
malcolm
my name is x
En Beğenilen Yazar Sırası
:
4
Toplam Başlık Sayısı
:
34
Toplam Puanı
:
286
Toplam Giri Sayısı
:
264
Bu Ayki Puanı
:
26
En Aktif Yazar Sırası
:
4
Derin Tarih
malcolm
Sözlüğün günden güne tenhalaşması
malcolm
Derin Tarih
malcolm
İslam'ın Türklere zararları
malcolm
İslam'ın Türklere zararları
malcolm
ismet inonu vs mustafa kemal
malcolm
1-ben daha fazla sey ogrenmek istiyorum kaynak verirseniz arastirma firsatim olur
2-ulan nerenden uyduruyon bunlari
ben iki acidanda bakiyimda sonra aramiz inonuyle mustafa kemal gibi olmasin bos yere @herseytozbulutuydu
Eger niyetiniz birdeki gibiyse;
yakup kadri politikada 45 yil
Rıza Nur Lozan hatıraları
İsmet İnönü’nün Defterler
kilic alinin hatiratlari
sevket sureyya aydemir -ikinci adam
Bu olaylari ancak bunlar gibi hatiratlardan ogrenebilirsiniz burdaki bir cok yazi kilic alinin hatiratlardan ama onun disindada iste yukarda yazdiklarim var
Eger sorunun niyeti ikideki gibiyse ben bu kadar hatirat felan okumadim sadece bu hatiratlarin bu ikilinin arasindaki kavgalari anlatan kisimlari okudum bunuda internetten kolaylikla sagladim bi kac blog site şu bu.Mustafa Armaganin yazdiklarini hic okumadim ama en cok okudugum ve dinledigim iki şahis oldu bunlardan biri teyfur erdogdu digeri Ayse Hur(ki kendisi deli kemalisttir hatta bu ugurda Osmanli padisahlarini oglancilikla suclamaktan bile çekinmez bide bunu kanitlamaya calisir) yazdiklarimda mustafa kemali hic bir sekilde gommedim bi ara inonuyu gomdum ondada gaza gelmisim olur oyle :)
ismet inonu vs mustafa kemal
malcolm
Sifalı maden "Gümüs" ve gızemlerı
malcolm
Tarihçi Adaleti
malcolm
Tarihçi Adaleti
malcolm
El cezeri
malcolm
Tarihçi Adaleti
malcolm
Tarihçi Adaleti
malcolm
Sultan IV. Murad
Vukuatı: Herkese sigara ve içkiyi yasaklatıp kendi içmesi ve yirmi bin kişiyi bu sebepten idam etmesi
IV. Murad neden sigara ve içki yasağına gerek duydu?
IV. Murad tahta geçtiğinde Osmanlı o zamana kadar yaşadığı en kötü durumdaydı. IV. Murad ise bu görevi daha 10 yaşında almıştı devlet genel olarak annesi Kösem Sultan ve Vezirinin kontrolü altındaydı. IV. Murad 12 yaşına geldiğinde işlerin yanlış yürütüldüğünü fark etti ve önce annesini sürgün etti(başka bir saraya) ardından vezirini idam etti ve kontrolü eline aldı. Ancak işi kolay değildi her yerde yeniçeri isyanları vardı ve bu isyanlar bir padişahı öldürecek kadar ileri gitmişti, buda yetmezmiş gibi doğuda İran avına saldırmayı bekleyen leş kargası gibi olan biteni izliyor ve ortalığı iyice kızıştırıyordu. Artık yeniçerileri zapt etmek gerekliydi, önce yeniçerilerin merkez buluşma noktası olan meyhanelerden başlamalıydı çünkü yeniçeriler düzenli olarak bu meyhanelerde toplanır ve kafayıda bulmanın etkisiyle delice ve korkusuz kararlar alır isyan ederlerdi. IV. Murad da bu gidişatı durdurmak için içkiyi yasakladı. Gene bu dönemlerde büyük İstanbul yangını yaşanmıştı ve yüzlerce insan hayatını kaybetmişti. IV. Murad yangının sebebinin araştırılmasını emretti ve yangının bir yeniçerinin attığı sigara izmariti yüzünden olduğu ortaya çıktı bunun üzerine sigara içme yasağıda getirildi. Ancak