Onurca17
Veteriner Hekim ve yakın dünya tarihi meraklısı
En Beğenilen Yazar Sırası
:
70
Toplam Başlık Sayısı
:
0
Toplam Puanı
:
6
Toplam Giri Sayısı
:
5
Bu Ayki Puanı
:
0
En Aktif Yazar Sırası
:
70
  • dumlupınar denizaltısı

    @nepal hocam ufak bir düzeltme ve naçizane ekleme , 4 nisan 53 yılı saat 02.10 sularında satıhta seyir halindeyken nara burnu mevkiinde isveç bandıralı naboland isimli kuru yük gemisi ile çarpışarak ikiye ayrıldı. o kadar hızlı battı ki köprüüstündeki seyir ekibinden 8'i denize atlayabilmiş, onlardan da yalnızca 5'i olay yerine en erken ulaşan gümrük botu tarafından kurtarılabilmiş. kazada 86 kişilik mürettebattan 81'i (22 personel kazadan 72 saat kadar sonra olmak üzere) şehit düşmüştür. o dönemde çanakkalede yaşayan büyüklerim çarpışma sesinin şiddetiyle uyandıklarını hatırlarlar. gelibolu, ecebat ve çanakkaleden yardıma koşan sivil tekneler donanma gelene kadar çırpınmışlar ancak ellerinden pek de bir şey gelmemiş. bölge yapısı gereği karmaşık dip akıntıları olan bir nokta, bugün bile günümüz teknolojisiyle dahi o bölgeden geçişler kontrollü ve tek tek yapılmakta
    0 0
  • dumlupınar denizaltısı

    hatta bir de aşk hikayesi vardır. filmi de çekilmiş galası yapıldı çanakkalede sanırım nisan 2016da vizyona girecekmiş. hikaye kısaca şöyle;
    okuldan mezun olduktan sonra dumlupınar denizaltısına atanan bir astsubay ve gelibolu'da oturan sevdiğiyle ilgili bir hikaye. uzun seferlerden ve teknolojik zorluklardan dolayı sevdiğiyle pek görüşemeyen genç astsubay, mors alfabesini öğretir sevdiğine. daha önceden de boğazdan tahminen geçeceği günleri haber verir ki, birkaç dakika da olsa görüşebilsinler. kız feneriyle yazar "seni seviyorum", astsubay projektörü çakar "sonsuza kadar"... birkaç geçişten sonra donanmada bu hikaye de yayılır gider efsane olur. o kahreden kazanın olduğu gece de kız sevdiği adamı beklemektedir sahilde. önde 1. inönü denizaltısı arkada dumlupınar girmiştir boğaza. 1 inönü nara burnunu dönerek gelibolu önlerine geldiği sırada dumlupınar denizaltısı daha nara burnuna yaklaşmaktadır. kız fenerden yollar her zamanki mesajını "seni seviyorum". 1.inönü denizaltısı seyir ekibi şaşırır, olayı duymuşlardır. kız ikinci kez gönderir "seni seviyorum".. "denizaltıları karıştırdı heralde" diye düşünür seyir subayı, projektördeki askere emir verir "kızı bekletmek olmaz, karıştırdı heralde üzülmesin ver cevabı". 1.inönü projektörü çakar söner çakar "sonsuza kadar"
    0 0
  • Yazarların En Sevdiği Özlü Sözler

    "(Tevfik)Fikret'le (Mehmet) Akif'in anlaşmazlığı da bir başka facia. Fikret, fildişi kulesine mahpus, yüzde yüz ferdiyetçi bir sağ. Akif, damarlarında tarihin nabzı atan bir halk çocuğu, Batı'nın anladığı manada tam bir sol. Talihsizliğe bakın ki, Fikret solun bayrağı yapıldı, Akif sağın. Mefhumların böylesine ters yüz edildiği hiçbir ülke ve hiçbir çağ yoktur."
    Cemil Meriç
    0 0
  • türkiyede petrol olmaması

