilmiştir. 14. YY'da Moğol İmparatorluğu tamamen yıkıldıktan sonra bile bu ara dönemlere geri dönülmemiş, Asya daha çok bölgesel nitelikli İmparatorluklarca paylaşılmıştır.

    Tekrar 840 sonrasına ve beylik boylara dönecek olursak, 12. YY'da bunların bazılarının babadan oğula geçen sülaler şeklini almış olduğunu: bazılarının ise, bu türlü kalıtımsal yapılanmaya karşı çıkan boylar halinde yaşadıklarını görüyoruz.

    Türkçe konuşanların çoğunlukta olduğu beylik ve boyların sülale usulü örgütlenme daha sık görülürken, Moğolca konuşan ve dağınık olarak bu günki Moğolistan'ın doğu taraflarında ve eski Mançurya bölgesinde yaşayan boylar sülale usulüne karşı oldukları gibi kimi zaman bir boyu, bir değilde birkaç kişinin birden idare etmesini ve böylece katılımın daha yaygın olmasını yeğliyorlardı.

    İleride Cengiz Han adını alacak olan Temüçin'in bağlı olduğu bgruplar daha çok bu ikinci türden idi. Bunlara Moğolca '' nirun'' yani belkemiği veya arka deniliyordu. Gerçekten de yeni kurulan bu siyasi yapının belkemiğini oluşturuyorlardı. Ancak, her iki durumdan da memnun olmayanlar vardı. İşte bunların 12. YY'ın son çeyreğinde yavaş yavaş Temüçin etradında toplanmaya başladıklarını görüyoruz.

    Bu dönemleri bize ayrıntılı olarak anlatan '' Moğolların Gizli Tarihi '' adlı eserde Temüçin'e ilk katılan nöker ( arkadaş, yoldaş ) denilmektedir. Temüçin'e ilk katılanlar arasında çok değişik boylardan gelenler olduğu gibi, çok değişik yerlerden gelenler de vardı. Bugünkü Tuva Türkleri'nin ataları olan Uringhay boyu, en erken katılanlardı.

    Ayrıca, 1124'ten sonra Kuzey Çin'de hakim olan Altan Hanlardan memnun olmayan Kitanlar, ticaret için Doğu Asya taraflarına gelmiş Orta Asyalı Müslüman Türk, İranlı ve Arap kökenli tüccarlar, 12. YY'ın sonlarında Temüçin ile beraber düzeni değiştirmek isteyen kimselerdi.
    Evvelce Orta Asya'nın batısı ile ilişki kurman isteyen Kitan ve Uygurlara, Gazneli Mahmud olumsuz yanıt vermişti, ama 1124'ten sonra Orta Asya'daki hakim duruma geçen Budist Karahitayların idaresinde Müslüman olmayan tüccarlara Orta Asya'da ticaret yolu açılmıştı.Ancak, Karahitayların nihayette bir Orta Asya devleti olmaları, Müslüman tüccarlara Çin'in kapısını açmıyordu. Fakat, 13. YY'ın başlarında artık baskının yönü değişmişti ve bu nedenle Orta Asyalı Müslüman Tüccarlar, Çin ticaretinde rol almak istediklerini gösteriyorlardı.

    Nitekim imparatorluk kurulurken bu oluşumda rol alan tüccarlar '' ortak '' adıyla siyasete de ortak olmuşlardı. Hanların garargahları, o dönemin deyimiyle orada yürüyen şehirler, sonradan '' ordu pazar '' denilen pazarlarıda tüccarlar için yürüyen pazarlar niteliğinde idi.
    Tüccarların pazara gitmesi gerekmiyordu. İşte bu suretle ticaret yollarının yönü değiştirilmiş, yollarda güvenlik sağlanmış ve alanın da satanın da memnun olması için büyük çabalar harcanmıştı. Hatta damga vergisi almak için mühür, damga kullanan valilere damga basmalarından ötürü,
    Moğol daruğa Türkçe baskak denmiştir.

    Bütün bunlardan görüleceği gibi, Moğol İmparatorluğu'nda ticari vergiler önemli bir gelir kaynağı haline gelmişti. Bu konuya bu kadar önem verilmesinden dolayı, ticarete yönelik bu siyasete tarihçiler sonradan genelde '' Pax Mongalica '' yani Moğol Barışı adını vermişlerdi. Bu dönem içinde Moğol Barışı ile imparatorluk başkentine birçok seyyah gelmiş ve bize birbirinden ilginç raporlar bırakmışlardır.