bu iki yasakta halkın tamamını etkilemiyordu. İnsanlar gene gizliden sigarasını ve içkisini içebiliyordu ve buna göz yumulabiliyordu asıl amaç yeniçerilerdi, avlanması gereken onlardı. Ve bu yaptırımlar yeniçerilere öyle şiddetli şekilde uygulandı ki kısa sürelerde yeniçeriler ondan korkmaya başladı. Yani asıl amaç içki ve sigarayı yasaklamak değil yeniçerilerin hakkından gelmekti ve hedefine ulaştı. IV. Murad aynı zamanda en güçlü Osmanlı padişahıydı devasa bir cüssesi vardı. Silah olarak kendine 60 kiloluk bir gürz seçmişti ve bunu zorlanmadan savurabiliyordu, hatta anlatılanlar göre onu öldürmek için odasına kadar giren 4 suikastçiyi kendi elleriyle öldürmüştü. Tarihçi Hammer'a göre attığı mızrakla 8 kalkanı delebiliyordu. Okmeydanında yayıyla 706 metrelik atış yapmış (ki dünya rekoru 846 metre ile Tozkoparan İskender'e aittir ve bu adamın kol kaslarına zarar gelmesin diye eğer kolunun üstüne yatarsa onu dürterek uyandıcak görevliler vardır.) ve namına nişantaşı diktirmişti. Kudreti bu kadar büyük olunca başta genç askerleri olmak üzere yeniçerilerinde saygısını kazanmıştır. Bu saygı ve korkuyu arkasına alarak tek tek bütün yeniçerilere biat ettirip Bağdat Seferine çıktı ve Bağdat'ı fethetti.
IV: Murad içki içti mi?
Oldukça dindar olan bu padişaha 'herkese içmeyi yasaklamış kendi sürekli içermiş, deliymiş deli' denmesinin sebebi nedir?
Bilindiği üzere Topkapı Sarayı'na müslüman olmayan biri asla giremezdi bu yüzden padişahın portresini çizmek isteyen Avrupalı bir ressam onu ancak Cuma Namazına camiye giderken görebilir ve çizebilirdi (hiçbir padişah ressamın karşısına geçip eline gül alıp poz vermemiştir). IV. Murad’ada Avrupalı bir ressam veya gezgin yada herneyse bu şekilde pusu kurmuştu. IV. Murad’ın arabasından inip camiye doğru yürürken ayaklarının yere tam basmadığını görünce de hemen kendi çapında bir açıklama getirmişti ‘haa bu adam yere düzgün basamıyo kesin ayyaştır.’ Halbuki olay aslında çok daha farklıdır. IV. Murad’ın nitrix(gut) hastalığı olduğu bilinir bu hastalık inanılmaz acılar çektiren hatta ileriki seviyelerde yürümeye bile engel olan bir hastalıktır ve padişahların, kralların kısacası zenginlerin korkulu rüyasıdır. Ancak IV. Murad gibi et yemeyi çok seven bir adam için tam bir işkencedir . Hal böyle olunca aldığı ilaçlarda yatıştırıcı(haşhaş vs.) şekildedir yani ya bu ilaçlar yüzünden ve ağrıları yüzünden yere düzgün basamaz. Bütün hikaye bundan ibarettir.
Tarihçi Adaleti
malcolm
Habib Baba ve 4.Murad'ın hamam hikayesi
Habib Baba, 4.Murad devrinin gizli, kimsenin bilmediği Allah dostlarındandır. Yaşlıdır,fakirdir, gariptir. Fakat Rabbinin katında da alemlere denk bir değerin sahibidir.
Yaşlı Habib Baba, uzun bir kervan yolculuğunun sonunda İstanbul'a gelmiştir.Yolculuğ unun tozunu, yorgunluğunu atmak için bir hamama gider... Niyeti, şöyle iyice bir keselenip, paklanmak... Bedenini de ruhuna denk kılmaktır.
Fakat hamamcı Habib babayı içeri sokmak istemez.
'Bugün' der, 'Sultan Murad'ın vezirleri hamamı kapattılar, dışarıdan müşteri alamıyoruz.'
Habib baba üzülür... Rica, minnet eder, yalvarır...