    cıvayla mühürleme, betonla mühürleme vb. çok söylem var bu konuda. hatta bi çoğu fantezi boyutuna ulaşmış varsayımlar üzerine. ben bir haber ve bir köşe yazısıyla katkıda bulunmak istiyorum. maalesef birkaç yıllık haberler.
    ilki 30 Mart 2013 yılına ait haber; dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız açıklama yapıyor, diyor ki: “Betonlaşmış kuyular teknik tabir. Ciddi harcama yaparak kuyu açıyorsunuz. Çıkan petrolle ilgili hesap yapıyorsunuz. Rezervlerini hesap ediyorsunuz. Buna göre baktığında açtığınız kuyu ile ilgili 2001 yılında yaptığınız hesapta, petrolün varil fiyatı 22 dolardı. Sizin petrolü çıkartma maliyetiniz 30 dolardı. Rezervlerine bakıp 'çıkartmayayım' diyorsunuz. Ama şimdi ne yaptık petrolün varil fiyatı 100-110 dolar civarında ve biz bunları açmaya başladık. Bize maliyeti 40 dolar. Biz 40 dolardan çıkartıp 110 dolara satıyoruz. Efsane şeklinde söylem ve ifadeler yanlış."
    ikinci olarak 2 Mart 2012 tarihli Ercan İnan'a ait köşe yazısı (ilgilenen internette tamamına ulaşabilir özet geçiyorum)
    "Bir kuyu açmanın en az 40-50 milyon dolardan başlayan, 200-300 milyon dolarlara kadar çıkan maliyeti varken petrol çıkan bir kuyunun kapatılması akla yatkın mı?
    Gerçek şu ki; açılan kuyular evet ekonomik değilse betonla kapatılıyor. Ancak bu kapatma işlemi Petrol Kanunu gereği yapılıyor. Çünkü arama yapan şirket, ister özel ister kamu şirketi olsun, açtığı kuyuda eğer üretim yapacak seviyede petrol bulamadıysa, aynen aldığı gibi bırakmak, kuyuyu kapatmak ve o bölgeden öyle ayrılmak zorunda.
    Petrol aramanın ve kuyu açmanın bir parçası da açılan kuyuyu kapatma süreci. İstatistikler gösteriyor ki petrol zengini kabul edilen bölgelerde bile, (Örneğin Kuzey Irak’ta) açılan her 10 kuyudan sadece 2’si ekonomik anlamda üretime değer bir rezerve sahip oluyor. Diğer 8 kuyu açıldığı gibi kapatılıyor.
    Kapatmanın Petrol Kanunu çerçevesinde belli kuralları var ve bu kapatma işlemi 1 milyon doların üzerinde bir maliyet de çıkarıyor. İsterseniz denizde kuyu açın, onu da kapatmak zorundasınız."
    "Aslında Türkiye'nin de petrolü var. Ancak Türkiye'nin yer üstü gibi maalesef yeraltı da çok girintili çıkıntılı bir yapıya sahip. Türkiye deprem kuşağında olduğu için sürekli yer altında kırılmalar oluyor ve küçük küçük çukurlar oluşuyor. Petrol, o küçük çukurların içinde birikmiş vaziyette. Yani geniş alana yayılmış bir yatak bulmak zor. Öyle olunca, açtığınız kuyuya harcadığınız para ile kuyudan çıkan petrolün getirisi bir ekonomik denklemde buluşmuyor."
    0 0
  • Ayşe Tatile Çıksın

    Toparlayacak olursak; yardım malzemeleri 1. harekattan önce ambargoya rağmen muhtelif ülkelerden temin edilmiştir. Libya'dan uçaklar için motor yağı, napalm malzemesi, 20 mm'lik top mühimmatı; İran'dan roketatarlar; Pakistan'dan mühimmat ve sağlık malzemesi teslim alındı (Kaynak: Turgut Özakman). dönemin başbakanı bülent ecevit kıbrıs konusunu görüşmek, müdahale edilecekse bile 3lü garantörler devletlerden olan ingiltere ile birlikte adaya müdahale etmek amacıyla 17 temmuzda londra'ya gitmiştir. ankara'da 18 temmuzda başbakan yardımcısı necmettin erbakan mgk'yı toplayarak müdahale yetkisi almış ve 20 temmuz 74'de türk ordusu ilk harekata başlamıştır. ilerleyen haftalarda cenevre'de barış konferansı toplanmış türkiyeyi temsilen dışişleri bakanı turan güneş heyete başkanlık etmiştir. Cenevre'de sürdürülen görüşmeler sırasında anlaşmanın mümkün olmadığı kanaati kesinleşince harekatın yeniden başlatılacağı anlamına gelen "Ayşe Tatile Çıksın" (Ayşe, Turan Güneş'in kızı Ayşe Güneş'in adıdır.) parolasını Türk Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Başbakan Bülent Ecevit'e bildirmiş ve 13 ağustos 74'de türk ordusu yeniden ilerlemeye başlamıştır.
    0 0
  1. Yeni Konu Ekleme

    Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.

  2. Arama Butonu

    Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.