    Tanrı Dağları'nın kuzeyinde ve güneyinde ticaretin akışını sağlama siyaseti güden Moğol Barışı, bu dağların güneyinde de , tarımsal alanlardan eski yapıyı bozmadan yararlanılmasına yolaçmıştır. Onun için fetihler sırasında yıkılan yerler yeniden tamir edilmiş ve özellikle su yollarının bakımına önem verilmiştir.

    Bu alanlar prenslere '' Ülüş '' ( pay, hisse ) olarak verilmemiş, onun yerine merkeze bağlı valilerle idare edilmiş ve gelirleri de böylece merkeze aktarılmıştır. Genel olarak bu yöredeki tarımsal üretim elden geldiğince korunmuşsa da, merkezi iradeye karşı olan Cengiz evladından bazıları, bu yörenin gelirinin merkeze aktarılmaya çalışılması karşısındaki memnuniyetsizliklerini, talan ve tahribat yoluyla belirtmişlerdir. Sonuçta, 1269'da bugünkü Kırgızistan'da Talas'da yapılan kurultayla tarımsal bölgelerin korunması kararı alınmıştır.

    ( Kaynak: Genel Türk Tarihi Ansiklopedisi, Cilt 5, Sayfa: 26-27-28
    0 2
  • Tarih'te İlk Biyolojik Savaş

    Tam bir kaynak yok, ama Avrupa'da ki veba hastalığınının doruk noktasına baktığımızda Cengiz Han'ın ölümünden 9-10 yıl sonra başlıyor. Ama Cengiz Han ölmeden önce büyük komutanlarına, Kırım ve Dğu Avrupa'ya seferler düzenletiyor. Bu seferler başarılı olamasa da bu tür bir saldırı başlatıyo olabilir. Tabi Cengiz'den sonra Hazar Denizi'nin Kuzey ve Güney Batısı ile en çok Hülagü ilgileniyor. Onun da bir takım saldırıları olabilir. Dediğim gibi bu konu hakkında çok az bilgi var ama kesin sonuç İlk biyolojik Saldırı'yı Cengiz Han veya sonrakiler yaptığı aşikar.
    0 0
  • Türklerin Orta Asya'dan Göç Nedenleri

    Bilindiği Gibi Türklerin Ana Yurtları Orta Asya ve çevresidir. Peki Türkler'in bu bölgelerden göçmesinin veya yayılmasının temel sebepleri nelerdir?
    *Türkler yaradılış olarak taşkın ruhlu ve çok hareketlidirler. Bunun sebebi ise Bozkır Kültürüdür. Bozkır Kültürü'nde Türklerin; kendi şehirleri içerisinde özgürce at koşuşturmaları ve göçebe bir yaşam içinde olmaları Türklerin taşkın bir ruh taşımaları ve bu özelliğinde genlerine işlemelerine neden olmuştur. Fakat göçlerin asıl sebebi bu özellikleri değildir.
    Bunlar;
    1- Ekonomik Nedenler; Nüfusun artması, anayurt topraklarının büyük hayvan sürülerini otlatmaya yetmez hâle gelmesi ve kuraklıkların hüküm sürmesi asıl sebeptir. Bu yüzden, hem nüfusları az, hem de toprakları çok verimli olan komşu ülkelere doğru ilerlediler. Başlangıçta ele geçirdikleri yeni topraklar hemen hemen ıssızdı ve bunlara sahip görünenler de o verimli yerleri öylece bırakmışlardı.
    2- Bağımsızlık Duygusu; Bazen Türkler de yabancıların baskısına uğruyor ve özellikle bozkır hayatı yaşayan boylar yurtlarını terketmek zorunda kalıyorlardı. Çünkü, yabancı bir devletin idaresinde olmak, bağımlı yaşamak onların katlanabileceği bir durum değildi ve hür ve bağımsız kalmak Türklerin asıl özelliği idi.
    3- İklim; Orta Asya'nın olumsuz iklim yapısı, Yazın kuraklık kışın ise aşırı soğuklar.. gibi zor iklim şartları Türkleri göçe zorunlu bırakmıştır.
    4- Türklerin Cihan hâkimiyeti düşüncesi; Yani Güneşin doğduğu yerden, battığı yere kadar her yeri fethetme arzusu Türkleri başka bölgelere yöneltmiştir.
    5- İç Karışıklıklar; Türkler'in kendi aralarındaki dağınık yaşam tarzı boylar şeklinde yaşamayı doğurmuş. Bu boylar arasında zaman zaman siyasi anlaşmazlıklar gerçekleşmiş bu da bazı çatışmalara dönüşmüştür. Bu da Türklerin göçlerinde önemli bir yer taşımaktadır.
    6- Salgın hastalıklar; Orta Asya'da hayvanlardan yayılan hastalıklar da Türkler'in göçünde etkili olmuştur.
    0 1
  • Osmanlı Ordusu'nda Deliler

