armin
a state of trance
En Beğenilen Yazar Sırası
:
16
Toplam Başlık Sayısı
:
12
Toplam Puanı
:
100
Toplam Giri Sayısı
:
76
Bu Ayki Puanı
:
-7
En Aktif Yazar Sırası
:
13
  • hollande'nin paris saldırıları hakkında bu bir savaş sebebidir demesi ne anlama geliyor?

    Hollande'nin paris saldırılarının ardından yaptığı açıklama "Bu bir savaş sebebidir" aslında çok farklı anlamlar içermektedir. Bu olaylarda siviller katledilmiş olsa da Avrupa'nın işine yarayan en az 3 sonuç çıkmış veya çıkacaktır. Bunlar;

    1) Avrupa, mülteci akınının önünü kesinlikle kesecektir. Terör bahane edilecek ve istenmeyen mülteciler alımı durdurulacak. Burada saldırganların bazılarının Belçikalı olması da koz olarak kullanılacak, bu durum teröristlerin tüm Avrupa'ya yayıldığını belirtecek ve genel bir bariyer konulacak.

    2) Fransa eğer Suriye'ye direk savaş ilan edip, Nato'yu veya Birleşmiş Milletleri beklemeden hareket ederse bu durum sonucunda tamamen Rusya'nın elinde olan Suriye politikası ABD-Fransa işbirliğiyle el değiştirebilir. Fransa'nın ortadoğudaki hakimiyeti azımsanamaz derecedir. Öte yandan Hollande'nin G20 zirvesine katılmaması da bireysel hareket edeceğinin habercisidir.

    3) Eğer Suriye'de sıcak savaş girilirse Avrupa'nın şu anda yerlerde olan ekonomisi canlanacaktır. Burada en çok payı fransa ve abd kapacak, hem savaş sırasında silah ticaretinden parayı vuracaklar hem de sonrasında Suriye'yi kendi çıkarlarına göre yöneteceklerdir.

    Bu anlattıklarım size komplo teorisi olarak görünse de ileride karşılaşırsanız şaşırmayın.
    0 3
  • 2. dünya savaşında çizgi romanlar

    Bu yazımda 2. dünya savaşı sırasında oldukça popüler olan bir propaganda yöntemi olan çizgi romanlardan bahsedeceğim.
    Bu yöntem özellikle amerika tarafından kullanılsa da ( özellikle büyük buhran sırasında ve 2. dünya savaşının ateşli zamanlarında) miğfer devletler ve diğer müttefik devletlerde de sıklıkla kullanılmıştır. Ben amerika dan başlamak istiyorum. aslında 2. dünya savaşından önce de çizgiromanlar kullanılmaktaydı fakat özellikle
    Büyük buhran sırasında zaten canı sıkkın olan halkı biraz da olsa eğlendirebilecek, çoğu zaman siyasi içerikte olan fiyatı da makul seviyede olan çizgiromanlar basılmaya başlanmıştı
    1928 yılında Amazing Stories adlı yayıncı tarafından çıkarılan Buck Rogers isimli çizgi roman.


    2. dünya savaşı sırasında ise bir yandan savaşta olan amerika bu yönden de miğfer devletlere savaş açmış durumdaydı. Savaş Yazarları adı altında toplanan yayıncılar ve yazarlar gerek amerikan politikası hakkında gerek ise miğfer devletlerinin propagandalarını çürütmek amacıyla çizgi romanları araç olarak kullanmaktaydılar.

