• PANAMA

    Panama havaalanına 1972’nin bir Nisan akşamı ayak bastım.Yol boyunca gördüğüm bilboard’ları başkan Omar Torrijos’un resimlerisüslüyordu.

    MAIN’in devasa Kalkınma Master Planının son görüşmeleriniyapmakla görevlendirilmiştim. Plan, bu iki milyonluk minicik fakat son derecestratejik ülkeye enerji, ulaşım ve tarım sektörlerinde Dünya Bankası, AmerikanKalkınma Bankası ve USAID’in milyarlarca dolar yatırım yapmasına zeminhazırlayacaktı.

    Panama vaktiyle, Columbia’nın bir parçasıyken, Süveyşkanalını açan Fransız mühendis Ferdinand de Lesseps burada da kanal açmagirişiminde bulunmuştu.

    De Lesseps başarılı olamadı fakat Theodore Roosevelt’inPanama’ya göz dikmesine yol açtı. 1903’de Amerika bir savaş gemisi göndererekkıstağı işgal etti ve Panama’yı bağımsız devlet olarak ilan etti. Kukla birhükümet kurarak ilk kanal anlaşmasını imzaladı. Anlaşma, yapımı planlanankanalın iki yakasının Amerikan bölgesi olmasını öngörüyor, Amerikanmüdahalesini meşru kılıyor ve bu sözde bağımsız ülkenin tam kontrolünüveriyordu.

    Yarım yüzyıl boyunca Panama, Washington’la güçlü bağlariçinde bulunan varlıklı ailelerce yönetildi. Bunlar, Amerikan çıkarlarınıkorumayı görev edinmiş sağcı diktatörlerdi. Halkın korkunç yoksulluk içinde,büyük plantasyon ve şirketlerin kölesi halinde yaşaması umurlarında değildi.Son diktatör Arias’ı Omar Torrijos bir darbeyle indirip devlet başkanı oldu.

    Torrijos döneminde Panama, tarihinde ilk kez Washington veyabaşka bir yerin kuklası olmadı. Moskova veya Beijing’in tahriklerine kapılmadı.Torrijos sosyal reforma ve yoksullara yardıma inanıyordu fakat komünizme dekarşıydı.

    Panama kanalını ve çevresini tamamen Amerika’ya ait olmaktankurtarıp Panama devletine iadesi için Torrijos başkan Jimmy Carter ilemüzakerelere başladı. Carter mantıklı ve duyarlı bir insandı fakatWashington’daki muhafazakarlar ve dinciler yaygarayı kopardı. Nasıl olur da bumilli savunma kalemizi, Amerikan dehasının sembolünü, Amerika’nın ticariçıkarlarının düğüm noktasını elden çıkarmaya kalkardık?

    Başkan Carter bütün itirazlara kulak tıkayarak 1977’deKanalı ve Kanal Bölgesini Panama’ya devreden anlaşmayı imzaladı. Uzun veeziyetli bir ikna sürecinden sonra Kongre’nin anlaşmayı onaylamasını sağladı.Bunun üzerine muhafazakarlar intikam almayı ahdetti.

    Başkan Carter’dan sonra gelen Reagan hükümeti kanalı gerialmak için epeyce uğraş verdi. Fakat Torrijos karşı koydu. Bunun üzerine 31Temmuz 1981’de bir uçak “kazasında” hayatını kaybetti. Bir kez daha LatinAmerika basını “ CIA suikastı” başlıkları attı. 52 yaşındaki Torrijos’un ölümüCIA’nin suikastlar dizinine bir yenisini eklemişti.

    Torrijos yaşasaydı, Orta ve Güney Amerika ülkelerindegittikçe artan şiddeti önlemenin çaresini bulacaktı. Petrol şirketlerininAmazon havzasını mahvetmesine izin vermeyecek, Washington’un terörist veuyuşturucu savaşı dediği, ama aslında çaresiz insanların evlerini ve ailelerinikoruma girişimlerini hafifletecek çözümler üretecekti. En önemlisi, GüneyAmerika’da, Afrika’da ve Asya’daki liderlere örnek olacaktı. Tabi ki CIA, NSAVE ET’ler buna izin vermeyecekti.

    Torrijos’un halefi Manuel Noriega başlangıçta selefininizinden gidiyor izlenimi verdi fakat Torrijos adalet ve eşitlik timsali iken,Noriega kısa sürede yolsuzluk ve kanunsuz işlere bulaştı. Dahası Amerika’nıntropik savaş eğitim üssü “School of Americas” ın süre uzatımına izin vermedi.Bunun üzerine 20.12.1989’da Amerika Panamaya, II.Dünya Savaşından bu yana birülkeye yapılan en büyük hava saldırısını düzenledi. Bu, sivil halka yapılanhaksız bir saldırıydı. Oysa Panama ve Panamalılar ne Amerika ne de başka birülke için tehdit teşkil ediyordu.

    Noriega Ş ilinin Pinochet’si , Nikaragua’nınSomosa’sı gibi katliam yapmamış, insan haklarını çiğnememişti. Tek yaptığıKanal Antlaşmasına uyulmasını istemek ve yeni bir Kanal için Japonlarlagörüşmekti. Amerikan askerlerinin bu iki milyonluk şehirde büyük-çocuk sayısızinsan öldürmesine ve şehrin büyük bölümünü yakmasına Washington’un gösterebildiğitek gerekçe, Noriega’nın uyuşturucu kaçakçılığı idi. Bu şehrin dünyanın endeğerli arazilerinden birinin üstünde olduğundan kimse söz etmiyordu tabi.

    Noriega Amerika’ya getirilip, kendi ülkesindeki eylemleriyleAmerikan yasalarını ihlal ettiği gibi örneği görülmemiş bir iddia ileyargılandı ve 40 yıla mahkum edildi.

    Saldırı , Amerika’nın imparatorluk kurmanın eski usullerinedöndüğünü, Reagan gibi Bush’un da amaca ulaşmak için muazzam güç kullanmaktatereddüt etmeyeceğini dünyaya gösteriyordu. Hedef, Torrijos mirasını kukla birhükümete devretmek kadar, Irak gibi başka ülkeleri de sindirmekti.

    Bush hükümetinin yaptığı terörizmden farksız, gayri meşrubir eylemdi. Amerikan Ordusu bu bombardımandan sonra 3 gün boyunca basını,Kızılhaç’ı ve diğer gözlemcileri şehre sokmadı. Bu arada askerler ölüleri yakıpgömdüler. Suç delillerinin yok edilmesi ve katliamın boyutları konusundasorulan sorular hep cevapsız kaldı. Dünya bu olayı şiddetle kınadığı haldebasına uygulanan sansür yüzünden pek az Amerikalının haberi oldu. Amerika sahipolduğu gücü iğrenç bir biçimde kötüye kullanarak küstah Amerikalıpolitikacıların ve onların Panamalı yardakçılarının amaçlarına hizmet etmişti.Nitekim Torrijos döneminden önce Amerikan hükümetinin kuklası olan oligarşi tekrariktidara getirildi ve Amerika kanalın kontrolünü yeniden ele geçirdi.
    0 0
  1. Yeni Konu Ekleme

    Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.

  2. Arama Butonu

    Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.