adolf2
hümanist
En Beğenilen Yazar Sırası
:
1640
Toplam Başlık Sayısı
:
3
Toplam Puanı
:
-4
Toplam Giri Sayısı
:
107
Bu Ayki Puanı
:
-10
En Aktif Yazar Sırası
:
1640
  • Noel

    @acapella ne demek istediğimi sen hariç tüm gezegen anlamıştır bence.
    0 0
  • Noel

    hindi katliamının yapıldığı bir bayramı aklım almıyor. yazık değilmi o güzelim hindilere.
    0 0
  • Muhteşem Yüzyıl Kösem

    Bu tarz diziler bizi osmanlidan, tarihimizden sogutmak icin yapilan kasitli faaliyetlerdir. Maalesef bir dizi bile okumayan bu toplumun algilarinda cok buyuk etki birakabiliyor, algilari degistirebiliyor, tarihine kufreden millet haline getirebiliyor. Bu ulkede algi yonetimi bir diziyle degistirelecek kadar basittir. En kotu olan ise tarih okuyorum diyenler, sadece kendilerine dayatilan bilgilerle yetinmek zorunda. Cunku arsivlerin cogu yakildi, kalanini açmaya tolum hiç hazir degil.
    0 0
  • Türkiye'ye verilen nükleer füzeler

    Turkiyede nukleer fuzeler hala bulunmaktadir. Kaldirilmamistir. Ayrica atom bombalarimizda hali hazirda vardir. Kimse lafini etmez ama ulkeler bunu bilir.
    0 0
  • site yönetimine gereği yapılmak üzere arz olunur

    @sumsukdamat denedim ama seni ciddiye alamadim. Kusura bakma
    0 0
  • Rus uçağı düşürülmesi ve Rusya'nın açıklamaları neyi gösteriyor ?

    @sotarih bu donemin jonturkleride ulkenin tirmanisa gectigi zamanlarda darbe yapanlardir ve darbe yapmaya tesebbus edenlerdir. Darbeler bu ulkeden cok sey goturmustur. Neyseki tarihten ders alan ve darbecilere gereken cevabi veren bir hukumete sahibiz.
    0 0
  • yeni bir yıla girerken Noel Baba Tartışmalarının tekrardan alevlenmesi

    @statik sende boylemi yazacaksan Ayni seyler senin icinde gecerli.
    0 0
  • yeni bir yıla girerken Noel Baba Tartışmalarının tekrardan alevlenmesi

    @insearchofsunrise kardesim sen maalesef kavramlari karistirmissin. Once bir konu belirlenir. O konu uzerine iddialara dayanarak bir fikir cikarsa buna tez denir. Tez gozlem ve deneylerle ve yanilma payi olmakla beraber teoriye donusur. Eger tekrar edilen deneyler ve gozlemlerle hata payi olmayacak sekilde ispatlanirsa buna kanun denir. Tartismanin neden ciktigini analiz edersen bu sadece analiz olur. Elestiri bambaska biseydir. Ben bu kon7lari biraz bilirim de. Diger cumlende anlatmaya calistigini anlamadim.anlatim bozuklugu var.ve 7 arti ve 1 yildiz nasil aldigini hic anlamadim.
    0 0
  • Aziz Nesin ve Soyadı Kanunu

    Aziz nesini karsima alıp "aziz sen nesin" diyesim var. Zira millet olarak seni çözemedik ve az daha yakıcaktık.
    0 0
  • yeni bir yıla girerken Noel Baba Tartışmalarının tekrardan alevlenmesi

    @seferarslan ve @insearchofsunrise noel babayi bu sayfaya tasiyarak bir tartismada siz acmiş olmuyormusunuz. Tartismalarin alevlenmemesi icin o konunun tartisma konusu olmamasi gerekir diyerek konuyu kapatiyorum bu kafaya nasil ulaşabildiginizi merak ediyorum ;)))
    0 0
  • Rus uçağı düşürülmesi ve Rusya'nın açıklamaları neyi gösteriyor ?