    Savaşın etkisi altında olan halkı bir nebze de olsa bu etkiden kurtarmak için eğlenebilecekleri ve de amerikan politikasını kavrayabilecekleri çizgi romanlar üretilmiştir. çizgi romanda altın çağ olarak adlandırılan bu dönemde Özellikle captain america, wondergirl ve superman önemli propaganda araçları olmakla birlikte captain marvel, batman, terror black ve daredevil gibi karakterler de propaganda aracı olarak kullanılmıştır




    İlk başlarda özel şirketler altında yapılan bu propagandaların yararını gören abd, özel superman, bir captain america kadar olmasa da kendi çaplarında çizgi romanlar yayınladılar


    temele inecek olursak bu propagandaların amaçları başlıca şunlardı;
    abd halkının düşmanlarını tanımasını sağlamak
    savaşın halk üzerindeki etkisini azaltmak
    miğfer devletlerini halk gözünde acımasız, katil statüsüne indirmek
    müttefik devletlerinin savaşının bir amacı olduğunu halka bildirmek
    miğfer devletlerin propagandalarını yalanlamak, çürütmek

    not: halihazırda çizgi romanın babası konumunda olan abd hakkında bilgi kolay bulunurken miğfer devletler ve diğer müttefik devletler hakkında bir araştırma gerekiyor. eğer sağlıklı kaynaklara ulaşırsam mutlaka ikinci, üçüncü bir part halinde yayınlarım)
    0 6
  • Türkiye'nin Dış Politika Tarihi

    En çok ithalat yaptığımız 10 Ülke

    1) Rusya
    2) Çin
    3) Almanya
    4) ABD
    5) İtalya
    6) İran
    7) Fransa
    8) G. Kore
    9) Hindistan
    10) İspanya

    Burada bakın dikkatinizi birşey çekti mi? Japonya yok. Bu da Japonya'nın tekonoloji anlamında ne kadar geri kaldığını gösteriyor. G. Kore hem tüm bloklarla yaptığı ikili anlaşmalarla hem de üstün teknoloji üretimiyle devleşti. Karlılığı da yüksek.

    Birşeyin daha dikkatinizi çekmesi lazım. Hem de büyük bir şey
    İhracat ve İthalat yaptığımız ülkelerin dahil olduğumuz 3 ekonomik bloktaki ülkelerle alakası bile yok. İşte bu yüzden Türkiye dış politikası bu gidişle daha da kötüleşmeye mahkum. Bizim ithalat ve ihracat yaptığımız bu ülkelerle cross tarde (çapraz ticaretimizin) olduğu ülkelerle iş birliği yapmamız lazım, Nijerya, Malezya ile değil.

    Bu durumda açıkça görülüyor ki büyük ekonomiler değil yerel ekonomilerle yaptığımız anlaşmalar çok yanlış bir politika çünkü yerel eknomilerle ticaretimi yok. Ya ticaretimizi işbirliği yaptığımız ülkelere kaydırmalıyız ya da ticaret yaptığımız ülkelerle işbirliği yapmalıyız.

    Öte yandan Irak ve Suriye'de müthiş bir pazar oluşacak. Tüm dünya ülkeleri şu anda bu coğrafya'dan pay alma çabası içerisinde. Çin Irak'ın Güneyine şirket kurdu ve 10 bin personelini buraya gönderebilmek için burada havalimanı bile kurdu. Rusya, ABD, Fransa, İran, Çin hepsi bu topraklar altında yatan ve henüz çıkarılmamış yeni petrollerin peşinde. Önümüzdeki 50 yıl boyunca dünyanın ihtiyaç duyduğu petrolün Irak'tan karşılanacağını düşünürsek bu bölgeden pay alan geleceğin ekonomisine sahip olacak ülke demektir.
    Türkiye'nin uzun vadeli sanayi kalkınma planlarının olmadığını düşünürsek yapması gereken en mantıklı şey doğru yerde saf tutup bu 2 ülkede doğacak ekonomik çıkarlardan pay almak ve coğrafi konumunun avantajını kullanmak olacaktır. O iki ülke yeniden inşa edilmek zorunda sadece inşaatı için bile ihracat yapılsa bir ülke ihya olur. Tabi ki bu da geçici bir süre için geçerli kazanılan paranın acilen sanayiye yatırılıp kendi hammedelerimizle kendi kendimize bir şeyler üretip ihraç edebiliyor olmamız lazım ve bu şeylerin kesinlikle "hafif" olması lazım.
    0 1
  • fransız devrimi

    sağlık sorunlarım ve vizelerimin başlamasından dolayı bir hayli gecikti yazı farkındayım, kusura bakmayın. bu hafta da böyle olacak maalesef, hafta sonu elimden geldiğince yazacağım.