'Ne olursun' der, 'kimseye varlığımı belli etmem, aceleyle yıkanır çıkarım.Bu tozlu bedenle Rabbime ibadet ederken utanıyorum.Binbir dil döker.Hamamcı ehl-i insaftır... Dayanamaz... Kabul eder... Hamamın en sonundaki odayı göstererek ...
'Baba şu odada hızla yıkanıp çık, parada istemem. Yeter ki vezirler, senin farkına varmasınlar.'
Habib baba sevinerek kendine gösterilen yere girer. Yıkanmaya başlar... Ve bu arada hamamcının karşısında yeni bir müşteri belirir. Boylu, poslu, genç, yakışıklı biridir bu gelen. Onunda görünümü fakirdir... Ama sadece görünümü... İkinci müşteri kılık değiştirmiş, 4.Murad'dır. O gün vezirlerinin topluca hamam alemi yapacaklarından haberdar olan padişah merak etmiştir.
'Hele bir bakalım' demiştir, 'bizim vezirler, hamamda benden uzakta, kendi başlarına ne yaparlar, nasıl eğlenirler?'
Ve bu merak padişahı, tebdil-i kıyafet ettirerek, hamama getirmiştir.
Az önce yaşananlar bir kez daha tekrarlanır.. .
Hamamcı vezirler der almak istemez... Padişah ise, ne olursun der, bastırır ve padişah galip gelir... Habib babanın yıkanmakta olduğu odayı göstererek, genç padişahın kulağına fısıldar:
'Şu odada bir ihtiyar yıkanıyor. Sende sar peştemali beline gir yanına... Beraber sessizce yıkanın, bir an evvel çıkın... Ve ekler: 'Aman ha! Vezirler varlığınızı bilmesinler.'
Sonra 4.Murad da Habib babanın yanına süzülür. Beraber sessizce yıkanmaya başlarlar. Bu arada, hamamın büyük salonundan gelen tef, dümbelek, şarkı, türkü sesleri ortalığı çınlatmaktadır. ..
Habib babanın gözü, genç hamam arkadaşının sırtına takılır. Biraz kirlenmiş gibi gelir ona... Allah hikmeti gereği dostuna, o yanındakinin tedbil-i kıyafet etmiş padişah olduğunu ilham etmemiştir...
Ve yanındakini, görüntüsüne uygun, kendi gibi fakir bir delikanlı zanneden Habib baba yumuşak bir sesle konuşur:
'Evladım' der, 'Sırtın fazlaca kirlenmiş, müsade edersen bir keseleyivereyim.'
Padişah aldığı bu teklif karşısında şaşkınlaşır ve bü yük bir haz duyar... Haz duyar, çünkü ömründe ilk defa biri ona, padişah olduğunu bilmeden, sırf bir insan olarak, karşılık beklemeksizin bir iyilik yapmayı teklif etmektedir.
Memnuniyetle Habib babanın önünde diz çökerken: 'Buyur baba' der, 'ellerin dert görmesin'
Bu arada içerideki alemin sesleri hamamı çınlatmaya devam etmektedir. Habib baba, 4.Murad'ın sırtını bir güzel keseler... Fakat padişah kuru bir teşekkürle yetinmek istemez.. Ne de olsa insandır ve o da her insan gibi kendine yapılan iyiliklerin kölesidir.
'Baba' der, 'gel bende senin sırtını keseliyeyim de ödeşmiş olalım.' Habib baba, teklifin kimden geldiğinden habersiz, tebessümle;
'Olur evlad' deyip, sultanın önünde diz çöker. Bu arada, Sultan Murad kese yaparken bir yandan da Habib babayı yoklar, ağzını arar...
'Baba' der, 'görüyormusun şu dünyayı... Sultan Murad'a vezir olmak varmış... Bak adamlar içerde tef,dümbelek hamamı inletiyorlar, sen ve ben ise burada iki hırsız gibi...'
Habib baba Sultan Murad'ın cümlesini tamamlamasına fırsat bile bırakmaz, kendi hükmünü söyler... Sultan Murad'ın Habib babadan duydukları, ağzı açık bırakıp, keseyi elden düşürten cinstendir:
'Be evladım' der, Habib baba, 'Sultan Murad dediğin kimdir? Sen asıl Alemlerin Sultanına kendini sevdirmeye bak ki, O seni sevince sırtını bile Sultan Murad'a keselettirir.
