• Gedik Ahmed Paşa, Fatih Sultan Mehmed'in hükümdarlığında 2 seneliğine sadrazamlık yapmış kişidir. (1474-1476)
    Oldukça başarılı bir geçmişi ve zaferleri olan Gedik Ahmet Paşa da egosuna yenilenlerdendir.
    Mesela 1476'da İşkodra seferi ile görevlendirilmiş fakat kendisini oldukça üstün gördüğünden bu sefere gitmeyi reddetmiştir. Ardından da vezirazamlıktan çıkarılmış ve Rumelihisarına hapsedilmiştir. 1478'de serbest bırakılmıştır. Bu sefer de Kaptan-ı derya ilan edilmiş ve seferlere çıkıp fetihler gerçekleştirmiştir.
    1481'de II. Bayezid ve Cem Sultan arasındaki çekişmelerde Cem Sultan'ı desteklediğini gizleyememiş ve bu nedenle hapse atılmıştır.
    Bunun üzerine de bu sefer kapıkullara ayaklanmış ve Gedik Ahmed paşa serbest bırakılmak zorunda kalmıştır.
    18 Kasım 1842'de ise Edirne'deki Yeni Saray'da verilen ziyafet sonrasında kendisine siyah kaftan giydirilip boğularak öldürülmüştür. Bunun üzerine yeniçeriler Edirne Subaşını öldürmüşler fakat çıkardıkları isyan çok uzun sürmemiştir.
    0 0
  • Türk tarihinde bilinen ilk matematik ve astronomi profesörüdür.
    Döneminde Uzun Hasan’ın hizmetine girmiş ve Fatih Sultan Mehmet Han’a elçi olarak gönderilmiştirç Daha sonra da Fatih tarafından Ayasofya medresesine müderris olarak atanmıştır.
    O dönem Ali Kuşçu'nun yaptıklarını ne anlayan ne de uygulayabilen olduğu için ölümünden sonra tüm çalışmaları yarıda kalmıştır. İlk rasathane bile Ali Kuşçu'nun ölümünden 100 yıl sonra kurulmuştur.
    0 0
  • (bkz:2. Abdülhamid) in üstün öngörüsü üzerine kurulmuş Kürt aşiretlerinden oluşan bir alaydır.
    II. Abdülhamid, Rusya'nın Osmanlı üzerinde oynadığı oyunları farkedip Ermenilerin de ayaklandığını sezince bu durumun Kürtleri de etkilemesinden çekinmiş ve Kürt aşiret liderleriyle görüşüp hem bölgeyi Rus ve Ermeni akınlarından korumak hem de Kürtler arasında bir birlik oluşturmak için gayrinizami bir Kürt ordusu kurmaya karar vermiştir.
    Bu fikre Müşir Zeki Paşa dışında hiçbir komutan onay vermeyince görev de bizzat Müşir Zeki Paşa'ya verilmiştir. Hamidiye Alayları birçok kez başarılı olup Osmanlıyı korumuştur, II. Abdülhamid tahttan indirilnce etkilerini yitirmişlerdir.
    0 0
  • V. Murad Osmanlı'nın ilk ve tek piyanist padişahı olup, akli dengesini yitirdiği sebebiyle tahttan indirilmiştir.
    Aynı zamanda Osmanlı'nın en az süre tahtta kalan padişahıdır. Görev süresi tam 93 gün sürmüştür. Tahttan indirildikten sonra yerine kardeşi II. Abdülhamid geçmiştir.
    0 0
  • Neo Osmanlıcılar Türkiye'den Osmanlı topraklarının üzerinde yeniden egemenlik kurmasını amaçlar. Bu fikir Hitler'in ve Mussoli'nin iktidara geliş fikri ile aynıdır. Mussolini de eski Roma İmparatorluğu sınırlarını geri kazanmak istemiş, Hitler de eski Alman İmparatorluğu'nun.

    Bu fikir aslında Kıbrıs harekatından sonra yayılmaya başlamış Yunanlılar bunlar Neo Osmanlıcı diye üzerimize bir tabir atmıştır. Zaten fikir de bu nedenle 20. yy'ın son çeyreğinde ortaya çıkmış ve bir akıma dönüşmüştür. Özellikle Osmanlı Milletler Cemiyeti kurma fikri gibi kritik düşünceleri hükumet yetkililerinin açıklaması bu akımın ne denli etkili olduğunun bir göstergesidir.
