• Hocam aşağıdaki paragraflar ayrı ayrı bölümlerden alınmıştır. Genellikle ana fikir şudur Hayrettin paşa zamanında Fransızlar ve İngizler, İspanyol akınlarına karşı Osmanlı'dan yardım istemişler ve bu durum sonucunda Osmanlı o bölgelerde koruma görevi göstermiştir. Sonra ise Haçlı seferleri sırasında Bölgede daha da ilerleyen Osmanlı, İspanyol donanması hakimiyetindeki listedeki ülkeleri donanmasal olarak kontrol altına almışlardır.

    Osmanlı Padişahı Üçüncü Murad devrinde Avrupa'nın en uzak ülkelerinden İngiltere ile ilişki kurulmuştu. İngiltere, Habsburglar'ın İspanya kanadı tarafından işgal edilmek üzereydi. İngilizler, Fransa örneğinden hareket ederek Habsburglar'a karşı direnebilmek için tek şanslarının Osmanlı İmparatorluğu'ndan yardım almak olduğunu anlamışlardı. Üçüncü Murad devrinde Osmanlı İmparatorluğu ile ilişkiye geçerek, İspanyol donanmasının İngiltere'yi işgalini engellemek için yardım istediler. Bunda da başarılı oldular. İngiltere Türk donanmasının yardımıyla İspanyol işgalinden kurtuldu.
    (s. 155)

    Siyaset sahnesinde yerlerini alabilmek için Osmanlılar'ın kapısını aşındıran Batılılar arasında Hollandalılar da vardır. Hollandalılar, "1609'da İspanya ile ateşkes imzalamalarının hemen ardından Osmanlı Sultanı tarafından tanınmak ve Akdeniz'de ticaret yapabilme izni alabilmek için temaslara başladılarÖ Elçiyi himayesine alan Vezir Halil Paşa, Haga'yı kayığa bindirip Üsküdar'a geçirdi ve Osmanlı sarayında büyük itibarı olan Şeyh Aziz Mahmud Hüdayi'nin elini öptürdü. Haga'nın saygısını beğenen şeyhin tavsiyesi üzerine Haga, 1 Mayıs 1612'de Topkapı Sarayı'nda Birinci Ahmed'in huzuruna kabul edildi. Haga, Sultan Ahmed'in huzurunda, "kralımızı kulluğa kabul buyurup, gemilerimizi başka bayrakla yürütmek minnetinden bizi kurtarırsanız memnun kalacağız" dedi. Katolik İspanya'ya karşı eskiden beri Avrupa'daki mücadeleleri destekleyen Osmanlı yönetimi, Hollanda'ya istedikleri ticaret imtiyazlarını verdi".
    (s. 194-195)

    . Fransa, Osmanlılar'ın, Habsburglar'a karşı mücadeleye girmesiyle hayat hakkı bulabildi. Nitekim 1532'de Fransa Kralı Fransuva, Venedik elçisine 'Şarlken'e karşı Osmanlılar sayesinde güvence altında olduğunu' söylüyordu".
    (s.15-18)

    Barbaros Hayreddin isimli denizcinin fethettiği ülkeleri ve donanmasını, Suriye ve Mısır’ı henüz yeni fethetmiş olan muzaffer Sultan’a devretmesi ve 1533’te Osmanlı hakimiyetine girişi ve kaptan-ı deryalığa getirilişi, Avrupa’da büyük yankı uyandırmıştı. Batı Akdeniz’de Hıristiyanlara karşı ömrünün çoğunu harcamış olan usta denizci Barbaros, Osmanlı sultanı için neredeyse mükemmel bir donanma gücü hazırlamaya başladı. Tersaneye yeni bir düzen vererek devletin gemi mühendisliği hususundaki eksikliklerini tamamladı. Tayfalar profesyonelleştirilir, gemilerdeki toplar geliştirilir, bütün elemanlar batıdaki teknik ve taktikler üzerine eğitimden geçirilir. Kanuni, Kaptan Paşa’ya bu yeni donanma ile Andrea Doria’nın 1533 ve 1534 yıllarında yaptığına benzer şekilde İspanya’ya ait topraklara saldırmasını emreder. İtalyan yarımadasına yapılan seferler, düzenli bir askeri hareketten ziyade korsan baskınını andırmaktadır. Batıya korku verir. Roma’nın İstanbul tarafından her an fethedilebileceği düşüncesini ortaya çıkarır
    Kemal Reis ile onun arkadaşları olan Burak Reis, Kara Hasan Reis, Herek Reis ve Pirî Reis gibi ünlü denizciler hem Venediklilere hem de İspanyollara karşı Osmanlılar adına Akdeniz’de cihat etmişlerdir. Osmanlıların Korfu adasını fethetmeleri, Hırsitiyan dünyada büyük korku meydana getirir. Venedik, Adriyatik ve Ege’deki bazı adalarını geri alabilmek maksadıyla Papa ve imparator ile Kutsal Birliğin bir kolunu oluşturmayı kabul eder. Andrea Doria tarafından yönetilen ve İspanya, Venedik-Papalık, Portekiz, Ceneviz ve Malta güçlerinin iştirak ettiği büyük Hıristiyan donanması, Barbaros’un liderliğindeki Osmanlı donanması tarafından 1538’de Preveze’de yenilgiye uğratılır. Bu zaferle Hıristiyan dünyası, Akdeniz’deki hakimiyetini İslam dünyası lehine kesin olarak kaybeder.
    1580 civarında ölümüyle başlayan Osmanlı İmparatorluğu’nun denizlerdeki üstünlüğünün gerilemeye başlamasına kadar İstanbul’un hakimiyetinde kalacaktır. Bu dönemlerde Fransa, müttefiki Osmanlı’nın gücü olmadan güney denizinde belirleyici hiçbir işe girememektedir. Mesela, 1558 yılında Fransızların talebi üzerine Akdeniz’de büyük ve güçlü bir donanma doğudan gelmiştir. ir başka önemli husus ise, Osmanlı donanmasının aynı sıralarda sadece Akdeniz’de değil Portekiz saldırılarına karşı Kızıldeniz, Basra Körfezi ve Hint Denizi’nde de koruma faaliyeti yapmak zorında kalmış olmasıydı.

    Kaynaklar:
    http://www.bugun.com.tr/sanat/dunyanin-unutamadigi-osmanli-tokadi-179968.html
    http://www.endulus.net/endulustarihi/osmanli.htm
    0 0
  1. Yeni Konu Ekleme

    Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.

  2. Arama Butonu

    Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.