    burjuvazi 1789'da gösterdiği örgütlülüğü bu kez gösteremiyordu. köylü ayaklanmaları bir kez daha güçlü bir şekilde yayılmaya başladı. bütün bu olanlardan sonra "zengin burjuvazi" iktidarı kaybetme korkusuyla, krallıkla uzlaşma yoluna gitti.

    "orta burjuvazi" ise krala güvenmiyor iktidarını korumanın yolunu halkla birlikte hareket etmekte buluyordu. orta burjuvazinin önde gelenleri halktan kopmamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. bunların yanında kral, ikiyüzlü bir politika sergiliyor bir yandan rahip ve aristokratların tekrar iktidarı alması için uğraşıyor diğer yandan alman prenslerine karşı savaş açılması ile ilgili meclis önerisi için zengin burjvazinin desteğini istiyordu. krallığın amacı böyle bir savaş sırasında ve sonrasında ülke tek yumruk olacak, krala yeniden eskisi gibi yetkileri geri verilecekti.

    zengin burjuvazi dediğimiz kesim yani brissot grubunun amacı ise (daha sonraları jirondenler oluyor) kralın ve saray erkanının gerçek yüzünü halka göstererek, zayıf düşmelerini sağlamaktı. bunların dışında krallık kendilerini destekleyen brissot grubuna arka çıktı ve savaş açılmış oldu.

    bu arada jakobenler içinde brissot grubu ile robespierre arasında ayrılıklarda başlamıştı. bu savaş siyasetine en büyük destek nasıl ki jakobenler içinden geldiyse, aynı şekilde en güçlü muhalefette jakobenlerden gelmişti. Robespierre krallığın ve savaşın amacını daha iyi kavramış, brissot'u 3 ay boyunca hiç durmadan eleştirmişti. bunun sonucunda sol grup kendi içinde hızla ikiye ayrıldı. robespierre jakobenlerin başında kaldı ve brissotun sözcülüğünü yapığtığı grup jirondenler olarak ayrıldı.

    jirondenlerin desteklemesi ile 25 martta i. françois'e ültimatom verildi ama bir karşılık gelmedi. daha sonra 20 nisan 1792'de avusturyaya savaş açıldı.
    0 2
  • Batı Mı Daha Medeni Doğu Mu Daha Geri

    Düşünüp dururum hep bu soruyu Batı Mı Daha Medeni Doğu Mu Daha Geri?

    Tarihi incelediğimizde medeniyetin doğuda başladığını bilmeyen yoktur. medeniyet derken yanlış anlaşılmasın ilim-bilim medeniyetini kastediyorum. sümerlerde yazının başlamasıyla beraber mezopotamya bölgesinde islam dini gelene kadar oldukça büyük bilimsel ilerlemeler kaydedilmiştir. İslam dininin etkisiyle beraber İbni sina gibi bir tıp biliminin babasının dahi engellendiği tarih kitaplarında yazmaktadır. tarihimizdeki osmanlı devleti de keza aynı şekilde bir takım bilimsel ve sanatsal gelişmelere kendini kapatmıştır. (portrenin bile günah sayıldığı dönemler) şuandaki doğuya gelecek olursak sonuç çocuk yaştaki kızların evlendirilmesinden, kadınların taşlanmasına kadar yaşam dışı uygulamaların olduğu, 7/24 uyuşturucu kullanıp da 250 grama ve paraya bu kadar tamah eden şuanda başka bir millet yoktur demekten kendimi alamıyorum.