    @sotarih ismet inonu lozandan donuna kadar soyulup ciktiktan sonra cok taviz verdik ama 100 sene kazandik demesinin uzerinden 92 sene gecti. Ayrıca möntrö da 20 seneliktir 80 senedir möntroyu gundeme almamıstir 2016 da alinabilir.
    0 0
  • Rus uçağı düşürülmesi ve Rusya'nın açıklamaları neyi gösteriyor ?

    Dunya devi rusya turkiyeye yaptirim uyguluyorsa ve kendisi bundan daha fazla etkileniyorsa ülkemizle gurur duymamiz icin bir sebeptir bu.
    0 0
  • son sultan vahidettin'in kaçışı

    @Diana bu yazdıklarının hepsini ciddiye alıyorum. tam olarak böyle.
    1 0
  • son sultan vahidettin'in kaçışı

    @bosveryaaa sen hep böyle terbiyesizmiydin yoksa boşvere boşveremi bu hale geldin. arkadaşım @sotarih ingilizler halifelik diye birşey istemiyorlardı(şimdi ise kendilerine hizmet edecek bir halife yaratmaya çalışıyorla o ayrı konu) ve halifenin doğal olarak kontrollerinde olmasını istediler. herhangi bir faaliyet yapmasını istemedikleri için ingiltereye getirdiler çünkü o halife tek lafı ile tüm islam alemini etkeliyebilirdi. bunlar anlaması basit şeyler. vahdettin kendi rızasıyla gitmedi, cebren götürüldü. zor olan sizin mantığınızı anlamak.
    2 0
  • son sultan vahidettin'in kaçışı

    @Baycu sen yazılanları anladığından eminmisin. özellikle misak-ı halife bölümünü dikkatli oku. şair diyorki misak-ı milli kolay olandı. kurda küçük kuzu değilde büyük kuzu verirsen kurt bu durumdan rahatsız olmaz bilakis mutlu olur diyor şair. ayrıca çelişki dediğin yerlerde ince ayrıntılar var ama onuda ben anlatmıyım biraz düşün. anlamazsan anlatırım.
    1 0
  • son sultan vahidettin'in kaçışı

    cumhurbaşkanlarının arkasında her gittiği yere giden binbaşı rütbesinde bir yaver vardır. dikkat etmişşinizdir. atatürk vahdettin'in arkasındaki o yaverdi. koskoca osmanlı hükümdarının yaveri onun izni olmadan evine gidemezdi. atatürk'ü samsuna yollayan vahdettin'dir. milli mücadeleyi başlatan vahdettindir. diğerleri sadece atatürk ve vahdettin arasında geçen danışıklı dövüştür. arlarındaki sırları kimse bilemez. bunları aklınız almıyorsa bu sizin ilkokuldan beri beyninizin yıkanmasındandır. vahdettin tarihin kendisinden vatan haini olarak bahsedeceğini herkesten iyi biliyordu. hiç şüpheniz olmasın.
    1 0
  • son sultan vahidettin'in kaçışı

    hangi halk çok partili sisteme geçilir geçilmez partilerin kapatılmasına neden olan halkmı. hani tarihin laikliğe aykırı olduğunu söyleyen partiler. :))))) gerçekten çok komiksin @drwail
    0 0
  • son sultan vahidettin'in kaçışı

    0 0
  • son sultan vahidettin'in kaçışı

    Vahdettin'in Atatürk'e ettirdiği yemin

    Mustafa Kemal'in SUltan Vahdettin'in huzurundaki yemini... Avni Paşa'nın hatıratında çok ilginç bilgilere rastlıyoruz. Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a gitmeden önce Sultan Vahdettin'in huzurunda ettiği yemin bunlardan biri...

    Rusya'dayken sevgili Timofey iç burkan bir olay anlatmıştı. Çarlık döneminde insanlar okullarda günlük tutmaya özendirilir, hemen her ailede birileri mutlaka günlük tutarmış.

    Ancak Stalin iktidarında bu günlükler milletin başına bela olmuş, zira evleri basan polis, önce günlüklerden ailenin siyasi tutumunu itiraz edemeyeceği kanıtlarla deşifre ediyormuş. Sonra gelsin mahkemeler, sürgünler, idamlar... Paniğe kapılan halk, günlükleri sobalarında yakarak kurtulmaya çalışırken, Petersburg'un üstünü koyu bir duman tabakası kaplamış.

