• abdulhamid han'ın dünyasına kısa bir bakış bölüm 8/9

    sultan abdulhamid, donanmayı haliç’te çürüttü mü?

    bu soruya 3 madde halinde cevaplamaya çalışacağım:
    1) abdülaziz döneminde osmanlı donanması, görünüşte avrupa’nın 3. büyük deniz gücü haline gelmişti gelmesine, ama bu bir kısmı elden düşme ya da ikinci el alınan devasa gemilerimiz, 93 harbi’nde karadeniz’de yapılan bir deniz çarpışmasında küçücük rus istimbotlarıyla başa çıkmakta zorlanmıştı. yani gemilerin parlak boyalı, büyük ve gösterişli olmaları bir şeyi halletmiyordu.
    2) gemi üretim altyapısı hazır olmayan devletlerin sırf dışarıdan gemi satın alarak donanmalarını ayakta tutmaları mümkün değildir. kaldı ki, sultan abdülaziz’in kurduğu donanmanın hızla yenilenmesi gerekiyordu. bu da, 93 harbi’nden yenik çıkıp milyonlarca altın tazminat ödemek zorunda kalan devlete masraf kapısı demekti. fakat abdülhamid, tamamen boşlamış da değildi, yine gemiler satın almış ve donanmayı yenilemiştir. ancak o, temelde “karacı”ydı. silah yatırımlarını top ve tüfeğe yapmıştı.
    3) abdülhamid eğer söylendiği gibi donanmaya düşman olsaydı, ruslar ayastefanos anlaşması’nda bazı gemilerimizi tazminat olarak istediklerinde direnmez, verip kurtulurdu. oysa sultan, “donanmanın elden çıkarılmasına kesinlikle razı değilim. bu maddeyi reddetmek için her türlü fedakârlığa hazırım. bu uğurda gerekirse canımı feda ederim.” demiştir.

    ingilizler, abdülhamid’i neden sevmezlerdi?

    “abdülhamid, kurtlarla birlikte ulumayı bilen bir hükümdardı.” öncelikle bu ifade ne demektir?

    ingilizcedeki “kurtlarla birlikte ulumak” deyiminin kaynağı şudur: dağ başında kurtlar etrafınızı çevirdiğinde ancak onlar gibi ulumayı becerebilirseniz sizi kendilerinden kabul ediyor ve dokunmadan yanınızdan geçip gidiyorlar. kaçmaya yahut başka türlü (mesela insan gibi) sesler çıkarmaya kalkarsanız, üzerinize saldırıp anında parçalıyorlar. bir başka deyişle, tek şansınız, onlar gibi ulumayı becerebilmektedir. dönemin en büyük “kurtlarından” olan ingiltere de, osmanlı’nın en küçük bir zaafında dişlerini belli ediyor, kendi menfaatlerini sağlama yoluna gidiyordu. fakat abdülhamid’in zekice siyaseti, ingilizleri çileden çıkarmaya yetiyordu. devletin sağlam yönlerini tam anlamıyla kullanarak, zayıf yönlerini ise güçlü gibi davranmayı başararak kapatıyordu. bu davranış, denge politikası şeklinde olabilir, yapılacak hamleye karşı kontratak şeklinde olabilir, bir şekle dış güçleri bertaraf ediyordu. gerek sınırlarının içindeki siyaseti (mesela hicaz demiryolu) gerekse dışarıdaki siyaseti, osmanlı devleti’nin vücudunu, 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar ciddi bir kaza yaşatmadan yüzdürüp getirebilmiştir.

    o dönemde dünya ne haldeydi? abdülhamid döneminin önem arz etmesinin sebebi nedir?

