-
Türkiye Hangi Ekonomik Bloklarda Yer Alıyor?
Türkiye tarih boyunca ekonomik bloklara dahil olmak için arayışlarda olsa da pek fazla başarılı işbirlikleri kuramamış, önceden imzalanan anlaşmaların da etkisiyle hep güçsüz ve çapraz ticareti olmayan ülkelerle işbirliği yapmıştır.
Bu 3 blok şunlardır
1) Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ)
1992'deki İstanbul zirvesinde duyurulmuş, Haziran 1998'de Yalta'da imzalanmış 1999'da da yürürlüğe girmiştir.
Birliğin Kurucu Üyeleri: Azerbaycan, Bulgaristan, Ermenistan, Gürcistan, Moldova, Romanya, Rusya, Türkiye ve Ukrayna
Diğer Üyeler: Arnavutluk, Sırbistan ve Yunanistan'dır
Örgit Merkezi selanikte olan bir kalkınma bankası da açmıştır ama hiçbir zaman istenilen verimi verememiştir. Yılda 2 kere konsey toplanır karar alınmaya çalışılır ama aslen verimsiz bir örgüttür.
2) ECO (Economic Cooperation Organisation, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı)
ECO bölgesel bir işbirliği amaçlayan bir örgüttür.
Kurucuları İran, Türkiye ve Pakistan'dır. Sovyetler birliğinin çöküşünün ardından 1992 yılında Azerbaycan, Kırgizistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan da üye oluşlar daha sonra bunları Afganistan ve Kazakistan da izlemiştir.
Bu ülkeler arasında enerji transferi vb ticari ilişkiler için boru hatları, ticaret hatları gibi ticareti kolaylaştıracak yapılanmalar oluşturulması için fon da toplanmıştır. Coğrafi olarak müthiş bir birliktir hepsinin birbirlerine kesintisiz sınırları vardır ve kültürel ve dini olarak birbirlerine çok yakınlardır. Fakat bu işbirliği haliyle Rusya'nın da çok hoşuna gitmemiş ve hiçbir zaman başarılı olamamıştır. Eğer başarılı olsaydı Turan'a kadar gidebilirdi.
D-8 (Gelişmekte Olan Sekizler)
1997'de resmileşen bu birliğin kurucu üyeleri: Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Nijerya'dır.
D-8 kuruluş amacının demokrasi, eşitlik, adalet vb ilkeleri hayata geçirmek olduğunu belirtmiştir.
Çok verimsiz bir birliktir İran hariç hemen hemen hiçbirisiyle ticaretimiz yoktur. Öte yandan ülkeler coğrafik olarak birbirinden çok ayrı noktalardır. Din üzerinde buluşmak da mümkün değildir, iran ve türkiye'nin islam uygulamaları anlayışı çok farklıdır. -
Türkiye Dış Politikasını Nelere Göre Oluşturmalı?
Demin anlattıklarımı okuyanlar mutlaka şunu düşünmüşlerdir. "Türkiye neden başarılı işbirliklerine dahil olamıyor?" Bunun cevabı aslında Türkiye'nin en çok ihracat yaptığı ve en çok ithalat yaptığı ülkelerde saklı. Eğer ithalat ve ihracatınızın fazla olduğu ülkelerle işbirliği içerisine girerseniz faydalı olur. Ama gidip de hiçbir ticaretinizin olmadığı Pakistan ile, Tacikistan ile işbirliğine girerseniz aynı blokta olmanızın hiçbir anlamı yoktur çünkü ticaretiniz yoktur. Şimdi türkiye'nin en çok ithalat ve ihracat yaptığı ülkelere bir bakalım -
Türkiye'nin En Çok İhracat Yaptığı 10 Ülke (2014, tuik verileri alınmıştır)
1) Almanya
2) Irak
3) İngiltere
4) İtalya
5) Fransa
6) ABD
7) Rusya
8) İspanya
9) Birleşik Arap Emirlikleri
10) İran
Bu tablo sizi yanıltmasın. Biz ne güzel ülkeler ihracat yapıyormuşuz demeyin ihraç ettiğimiz ürünler bize ait değildir. Sadece bizde birleştirilen ürünlerdir ve ihracatı yapanlar da genellikle yabancı şirketlerdir.
Örneğin, ilk 10 ihracatçı şirketi inceleyelim
1) Tüpraş
2) Ford
3) Oyak - Renault
4) Vestel
5) Tofaş
6) Arçelik
...
Toyota, İçdaş, Mercedes, Petkim diye gidiyor. (2013 verileri, TİM)
Zaten ihracatımızın da 2014 yılında %20,4'ü otomotiv sektöründe,%12,5 'i kimyevi maddeler, %12,4'ü hazır giyim ve çelik.