    Ben bunu Türkiye'de 1950'den önce çok az ciddi hatıratın yayınlanışına benzetiyorum. Yayınlananların çoğu da 1945 sonrasına rastlar. Demek ki, Tek Parti döneminin aynı zamanda hatıratlar üzerinde kurduğu bir diktatörlükten de söz edebiliriz. Kâzım Karabekir'inki gibi yakılan hatıratlar Rusya ile Türkiye arasındaki bağlantıyı kuvvetlendirmeye yarıyor sadece.

    Yakın tarihin yeniden yazılacağı günler yaklaşırken (inşaallah), 90 yıldır korku duvarının arkasına saklanan hatıratlar birer ikişer arz-ı endam ediyor. Hafızamızın yırtıkları onarılıyor. Velhasıl, kendimizle yeniden konuşmaya başlıyoruz; kendimizle, yani tarihimizle...

    Timaş Yayınları'ndan yeni çıkan "Vahdeddin'in Sırdaşı Avni Paşa Anlatıyor" adlı kitap bize I. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele'nin bilinmeyenlerini yetkin bir tanığın ağzından aktararak tarih mahkemesine yeni kanıtlar sunmakla kalmıyor, karanlığın alanını biraz daha daraltıyor. Kitabın değerini artıran özelliklerden biri, hem Paşa'nın hem de Vahdettin'in anlattıklarını ve sonunda da Padişah'ın yazdırmaya ve yazmaya başladığı tamamlanmamış bir hatıratını içermesi.





    Mustafa Kemal'in Vahdettin'in huzurundaki yemini

    Avni Paşa'nın hatıratında çok ilginç bilgilere rastlıyoruz. Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a gitmeden önce Vahdettin'in huzurunda ettiği yemin bunlardan biri.

    Bir Mayıs günü Padişah askeri üniformasını giymiş olup ayakta durmaktadır. Sadrazam Damat Ferid ile Yaver Avni Paşa iki yanında, birer adım gerisindedirler. M. Kemal Paşa bu üçlünün karşısında askerî duruşuna dinî bir eda katarak ilerlemiş ve sağ elini Kur'an-ı Kerim'in üzerine basarak şu yemini etmişti:

    "Bakanlar Kurulu'nca düzenlenip Padişah'ın iradesine sunulan 21 maddelik özel talimatta bana verilen yetkiler doğrultusunda Padişahımızın Anadolu illerindeki bütün mülki ve askeri memurlar üzerinde icrasına görevlendirildiğim denetleme ve soruşturmaları, Halife hazretlerinin yüksek rızası çerçevesinde iftihar kaynağım ve kölece övüncüm olan tam bir sadakatla elimden geldiği kadar yapacağıma vallahi billahi."

    Kısaltıp sadeleştirdiğimiz yemin metni kitapta rastladığımız orijinal bilgilerden sadece biri. Dahası var elbette. İnkılap tarihlerinden beyni kireçlenmiş nesillere sarsıcı, şaşırtıcı gelecek bilgiler bunlar.





    Mustafa Kemal, Vahdettin'i nasıl övmüş?

    Genellikle Mustafa Kemal Paşa'nın komuta ettiği 7. Ordu'nun Filistin'de yenilmediği, başarıyla geri çekildiği anlatılır. Avni Paşa ise bu olayı farklı anlatıyor:

    "Filistin bozgununu gayet veciz ve yalın sözlerle ifade eden ve değerlendiren M.Kemal Paşa'nın işbu telgrafına ilave edecek bir şey yoktur. Yalnız Şam'ın savunmasıyla görevlendirilen İsmet İnönü'nün bu defa da sorumluluklarını, görevini ve Şam'ı yüz üstü bırakıp kendi kararıyla Halep'e firar ve oradan İstanbul'a kaçtığını ve kendisinin (M.Kemal'in) Halep'te sahra muharebesi yapacak halde değilken, Halep'in meşhur 'sahra âlemi'nin birçoklarından geri kalmadığını ilave etseydi, bir askerî ve insanî fazilet göstermiş olurdu. (...) Ordu ve kolordularını düşmana teslim edip yalnız aziz canlarını kurtaran kahraman komutanlar elleri boş olarak Halep'e gelebilmişlerdi."