    Öte yandan bunun Arap dünyasında daha fazla hakimiyet politikası olduğunu belirtenler de vardır. Bunlardan birisi de Beşar Esad'dır. Ama her ne kadar bu görüş bir strateji veya politika olsa dahi şu anda savunucuları oldukça fazladır.
    0 0
  • Osmanlı Devleti'nin zamanında sahip olduğu topraklar üzerinde şu an 64 ülke vardır.
    1. Türkiye
    2. Bulgaristan (545 yıl)
    3. Yunanistan (400 yıl)
    4. Sırbistan (539 yıl)
    5. Karadağ (539 yıl)
    6. Bosna-Hersek (539 yıl)
    7. Hırvatistan (539 yıl)
    8. Makedonya (539 yıl)
    9. Slovenya (250 yıl)
    10. Romanya (490 yıl)
    11. Slovakya (20 yıl) Osmanlı adı:Uyvar
    12. Macaristan (160 yıl)
    13. Moldova (490 yıl)
    14. Ukrayna (308 yıl)
    15. Azerbaycan (25 yıl)
    16. Gürcistan (400 yıl)
    17. Ermenistan (20 yıl)
    18. Güney Kıbrıs (293 yıl)
    19. Kuzey Kıbrıs (293 yıl)
    20. Rusya'nın güney toprakları (291 yıl)
    21. Polonya (25 yıl)-himaye- Osmanlı adı: Lehistan
    22. İtalya'nın güneydoğu kıyıları Otranto ve çevresi(20 yıl)
    23. Arnavutluk (435 yıl)
    24. Belarus (25 yıl) -himaye-
    25. Litvanya (25 yıl)-himaye-
    26. Letonya (25 yıl) -himaye-
    27. Kosova (539 yıl)
    28. Voyvodina (166 yıl) Osmanlı adı: Banat
    29.Irak (402 yıl)
    30. Suriye (402 yıl)
    31. İsrail (402 yıl)
    32. Filistin (402 yıl)
    33. Ürdün (402 yıl)
    34. Suudi Arabistan (399 yıl)
    35. Yemen (401 yıl)
    36. Umman (400 yıl)
    37. Birleşik Arap Emirlikleri (400 yıl)
    38. Katar (400 yıl)
    39. Bahreyn (400 yıl)
    40. Kuveyt (381 yıl)
    41. İran'ın batı toprakları (30 yıl)
    42. Lübnan (402 yıl)
    43. Mısır (459 yıl)
    44. Libya (394 yıl) Osmanlı adı:Trablusgarp
    45. Tunus (308 yıl)
    46. Cezayir (313 yıl)
    47. Sudan (397 yıl) Osmanlı adı: Nübye
    48. Eritre (350 yıl) Osmanlı adı: Habeş
    49. Cibuti (350 yıl)
    50. Somali (350 yıl) Osmanlı adı: Zeyla
    51. Kenya sahilleri (350 yıl)
    52. Tanzanya sahilleri (250 yıl)
    53. Çad'ın kuzey bölgeleri (313 yıl) Osmanlı adı: Reşade
    54. Nijer'in bir kısmı (300 yıl) Osmanlı adı: Kavar
    55. Mozambik'in kuzey toprakları(150 yıl)
    56. Fas (250 yıl) -himaye-
    57. Batı Sahra (250 yıl) -himaye-
    58. Moritanya (250 yıl) -himaye-
    59. Mali (300 yıl) Osmanlı adı: Gat kazası
    60. Senegal (300 yıl)
    61. Gambiya (300 yıl)
    62. Gine Bissau (300 yıl)
    63. Gine (300 yıl)
    64. Etiyopya'nın bir kısmı (350 yıl) Osmanlı adı: Habeş

    Bunların haricinde
    Hindistan Müslümanları -Pakistan, Doğu Hindistan Müslümanları Bangladeş, Singapur, Malezya, Endonezya, Türkistan Hanlıkları, Nijerya ve Kamerun'u da hilafeten kendisine bağlamıştır.