    Evet. Osmanlı Tokadı'nı herkes Yeniçerilerden geldiğini sansalar da Delilerden gelmektedir.
    Yoruma fotoğraf atacaksan, internetten bulup oradaki resme sağ tıkla orada URL'sini kopyala der. onu kopyala geri yoruma yapıştır. Olur heralde ben hiç denemedim :)
    0 0
  • Baycu Noyan - Askeri Faaliyetler

    Moğol Devleti'nin en önemli komutanlarından birisi olan Baycu Noyan ; Moğollar'ın Hazar Denizi'nin Batısı'nı ( Yani Anadolu, Kafkaslar ve Irak-Suriye'yi ) ele geçirmesinde büyük katkı sağlamış, askeri dehası ile ön plana çıkmış büyük bir komutandır.

    Kimilerine göre cani bir ölüm makinesi, kimilerine göre de devleti için savaştan savaşa koşmuş büyük bir kurmaydır.
    Ne olursa olsun, her iki durum da Baycu Noyan'ın 13. YY'a damgasını vurmasını alıkoymamakla beraber askeri stratejisini ve dehasını da göz ardı ettiremez.

    Peki bu, Baycu Noyan ne tür askeri faaliyetlerde bulundu. İşte bilinen askeri faaliyetleri;

    •1228 Yılında İsfahan Seferine katıldı.

    •Daha sonra Kafkasya'da Cormagon Noyan' ın himayesinde askeri faaliyetlerde bulundu.

    •1241 Yılında Cormagon ölünce, Moğollar'ın Mugan Ordusu'nun başına getirildi.

    •1242 Yılında Erzurum'u kuşattı ve tez zamanda aldıktan sonra surları yıkarak geri döndü.

    •1243 Yılında Kösedağ Savaşı'nda Anadolu Selçuklular'ı yenerek çöküş dönemine soktu.

    •1245 Yılında D.Bakır ve Ahlat'ı aldı. 1246 Yılında Moğol Devleti'nin yeni hükümdarı Güyük Han tarafından görevinden alındı.

    •1251 yılında tahta geçen Yeni Moğol Hükümdarı Möngke tarafından tekrar görevine döndü.

    •1258 Yılında Elbistan'ı ele geçirdi.

    •1258 Düceyil Muharebesi'nde Abbasi Ordusu'nu tamamen yok etmiştir.

    •Daha sonra ise Bağdat Seferi'ne (1258) katılarak Şehrin alınmasında büyük rol oynamıştır.

    ( Dipçe: Noyan: Moğol ve ( Bazı ) TÜRKLER'de '' Savaşa Giden Süvari Komutanlarına Verilen Ünvan''dır. Ketboğa Noyan, Cormogon Noyan, Baycu Noyan... bu unvana layık olmuş en bilindik komutanlardır. )
    0 2
  • Hitler'in Batmayan Gemisi: BİSMARCK

    Hatta daha fazla atışa maruz kalıyor, atışın %20-25 küsürü isabet etmektedir. Detaylı bir şekilde isterseniz. İngiliz Donanma Gemileri'nin Bismarck'a atış sayıları, atılan mühimmatın büyüklüğü ve atan gemilerle beraber verilmiştir. Bunlar;
    Rodney'den 380 adet 40.6 cm
    King George V'den 339 adet 35.6 cm
    Norfolk'dan 527 adet 20.3 cm
    Dorsetshire'dan 254 adet 20.3 cm
    Rodney'den 716 adet 15.2 cm
    King George V'den 660 adet 13.3 cm
    0 1
  • Hitler'in Batmayan Gemisi: BİSMARCK

    Kardeş nettin. O nasıl yazı öyle :)
    Kendi yazım da onun kısa bir özeti sayılır zaten :))
    0 1
  • Nevruz TÜRKLER'indir. Küçük Bir Kanıtı

