machiavelli
Zafere giden her yol mübahtır
En Beğenilen Yazar Sırası
:
10
Toplam Başlık Sayısı
:
21
Toplam Puanı
:
128
Toplam Giri Sayısı
:
159
Bu Ayki Puanı
:
68
En Aktif Yazar Sırası
:
8
fransız devrimi
DonQuixote
bu yaşananlar kralın, halk içinde ki desteğini iyice azaltacaktı. bunun yanına bir de maddi olarak kötü bir durumda olan ülkede vergi reformuna gitme önerisi 1787 de soyluların, ruhban sınıfın ve yüksek yargıçların katılımı ile toplanan "ileri gelenler meclisinde" reddedildi. otoritesini neredeyse tamamen kaybeden kral louis etats-generaux'yu (genel meclisi) toplamak zoruında kaldı. denetimin neredeyse tamamen kaybedildiği kırsalda ise köylü isyanları patlak vermeye başlamıştı. bu sırada, 1789 da isyanların en doruğa ulaştığı zamanda "etats-generaux" toplandı.
kral, genel meclisi oluşturan meclislerin aynı anda değil de, ayrı ayrı toplanmasını istiyordu (genel meclisi oluşturanlar; halk meclisi, soylu meclisi, ruhban sınıfının meclisi). bu meclislerden birisi olan tiers-etats (halk meclisi, halkın soylular ve din adamlarından sonra kalan tüm sınıfları bu mecliste temsil ediliyordu ancak kalabalık tabii ki burjuvazinin elindeydi) bunu kabul etmedi ve 17 Ağustos 1789 da kendini "ulusal meclis" olarak ilan etti. bu meclis daha sonraları "kurucu meclis" ismini alacaktı. kralın zorla dağıtmaya çalıştığı bu meclisi halk çoktan benimsemişti. bu dağıtma girişimi sonucunda iyice galeyana gelen halk Ancien Regime'in sembolü olarak görülen Bastille hapishanesini zapt etti.
1789-1791 arasında geçen dönemde başkent dışında ki kentlerde resmi görevliler uzaklaştırıldı ve yeni meclise bağlı yerel yönetimler oluşturuldu. köylülerin silahlanması, yıllardır kanlarını emen feodallerin de sonunu getirmişti. son zamanlarda iyice azalan kırsalda ki soylu egemenliği de bu olaylarla fiilen yıkılmış oldu. daha sonra 4 ağustosda kurucu meclisin aldığı karar ile de feodallerin bütün hak ve ayrıcalıkları kaldırıldı. böylelikle feodalitenin tasfiyesi sağlanmıştı. 2 kasımda kilise malları satışa çıkarıldı. buna benzer bir çok kararla ekonomi düzeltilmeye çalışıldı.
eylül 1791 de yeni anayasa kabul edildi ve ulusal egemenlik ile güçler ayrılığı ilkesine dayalı meşruti monarşiye geçildi. 1 ekim 1791 de kurucu meclis yerini yasama meclisine bıraktı.
2. dünya savaşında çizgi romanlar
bjornzkan
Bu yöntem özellikle amerika tarafından kullanılsa da ( özellikle büyük buhran sırasında ve 2. dünya savaşının ateşli zamanlarında) miğfer devletler ve diğer müttefik devletlerde de sıklıkla kullanılmıştır. Ben amerika dan başlamak istiyorum. aslında 2. dünya savaşından önce de çizgiromanlar kullanılmaktaydı fakat özellikle
Büyük buhran sırasında zaten canı sıkkın olan halkı biraz da olsa eğlendirebilecek, çoğu zaman siyasi içerikte olan fiyatı da makul seviyede olan çizgiromanlar basılmaya başlanmıştı
1928 yılında Amazing Stories adlı yayıncı tarafından çıkarılan Buck Rogers isimli çizgi roman.
2. dünya savaşı sırasında ise bir yandan savaşta olan amerika bu yönden de miğfer devletlere savaş açmış durumdaydı. Savaş Yazarları adı altında toplanan yayıncılar ve yazarlar gerek amerikan politikası hakkında gerek ise miğfer devletlerinin propagandalarını çürütmek amacıyla çizgi romanları araç olarak kullanmaktaydılar.