Baktığımız zaman hammedisi bizde olup da tamamen bizim tarafımızdan üretilen hiçbirşey ihraç edilmiyor sadece işgücü burada kullanılıyor ve sonra yine yabancı firmalar tarafından ihraç ediliyor. Öte yandan ihraç edilen malların ağır mal olması karlılığı azaltıyor. Bir çip, hafıza kartı, ram, cep telefonu ihraç eden G Kore ihracatında hafif ürün kullanması nedeniyle Türkiye'ye oranla aynı hacimden 2 kat daha fazla kar ediyor. Bu da Türkiye'nin son yıllarda aynı ihracat cirolarıyla %50 daha az kar etmesini sağlıyor dolaylı olarak bu da firmaların AR GE'ye bütçe ayıramamasıyla sonuçlanıyor. Çok kötü bir kısır döngünün içerisine girmiş durumdayız.
Şimdi ithalat yaptığımız firmalara da bakalım -
En çok ithalat yaptığımız 10 Ülke
1) Rusya
2) Çin
3) Almanya
4) ABD
5) İtalya
6) İran
7) Fransa
8) G. Kore
9) Hindistan
10) İspanya
Burada bakın dikkatinizi birşey çekti mi? Japonya yok. Bu da Japonya'nın tekonoloji anlamında ne kadar geri kaldığını gösteriyor. G. Kore hem tüm bloklarla yaptığı ikili anlaşmalarla hem de üstün teknoloji üretimiyle devleşti. Karlılığı da yüksek.
Birşeyin daha dikkatinizi çekmesi lazım. Hem de büyük bir şey
İhracat ve İthalat yaptığımız ülkelerin dahil olduğumuz 3 ekonomik bloktaki ülkelerle alakası bile yok. İşte bu yüzden Türkiye dış politikası bu gidişle daha da kötüleşmeye mahkum. Bizim ithalat ve ihracat yaptığımız bu ülkelerle cross tarde (çapraz ticaretimizin) olduğu ülkelerle iş birliği yapmamız lazım, Nijerya, Malezya ile değil.
Bu durumda açıkça görülüyor ki büyük ekonomiler değil yerel ekonomilerle yaptığımız anlaşmalar çok yanlış bir politika çünkü yerel eknomilerle ticaretimi yok. Ya ticaretimizi işbirliği yaptığımız ülkelere kaydırmalıyız ya da ticaret yaptığımız ülkelerle işbirliği yapmalıyız.
Öte yandan Irak ve Suriye'de müthiş bir pazar oluşacak. Tüm dünya ülkeleri şu anda bu coğrafya'dan pay alma çabası içerisinde. Çin Irak'ın Güneyine şirket kurdu ve 10 bin personelini buraya gönderebilmek için burada havalimanı bile kurdu. Rusya, ABD, Fransa, İran, Çin hepsi bu topraklar altında yatan ve henüz çıkarılmamış yeni petrollerin peşinde. Önümüzdeki 50 yıl boyunca dünyanın ihtiyaç duyduğu petrolün Irak'tan karşılanacağını düşünürsek bu bölgeden pay alan geleceğin ekonomisine sahip olacak ülke demektir.
Türkiye'nin uzun vadeli sanayi kalkınma planlarının olmadığını düşünürsek yapması gereken en mantıklı şey doğru yerde saf tutup bu 2 ülkede doğacak ekonomik çıkarlardan pay almak ve coğrafi konumunun avantajını kullanmak olacaktır. O iki ülke yeniden inşa edilmek zorunda sadece inşaatı için bile ihracat yapılsa bir ülke ihya olur. Tabi ki bu da geçici bir süre için geçerli kazanılan paranın acilen sanayiye yatırılıp kendi hammedelerimizle kendi kendimize bir şeyler üretip ihraç edebiliyor olmamız lazım ve bu şeylerin kesinlikle "hafif" olması lazım. -
Yazımın sonuna geldim arkadaşlar, umarım birşeyleri anlatmış ve açıklayıcı olmuşumdur. Yazımda bazı kaynakları kullandım belirtmek isterim;
1) bbc
2) Dünya Gazetesi
3) TUİK raporları
4) Tim Raporları
5) Prof. Dr. Recai Coşkun, Küreselleşme ve Uluslararası İşletmecilik, Adra Yayıncılık, (sf:52:74) -
Süper bir yazı olmuş @insearchofsunrise eline sağlık
-
Eline sağlık güzel bir paylaşım olmuş @insearchofsunrise
-
@bosveryaaa harika bi yazi olmus ya, oldukça surukleyiciydi eline saglik vallaha
Bu konuda 3 sayfada toplam 28 adet üst yorum vardır.