Körfez Savaşı

    Saddam Hüseyin, Kuveyt’in Basra eyaletine bağlı olduğunu ve bu nedenle de Basra’nın Irak hükümetine ait olduğunu düşünmüş ve bu düşünceyle 2 Ağustos 1990’de Kuveyt’i işgal etmiştir. Irak’ın Kuveyt’i işgali üzerine Amerika’nın öncülüğündeki Birleşik Krallık, Fransa, Suudi Arabistan, Suriye, Mısırında aralarında bulunduğu 28 koalisyon üyesi ülke Irak’a savaş açmıştır. Bu savaş tarihte Körfez Savaşı, Birinci Körfez Savaşı veya Çöl Fırtınası Harekâtı olarak anılmaktadır.

    2 Ağustos 1990 yılında Irak’ın Kuveyt’e askeri müdahalede bulunması büyük devletlerin tepkisini çekmiştir. Bu tepkilerin sonucu olarak Birleşmiş Milletler güvenlik konseyi üyeleri tarafından Irak’a, bir dizi ekonomik ambargolar konulmuştur. ABD başkanı George Bush askeri birliklerini Suudi Arabistan’a göndererek diğer üye devletlerden de askeri yardım talep etmiştir. Amerika’nın bu talebi üzerine toplanan koalisyon birlikleri ve katılan ülkeler bazında; II. Dünya Savaşı’ndan sonra en büyük koalisyon gücü kurulmuştur. Hatta Suudi Arabistan savaşın 60 milyar dolar olan giderlerinin 36 milyar dolarlık kısmını üstlenmiştir. Ayrıca körfez savaşı yapılan Canlı Yayınlar TV tarihinde çığır açmıştır. Harekât 17 Ocak 1991 yılında Kuveyt’teki Irak güçlerini çıkarmak için hava harekâtı ile başlamış ve ardından 24 Şubat’ta kara harekâtı yapılmıştır. Kara harekâtından yaklaşık dört gün sonra Irak teslim olmuş ve antlaşma imzalanmıştır. 

  • Körfez Savaşının Başlangıcı ve Gelişimi

    1980-1988 yılları arasında İran ile savaşan Saddam Hüseyin, büyük bir dış borcun pençesine düşmüştü ve bir çıkış arıyordu. Bu durumdan kurtulmak için Orta Doğu’ya söylentiler yayan Saddam Hüseyin, Körfez ülkelerinin petrol fiyatlarını düşürerek Irak’ı zarara soktuğunu iddia etmekteydi. İran-Irak savaşı sırasında Kuveyt’ten alınan dış borcun silinmesini isteyen Saddam Hüseyin’in Kuveyt’e saldırmasının ardından BM tarafından alınan kararla, 430.000’i Amerika askeri olmak üzere toplam 700.000 kişilik koalisyon güçleri “Çöl Kalkanı” adı verilen harekâtla Irak’a karşı savaş açtılar. Tek başına koalisyon güçlerine direnmeye çalışan Saddam Hüseyin’in ise sadece üç müttefiki bulunuyordu. Bunlar; Ürdün, Yemen ve Filistin Kurtuluş Örgütüydü. Kara harekâtı başladıktan kısa bir süre sonra Saddam Hüseyin, Irak’ta çalışmakta olan 1200 İngiliz’i, 900 Amerikalıyı, 200 Japon’u ve sayıları az olmasına rağmen Polonyalıları ve Almanları tutuklayarak hapsetti. Kuveyt’e yapılan hava harekâtından sonra geri çekilen Irak birliklerine kara harekâtı başladı ve 200 koalisyon birliklerinin askeri ölürken; Irak birlikleri 100.000 den fazla asker ve sivil kaybı yaşadı. Ayrıca Irak güçlerinden 180.000 asker koalisyon güçleri karşısında silah bırakarak teslim oldu ve savaş koalisyon birliklerinin zaferiyle sonuçlandı. 

  • Körfez Savaşının Ardından
    Scud Füzesi

    Irak yönetimi, Körfez harekâtından sonra nükleer silah üretmeye başlamış hatta savaş sırasında ayaklanma çıkaran Kürt, Şii ve Azeri gruplar üzerinde kitle katliamları yaparak dünyanın tepkisini çekmiştir. Daha sonra Saddam Hüseyin’in zulmünden kaçan gruplar Türkiye’ye sığınmış ve koalisyon birlikleri tarafından Zaho kenti civarında güvenli bölge oluşturulmuştur. Kademeli olarak bu kamplar Birleşmiş Milletlerin kontrolüne bırakılmıştır. Türkiye, Körfez Harekâtı sırasında BM’nin ambargo kararına uyarak Kerkük-Yumurtalık boru hattını kapatmış ve ayrıca Irak sınırında bulunan İncirlik ve Pirinçlik hava üslerini koalisyon güçlerinin kullanımına açmıştır. Şunu da belirtmek isteriz ki kara harekâtı sırasında Saddam Hüseyin, koalisyon güçlerine karşı Scud füzelerini ateşlemiştir. Birleşmiş Milletlerin, Nisan 1991 de kabul ettiği antlaşma hükümlerine rağmen 687 No’lu kararın uygulanmasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar; Amerika ve Irak’ı 12 yıl sonra yeniden karşı karşıya getirmiştir.