Savaşın etkisi altında olan halkı bir nebze de olsa bu etkiden kurtarmak için eğlenebilecekleri ve de amerikan politikasını kavrayabilecekleri çizgi romanlar üretilmiştir. çizgi romanda altın çağ olarak adlandırılan bu dönemde Özellikle captain america, wondergirl ve superman önemli propaganda araçları olmakla birlikte captain marvel, batman, terror black ve daredevil gibi karakterler de propaganda aracı olarak kullanılmıştır
İlk başlarda özel şirketler altında yapılan bu propagandaların yararını gören abd, özel superman, bir captain america kadar olmasa da kendi çaplarında çizgi romanlar yayınladılar
temele inecek olursak bu propagandaların amaçları başlıca şunlardı;
abd halkının düşmanlarını tanımasını sağlamak
savaşın halk üzerindeki etkisini azaltmak
miğfer devletlerini halk gözünde acımasız, katil statüsüne indirmek
müttefik devletlerinin savaşının bir amacı olduğunu halka bildirmek
miğfer devletlerin propagandalarını yalanlamak, çürütmek
not: halihazırda çizgi romanın babası konumunda olan abd hakkında bilgi kolay bulunurken miğfer devletler ve diğer müttefik devletler hakkında bir araştırma gerekiyor. eğer sağlıklı kaynaklara ulaşırsam mutlaka ikinci, üçüncü bir part halinde yayınlarım)
fransız devrimi
DonQuixote
solcu grup ise jakobenler olarak bilinen bir kulübe üye 146 mv.den oluşuyordu. bunlarında içinde çeşitli hizipler bulunuyordu. jakobenlerin çoğu banker, tüccar gibi orta sınıfa mensuptu. bunların dışında "bağımsızlar" ya da "anayasacılar"dan oluşan 345. mv vardı.
feullantlar kulübüne, yalnızca 1791 anayasasını savunan bir grup ile ılımlı burjuvalar mensuptu. buna karşılık olarak jakobenlerr giderek daha halkçı hale gelerek, orta sınıfın yanında esnaf ve zanaatkarlarında desteğini almayı başardı. bu süreçte jakobenler sadece mecliste kalmamış, giderek halk içinde de yayılmaya başlamış ve ülkenin dört bir yanında açtıkları kulüplerle halkı da örgütlemişti. grubun en önemli sözcüsü ve devrimin neredeyse lideri haline gelecek olan Maximilien Robespierre ve yine dönemin en önemli hatiplerinden birisi olan jacques pierre brissot bu kulübe üyeydi.
yasama meclisinde kral ile meclis arasında ortaya çıkan problemler giderek daha büyük anlaşmazlıklara sebep oluyordu. ekonomik sorunlar yine ortaya çıkmış, 1791 sonbaharında isyanlar yeniden patlak vermeye başlamıştı. bunların en büyük sebeplerinden birisi paranın değerinin düşmesi ve gıda maddeleri gibi en temel ihtiyaç ürünlerinin fiyatlarının artmasıydı. halk, esnafı fiyatları düşürmesi için sıkıştırıyor, reddeden dükkanları yağmalıyordu. bunun yanı sıra gıdda maddesi taşıyan araçlar yağmalanıyor, halk tarafından el konuyordu. orta ve güney fransa da yeni meclise bağlı şato gibi yerler de yağmalanmaya ve ateşe verilmeye başlanmıştı.
bu karışıklıkların üstüne, din alanında ki sorunlar da eklenmeye başladı. bunun başlıca sebebi "rahipler medeni yasasına" yemin etmeyen rahiplerdi. mevcut düzene karşı çıkmakla kalmıyor, ellerinden geldiği sürece devrime karşı olan halkı kışkırtıyordu.
fransa daki bu karışıklıkları endişe ile izleyen diğer ülkeler devrimin kendi ülkelerine sıçrama ihtimalinden korkuyorlardı ve bu doğal olarak fransa için bir dış tehdit oluşturuyordu. bu karışık dönemde meclisin ürkek ve kararsız tutumu da olayların iyice alevlenerek artmasına neden olmuştu...
