Dungan İsyanı
Dunganlar kimdir denildiğinde, birçoğumuzun vereceği bir cevap yoktur aslında. Oysa onlar Avrasya’nın en ilginç topluluklarındandır. Babaları Arap, anneleri Çinli olan Dunganlar, bugün fazla bilinmeseler de Sovyet döneminde inançlarından taviz vermeden yaşamayı bilen bir halktır. Muhammed, Rahima, Ferit, Nesibe, Zeynep, Hüseyin, Amina, Fatima. Bu isimlere Orta Asya’nın göbeğinde, tarihi İpek Yolu boyunca uzanan köy ve kasabalarda rastlayınca insan hayli fazla şaşırıyor. Çinli Müslümanlar olan “Dunganlar” Kırgızistan’ın Çin sınırına yakın bölgelerinde yaşarlar. Resmi verilere göre Kırgızistan’daki sayıları 60 bini bulmaktadır. Dunganlar’ın Çin’deki sayısı için ise 7 milyondan bahsedilmektedir. Bazı kaynaklarda “Döngen”, bazılarında “Tungan” diye anılan Dunganlar, Arap-Çin evlilikleri sonucu ortaya çıkmış bir toplum olup, babaları Arap anneleri Çinlidir. Bugün, Kırgızistan’da yaşayan Dunganların yaklaşık yüzde 30’u, başkentin kuzeydoğusundaki Tokmok’ta ikamet etmektedir. Tokmok, meşhur Türk bilginlerinden, Kutadgu Bilig’in yazarı Yusuf Has Hacip’in de yaşadığı bölgede bulunan tarihi bir şehirdir. Bir rivayete göre Hacip’in mezarı da bu bölgededir. Türk dünyası için manevi anlamı büyük Tanrı Dağları’na sırtını yaslayan Tokmok’ta Yusuf Has Hacip adına bir müze de bulunuyor.
Dungan İsyanı, 19. yüzyılda Çin’de Müslümanlar tarafından, dinsel ve ırksal ayrılıklara tepki olarak başlatılmıştır. Çinlilerin Müslümanlar ile yaptığı Talas Savaşı’nın ardından bazı Müslüman Araplar Çin’e göç etmiştir. İlk zamanlarda ibadetlerini özgürce yaşamışlarsa da Qing Hanedanlığının başa geçmesiyle birlikte Anti-Müslümanlar çoğalarak Hui’leri ezmeye ve onların haklarını gasp etmeye başlamışlardır. Avrasya’nın en ilginç topluluğu olan Dungan (Hui) halkı İslam dinine bağlı kalmış ve hiçbir zaman inançlarından ödün vermemişlerdir. Arap erkekler Çinli kadınlar ile evlenmiş Çinlileşmeye başlamışlarıdır. Fakat hiçbir şekilde İslam dinini terk etmemiş inançlarını korumuşlardır. Dönemin yönetimini elinde tutan Qing Hanedanlığı yöneticileri, Mançu’ların eline geçtiği zaman ise durum daha vahim hale ulaşmıştır. Mançu yönetimi “böl, yönet” politikası ile bütün Müslümanları yok etmeyi amaç edinmiştir. Hanlar, Müslümanlar, Tibetliler ve Moğollar bu politikanın kurbanları olmuşlardır.