• Sevgili dostlarım bügün fransa dünyanın en büyük 5. ab nin 2. ekonomisi dünyada legal olarak nükler silah bulunduran 5 ülkeden biri olması sebebiyle de birleşmiş milletlerde 5 veto hakkından birini elinde tutuyor ( almanya ve japonya gibi devler tutamazken) afrikadan pasifiğe heryerde fransız donanması ve fransız toprakları vardır peki krallarının valideleri sultanlarımızın ayaklarına kapanan fransaya bakın bir ne olmuş.
    ya ispanya ? toprakları bölünmek üzere katalonya kafasına göre hareket ediyor bask sorunu siyaseti tıkıyor galiçya da joker sorun olarak duruyor. ispanya ekonomisi battı son nefesini veriyor iflaslar krizlerin ardı arkası kesilmiyor.
    komşu ve latin kanından olan iki koloni devinin arasındaki bu farkı ne yarattı ki? yazıma zaman ayırıp okuyacağınız için teşekkür ederim dostlarım.
    öncelikle ispanya yı ele alıyorum


    İspanya azınlık grupları (Galiçyalılar, Katalanlar, Basklar) barındırma açısından zengin ve sorun teşkil eden bir ülke. Karmaşık, etnik bir mozaik var yani. Ama burada sorun teşkil eden Basklar. Hemen her hak tanınıyor Basklara. 1935-1975 yılları arası Franko diktatörlüğündeki İspanya’da azınlık gruplara çok fazla hak tanınmıyordu, baskı politikası uygulanıyordu. Azınlıklar yılmadı ve işbirliği oluşturdular. 1975’ten sonra yavaş yavaş demokrasiye geçildi ve 1978’de yeni anayasa kabul edildi. Kral Juan Karlos döneminde İspanya’nın demokratikleşme süreci desteklendi. 1975’den sonra Bask ve Katalan bölgesine ön otonomi verildi ve İspanya “bölgeler sistemi ”ne geçti. Özerk bölgeler oluşturuldu, ülkedeki azınlıklar resmi statü kazandı(buna dahil olmayan sadece dış politika ve savunma-güvenlik politikası).

    BASK!
    İspanya’nın kuzeyinde, Fransa’nın güneybatısında yer alan bu özerk bölgede 1660 yılı öncesine dek bir Bask ülkesi vardı. 1660’da Pirene Anlaşması ile İspanya ve Fransa arasında bölündü. 1980’lerde referandum yapılıyor ve Baskların %90ı kabul ediyor özerk bölge olmayı ve özerk parlamento oluşturuluyor. Parlamentoda iki dil kullanılıyor. Bask dili “Euskara” İspanyolca ile eşit sayılıyor. Eğitimde hangi dilin kullanılacağına Bask hükümeti karar veriyor. Ortaöğrenim sonuna dek öğrencilerin iki dilde de kendini ifade etme zorunluluğu var. Yine bölgede Bask üniversitesi var ki amaç Bask kültürüne teşvik etmek. Yerel hükümet Baskça bilen memurlar yetiştiriyor.
    Peki, özellikle 1978’den sonra bunca hak verilmesine rağmen neden İspanya’da Bask sorunu yaşanıyor? Bağımsız bir Bask devleti talep ediyorlar, olumsuz karşılanınca da bir örgüt kuruyorlar(ETA). Euskadi Ta Askatasuna. ETA’yı 1959’da orta sınıf aydın ve şehirli gençler kuruyorlar. 1959’dan bugüne dek 1000’e yakın insan öldürdü. 1986’ya dek terör eylemleri artıyor. Artık Bask halkı ETA’ya sempati duymamaya başladı. İspanya’nın AB’ye üye olmasıyla ekonomik durum iyileşiyor ve ETA’ya sıcak bakılmıyor. Terör örgütlerinin varlığında ekonomik durum önemli yani. 1990’larda Basklar mitingler yürüyüşler yapıyorlar ETA silah bıraksın diye. ETA’yı 1993’te ateşkese çağırıyor Basklar; 1998’de ETA ateşkes ilan ediyor. Görüyoruz ki örgütler de bir şekilde halkın istekleri doğrultusunda cevap verebiliyor. 2000-2001 arası eylemleri artıyor ETA’nın. İspanya hükümeti sorunu yok sayma politikası izliyor; bu işe yaramıyor ETA daha fazla eylem yapıyor. 2004 seçimlerini sosyalist Zapatero kazanıyor ve daha ılımlı bir Bask politikası izliyor. Siyasi diyalog uyguluyor; 2005’te ETA’yla masaya oturuyor. Ama işe yaramıyor. Yaramaz dostlarım parmağnın ucunu verirsen kolunu isterler demişti bir kere osman pamukoğlu. kol ile de yetinmezler yetinmediler okumaya devam edin lütfen.
    ETA bağımsız devlet istiyor, İspanya buna elbette müsaade etmez. Etse bile Basklar eski topraklarını istiyor, yani Fransa topraklarının da bir kısmını içeriyor. Fransa buna asla izin vermez. Kendi topraklarında yaşayan Bask azınlığa(ki Fransa kendi ülkesinde herhangi bir azınlık grubun olduğunu reddediyor) hak vermeyen Fransa, İspanya’daki Baskların toprak isteğine ses çıkarmayacak! işin sonunun nereye varacağını kestirmek zor değil ispanya bitikleri oynuyor dünya ve ab siyasetinde söz sahibi olmaktan çoktan çekildi bile ya fransa?
    FRANSA
    60 milyonu aşkın nüfusu olan fransada 7 milyon insan farklı bir dil kullanıyor fakat Fransa ülkesindeki bu insanları asla azınlık olarak tanımlamıyor. Fransız anayasasının giriş bölümünde: “Yasa karşısında tüm vatandaşların eşitliği temin edilir. Kök, din, ırk ayrımı yapılmaksızın tüm vatandaşlardan oluşan bir Fransız halkı vardır” deniyor.