    sultan abdulhamid belki sıkı bir yönetim sergiledi; parlamento, seçimler gibi siyasi enstrümanları işletmesine devrin şartları izin vermedi. ama bir şekilde bu 33 senelik dönemi, tamamen değilse bile, büyük ölçüde hasarsız atlatmamızı sağladığı da bir gerçek. balkan savaşlarına, hatta birinci dünya savaşı’na kadar iyi kötü onun zamanında korunabilmiş bir toprak bütünlüğü ile gelindi. daha da önemlisi, bugünkü türkiye’yi kuracak temeller, sultan abdulhamid’in iktidar döneminde atılmıştır.
    sultan 2. abdulhamid 33 yıl boyunca etrafı “kurtlarla” çevrili bir ülkeyi sağ salim sahile çıkarmanın mücadelesini verdi. hasta adam’ın mirasının paylaşılması konusu 1850’lerde gündeme gelmişti. 1878’de rusya karşısındaki ağır yenilgimiz, emperyalizmin iştahını kabartmıştı ve türkiye’de darbe üstüne darbe yapılıyordu. önce sultan abdülaziz’e yapıldı darbe, sonra
    5. murad’a. sanıldı ki, osmanlı’nın kaderi pamuk ipliğine bağlı. nitekim sultan abdulhamid tahta geçtiğinde ingiliz dışişleri bakanı, kendisini tehdit etmiş, “ayağını denk alsın, ona da öncekilere yaptığımızı yaparız” demişti.
    çöküş için gün sayılırken, bu 34 yaşındaki adam, 30 yılını adayacağı bir icraatın düğmesine basıyordu. ülkeyi bir barış dönemine sokarken, kazanılan zamanda demiryolu ağından eğitim yatırımlarına kadar bir dolu projeye imza atıyordu. kendisini feda etmişti ama 30 yılda yetiştirdiği nesil, çanakkale’den sina çölüne kadar emperyalizme karşı akif’in deyişiyle “kıta kapma” oyunu oynayacaktı.
    “kızıl sultan” demişlerdi ona. kendi açılarından haklıydılar. çünkü osmanlı’nın paylaşımını pahalıya getirmişti avrupa’ya. kansız olacaklarını sandıkları osmanlı gövdesindeki ameliyat, 30 yıllık gecikme sayesinde avrupa’nın kanlı bir iç savaşına dönüşmüş ve bir dünya meselesi haline gelmişti.
    françois georgeon, abdülhamid’in, imparatorluk topraklarını yeniden fethe giriştiğini söyler ki, bence bu, abdulhamid hakkındaki literatürün en vurucu tespitleri arasına girmeyi hak etmektedir. imparatorluğu yeniden fetih!.. siyasi olarak fetih, fakat aynı zamanda haberleşme ve ulaşım olarak (telgraf direklerinin dikilmesini ve demiryolları projelerini düşünün) yeniden fetih; dış politika ve diplomasi olarak yeniden fetih; imaj olarak yeniden fetih ve kültürel olarak yeniden fetih.
    yazara göre osmanlı toplumu ve kültürünü inceleyen yeni çalışmalar abdülhamid döneminin hiç de iddia edildiği gibi karanlık bir dönem olmadığını , hatta aksine, akdeniz’in doğu kıyılarında bulunan büyük liman şehirlerinde olduğu gibi bazı yerlerde rahat ve eğlenceli bir hayatın sürdüğü bir dönemin yaşandığını göstermektedir. georgeon’un kanaati, abdülhamid’in eski osmanlı geleneklerini çağa uyarlayan ve aynı anda çağdaş olmanın gerektirdiği bazı nitelikleri taşıyan ilginç bir devlet adamı portresi çizdiği merkezinde şekillenir.
    nitekim abdulhamid’in üzerine örtülen asırlık örtüler açıldıkça, onun bugün bize göründüğünden çok farklı bir şahsiyet ve idareciliğe sahip olduğu daha iyi anlaşılacak, “gelenekçi” olduğu kadar “yenilikçi” yönü de, tanzimattan itibaren itibarları hızla düşen geleneksel osmanlı kurumlarını ihya ederken, yeni ve modern kurum ve uygulamalara da cesaretle girdiğini daha berrak bir şekilde görme imkanımız olacaktır. ve bu çift yönlü hareketin, yani otokrasi ve aydınlanmanın aynı anda başarılabileceğinin gayretini daha iyi anlayabileceğiz.
    1890-1905 yılları, küçük balıkların büyük balıklar tarafından yutulmaları ve haritadan silinmeleri dönemidir. ingiltere, hindistan ve mısır’ı aldıktan sonra afrika’ya yönelmiş ve sırayla doğu sudan, kenya ve rodezya’yı sınırlarına dâhil etmişti. bu sırada hollanda da ümit burnu’ndan mısır’a kadarki toprakları ele geçirme isteğiyle emperyal yarışa dâhil olmuştu. fransa, bu paylaşım savaşında geri kalmamak için harekete geçmiş ve önce yıllarca korumasında yaşadığı osmanlı devleti topraklarından cezayir ve tunus’a pençelerini geçirmişti. devamında fas için almanlarla kıyasıya bir mücadeleye başlamıştı. gizli bir savaş veriliyordu. öte yandan ispanya, fas’ın kuzeyinden küçük bir toprak parçasına razı olmuş, moritanya’nın atlas okyanusu’na bakan sahillerini almıştı. portekiz ise kendisinden 20-30 kat daha büyük olan angola ve mozambik’i renklerine bağlamıştı. çin bile paylaşılmış, en büyük limanı olan şanghay, avrupa ülkeleri tarafından bölüşülmüştü. işte bu paylaşım savaşına direnen iki doğulu güçten japonya, 1905’te rusya’yı mağlup ederek herkesi şaşkına çevirmiş, osmanlı devleti ise bu süreci en az toprak kaybıyla atlatmanın mücadelesini vererek bir başka şaşkınlığa yol açmıştı emperyalistler safında.
    toprak avına rötarlı çıkan almanya’nın nasibine ise güney-batı afrika ile tanganika düşmüştü. tabii avusturya-macaristan imparatorluğu’nun bir oldu bittiyle el koyduğu bosna-hersek’i veya hive ve buhara emirlikleri ile koca sibirya’yı topraklarına katmış olan rusya’yı dâhil ettiğimizde, sultan abdulhamid sayesinde gelen uzatmaların bizi hangi büyük tehlikelerden koruduğunu daha iyi anlamış oluruz.
    velhasıl, abdülhamid’in tılsımlı saltanat yılları, bir bakıma yenik duruma düşen takımınızın bir gol atabilmesi için sabırsızlandığınız duraklama dakikalarına benzer. uzadıkça uzasın istersiniz o birkaç dakika; hiç bitmesin. bu arada her an bir şeylerin değişeceği umudu sürekli yanar söner içinizde. uzatmalar nelere gebedir! bilirsiniz…
    0 1
  1. Yeni Konu Ekleme

    Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.

  2. Arama Butonu

    Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.