Yggdrasill
bjornzkan
Asgard
Asgard, gökyüzünde bulunan, norse tanrılarının çoğu tarafından korunan ve Odin ile Aesir kraliçesi Frigg'nın yönettiği dünyadır. (frigg iskandinav mitolojisindeki güzellik tanrıçasıdır ve ingilizcedeki cuma(friday) frigg'den gelmektedir) Asgard da çoğu tanrının kendi mekanı bulunması ile birlikte genel olarak savaş tanrılarından oluşan Aesir'in mekanıdır.
asgard'tan midgard(ölümlüler dünyası)'a gökkuşağından bir yol vardır ve savaşta ölen vikinglerin bu yolu katederek asgardın içindeki valhalla'ya(cennet) gireceğine inanılmaktadır.
Asgard'tan midgard'a uzanan yol
heimdall ise asgard'ın bekçisidir ve 9 dünyayı da izleyebilecek gözleri olduğuna inanılmaktadır.
Heimdall(temsili)
Korkunç İvan
sotarih
Rusyanın modern gücünün üssü..Korkunç İvan ve Rusya' yı Rusya yapan bir Sibirya...
Osmanlı Devletini Çöküşe Uğratan Nedenler
Cyesilbag
Saygilarimla,
Ç.
lev tolstoy
sotarih
Zengin bir ailenin çocuğu olarak Rusya'nın Tula şehrindeki Yasnaya Polyana adlı konakta doğdu. Çok küçük yaşlarında önce annesini, sonra babasını kaybetti, yakınlarının elinde büyüdü. Çocukluğundan beri gerçekleri incelemeye karşı büyük bir ilgisi vardı. Öğrenimini tamamlamak için Moskova'ya gitti. Çalışkan zeki bir öğrenci olarak başarı ve sevgi kazandı. Fransızcasını ilerletmiş, Voltaire'i ve J. J. Rousseau'yu okumuş, bu iki yazarın kuvvetli etkisinde kalmıştı. Yasnaya-Polyana'ya döndü, yoksul köylüler arasına katıldı. İlk eseri olan "Çocukluğum"u bu sıralarda yazdı.
Bir süre sonra orduya girdi; Kafkasya'ya gitti. Kafkas halkının yoksulluk dolu yaşayışlarını ele aldığı izlenimlerle ilk gerçekçi hikâyelerini yazdı. 1854'te Kırım savaşı'na subay olarak katıldı. Sonra askerlikten ayrılıp Petersburg'a gitti. Bir kısım eserlerini oldukça sakin geçirdiği o yıllarda yazdı. Yine de içinde, aradığını bulamayan bir ruh çalkalanıyordu. Batı Avrupa ülkelerinde uzun bir gezintiye çıktı. Almanya, Fransa ve İsviçre'de dolaştı. Yurduna dönüşünde yine Yasnaya-Polyana'ya yerleşti. Asalet ünvanlarından, lüksten sıkılıyordu. Köyünde bir okul kurdu. Bu okul, öğrenim ve eğitim bakımından yepyeni bir kurumdu. Huzura kavuştuğuna kanaat getirdikten sonra, 1862'de evlendi.
Tolstoy evlendiğinde karısı Sophie Behrs 16 yaşında idi. Bu evlilik onun düzenli bir hayat özlemini giderecekti. Bu evlilikten 12 çocukları oldu; bu çocuklardan 5'i öldü. Eserlerinden en kuvvetli olan iki romanı "Savaş ve Barış" ile "Anna Karenina'yı" bu dönemde yazdı. Karısı, eserlerini yazmasında en büyük yardımcısıydı. Hatta "Savaş ve Barış"ın düzeltmelerini 12 kez yapıp yazmıştır. Aradan bir süre geçince yeniden, bu sefer eskilerden daha şiddetli bir moral çöküntüsüne uğradı. Geniş halk yığınlarının, özelikle Rus köylüsünün yoksul, perişan durumu onu çok üzüyordu. Bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Kaba saba giyiniyor, giydiği her elbiseyi kendisi dikiyordu. Değişmeyen tek tarafı bıkıp usanmadan yazmasıydı. "Kroyçer Sonat", "Efendi ile Uşak", "Karanlıkların Gücü", "İman nedir", "İnciler", "Kilise ve Devlet", "İtiraflarım" hep bu yılların ürünleridir.