    Avni Paşa daha sonra Mustafa Kemal Paşa'nın Filistin'e Padişah Yaveri üniformasıyla gelişine dair bir hatırasına yer veriyor. 7. Ordu Komutanı olarak Filistin'e gönderilen M.Kemal'in şerefine Şam civarında, Başmenzil karargâhında bir yemek verilmiştir. Mustafa Kemal, yemekteki konuşmasında Vahdettin'i övmüş ve yüksek hoşgörüsünden onur duyduğunu anlatmıştır. M.Kemal'e göre Vahdettin "feraset ve zekâ" sahibidir, olayları çok yerinde değerlendirmektedir ve tek taraflı barış yaparak ülkeyi savaştan çıkarmaya çalışmaktadır. Zaten kendisi de Padişah'ın bu hedefini gerçekleştirmek üzere buradadır.

    İzmir'in işgalinden sonra protesto amacıyla istifa etmeye hazırlanan kabine üyelerini ziyarete giden M.Kemal Paşa'nın, "O halde benim Samsun'a gönderilmem ne olacak?" diye telaşlandığını ve onlara "Aman efendim, bence istifanız hiç uygun değildir. Aksine, ısrar ederek göreve devam etmek gerekir." dediği de Avni Paşa'nın iddiaları arasında.

    Küçümsenip alay edilen Misak-ı Halife...

    Avni Paşa'nın hatıratından öğrendiğimiz bir başka gerçek ise Misak-ı Milli yanında bir de Misak-ı Halife'nin varlığıdır. Misak-ı Milli İtilaf devletlerine karşı yayınladığımız hakkımız olan meşru topraklara dair asgari şarttır. Misak-ı Halife ise Osmanlı'nın bıraktığı geniş topraklar üzerindeki Hilafet'ten gelen manevî haklarıdır. Nitekim Damat Ferid Paşa'nın Paris Konferansı'nda dile getirmek istediği ama İtilaf devletlerince küçümsenip alay edilen talepler gerçekte Misak-ı Hilafet'le ilgiliydi.

    İngilizler Misak-ı Halife'den hiç mi hiç hoşlanmamışlardı. Çünkü Hilafet'in gücünün tehlikeli bir şekilde kullanılması ihtimalini tehlikeli buluyorlardı. İngilizlerin Halife'yi Anadolu ile uzlaşmaya zorlarken Hilafet'in kaldırılmasını isteyişleri arasındaki çelişkiye dikkat çeken Avni Paşa'nın aşağıdaki ifadesi bence kitabın en çok tartışılacak paragrafı:

    "... Hilâfet'in Türkiye'de kalması lüzum ve gereğine daha ziyade inandım. Yaptığım değerlendirmeden müteessir olanlar; "Paşa, Ankara'da ve Kuvâ-yı Milliye'de hiçbir fert yoktur ki, sizin şimdi söylediklerinizi düşünmüş olsun. Kuvâ-yı Milliye İstanbul'a gelecek İzmir, Edirne'yi almakla ve yalnız Misak-ı Milli'nin tahakkukunu görmekle yetinecektir. Millet de bunun için Mustafa Kemal'in heykelini dikecektir." dediler. Ben de cevaben; "Sizler Mustafa Kemal'in bir heykelinin dikileceğini söylüyorsunuz. Ben ise iki heykelinin yapılacağını zannediyorum. Şu fark ile ki; birini tunçtan; Milliciler Ankara'da yaparlar, diğerini de İngilizler altından Londra'da yapacak ve sırf bunun için Kuvâ-yı Milliye'nin harekâtına katlanacaktır zannediyorum." dedim."