    Fransa’da hiçbir azınlık grup yok diyerek aslında Capatorti’nin azınlık tanımına da uymuyor. Fransa’nın ise buna cevabı: “Fransa azınlıkta olsun ya da olmasın hiçbir etnik grubun mevcudiyetini kabul etmiyorum. Azınlık konusu devletler hukuku konusu değil kamu özgürlüklerinin konusudur.” Diyor. Hükümetin görevi kanunlara göre vatandaşların hak ve özgürlüklerini serbestçe kullanmalarını güvence altına alıyor.
    Fransa bilimsel amaçlar dâhilinde izin veriyor azınlık dillerinin kullanımına. Azınlık söz konusu olduğunda izin yok. Fransa’nın katı bir duruşu olduğunu az çok anlamaya başladık. Konuyla alakalı uluslararası belgeleri imzalamıyor, imzalasa da onaylamıyor. Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi’ni imzalamayan tek Avrupa Birliği ülkesidir Fransa. Bunun yanısııra Bölge ve Azınlık Dilleri Avrupa Şartı’nı imzalamasına karşın onaylamadı. Fransa, söz konusu şartın amacının azınlıkları tanımak, korumak olmadığı takdirde onaylayacağını, sadece Avrupa dil mirasını geliştirmek söz konusu olduğunda olumlu bakacağını söylüyor.

    1982’de Birleşmiş milletler kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’ni onaylayıp uyguluyor. Ama yine bir yorum getiriyor: (27. maddeyi uygulamıyor.) “Fransa halkı etnik özelliklere dayanan hiçbir ayrımı kabul etmez dolayısıyla her türlü azınlık kavramının reddeder.” Her fırsatta demokrasiyi savunan diğer ülkelere bir nevi akıl veren çağdaş (!)Fransa’ya bu hiç yakışmamıştır.:D :D
    Önceki İspanya örneğinde görüldüğü gibi ülkesindeki azınlıklara pek çok hak veren İspanya’da bu yöndeki gelişmeler çok iç açıcı olmamakla beraber verilen hakların devamlı daha fazlası talep edilmiştir. Peki ya Fransa? İspanya’nın tersi bir tutum izleyen azınlıklara hak vermeyi düşünmeyen çünkü azınlıkları reddeden bir fransa’yı Türkiye olarak örnek alabilir miyiz?

    Fransa’ya tepkiler hat safhada, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği’nden özellikle. Fakat Fransa o kadar rahat ki bunları görmezden geliyor, takmıyor. Yine de Fransa’da sadece azınlıklara yönelik sorunlar yok. Antisemitizm, Müslüman karşıtlığı, göçmenlere karşı ırkçı söylem ve politikalar da var. Ve Fransa’da çok rahat halkın %15’i ırkçı söylemlere prim veriyor.