Eserlerinde insanlığın çeşitli meselelerine değinen Tolstoy'un dünya ölçüsünde bir sanat ve fikir değeri vardır. Kendi ülkesinin toplumsal siyasal çalkantılarını, halkının yaradılışını, yaşayışını büyük bir ustalıkla yansıtmıştır. Gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduğu kadar, bir filozof ve bir eğitimci olarak da ün kazanmıştı. Yukarıda sayılanların dışında "Diriliş", "Gençliğim", "Çocukluk", "Hacı Murat", "Ayaklanış", "Sergi Baba", "Tanrı Bizim İçimizdedir", "Kazaklar", "Tesadüf", "İki Süvari" gibi eserleri vardır.
Tolstoy 82 yaşındayken, 1910 yılında öldü. Kış ortasında evini terk ettiğinde hasta düştükten sonra, Astapovo'da tren istasyonunda zatürre'den öldü. Polis, cenazesine katılmak isteyenlere ulaşımı sınırlandırmak için çalıştı, ama binlerce köylü cenazesinde sokakları doldurdular.
82 yaşında vefat eden Tolstoy birçok kez büyük sıkıntılar yaşamıştır. Marksizm'den etkilenerek oluşturduğu mülkiyet konusundaki radikal fikirleri nedeniyle bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Bu sebeple ailesiyle arası açıldı. Hıristiyan anarşizmini geliştirmeye çalıştığı "Tanrının Egemenliği İçinizdedir" kitabıyla yeni bir Hristiyanlık akımı tanımlaması, Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edilmesine sebep oldu. Tolstoy, ömrünün son yıllarını büsbütün derbeder bir şekilde geçirdikten sonra, bir küskünlük sonucunda, evini bırakıp yollara düştü. Astapovo tren istasyonunda ölü olarak bulundu. Ölümüne zatürrenin sebep olduğu bilinmektedir. Hayatı boyunca yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalıştı. Eserlerinde bunu eksiksiz olarak yansıtmayı hedef edinmiş en büyük Rus yazarlarından birisi olarak edebiyat ve dünya tarihindeki yerini aldı.[1]
Kaynak : http://tr.wikipedia.org/wiki/Lev_Tolstoy
Zafer işareti
Mstftnrykl
2. dünya savaşı sonrası Churchill tarafından zafer manasında yapılmıştır.
İngilizce Victory yani zafer kelimesinin baş harfini temsil eder.
Vietnam savaşı sırasında savaş karşıtları tarafından barış manasında kullanılmıştır.
İran-Irak Savaşında Türkiyenin İrandan Kurtardığı Japonlar
Baycu
-Uçaksavar füzeleri uçağın 5 metre yakınından geçiyordu.Yine de görevi kabul etmemek aklımızdan bile geçmedi. Orada kalsalardı roket ya da bombayla havaya uçacaklardı. Japonlara karşı Türk Milleti olarak sempatimiz vardır. Bu görevi seve seve yine yaparız”
İşte dostlar, Japonlarla tarihten gelen dostluğumuzun gereğini yapmıştık..
keşifler her zaman heyecanlı mıydı? radyumdan diş macunu mu?
Medusa
"On sekiz yaşında bir genç olan Mae Kaene, 1924 yılının yaz aylarında pek çok yaşıtı arkadaşının çalıştığı Waterbury Saat Fabrikası’nda işe girmişti. İş oldukça kolay görünüyordu: Kol saati kadranını bir fırça ile karanlıkta parlayan boya ile boyamak. Ücreti de fena sayılmazdı, 40 saatlik haftalık çalışma karşılığı 18 dolar alacak, üstelik de her bir boyadığı saat kadranı başına da ilaveten 8 sent kazanacaktı. Savaş yeni bitmiş, askerlerin cephede, siperlerinde iken taktığı son teknoloji ürünü karanlıkta parlayan saatler moda olmuş, herkes bir Waterbury saati ister olmuştu. Artan talebi karşılamak için Waterbury Saat Fabrikası üretim tesislerini genişletmiş ve el oyalayıcı bu işi üstlenecek çok sayıda 20’li yaştaki genç kızı işe almıştı.
Karanlıkta parıldayan bu mucizevi boya, çinko bir bileşim karıştırılmış radyoaktif radyum tuzlarından ibaretti.
......... Yayılan ışık, çok kuvvetli olmadığından gündüzleri görünmüyor, ancak geceleri parıldayarak saat kadranının görülebilir hale gelmesini sağlıyordu. Düşman tarafından fark edilmeden askerlerin günün hangi saatte olduklarını anlamaya yarayan bu kimyasal karışım, savaşın bitmesiyle lüks evlerde aranan bir dekorasyon malzemesi haline gelmiş, artan talep firmanın hızla büyümesini sağlamıştı.