    İlkyaz (Nevruz) Bayramı'nın kutlandığı ülkeler şunlardır:
    ( TÜRK Devletleri ve Tacikistan Dışında ) Afganistan, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Çin, Gürcistan, Hindistan, Irak, İran, Kosova, Makedonya, Özbekistan, Pakistan, Rusya, Sırbistan, Suriye, Ukrayna.
    Bu ülkelere bakıldığında, tek bir ortak yanları vardır: Çağın herhangi bir döneminde Türklerce yönetilmiş topraklarda kurulmuşturlardır.
    Günümüzde bile oralarda Türk toplulukları yaşar. O bölgelerde Nevruz'u halen benliğini koruyan TÜRKLER ya da TÜRKLER'den etkilenip, örnek alarak kendi kültürüne katıp kutlayanlardır. Harita üzerinden gösterecek olursak;

    Resim: TÜRKLER'in Tarih Boyunca Devlet Kurduğu ve Hükmetiği Alanların tamamı verilmiştir. ( Bir kaç eksik var.)
    Haritaya Baktığımızda;

    1: Afkanistan: Ak Hun, Gazneli ve Selçuklu Devleti'nce hükmedilmiştir. Halen bir miktar TÜRK nüfusu bulunmaktadır.

    2: Balkan/Orta Avrupa Ülkeleri ( Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kosava, Makedonya, Sırbistan ) :Tuna Bulgarları ve Osmanlı İmparatorluğu tarafından hükmedilmiştir. Halen Osmanlı Dönemi'nden İskan Politikası ile yerleştirilmiş TÜRKLER'in torunları yaşamaktadır. Ayrıca benliğini kaybeden eski TÜRK; Macar ve Bulgarlar mevcutturlar.

    3: Çin: Hunlar, 1.Göktürk, 2. Göktürk, Uygur Devleti ve Karahanlılar tarafından hükmedilmiştir. Halen Çin'in Doğu Türkistan Özerk Bölgesi'nde büyük bir TÜRK nüfusu yaşamaktadır.

    4: Gürcistan, İskit-Saka, Avrupa Hun, Selçuklu, Altınordu, Timurlular ve Osmanlı İmparatorluğu tarafından hükmedilmiştir. Özellikle Batum ve çevresinde TÜRK nüfusu yaşamaktadır.

    5: Hindistan: Ak Hun, Gazneliler, Delhi ve Babür İmparatorluğu tarafından hükmedilmiştir. Özellikle Babürlüler döneminde TÜRK bölgesidir. sonraki dönemlerde oradaki TÜRKLER benliğini kaybetmelerine rağmen halen birçok TÜRKLÜK özelliklerini korumuşlardır. Bunlardan biri de Nevruzdur.

    6: Suriye: Selçuklu, Suriye Selçuklu, Tolunoğulları, Ak Koyunlular, Timurlular, Memlükler, Osmanlı tarafından hükmedilmiştir. Halen Türkmen Dağı ve çevresinde yoğun TÜRK nüfusu yaşamaktadır.

    7: Irak: Selçuklu, Irak Selçuklu, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Harzemşahlar, Timurlular, Safeviler ve Osmanlılar tarafından hükmedilmiştir. Kuzey tarafında halen yoğun TÜRK nüfusu yaşamaktadır.

    8: İran: Gazneliler, Selçuklular, Kirman Selçukluları, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Harzemşahlar, Timurlular, Safeviler ve Osmanlılar tarafından hükmedilmiştir. Tebriz ve çevresinde yoğun TÜRK nüfusu yaşamaktadır.

    9: Pakistan: Ak-Hun, Gazneli, Selçuklu, Delhi, ve Babür İmparatorluğu ve Selçuklu Devleti tarafından hükmedilmiştir. Kuzey ve Kuzey batı tarafında az bir TÜRK nüfusu yaşamaktadır.

    10: Rusya: İskit-Saka, Hunlar, 1. Göktürk, 2. Göktürk, Uygur, Alınordu, Kırım-Kazan-Astrahan Hanlığı ve Osmanlı İmparatorluğu tarafından hükmedilmiştir. Ülkenin Güney tarafında yoğun TÜRK nüfusu yaşamaktadır. Birçok Özerk Türk Devleti de siyasi varlığını sürdürmektedir.

