Tarihin En Büyük Uyuşturucu Baronları

Uyuşturucu ticareti en kolay yoldan para kazandıran ticari yöntemlerden birisi olduğu için, tarih boyunca yasa dışı hareket etmek isteyen binlerce insan uyuşturucu ticareti yapmak istemiştir. Fakat bu hiç te kolay olmamıştır keza bu sektörün ekmeğini yemek isteyenler arkalarında yüzlerce ölü beden bırakmak zorunda kalmışlardır. 

Bu mücadeleyi kazanıp baron olmayı başarmış sayılı kişi vardır ki bu kişiler çok açık bir şekilde azılı ve acımasız karakterlerdir.

Bu galerimizde göreceğiniz isimler tarihe adını yazdırmış neredeyse Dünya uyuşturucu ticaretine hükmetmiş isimlerdir.

Kaynak: Rawjustice

1- 'Freeway' Ricky Ross

Listemizin en aşağısında bulunan 'Freeway' Ricky Ross kolej zamanlarındayken kokainle tanışmış ve kısa süre içerisinde bunu ticarete döndürmeye karar vermiştir. Yüzlerce adam tutup onlarca eyalette kokain satmaya başlamıştır. Yılar boyunca bu işi yapıp ne yakalanmış ne de öldürülmüştür. Düşman çetelere bile kokain satmıştır. Bu nedenle 'freeway' ismini alan Ricky Ross en sonunda 15 kilo kokain ile yakalnmıştır. Ricky Ross'un son ticaretini yaptığı adam sivil polistir fakat Ross'un bundan haberi bile yoktur. Bu yakalanışı ise onun hikayesinin sonu olmuştur 25 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. O kadar dikkatli ve titiz bir uyuşturucu taciri olmasına rağmen sonunda o da yakayı ele vermişti.

2- Griselda Blanco

Genellikle erkeklerin savaş dünyası olarak bildiğimiz uyuşturucu dünyasından bir kadın baron geçmiştir o da Griselde Blanco'dur. Bu kadın scarface, 70'lerin sonu 80'lerin başında kokain'in mariuana'nın yerini aldığı dönemlerde Miami'de baş göstermiştir ve belli başlı Amerikalı uyuşturucu lordlarından birisi olmuştur.
Blanco, Kaliforniya'da Narkotik biriminden kaçarken yakalanmış ve 20 yıl boyunca hapse mahkum bırakılmıştır. 2004'te serbest bırakılan Blanco eski erkek ortaklarından birinin icabına bakıp sırra kadem basmıştır. Blanco'dan 8 yıl boyunca bir daha haber alınamamıştır ta ki 2012'de Kolombiya'nın Meddelin şehrinde arabasıyla ilerlerken motosikletli birisi tarafından vurularak öldürülene kadar.

3- Leroy Barnes

1933 doğumlu Leroy Barnes, tüm zamanların en kibirli ve kendini üstün gören uyuşturucu baronu sıfatına sahip birisidir. Kendisi "The Council" (konsey) adlı bir uyuşturucu çetesi kurmuş ve bu çeteyi Harlem'de yürütmüştür. Barnes'in egosu öyle yüksektir ki kazandığı paralar çoğalınca uyuşturucu ticareti ile ilgili kitap bile yazmıştır. Fakat hikayesi pek de uzun sürmemiş yetkililer tarafından hapsi boylamıştır. O dönemden itibaren bu konu hakkında kitaplar yazan Leroy Barnes her fırsatta kendisinin Harlem'in gelmiş geçmiş en büyük uyuşturucu baronu olduğunu iddia etmiştir. 1998'de iyi hali ve hükümetle yaptığı işbirliğinden dolayı serbest bırakılan Leroy Barnes şimdilerde ise büyük gözlükler takarak sallanan sandalyesinde gelmiş geçmiş en büyük efsane olduğunu söyleyerek emekliliğin tadını çıkarmaktadır.

4- Felix “The Cat” Mitchell

1954 doğumlu Felix Mitchell (resimde ortadaki) işe ufak çaplı başlayıp daha sonra baronluğa adım atmış bir kişilikti. '69 Çetesi' adlı bir suç organizasyonuna liderlik eden Felix, Amerikan ulusunun ilk büyük çaplı eyaletler arası uyuşturucu ticaretini yöneten örgüt olmuştur. 
En sonunda Felix yakalanıp hapse atılmış ve burada bıçaklanarak öldürülmüştür. Tam da burada Felix'e neden "The Cat" yani "kedi" denildiğinin anlamı yatmaktadır. Felix öldükten sonra polis ve yetkililer çetenin küçüleceğini düşünmüşlerdir fakat tam tersine Felix'in kartelinden ayrılan küçük gruplar büyümek için daha fazla suç işlemeye başlamışlardır. Buna "Felix paradoksu" denmektedir. Tarihte eşi benzeri olmayan bir şey yaşanmış ve organizasyon büyümüştür. Bu nedenle de Felix'in sonraki jenerasyonlarıyla çetesi yaşamaya devam etmiştir. Felix'in çetesi 9 canlı olarak adlandırıldığı için Felix'in ismi de Kedi Felix olarak kalmıştır.