Genç Mae, yeni işinden memnun değildi. Arkadaşları, saat kadranını en dikkatli ve muntazam şekilde boyamak için uğraşıyor, boyaya daldırdıkları fırçanın ucunu dudakları yardımıyla sivrileştirip rakamları öyle boyuyorlardı. Oysa Mae, boyanın tadını acı, kıvamını pütürlü ve iğrenç bulduğu için fırçayı ağzına sokarak sivrileştirmek istemiyor, bu da boyadığı saatlerin muntazamlığını bozuyor, boyama hızını azaltıyordu. Arkadaşları mesai sonrasında ellerinde kalan fazla boyayı parlaması için dişlerine, saçlarına sürüyor, tırnaklarını ışıltılı bir manikür için bu boyayla boyuyor, hatta pahalı parfümerilerde satılan radyumlu mucizevi güzellik kremlerine, toniklere paraları yetmediği için yüz ve boyunlarına bu boyaları sürüyorlardı. Oysa Mae boyayı ne tatmak ne de ona dokunmak istiyordu. Birkaç hafta sonra, ustabaşı günde ancak 8 kadran boyayabilen Mae’yi yanına çağırarak başka bir iş bulmasını önerdi, zira diğer işçiler neredeyse 100 saat kadranını bir günde bitirebiliyorlardı. Zaten yaptığı işi sevmemiş olan Mae, bu fırsatı kullanarak kadran boyama işinden istifa ederek aynı şirketin idari ofislerinden birinde memurluk yapmaya başladı.
Mae işten ayrıldıktan kısa bir süre sonra iş arkadaşları birer birer gizemli hastalıklara yakalanmaya başladı. Ağızlarında yaralar açılıyor, dişleri dökülüyor, çene kemikleri eriyor, pek çoğunda tedaviye yanıt vermeyen derin bir kansızlık baş gösteriyordu. Beş yıldır fabrikada saat boyayan Frances Splettstocher, ağrıyan dişi ve çenesi nedeniyle dişçiye gitmiş, çürükten şüphelenen dişçi, ağrıyan dişi çekerken Frances’in çene kemiği kopmuş ve yanağında kapanmayan bir yara açılmıştı. Pek çok başka mesai arkadaşı da benzer dertlerden muzdaripti; çene kemikleri veya diğer kemikleri eriyor, durduk yerde kırılıyor, parçalanıyor veya tümöre dönüşüyordu.
1924 yılı sonunda, fabrika işçilerinin yedisi bu gizemli hastalık nedeniyle ölmüştü bile. Artan ölüm ve hastalık vakaları dikkatleri çekmesine rağmen, kimse 19. yüzyılın mucizevi buluşu olan radyoaktif radyumun bu gizemli hastalıkların nedeni olduğuna inanmıyordu.
...........Çoğu kimse, bu denli yüksek enerji içeren bir maddenin mutlaka müthiş güçleri olacağında hemfikirdi. Hatta Pierre Curie, koluna 10 saat boyunca bir parça radyum bağladıktan sonra kolunda yanık olduğunu fark edince bu maddenin mutlaka kansere iyi geleceğine kanaat getirmişti. Tüm Avrupa ve ardından Amerika’yı bir radyum çılgınlığı sardı. Pek çok firma, el birliği ile güzellik kremlerinden diş macunlarına, çukulatadan boğaz pastillerine kadar radyum içeren ürünler satmaya başladı. Bu firmaların iddiasına göre radyum siyatiğe, lumbagoya, gut hastalığına, romatizmaya, hipertansiyona, kansere, körlüğe…. kısaca aklınıza ne gelirse, tüm hastalıklara iyi geliyordu. Radyum içeren su damacanaları şifa niyetine evlere girdi, kaplıcalarda radyum tuzu kullanılmaya başladı. .."
***
ışıl arıcan, "radyum kızları"
http://www.acikbilim.com/2014/12/dosyalar/radyum-kizlari.html
(kaynak belirtmeden paylaşmayalım emeğe saygı. atıf koşulları için bkz. http://www.acikbilim.com/kullanim-izinleri)