dorko21
frankly my dear, I don't give a damn.
En Beğenilen Yazar Sırası
:
50
Toplam Başlık Sayısı
:
2
Toplam Puanı
:
10
Toplam Giri Sayısı
:
4
Bu Ayki Puanı
:
10
En Aktif Yazar Sırası
:
49
  • Charlie Chapli'nin Türkiye'ye İlk ve Son Seslenişi

    İnsanlara mı inanacağız, yoksa eşeklere mi?"

    İnsanlara mı inanacağız, yoksa eşeklere mi?"
    7 Aralık 1942. İkinci Dünya Savaşı'nın en kanlı günleri ve dünya kan gölü. Amerika'nın Sesi radyosu Türkçe yayında. O zamanın en önemli oyuncularından Charlie Chaplin yayına konuk olur.

    Tüm Türkiye radyonun başında bekliyor heyecanla.

    Programın başında konuk sanatçıya katılımından dolayı teşekkür eden spiker "dostlarımıza ve sizi sevenlere ne söyleyeceksiniz" diye sorunca, "ilk fırsatta onları mutlaka ziyaret edeceğim" karşılığını alıyor.

    Spiker heyecanla devam ediyor ve "Sizi Türkiye'de dinleyen sevdiklerinize bir şeyler söylemek ister misiniz?“ diye soruyor.

    -."Var. Onlara Nasreddin Hoca'nın bir fıkrasını anlatmak istiyorum.." (O konuşurken tercüme ediliyor."

    “Hoca’nın bir gün kapısı çalınır. Hoca kapıyı açar, komşusu der ki; Hoca eşeğini ödünç alabilir miyim? Hocanın vermek istemiyor. Eşeğim burada değil. Peki der adam ama tam gidecekken eşek ahırda anırır. Komşu bunu duyar, geri döner; “Hoca, hoca utanmıyor musun şu koca sakalınla yalan söylemeye?” Nasreddin Hoca hemen cevap verir. “Be adam bana mı inanacaksın? yoksa eşeğin anırmasına mı?”

    Sanatçı, fıkrayı anlattıktan sonra öyle bir laf eder ki, Türkiye'de yer yerinden oynar; “İnsanlar artık bir karara varsın. Eşeklerin anırmalarını mı dinleyecekler, yoksa insanların sözünü mü?”

    Bu onun Türkiye ile ilk ve son temasıdır.
    0 1
  • Marilyn Monroe ve Patates Çuvalı

    Senelerden 1951'dir ve Marilyn Monroe'nun isminin ya da resminin boy göstermediği gazete ya da mecmua kalmamıştır.

    Sanatçı Beverly Hills Hotel'deki bir partiye göğüs dekoltesi o dönem için bile hayli cüretkâr kaçan bir tuvalet ile katılınca; kadın köşe yazarları artık hasetlerinden midir, yoksa mesleklerinin verdiği doğruyu yazma tutkusundan mıdır bilinmez; Marilyn Monroe'ya veryansın etmeye başlarlar. Hele içlerinden birinin dili de, kalemi de öylesine keskindir ki; o saat şunları yazar: "Monroe son katıldığı partideki kırmızı elbisesi içinde malesef bayağı bir kadın gibi görünüyordu. Ucuz bir şeyler, mesela bir patates çuvalı geçirse sırtına o zaman gerçek yüzünü görüp hepimiz rahatlayacağız."


    Genç yıldızın hakaret sınırlarına dayanmış, dahası kavgada bile edilmeyecek bu sözleri okumasıyla minik bir çığlık atması bir olur. Çığlık atmak da kesmemiştir, ardından elindeki gazeteyi buruşturarak camdan dışarı fırlatır. Fazlasıyla içerlemiştir. Ancak gelin görün ki, 20th Century Fox, Halkla İlişkiler Departmanı, Marilyn Monroe Masası (M.M.M.) bu iğneleyici makaleyi bir sonraki haftaya baş sayfalardan başlamak için güzel bir fırsat olarak değerlendirme kararını sabahın köründe yaptıkları kriz toplantısında almıştır bile.

    Ertesi gün, tüm akla seza itirazlarına rağmen Monroe'nun sırtına, tepesine delik açılmış bir patates çuvalı geçirilir. Zira kapı gibi kontrat stüdyonun elindedir ve ne buyurulduysa Monroe onu giymek mecburiyetindedir. Stüdyonun kıdemli fotoğrafçılarından bir tanesine değişik pozlar verir Marilyn. Fotoğraflar bütün mecmua ve gazetelere servis edilir. Ertesi hafta tüm yazılı basının ön sayfasında Marilyn Monroe ve patates çuvalı vardır. Elbette paçavraların içinde bile, binlerce dolarlık elbiselerin içinde olduğu kadar güzeldir, alımlıdır, cazibelidir ve ışıl ışıl gülümsemektedir.
    0 1
  • William H Macnaill

    Yazarı kim?
    0 0
  • William H Macnaill

    Hm. Onunkini okumadım. Kusura bakma.
    0 0
  1. Yeni Konu Ekleme

    Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.

  2. Arama Butonu

    Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.