    Şimdi gel gelelim batıya... dünyada katliamları, sömürgeciliği, dini kullanmayı başlatan bir toplum olarak yayılan batı şimdi dünyanın medeniyet ekolü haline bürünmüştür. Bürünmüştür demeyelim haksızlık olması medeniyet kavramına ev sahipliği yapmıştır. gel gelelim bunun sebebine, kimse batıya sütten çıkmış ak kaşık demiyor yanlış anlaşılmasın. çünkü bu sözlükte muhafazakar arkadaşlarımında olduğunu biliyorum hemen saldırı pozisyonuna geçecekler o yüzden kimsenin savunmasını yapmadığımı belirtmek isyorum. tekrar konuya dönmem gerekirse de bu medeniyet beşiği batının, haçlı seferlerinden başladığı, kızıl derili soykırımlarına , afrika ülkelerindeki misyonerlik faaliyetlerindeyken kölelik sistemi oluşturmaya, yahudi kıyımlarından kendilerine ait olmayan topraklara hüküm sürmeye kadar adaletsizliğin dibine vurmuş olsalar da bu toplum reform ve rönesansla kendini aştı. dini kullanmak isteyene sen dur bakalım dedi, krala seni ben seçtim ben yönetirim dedi, ben savaşlardan dersimi aldım geçmiş geçmişte kaldı demeyi bildi. Bugün ateist oranı fazla ülkeler ile gelişmişlik düzeyi en yüksek olan ülkeler arasındaki doğru orantı olmasının apaçık sebeplerinden birisidir belki bu. insan haklarının en çok korunduğu ülkeler arasında batı ülkeleri yer alır. neden mi çok açık söyleyim biz hala sakız orucu bozar mı diye kendini din alimi gibi tanıtan adamlara her yıl aynı soruyu sorup defalarca kendimizi gelişteremedik ya, kütüphane sayımız hala aynı yerinde sayıyor ya, bu zamana kadar 2 tane nobel ödüllü alan kişi çıkarabildik ya, biz hala medeniyeti batıdan mı öğreneceğiniz dedik ya, türk, kürt, laz, alevi dedik diye insanların alnına kara lekeyi bastık ya...
    İşte bu yüzden sen yerinde bile kalmadın sen geriye gittin gidiyorsun... doğudaki zenginin parasını bile batının medeniyeti yiyor. neden mi çünkü doğulu parayı medeniyet sanıyor. şimdi karar sizin batı mı daha medeni doğu mu daha geri....
    0 4
  • Baba Vanga

    Gerçek ismi Vangelia Pandeva Dimitrova olan bulgar ve kör kahindir. Kendisinin mistik güçleri olduğuna milyonlarca inanmıştır. Hayatını Bulgaristan'da, Kozhuh dağlarında geçiren baba vanga aynı zamanda fitoterapi alanında uzmanlığıyla bilinir. 20. yüzyılın Nostradamus'u olarak bilinen Baba Vanganın kehanetlerinden bazıları şunlardır;