Sözlüğün günden güne tenhalaşması
malcolm
Suriyeliler Osmanliya Ihanet Etti mi?
malcolm
Cevap: Araplar bize ihanet etti.
1914 yilina gelindiginde balkanlar ve arap devletleri bizden tamamen kopmustu. Elimizde yalnizca Suriye kalmisti ve bizden ayrilmaya pek niyetli gozukmuyordu. Suriyeyi Osmanlidan koparmak icin bir arap cemiyeti bile kuruldu ancak fayda etmedi, çunku suriyeliler arap degildi, irkci dusunceleri yoktu (kendilerini yalnizca Suriyeli olarak nitelendiriyolardi daha sonra Baba Esad tarafindan irkci zihniyetten ekmek yeme ihtiyaci dogdu ve Surri diye bir irk oluşturuldu)ve Fransizlar ne kadar ugraşirsa uğraşsin bir isyana sebep olamiyordu. Hal boyle olunca Suriyelilerin Osmanliya baş kaldirmasi neredeyse imkansizdi ve tabi ki boyle durumlarda işleri alehimize çevirmek için doğmuş 3 aptalimiz devreye girdi. O yillarda Cemal Paşa Suriyede resmen kendi kralligini ilan etmişti, kafasina eseni yapiyor istedigine cezalandiriyordu. Suriyeliler Cemal Paşadan oldukca sıkılmışti ancak henuz buda isyan etmek icin yeterli sebep degildi. Aslinda Suriye halkinin isyan etmemesinin temel sebebi inanilmaz derecede saygi duyduklari 33 suriye aydiniydi. Ve bu aydinlar hic bir şekilde fransizlara yanaşmiyordu. Fakat 1916 yilina gelindiginde Cemal paşanin bir casusu ona cok kiymetli bir haber getirdi. '33 aydin Fransizlarla anlaşti, anlaşma belgeleri şuanda fransiz elciliginde'. Cemal Paşa bunu duyunca atina atladigi gibi fransiz elciligini basti (bu tarz kahramanliklari cok severler) ve elcilikte o gizli anlasma belgesini buldu. Derhal aydinlari yakalatti ve mahkemeyi kurdurttu. Aydinlarin kendini savunma haklari vardi ama karari etkileme şanslari yoktu çunku Cemal Pasa oranin kraliydi ustelik ortada birde belge vardi ve sonuç olarak yakalanan aydinlar bir kismi Şam'in Merce bir kismida Beyrut'un Burç kasabasinda 6 Mayis 1916 yilinda asildi. Cemal Paşa'ya gore cikmak uzere olan bir isyan bu şekilde bastirilmisti ancak bu hareket ters tepti. Suriye halki 33 aydina neredeyse aşıkti ve bu infazi unutmadilar, kisa sure sonra Osmanli askerlerini Suriyeden cekmek zorunda kaldi.
İşin uzucu yaniysa şuydu; olaydan 40 yil sonra fransiz hukumeti Cemal Paşa'ya gelip o casusluk bilgisini veren casusun aslinda kendilerine çalişan bir casus oldugunu ve elcilikteki o belgeninde sahte bir belge oldugunu acikladi. 33 aydin hiç bir zaman Osmanliya ihanet etmemişti.
Not: Bugun halen daha 6 mayis gunu Suriyelilerin Şehitler Bayramidir ve o 33 aydin Fransiz emperyalizmine karşi sergiledigi duruşla anilir.
Suriyeliler Osmanliya Ihanet Etti mi?
malcolm
Suriyeliler Osmanliya Ihanet Etti mi?
malcolm
Suriyeliler Osmanliya Ihanet Etti mi?