5- Christopher “Dudus” Coke

Zaten isminizde Coke kelimesi geçiyorsa ne beklersiniz ki. Ya kola satacaksınız ya da kokain. 1969'da Jamaika'da doğan Christopher Coke da tam düşündüğünüz gibi bir kokain baronu olmuştur. Babasından sektörün inişlerini ve çıkışlarını öğrenen Christopher Coke, yetişkinlik döneminde ise para babası olmuştur. Jamaika'dan ABD'ye uzanan bir uyuşturucu ağını yöneten Coke, sonunda ABD tarafından takibe alınmış ve ABD, Jamaika'dan Coke'un yakalanmasını istemiştir. Jamaika ise ülkenin en güçlü kişisi olan Coke'u yakalayamayacağını bildiği için bunu reddetmiştir. Sonunda baskılara dayanamayan hükümet 24 Mayıs 2010'da olağanüstü bir operasyon düzenlemiştir. Ancak Coke öyle basit bir lokma değildir çünkü yüzlerce insan Coke sayesinde Jamaika'da hayal bile edemeyecekleri paraları kazanmışlardır. Coke'un destekçileri isyan çıkarınca Kingston şehrini savaş alanına çevirmişlerdir. İsyanlar artınca yetkililer şehirde olağanüstü hal ilan etmiş ve asker sokağa inmiştir. Çatışmalar birkaç gün boyunca sürmüş ve ilk birki gün içerisinde 100'e yakın kişi hayatını kaybetmiştir. Bu sayı ABD'nin tüm bir yıl boyunca Afganistan ve Irak'ta kaybettiği asker sayısıyla eşdeğerdir. Coke kaçmayı başarmış fakat yol kapamasında yakalanmıştır. Sonra da Amerika'ya teslim edilmiştir.

6- Zhenli Ye Gon

Zhenli Ye Gon, uyuşturu trafiğinde Asya'nın da bulunduğunun kanıtıdır.  Zhenli Ye Gon, Meksika hükümetinin bir yasa açığnı bularak Meksika'ya milyonlarca ton efedrin sokmuştur. Başta bu yasal olmasına yasaldı fakat Meksika bu yasayı kaldırmış fakat Zhenli Ye Gon efedrin ihracını kesmemiştir. Yasa dışı olarak ülkeye efedrin sokmaya devam etmiştir. Meskika hükümeti Zhenli Ye Gon'u defalarca ağır suçlamalara tabi tutsa da Zhenli kendisinin masum olduğunu iddia etmiştir. En sonunda Meksika hükümeti Mart 2007'de Zhenli'nin evine baskın yapmıştır. Evde  207 milyon Amerikan doları, 200 bin avro, 2 milyon Meksika pezosu ve 11 milyon Hong Kong doları ele geçirilmiştir. Fakat Zhenli yine suçlamaları inkar edip, bu paraları yasal yollardan kazandığını iddia etmiştir. Zhenli o kadar meydatik olmuştur ki Meksika halkı bile Zhenli'nin günah keçisi ilan edildiğine inanmıştır.

7- Frank Lucas

Eroin'in kralı olan Frank Lucas'ın ana merkezi Harlem'di. 1960 ve 1970 yılları arasında Harlem'i kontrol eden Lucas herşeyden önce dikkatli bir iş adamıydı ve ürününün arkasındaydı. Onun eroinini kağıda batırdığınızda mavi renk veriyordu bu da eroinin saflığını belirtiyordu. Lucas Asya'dan üst seviye saf ürün getiriyordu. Bu nedenle de Lucas'ın eroinine "Mavi büyü" adı vereiliyordu. 
Lucas öyle büyümüştür ki sadece Manhattan'ın 116. caddesinde günlük 25 Milyon Dolarlık satış yapıyor hale gelmiştir. 
Lucas ne kadar para babası olsa da dikkat çekmemek için sade giyinmeye çalışırdı fakat karısının ona hediye olarak aldığı kürk palto Lucas'ı ele verdi. 175 yılında yakalandı ve 70 yıl hapse mahkum bırakıldı. Fakat birçok duruşmaya kanıt sunduğu için 1981'de serbest bırakıldı. Döndükten sonra uyuşturucu baronluğuna devam etti 1984'te yine yakalandı bu sefer de 1991'de serbest bırakıldı. Kendi ifadesine göre Lucas ilk yakalandığında Cayman adalarında 250 Milyon doları, 300 Milyon dolarlık eroini, ofisleri, apartmanları ve çiftliği vardı. 
Lucas'ın hayatı Danzel Washington'ın canlandırdığı American Gansgter adlı filme konu olmuştur. 