    2014 - Kimyasal savaşların etkisi sebebiyle dünyadaki insanlarının çoğu deri kanseri olacaklar veya deriye bağlı hastalıklarına yakalanacak.
    2016 - Avrupa Nüfusu neredeyse yarı yarıya düşecek.
    2018 - Çin dünya çapında büyük bir ekonomik güç olacak.
    2028 - Petrol ve diğer yeraltı kaynaklarından ziyade yeni bir enerji kaynağı bulanacak. geliştirilecek.
    2033 - Kutup buzları gitgide eriyecek ve dünya okyanus seviyesi çıkacak.
    2043 - Müslüman dinine sahip bir devlet yeniden Avrupa'da tek güç olacak.
    2046 - Tedavi edilmeyecek hiçbir organ kalmayacak.
    2076 - Tüm dünyada "sınıfsız" komünizm sistemi yerleşecek.
    2084 - Doğa kendi kendini yenileyecek.
    2088 - Yeni üreyen bir hastalıkla insanlar saniyeler içinde yaşlanacak.
    2100 - İnsan tarafından yapılan bir Güneş, Dünya’nın karanlık tarafını da aydınlatacak.
    2125 - Macaristan’da, uzaydan sinyal alınacak bunula beraber insanlar tekrar Vanga’yı hatırlayacak.
    2130 - Uzaylılar gün yüzüne çıkacak ve onların önerisiyle su altında Koloniler kurulacak.
    2154 - Hayvanlar yarı insan halini alacak.
    2167 - 5. Din ortaya çıkacak.
    2170 - Dünyada büyük kıtlıkla kuraklık yaşanacak.
    2183 - Mars’taki koloni nükleer ulus haline gelip ve dünya'dan bağımsızlığını isteyecek.
    2201 - Güneş’teki termonükleer reaksiyon yavaşlayacak ve ısı düşecek.
    2256 - Sürekli aratacak uzay yolculuklarında dünya’ya yeni hastalıklar getirecek.
    2299 - Fransa’da İslam’a dinine karşı ayaklanacak.
    2304 - Dünyanın uydusu olan Ay'ın gizemi çözülecek.
    2480 - İnsan tarafından yapılan iki güneş çarpışacak ve Dünya tekrar karanlığa bürünecek.
    3797 - Ve Dünyanın sonu gelerek Dünya’daki tüm yaşam ölecek.
    0 1
  • fransız devrimi

    gecikme için özür dilerim. vizelerim bu hafta bitti. yazıyı da muhtemelen bu gece tamamlarım.

    dük de brunswick yönetiminde ki prusya ordusu ile göçmenlerden oluşan ve başlarında conde'nin bulunduğu ordu harekete geçince 11 temmuz 1792'de yasama meclisi "vatanın tehlikede" olduğunu ilan etti. tehlike gerçektende kapıya dayanmıştı. dük brunswick, bizzat yazdığı bildiri de parisin işgal edileceğini söylüyor, karşı koyanlarınsa öldürüleceğini duyuruyordu. bunun yanında kraliyet ailesinden kimsenin kılına zarar gelmemesini söylüyordu.

    ama bu saray ve çevresinin beklediği gibi bir etki yapmaktan çok uzakta kalmıştı. halkın daha da kızmasına sebep oldu. 10 ağusos 1792de ikinci devrim denebilecek büyüklükte sadece pariste de değil, bütün ülkede bir ayaklanma başladı. bu ayaklanmalar üzerine 1791 anayasası askıya alındı. paris seçim kurulu herkese seçim hakkı tanıdı. robespierre bu hareketi yönetiyordu ve isyan bir kez daha başarılı olmuştu. yeni bir anayasa hazırlandı ve kralın tüm yetkileri düşürüldü. kral ve ailesi "temple hastahanesin" kapatıldı. krallık ve krallıkla beraber feullantlar, zengin burjuvazinin bir kısmı ve krallıkla işbirliği içerisinde olan gruplar sahneden çekilmek zorunda kalmıştı.

    yeni seçileceklerle birlikte yeni bir anayasa yapımı için "konvansiyon hükümeti" kurulması kararı alındı. fransız devrimi asıl şimdi gerçekleşmişti. halk siyaset'e doğrudan katılım sağlıyordu. daha halkçı bir hükümet ve daha demokratik(!) bir cumhuriyet kurulmuştu.

    geçici bir yürütme kurulu seçildi. bu yürütme kurulu yasama meclisi tarafından seçilmişti. adalet bakanı dantonda kurulda görev alıyordu. yasama meclisinin son dönemlerinde komün* ile meclis arasında bir rekabet ortaya çıktı. sonunda meclis, komünü tanımak zorunda kaldı. meclis ile komün arasında ki bir denge olarak ortaya çıkan kişi dantondu ancak devrimci bir tutum takınan danton, komüne yakın duruyordu.

    (*komün ya da asi komün: fransız devrimi sırasında ki paris komünü, 1789da kuruldu ama özellikle 1792-95 arasında paris hükümeti gibi görev yaptı. komün, 1792 yazında yasama meclisinden emir almayı reddedince asi komüne dönüştü.)