    Kaynak: http://www.tarihiolaylar.com/galeriler/eskiden-osmanli-devletine-bagli-olan-bugun-ise-o-topraklar-uzerinde-devlet-kurmus-olan-64-ulke-683
    0 0
  • İyi yanlarını da kötü yanlarını da tartışsak Avrupa'ya adaleti götüren ilk medeniyet Osmanlı medeniyetiydi. Avrupa'nın da Amerika'nın da şimdiki haline bakmayın adalet içler acısıydı bu nedenledir ki Osmanlı her gittiği yerde sevinçle karşılanıyordu.
    Hepinizin kısmı hatlarıyla bildiği bir hikayeyi anlatmak istiyorum:
    Fatih Sultan Mehmed İstanbul’da bir Rum’un arazisinin olduğu yerde bir cami yaptırmak istedi ve Rum’a; “Orada cami yapacağım, arazini bana satmanı istiyorum.” Dedi.
    Biliyorsunuz, her arazinin bir rayiç bedeli vardır. Yani o çevrede o arazinin ne kadar para ettiği, aşağı yukarı herkes tarafından bilinir. Bir alt hududu, bir de üst hududu vardır. Fatih Sultan Mehmed, üst hududun iki katını Rum’a verdi. Ama Rum arsayı vermemekte ısrar etti. Çünkü bir Hristiyan olduğu için caminin kurulmasına gönlü razı olmadı.
    Fatih Sultan Mehmed ise “O kadar para verdiğim halde, bu adam arsayı vermedi. Demek ki bunu, inadından yaptı; nefsanî bir davranış bu. Ben cami yapacağım, benimki nefsanî değil ruhanî.” diye düşündü.
    Ve sonuçta Rum’un arsasını aldı ve camiyi yaptırdı.
    Rum bu duruma çok üzüldü. Onu çok üzgün görenler sordular:
    - Bu kadar üzüntünün sebebi ne?
    Rum başına gelenleri anlattıktan sonra:
    - Yapabileceğim bir şey yok ki! Bunu yapan padişah; daha ötesi yok. Onun üstünde kimse yok. O bana bunu yaptığına göre. Her şey bitti! Diyerek üzüntüsünün nedenini açıkladı.
    Çevresindeki insanlar:
    - Her şey bitmedi, bu memlekette kadılar vardır. Dediler.
    Rum:
    - Yani? Ne demek istiyorsunuz? diye sordu.
    Adamcağız, aldığı cevapta duyduklarına hiç inanamadı. Çünkü;
    - Gidersin kadıya, adaletsizliği anlatırsın, Padişah da olsa, o hesabı görür. dediler…

    Adamcağız hiç inanamadı böyle bir şeye; ama denemek istedi ve “hadi gideyim mahkemeye, ben bir müracaat edeyim” dedi ve kadıya müracaat etti. Mahkeme günü adamın gözleri hayretten açıldı; çünkü Fatih Sultan Mehmed mahkemeye gelmişti. Padişah ayaktaydı, kadı efendi oturuyordu ve bu şekilde mahkeme başladı. Fatih Sultan Mehmed, adamın arsasını zorla iktisap etmekten suçlu bulundu ve elinin kesilmesi kararı alındı. Fatih Sultan Mehmed’in eli kesilecekti ama Osmanlı adaletinde, bir müessese daha vardı; eğer bir şeyin bedeli ödenirse ve alacaklı taraf, hak sahibi taraf bunu kabul ederse, o ceza düşebilirdi.
    Bu kanuna göre davacı Rum’a şu teklifte bulunuldu:
    - Bunun bedeli şu kadar altındır. Bu kadar altına karşılık, onun elinin kesilmesinden vazgeçiyorsan, Padişah ödemese bile onu sana beytülmal öder. Razı mısın?
    Rum: “Şey...” dedi. Bir Padişaha baktı, bir kadıya baktı ve inanamadı, sonra: “Tabiî razıyım. Razı olmaz mıyım? O, Padişah.” dedi.