8- Arturo Leyva

Saddam Hüseyin'e oldukça benzeyen Meksikalı uyuşturucu baronu Arturo Leyva kardeşleriyle birlikte The Beltrán-Leyva adlı suç örgütünü yönetiyordu. Leyva o kadar acımasızdı ki önüne çıkan her engeli düşünmeden öldürüyordu. Düşman uyuşturucu çetelerinden ufak uyuşturucu satıcılarını herkesi hemen temizliyordu. Leyva'nın çetesi sadece uyuşturucu kaçakçılığı değil, adam kaçırma, fidye isteme, silah kaçakçılığı gibi işler de yapıyordu. Tam bir kabus olan Leyva 2009 yılında polis tarafından öldürüldü. 

9- Klaas Bruinsma

Amsterdamlı bir uyuşturucu kralı olan Klass Bruinsma o kadar büyümüştür ki Almanya, Belçika hatta Amerika'ya bile ürün ihraç etmeye başlamıştır. Klass'ın o zaman sattığı ürün şimdilerde Amsterdam'da masum ve yasal sayılsa da Klass o dönemin şartları içinde Esrar'ın Kralı olmuştur. Haşhaş ve ot satan Klass 2009 yılında polis tarafından öldürülmüştür.
Klass, Hollanda'da esrarın yasallaşmasına neden olan kişi olarak bilinir.

10- Ismael Zambada Garcia

Ismael Garcia'yla karşılaşırsanız size ilk diyeceği şey bana 'Ismael' diye seslenmedir. Aslen bir çiftçi olan Garcia, diğer akıllı uyuşturucu baronları gibi işe ufak miktarlar satarak başlamış ve bir anda oldukça hızlı büyümüştür. Meksikalı uyuşturucu baronu Joaquin Guzman ile çalışmaya başlayan Garcia bir dönem sonra kendi ekibini kurmuş ve Dünya meth ticaretinin baronu olmuştur. Tüm dünyadaki meth'in Kentucky'deki 3 küçük kasabada üretildiğini düşünürsek bu oldukça büyük bir başarıdır. Dünya'daki en büyük meth (dünyadaki en tehlikeli uyuşturuculardan birsi) trafiğini yöneten kişi olan Garcia hala bu alanda aktif bir barondur. 

11- Ramon Felix

1964 doğumlu Ramon Felix alışılagelmiş kısa boylu uyuşturucu baronlarının aksine dev bir cüsseye sahipti. Öylesine dev bir fiziği vardı ki HULK ile kıyaslanırdı. Felix, ardında bırakıtğı 300 cesetle ortalıklardan sinsice kaybolmayı başaran bir barondu. FBI'ın en çok arananlar listesindeydi ama yine de bulunamıyordu. Felix hiçbir zaman yakalanamadı, yetkililer Meksika'daki bir silahlı çatışmada öldüğünü düşünüyorlar. Meksikalı yetkililer buldukları ceseti tanımlayamadıklarını söyleseler de o cüssede 3 kişi vardı. Biri Dev Andre (o daha önceleri ölmüştü), ikincisi Hulk (o zaten süperkahraman), üçüncüsü de Ramon Felix. Bu da demek oluyor ki muhtemelen o ceset Ramon Felix'di.

12- Amado Fuentes

Amado Fuentes, ilginç hobilerin ve çoklu yeteneklerin adamıydı. Kılık değiştirmek için yüz cerrahisi bile yaptırdı. Birden fazla uyuşturucu çetesine aynı anda bağlıydı. Amerika'ya ortalamanın 4 katı daha fazla kokain sokan bir Meksikalıydı ve "Göklerin efendisi" olarak tanınırdı. Bunun sebebi ise radara yakalanmamak için düşük yükseklikte uçurduğu jumbo jetlerle Amerika'ya tonlarca kokain sokmasıydı. En çok arananlar listesine giren Fuentes şansını Küba ve Rusya'da denedi fakat buralarda da dikiş tutturamadı. Meksika'ya geri dönmeye karar veren Fuentes, yüzünü değiştirmeye karar verdi ve estetik cerrahi masasına yattı ama o masadan bir daha kalkamadı. 1997 yılında ameliyat başarısız oldu ve hayata veda etti. 