    11: Ukrayna: İskit-Saka, Ak Ak-Hun, Peçenekler, Altınordu, Kırım Hanlığı ve Osmanlı İmparatorluğu tarafından hükmedilmiştir. Halen Kırım Adası ve çevresinde yoğun TÜRK nüfusu yaşamaktadır.
    Binlerce yıllık TÜRK Kültürü'nün en önemli bir parçalarından birisi olan Nevruz'u bu gün TÜRK Dışında herkes kutluyor..! Kültürüne, Milli Bayramın'a Sahip Çık.
    Ne Demiş Büyük TÜRK, Bilge Kağan:
    '' Ey Ölümsüz TÜRK Milleti ! Kendine Dön ! Su Gibi Akıttığın Kanına, Dağlar Gibi Yığdığın Kemiklerine Layık Ol ! ''
    ( Ramazan COŞKUN )
    0 0
  • TÜRKlerle İlgili Sözler

    '' On ulusun, on yiğit adamının gücü tek bir kimsede toplansa yine bir Türk'e bedel olmaz. Türklerin en çok konuştuğu şey savaştır, zaferdir. Eğlenceleri ise attır, silahtır. Türklerin doğrulukları ve namuslulukları ne kadar övülse yeridir. ''
    - Charles Mcfarlene
    0 0
  • Gazeteci Şerif Bey Nam-ı Diğer Mustafa Kemal

    Maalesef bu tür konular İlkokul ve lisede öğretilmemektedir. Ben de youtube da kpss dersi veren tarih öğretmenlerinden öğreniyorum. Bu bilgi de NTV Tarih Dergisi'nden aldım. yayınlanma tarihi eski ama güzel bilgileri var. keşke bu tarz dergiler daha çok yayınlansa ve satılsa...
    0 0
  • Gazeteci Şerif Bey Nam-ı Diğer Mustafa Kemal

    Tarih, tarafını seçmiş. tarihçiler ne yapsın :) hepsi taraflı olmak zorunda, ortam koşulları işte :) Derin tarih her zaman iyidir, okuması güzel, okutması çok daha güzel :)
    0 0
  • Tarih'te İlk Biyolojik Savaş

    Evet. Alınamayan şehir ve kaleleri bu şekilde almaya çalıştılar. Bölgede ki hatta Avrupa'nın neredeyse tamamamı savunmasız hale geldi ama buraya gelen geri çıkamıyordu. Yani sadece bir tür katliamdan ibaret kaldı.
    0 0
  • Tarih'te İlk Biyolojik Savaş

    Evet, sadece Avrupa değil diğer bölgelere de yayılma oluyor. Ama Avrupa'da tam bir katliam oluyor. Sonuç olarak bu katliamlar hiç bir devletin işine yaramıyor. Sadece Moğollara ve sonra Kurulan Altın Ordu Devleti'ne, Kuzey Batı'dan tehtit unsuru kalmıyor.
    0 0
  • Eva Braun ve Hitler'in Son Günleri

    Evet. 12 Yıllık ama koca bir İmparatorluk...
    Naziler bir daha Tarih yazar mı bilmem ama Tarih Nazileri hiç bir zaman silemeyecektir...
    0 0
  • Gazeteci Şerif Bey Nam-ı Diğer Mustafa Kemal

    Teşekkür ederim @insearchofsunrise Hocam :)
    0 0
  • HIMARS

    @adolf2 , konu inanıp inanmamaları değil, bu tür haberleri yanlış kaynaklardan okumalarıdır. Bunun yerine Facebook, Twetter, İnstagram gibi sosyal paylaşım sitelerinde Savunma Sanayi alanında paylaşım ve tanıtım yapan yüzlerce kişiler var. bunlardan birisi de benim. Ayrıca, anlattığım tüm bu füze ve roketleri bir hükümete bağlamak da oldukça saçmadır. Üreten hükümet değil şirketlerdir. ayrıca illaki hükümet diyorsan tüm bu ürünler 1998'de üretilmeye başlanmış, diğerlerinin temeli de o dönemde atılmıştır.
    0 0
  • Batı'nın Ermenileri Sevmesinin Nedeni

    Teşekkür ederim :)
    0 0
  • TÜRKlerle İlgili Sözler

    ''Önceden TÜRKLER Dünya'nın Batısı idi. Onlar Bize Hürâfe ve Batıl'ı Öğrettiler. Daha Sonra Kendileri Batılı Olsu Biz İse Batıcı.!''
    ( Ramazan COŞKUN )
    0 1
  1. Yeni Konu Ekleme

    Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.

  2. Arama Butonu

    Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.