malcolm
“Ey Arap milleti, ey Arap milletinin mebusları, ey Arap milletinin gençleri, ey doğunun şânın ve şerefinin vârisleri, ey zulme boyun eğerek sabahın gelmesini kabul etmeyenler! Bu nidâ, mezarlarında yatan ecdâdımızın nidâsıdır. Bu nidâ, mezarında yatan medeniyetimizin enînidir. Bu nida, mezara giren tarihinizin haykırmasıdır. Haktır, haktan sonra ise ancak dalâlet gelir. Tarihinizin safhalarına bir nazar atfediniz, memleketinizde Türk musibetinden, en hakir ve en zelîl milletlerin görmediği o harap edici sülâlenin zulmünden ve yoldan çıkmasından kurtulabilmiş bir ay, hatta bir gün bile geçmemiş olduğunu görürsünüz. Tarihimizde bunların zulümlerini kaydetmeyen bir sahife bile bulamayacaksınız. Hangi Arap Endülüs’ü zikreder ve Endülüs emîrinin Frenkler’in akınına karşı Türk padişahından yardım istediğini, Türk padişahının ise hilâfet elden gider korkusuyla imdad vermediğini, Endülüs’ün bu yüzden gittiğini ve Arap medeniyetinin Endülüs’ün etrafında gömüldüğünü duyarsa dizleri tutulmaz? Hangi Arap, Türkler’in Bağdad’daki Arap medeniyetini yıkıp ve kütüphanelerdeki ilim ve edebiyat kitaplarını Dicle ve Fırat nehirlerine atıp köprü yaptıklarını, balıklara yem bıraktıklarını tasavvur eder? Hangi Arap, Türkler’in yüzbinlerce Arap’ı öldürdükten sonra Fransızlar’a teslim ettiği Tunus ve Cezayir’deki Arap kardeşini hatırlar, müteessir olmaz ve sabahleyin bir Türk’ün elini sıktığı güne lânet etmez? Hangi Arap, Trablus ve Berke’nin nasıl satıldığını anlar, çöllerindeki kurbanlarının haberlerini okur ve bunların simsarlarının Selanik’te Genç Türkler olduğunu öğrenir de yüreği parçalanmaz? Damarlarında şeref kanı akan ve ‘Arap’ ismi uğruna kanı oynayan hangi Arap, Araplar’ın kanına bulanmış memleketlerinin kaybını, milletin tarihinin bu sahifelerini okuyup bütün bu felâket ve musibetlerin yegâne sebebinin Türkler olduğunu öğrenir ve kendi kavminden nefret etmez, kılıcını bu yıkıcı bagilerin boyunlarına doğru çekmez? Yemen’e ve Irak’a Arap askerleri göndererek Arap çocuklarını birbirine kırdıran ve kendilerine kendi elleriyle yuvalarını söndürtenin Talât ve arkadaşı olduğunu işitmediniz mi? Memleketlerinizden toplanan eğitim yardımlarıyla Türk, Ermeni ve Yahudilerin tahsil için Avrupa’ya gönderilerek çocuklarınızın, yürek parçalarınızın bundan mahrum bırakıldığını bilmiyor musunuz? Yoksa Türkler’in sizi baskılar altına aldıkları andan itibaren alışkanlıklarınızı katlettiklerini ve şimdi de Arap eserlerinin mahvına uğraştıklarını öğrenemediniz mi?
Ey kavim, Paris’teki kongrenizi nasıl başarısızlıkla neticelendirdiklerini, size verdikleri vaadleri yerine getirmeyerek âleme karşı sizlerle alay ettiklerini ve Avrupa’da onlardan bir kırtıpilin sizi bölünmeye düşürerek âleme maskara ettirmeye muktedir bulunduğunu anlattığını da gördünüz. Türkler ile ne alâkanız vardır? Osmanlılıktan istifadeniz nedir? Ey harap edici Türkler’in Müslüman oldukları vehmine düşüyorsanız ve onların kardeşliğine saygıyı kendinize bir vecibe biliyorsanız, size sorarız: İslam’ın şânını ve şerefini yıkan, Arap beldelerini satan, Kur’an’ın yüceliğini katleyleyen ve Türk fahişelerine harcamak için Hicaz vilâyetini rehin bırakanlar Müslüman kabul edilirler mi? Bunun üzerine yapacağınız şey vergi vermeyi bırakıp o para ile silâh satın almaktır. Tâ ki bu harap edicileri memleketlerinizden süresiniz! Tarih bize altınla yazılmış bir ibret öğretti, o ibret de hiçbir milletin kan dökmeden hürriyetini alamadığı hakikatidir”.
Suriyeliler Osmanliya Ihanet Etti mi?
malcolm