13- Manuel Noriega

Öyle bir insan düşün ki hem CIA ile birlikte çalışmış hem Panamalı bir siyasetçi hem askeri lider hem de uyuşturucu baronu. Evet Manuel Noriega tam da böyle bir insan. İktidarda kaldığı 6 yıl boyunca uyuşturucu kaçakçılığı ve para aklama konularda rahatlıkla işini yürüten Maneul Noriega 1992'de çıkan isyanın ardından tutuklandı ve bu suçlarından dolayı yargılandı. CIA'den aldığı yardım sayesinde bu suçların hepsinden aklanan Noriega şu anda evinde emekliliğin tadını çıkarıyor.

14- Joaquin “El Chapo” Guzman

Namıdeğer "bücür" bu yıl hapishaneden kaçarak yine gündeme geldi. Bir çiftçinin oğlu olan Guzman babasının çiftçilik yetilerini ürünü tanımada kullandı ve Dünya meth ve kokain ticaretinin büyük bir kısmını ele geçirdi. 

Meksika hükümetinin "Halk düşmanı" olarak ilan ettiği, halkın ise zenginden verip fakire dağıtan bir kahraman olarak gördüğü Joaquin "El Chapo" Guzman defalarca Forbes dergisinin "Dünyanın En Güçlü 100 Kişisi" listesinde yer aldı. Meksika'nın Al Capone'u olan El Chapo 1993 yılında Guatemala'da yakalandı ve 20 yıl hapse mahkum edildi. 2001 yılında ise gardiyanlara rüşvet vererek çamaşır sepetinde hapisten kaçmıştı. TeGuzman, 22 Şubat 2014’te ise Meksika'nın kuzeybatısındaki Sinaloa eyaletinde ABD ve Meksika'nın ortak operasyonunda yakalanmıştı. O zamana kadar ise ülkenin en çok aranan adamıydı.

Temmuz 2015'te ise El Chapo, hücresinden başlayan bir tünel sayesinde Altiplano hapishanesinden kaçtı. Kaçtığı tünelin içerisinde merdiven, aydınlatma ve havalandırma sistemi vardı. Tünelin derinliği 10 m uzunluğu ise tam 1,5 km idi. Tüneldeki yürüş yolu ise 1.5 m uzunluğunda 70 cm genişliğindeydi. El Chapo, tünele hücresinde bulunan duş yerinden giriş yapmıştı ve firar etmişti.

El Chapo yine hapishanede tutulamadı ve hükümet onu bulana 3.8 Milyon $ ödül vereceğini açıklamıştı. 

15- Pablo Escobar

Listemizin sonunda tarihin gelmiş geçmiş en büyük uyuşturu baronu yer alıyor o da Pablo Escobar. Açıklıkla şunu söyleyebiliriz ki listedeki hiçkimse Pablo Escobar'ın zirvedeki gücünün yanından bile geçmemiştir. 1949 doğumlu Pablo Escobar'ın ana ülkesi Kolombiya'ydı fakat Dünya kokain ticaretinin %80'ini elinde tutuyordu. Her gün sadece ABD'ye 15 ton kokain sokuyordu. Haftalık geliri 420 Milyon dolardı. Kardeşinin yayınladığı kitapta yer alan bilgilere göre Pablo Escobar her yıl 21 Milyar $'ın üzerinde para kazanıyordu. Roberto Escobar'ın belirttiğine göre Pablo Escobar paralarını bir arada tutabilmek için bile her yıl paket lastiklerine aylık 2500 $ harcıyordu. Fakat böylesine büyük paraları saklamak için seçtiği yerler virane yerler olunca her yıl parasının %10'unu farelerin yemesinden ya da su akıntısına denk gelmesinden dolayı kaybediyordu. Fakat Pablo Escobar için gözden çıkarılabilecek bir meblağydı. 
Pablo Escobar'ın tek oğlu Juan Pablo Escobar'ın 2009 yılında verdiği bir röportajda anlattıkları da çok ilginç. Juan Pablo'nun anlattıklarına göre, Pablo Escobar bir kış günü kaçarken ailesini ısıtabilmek için 2 Milyon Dolar'ı ateşe vermiş. 
Pablo Escobar'ın haliyle polislerle de başı dertteydi. 
Polisler tarafından aranan Pablo Escobar 1993 yılında her bir polisin başına 3000 dolar ödül koymuştu. Bu ödülü almak isteyen siviller ise o dönem 400 polisi sokaklarda öldürmüştü. 

Fakat tarihin en zengin uyuşturucu baronu bu savaşı kazanamadı ve 1993'te bir silahlı çatışmada öldürüldü.