  • Körfez Harekatından Sonra Bölgedeki Genel Durum

    Körfez savaşının Irak için bilançosu çok ağır olmuştur. Ülkenin alt yapısı ve en önemli üretim sahaları olan Endüstri ve Sanayi kuruluşları zarar görmüştür. İnsan kaybı olarak ise asker ve sivillerden oluşan toplam 200.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Ayrıca savaşın bedelleri bununla kalmamış, savaşla birlikte ülkedeki mezhep çatışmalarının fitili ateşlenmiş ve ülke adeta Kürt ve Şii halkın iç çatışmalarından yaşanmaz hale gelmiştir. Bu ayaklanmalara karşı Saddam Hüseyin iktidarının aldığı sert tedbirler, Kürt halkının 500.000’ini Türkiye’ye ve 1 milyon’unu ise İran sınırına sığınmak zorunda bırakmıştır. Amerika “Huzur Operasyonu” adı verilen bir harekât daha düzenlemiş ve Kürtlerin kendi vatanlarına dönmeleriyle bu operasyon sonlandırılmıştır. Yapılan tüm müdahalelere rağmen ABD, Fransa ve İngiltere; Irak sınırındaki güvenliğin ve kontrolün sağlanması için Türkiye’de bir birlik kurulmasını teklif etmiş ve Türkiye kurulacak birliğe onay vermiştir. Alınan kararla 12 Temmuz 1992 yılında “Çekiç Güç” adı verilen birlik oluşturulmuştur. Kurulan bu birlik günümüzde Kuzey Irak’ın denetimi ve kontrolü sağlamaktadır.

    Savaş sonrası yapılan antlaşma gereği Irak’ta bulunan tüm silahların ve silah üretiminde kullanılan tesislerin imha edilmesine karar verilmiştir. Alınan karar gereği kurulan bir denetleme kurulu Irak’ta tesisleri tespit etmeye başlamış ve imha işlemlerini gerçekleştirmiştir. Fakat Irak yönetimi gerek yetkililerin işlerini yapmaları, gerekse tesislerin belirlenmesinde görevlilere sıkıntılar yaşatmış ve işlemleri çıkmaza sokmuşlardır. Antlaşma koşullarına riayet etmeyen Irak, İngiliz ve Amerika savaş uçakları tarafından defalarca bombardımana tutulmuştur.

    Körfez Savaşı sonrasında Irak hükümetinin saldırgan tutumu ve antlaşma hükümlerini ihlal etmesi, devletlerin Irak ve İran iktidarlarına karşı ambargo uygulanmasını zorunlu kılmıştır. Bu ambargo süresi boyunca, Irak’a en çok ihracat yapan Türkiye bütün ticari ilişkilerini kesmiştir. Esas trajikomik olan durum ise, Irak hükümetinin sadece petrol vererek ülke ihtiyaçlarını karşılayabilmesidir. Tahmin edildiği gibi Amerika petrol karşılığı Irak’a ilaç ve gıda maddesi ihraç etmiş ve amacına ulaşmıştır. Yapılan ambargo ile Irak ve İran hükümetlerinin köşeye sıkıştırılması amaçlanırken sadece sivil halk bu durumdan zarar görmüş, ülkede ortaya çıkan kıtlık ve sağlıksız şartlar nedeniyle çocuk ölümlerinde gözle görülür bir artış meydana gelmiştir.  

İlginizi çekebilecek diğer olaylar

Biyografiler

  • Adolf Hitler CV
    BİYOGRAFİ
  • Nasrettin Hoca CV
    BİYOGRAFİ
  • Mahatma Gandhi CV
    BİYOGRAFİ
  • Heinrich Himmler CV
    BİYOGRAFİ
  • Mao Zedong CV
    BİYOGRAFİ
  • Vecihi Hürkuş CV
    BİYOGRAFİ
  • Salvador Dali CV
    BİYOGRAFİ
  • Hulusi Kentmen CV
    BİYOGRAFİ
  • Deniz Gezmiş CV
    BİYOGRAFİ
  • Niccolò Machiavelli CV
    BİYOGRAFİ
  • Ismael Zambada Garcia CV
    BİYOGRAFİ
  • Barış Manço CV
    BİYOGRAFİ
  • Al Capone CV
    BİYOGRAFİ
  • Henry Ford CV
    BİYOGRAFİ
  • Joseph Goebbels CV
    BİYOGRAFİ

Tarihiolaylar.com internet sitesinde bulunan bütün içerikler Tarihi Olaylar editörleri tarafından hazırlanmaktadır. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Copyright 2024 - Tüm Hakları Saklıdır.