    Fatih Sultan Mehmed bunun üzerine şöyle dedi:
    - Benden beytülmalin talebi 200 altın; ama ben 2000 altın vereceğim. Ve her gün de bir altın daha ödenmesini istiyorum. Senenin 365 günü, her gün bir altın ödenecek bu zata…
    Böylece karara varıldıktan sonra kadı yerinden kalktı, Fatih Sultan Mehmed’in ayaklarının yanına gelip diz çöktü:
    - Padişahım, şu ana kadar ben Allah’ı temsil ediyordum. Ben oturuyordum, siz ayaktaydınız. Çünkü siz maznun mevkiindeydiniz. Allah’ı temsil eden siz değildiniz. Adaleti veya adaletsizliği temsil ettiğiniz, mahkemenin sonunda belli olacaktı. Ben Allah’ı temsil ediyordum; adaletin sahibi bendim o sırada. Şimdi benim görevim bitti. Şimdi bana, size tâbî olan, sizin imparatorluğunuzun bir kadısı olarak el etek öpmek düşer.” dedi.
    Padişahın eteğini öptü ve ondan sonra Padişah oturdu, ötekiler dışarı çıktılar.
    0 0
  • Sarıkamış harekatını kurmaylara sunan bir dönemin başkomutan vekilidir.
    Sarıkamış harekatı sonucu önceden belli olan bir harekattır ki kış aylarında Rusya'yı ne Napolyon ne de Hitler işgal edebilmiştir. Kaldı ki onlar Dünya'ya hükmederken Rusya'ya savaş açmışlar, bizim etimiz ne budumuz ne derken Enver paşa 19 Aralık 1914'te 93 harbinde yitirilen toprakları geri almak için savaş açma fikrini öne sürmüştür.
    Geriye dönüp baktığımız zaman şu sorular gelir akla;
    1) Daha 1. dünya savaşı yeni başlamış. Neden bu kadar acele ediyosun. Otur bir izle eğer Rusya dünya savaşında kazanacak taraf olacak gibiyse bugün onlardan aldığın toprakları yarın yine senden alır. Eğer kaybedecek gibiyse sabret gücünü yitirsin öyle saldır.
    2) Hiç mi hava şartlarını hesaba katmadınız. Onu da geçelim bu harekatın riskini hiç mi düşünmediniz. Harekat başarısızlıkla sonuçlanırsa Rusya'nın Osmanlı topraklarında ilerleyebileceğini düşünmediniz mi?
    Sonuç tabiki hezimet, askerlerin elinde doğru dürüst makinalı tüfek bile yokken Rusya'ya kendini Napolyon zannederek giden bir başkomutan.
    Enver Paşa kurtulup vatana dönmüştür fakat 60. 000 osmanlı askeri orada kimisi savaşta çoğu da donarak ölmüştür. 5000 asker esir alınmış bunlar Kırım'da domuz çiftliklerinde çalıştırılmış ve aç bırakılarak öldürülmüştür.
    Enver Paşa ise döndüğünde harekat ile ilgili devlet çapında sansür uygulatmış halk orada yaşananları çok sonra öğrenmiştir.
    İşte on binlerce kişinin yaşamına mal olacak bir yanlış karar böyle verilmektedir. Enver paşanın etine buduna bakmadan aceleci davranması Osmanlı'nın olmayan gücünü de yitirmesine sebep olmuş Doğu bloğumuz işgale uğramıştır.
    0 0
  • Osmanlıya en çok fayda sağlamış padişah hep tartışılan bir konudur. Fatih Sultan mehmed'in faydası tartışılmazken ben II. Abdülhamid'i Osmanlı'yı son döneminde sosyalleştirmesinden dolayı listenin başına koyuyorum. Özellikle kurban bayramlarında devlet bütçesinden değil kendi kesesinden kurbanlar kestirip halka dağıtması, halkı meydanda toplayıp bayramlaşmaya davet etmesi vs derken halk ile içe içe olmayı başaran tek padişah olmuştur. Öte yandın getirdiği reformlar ve izlediği denge politikası açısından Osmanlı'ya yaklaşık 30-40 yıllık bir nefes aldırmıştır. Filistini elinde tutmayı başarmış fakat II. Abdülhamit gidince oyun değişmiş, o da elden gitmiştir.