    Vahdettin Sevr'i imzalamıyor

    Avni Paşa, Vahdettin'in belli bir İngiliz yanlısı siyasetinin bulunmadığını, vakit kazanmak için uğraştığını yazıyor. Sevr'i imzalamadığı gibi imzalamaya da asla niyetli olmadığını Padişah'ın şu sözleriyle dile getiriyor: "Bu antlaşmayı imza etmeyeceğim. Son söz benim ise yapacağımı bilirim. Bugünkü muameleler günü kurtarmak, vakit kazanmak içindir."

    Ayrıca Vahdettin'in Sevr'i nasıl gördüğünü şu iki cümlesinden net olarak anlıyoruz: "Sevr Antlaşması musibetlerle dolu bir belgedir ("mecelle-i mesâib"). Fakat su üzerine yazılmış bir yazıdır ("nakş ber âb")."

    Yani biraz sabredelim, bu yazı silinecektir. Nitekim Sevr'i bir süre sonra İngilizler bile ciddiye almadılar. Hem de kendileri zorla imzalattıkları halde.

    Özellikle Vahdettin'in Avni Paşa'ya özeleştiri mahiyetinde yazdırdığı şu paragrafı çok anlamlı buldum:

    "Üç hatamı itiraf ederim: 1) Saltanat makamını kabul etmemeliydim. 2) İhanetleri ortaya çıkan (Damat Ferid'inkiler başta olmak üzere) Mütareke hükümetlerine güvenmemeli ve geleceğimi onlara bağlamamalıydım. 3) Milletin (Mustafa) Kemal'e biat edemeyeceğine hükmetmemeliydim."

    Haksız yere 150'likler listesine alındığını savunan Avni Paşa bize yazdıklarının ne hatırat, ne de tarih olup; sadece yaşayıp tanık olduğu olayları bir araya getiren gevşek bir metin, bir "mecmua" olduğu uyarısında bulunuyor ve asıl hedefinin sonraki nesillere hizmet olduğunun altını çiziyor.

    Ne yazık ki, mevcut kanunlar dolayısıyla (...) işaretiyle yayınlanamayan kısımlar bu hizmeti yeterince yerine getirmesine mani olmuş görünüyor. Artık bu utancı daha fazla yaşamak istemiyoruz. Hatıratlar özgürce konuşabilsin. Ağızlarına takılan susturucular çıkartılsın. Jean Genet'nin dediği gibi tarihin bizi nasıl çarpık çurpuk insanlar haline getirmeye çalıştığı bu meşum üç noktalardan yeterince belli değil mi?

    Avni Paşa kimdir?

    1878 Batum doğumlu olan Ahmed Avni Paşa, Harb Okulu'ndan mezun oldu, 1897 Yunan Savaşı'na, ardından Balkan ve I. Dünya Savaşları'na katıldı. Vahdettin'in Başyaverliğine atandı, bir ara Bahriye Nazırlığı yaptı. Cumhuriyet'ten sonra 150'likler listesine alındı. Vefatına kadar Vahdettin'in yanında bulundu. Mezarı Lübnan'ın Cünye kasabasındadır (1934). Ailesi tarafından muhafaza edilen hatıratını, Osman Öndeş yayına hazırladı
    buyur @Baycu
    1 0
  • son sultan vahidettin'in kaçışı

    şu yazılanlara ve size öğretilen tarihe bakınca gerçekten acınılacak halde olduğunuzu görüyorum. malesef bu yalan yazan tarihçiler sizi kandırabilmiş. @bosveryaaa dostum bu yazılanları hepsi yalan, kandırılıyosunuz. akıllı olun biraz. bu ülkede bir deverim yapıldı devrim öncesi herşey ve herkes otomatikman yanlıştır. yöneticiler otomatikman vatan hainidir. bu devrimi meşru göstermek yapılan şeylerdir. olağan birşeydir. sadece halife olan vahdettin'in ülkesinin iyiliği için yurt dışına çıkmadan önce söyledikleri ve vahdettin öldükten sonra atatürk'ün vahdettin hakkında söylediklerini bir araştır....... yazık vallahi yazık fena oyuna gelmişsiniz. :)))
    3 0
  1. Yeni Konu Ekleme

    Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.

  2. Arama Butonu

    Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.