    Bastille baskınından ve halk ayaklanmasından 3 yıl geçtikte sonra yani 1792de ülke de tam bir birlik sağlanamadı. güç üçe ayrılmıştı; komün, meclis ve yürütme kurulu.
    0 1
  • fransız devrimi

    3 haziran 1793te büyük toprak sahiplerinin arazilerini köylülerin, parasını daha sonra ki 5-10 yıl içerisinde ödemesi koşuluyla satın alabilecekleri bir kanun çıkarıldı. bir toprak reformuydu bu. daha sonra konvansiyon vakit kaybetmeden asli görevini yerine getirerek 24 haziranda yeni anayasayı çıkardı. bu 1793 anayasası siyasi bir demokrasi rejiminin temel hatlarını belirliyordu.

    jirondenler bu süreçte yine bir isyana kalkıştı ancak konvansiyon hükümeti bu isyanı çok şiddetli bir şekilde bastırarak karşılık verdi. ispanya, normandiya gibi sınırlarda ise cumhuriyet ordusu sürekli geri çekilmekteydi. 1793'te marat'ın bir kadın tarafından öldürülmesi, beklenmedik bir sonuç doğurdu ve montagnardların güç kazanarak yeni bir devrimci sıçrama yapmasına olanak verdi. bunun sebebi maratın halk arasında çok sevilmesi ve ölümünden sonra mirasının sahiplenilmesiydi.

    daha sonra kamu güvenliği komitesi de yenilendi ve danton komiteden atıldı. sonraları bu komiteye robespierre de alındı. anayasa henüz yürürlülüğe girmemişti. daha sonra bir kuraklık baş gösterince tekrar başlayan isyanlar da toulon'un kral taraftarları tarafından ingilizlere teslim edildiği haberi gelince jakobenler artık harekete geçmeye karar verdiler.

    bir süredir baskıyla tutulan halk galeyana geldi. bu sefer işçiler komünden ekmek istemek için bir araya geldiler. komün ise, ertesi gün toplanmalarını ve bu isteklerini konvansiyona kabul ettirmelerini söyledi ve bunun için zor da olsa ikna etti. ertesi gün işçiler, pariste kalabalık gruplarla yürüyüşe başladı. bu yürüyüşler sonucunda konvansiyon isteklerine boyun eğdi. bunun yanı sıra konvansiyondan bir de şüpheli görülenlerin yakalanması kararı çıktı ve 5-6 bin kişilik bir devrim ordusu kurulması kararı çıktı. halk hareketi büyük bir başarı daha kazanmıştı.

    ekim ayında davalara başlandı. fransız devriminden yaklaşık 70 yıl sonra charles dickens tarafından yazılan "iki şehrin hikayesi" kitabında anlatılan korkunç terör günleri başlamıştı. önce jirondenler ve marie antoinette mahkemeye verildi. önce 16 ekim günü kraliçe marie antoinette giyotine yollandı daha sonra 21 kişilik jironden grubu idam edildi. bunların yanı sıra hapishanede ki mahkum sayısı hızla artıyordu. karşı-devrimcilerin yargılandığı ve giyotine yollandığı bu döneme "terör dönemi" adı verilmişti. rennes ve nantes gibi fransız şehirlerinde ki asiler de kimlikleri tespit edilir edilmez idam ediliyordu. hatta nantes şehrinde mahkeme bile yapılmadan, devrim ordusu tarafından birçok kişi loire nehrinde boğularak infaz edildi. 1793 sonları ve 1794 başlarında yaklaşık 3 bin kişiden oluşan rahip, kralcı vs. suçalamalarıyla giyotine gitti ya da yargılanmadan infaz edildi. halk adalet komisyonu yerine kurulan devrim komisyonu, 1667 kişi hakkında idam cezası verdi ve giyotine göre daha hızlı olan kurşuna dizme yöntemi ile infaz edildi.
    0 1
  1. Yeni Konu Ekleme

    Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.

  2. Arama Butonu

    Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.