    0 0
  • Osmanlı padişahlarının da mutlaka yaptığı bazı yanlışlar vardı. Genel olarak bu yanlışlara padişahların halk ile içe içe olmaması, kafes sisteminin geç kalkması gibi örnekler verilebilir. Sizce olayı mikroya indirirsek hangi padişahların hangi hataları vardı?
    0 0
  • Avrupa da ki gelişmeleri yakından takip edilememesi devamında gelişen geri kalmışlık devletin sonunu getirdi. Her ne kadar Osmanlı devleti yıkılmış sonu kötü bitmişse de (yani 3 kıtadaki topraklarını kaybetmesi vs) 600 yıl boyunca hüküm sürmek her milletin başarabileceği bir şey değil. Unutmayın Osmanlı Devleti ni katmadan tarihi yazamayız.
    0 0
  • @emokun kafes sistemi bence de büyük bir etkendir. Ama başa gelen şehzadeler de bu sistemin yanlışlığını anlayıp erkenden kaldırmalıydılar.
    Bunun da ilk nedeni ifade özgürlüğünün olmamasıdır. Padişah bile olsa bir oğul babasından korkmamalı rahatça düşündüklerini ifade edebilmelidir. Şu anda Obama Amerika'yı yönetmesine rağmen her sabah ailesiyle kahvaltı yapıp kızlarını okula uğurluyor.
    Osmanlı'da ifade özgürlüğünün az olması, baba oğul ilişkisinin zayıf olması yanlışların düzeltilmesinin önündeki en büyük etken olmuştur.
    0 0
  • Matbaa çok geç gelmiş, tıp zaten yok, bilim desen o da çok geç gelmiş hatta tam olarak gelmemiş. Toprak yönetimi, halk memnuniyeti, savaşçılık çok iyi olsa da maalesef değişmeyen tek şey değişimdir. Gelişen teknolojiye ayak uyduramayınca daha büyük devletlerine istedikleri hale gelmek durumunda kalıyorsun. Osmanlı'ya da aynen bu oldu.
    0 0
  • Osmanlı'yı çöküşe uğratan sebeplerin en başında iç karışıklıklar gelir. Oldukça fazla etnik köken olduğundan dolayı herkes kendi başına buyruk hareket etmeye çalışınca hepsini yöneten bir lider çıkmış ve bu liderler saltanatlarını büyütmek için sürekli toplulukların eğitimlerini, akıllarının açılmasını engellemiş. Osmanlı'nın tek yürek ve başarılı olduğu zamanlar Osmanlı Hanedanından geldiği zamanlardır. Ne zamanki büyüme başlamış kontrolsüzleşme de baş göstermiş. Bu da ilimin, bilimin, teknolojinin gelişmesine engel olmuş haliyle.
    0 0
  • @luzinmayrilicin aynen katılıyorum. II Abdülhamid Osmanlı'nın çöküşünü erteleyen nadir padişahlardandır.
    Şöyle de bir hikayesi vardır:
    Sultan 2. Abdülhamid Han'ın başkatibi Esad Bey anlatıyor:
    ''Bir gece yarısı, çok mühim bir evrakın imzası için Sultanın kapısını çaldım. Fakat açılmadı. Bir müddet bekledikten sonra tekrar çaldım, yine açılmadı.
    Acaba Sultan'a bir Emr-i Hak(ölüm) mı vaki oldu? diye endişelendim.
    Biraz sonra tekrar çaldım, açıldı. Sultan, elinde havlu ile yüzünü kuruluyordu. Tebessüm ederek, ''Evlad, bu vakitte çok mühim bir iş için geldiğinizi anladım. Daha kapıyı ilk vuruşunuzda uyandım, Abdest aldım. Onun için geciktim. Kusura bakma.
    Ben bu kadar zamandır bu milletin hiç bir evrakına abdestsiz imza atmadım. Getir imzalayalım '' dedi. Besmele çekerek imzaladı..." Kaynak: http://www.tarihiolaylar.com/galeriler/osmanli-tarihinden-gogsumuzu-kabartan-anektodlar-324
    0 0
  1. Yeni Konu Ekleme

    Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.

  2. Arama Butonu

    Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.