    Fransa yine İspanya’nın bir dönem uyguladığı azınlık politikasını uyguladı. Ömür boyu azınlıkları inkâr ediyor. İşe yarar mı bu? Bu defa da sosyolojik azınlık olarak karşımıza çıkar bu gruplar. Basklar, Korsikalılar, Katalanlar, Brötonlar.

    Korsika bir ada ve sosyolojik azınlıktır, hukuken tanınmıyorlar. Fransa’daki 26 bölgeden biridir. 350–400 binlik nüfusun yanında ada Korsika’da 270.000 Korsikalı yaşıyor. 270.000 Korsikalının %70’i Korsikalı, %20’si Fransız, %10’u da göçmendir.

    Korsika ekonomik açıdan geri ama 1970li 1980li yıllardan sonra ekonomisini büyütmek için bazı taleplerde bulunarak mücadeleye geçtiler. Terör şiddeti başladı. Korsika Ulusal Kurtuluş Cephesi (Front de Libération Nationale Corse, FLNC). Daha sonra 1975’te bölge statüsü verildi ve Korsikalılar bölge meclisi kurabilme, ekonomik, sosyal ve kültürel hayatta yer alabilme haklarını elde ettiler. Etnik özelliklerinden dolayı değil, tarihi ve coğrafi özelliklerinden dolayı Korsikalılara bu statüyü verdiğinin altını defalarca çizdi.

    Ardından yine bir yasa kabul edildi 1982’de. Fakat şiddeti durduramadı. Devamında gelen 1991’deki yasada(Korsika İçin Yarı Özerklik Yasası) meclisin icraat yetkisi genişletildi. Adaya statü kazandırma çabaları yine şiddeti yok etmedi. Korsikalıklar ve başbakan Lionel Jospin arasında süresiz ateşkes ilan edildi. 2001 Aralık’ta terörün sona ermesi şartıyla adaya aşama aşama özerklik verilmesi söz konusu oldu. Adaya özerklik veren yasa parlamentodan geçiyor ve 2004’te artık Korsika Bölge Hükümeti adanın yönetiminde tam yetkili olacaktı. Tabiî ki savunma ve dış politika konuları hariç. Korsika meclisinden çıkan yasalar Fransız parlamentosunda onaylanmak şartıyla uygulanabilecekti. Ayrıca zamanla okullarda Fransızcanın yanı sıra Korsika dili zorunlu öğretilebilecekti.(Görüldüğü gibi Fransa haklar vermeye çalışıyor ama kontrolü asla elden bırakmıyor.)

    Fakat 17 Ocak 2002’de Fransa Anayasa Konseyi, cumhuriyetin tekliği ve bölünmezliği ilkesiyle çeliştiği için bu statüyü vermiyor. Bundan sonra göreve gelen başbakan Jean-Pierre Raffarin bu süreci devam ettirmeye çalışıyor. Korsika’nın statüsüyle ilgili halk oylamasına gidiliyor 6 Temmuz 2003’te. Korsikalıların %50,2 si reddediyor bu statüyü. Şiddet yeniden başlıyor. Fransa bunu azaltmak için Korsika diline yasal statü tanımaya çalışıyor. Sınırlı da olsa izin veriyor kullanımına, özellikle kamu hizmetinde ve mahkemelerde kullanılabiliyor.

    Şuan ki durumda sadece Korsika dilinde eğitim yapan okul yok. Medyada sınırlı olarak yer veriliyor. Bu katı haklar böyle devam ettirilemez elbette.

    EVET KIZIM SANA SÖYLÜYORUM GELİNİM SEN İŞİT umarım bir farkındalık yaratmışımdır
  • Harika bir yazı olmuş emeğine sağlık. Bu güzel yazını ben de şu şekilde desteklemek isterim. Bask bölgesinde Bilbao'da yaşayan çok yakın iki Bask arkadaşım var. aşırı milliyetçi tutumları var. Almanya'dayken Bayern Münih takımını bile eleştiriyolardı her yerden futbolcu alıyorsunuz diye. A. Bilbao'da Bask harici futbolcu oynatmadıklarını da eklemek isterim. Öte yandan mentalite olarak ne İspanya'ya ne de Fransa'ya bağlılar. Durmadan krallarına sövüp dururlar. Verilen vergilerle hiçbirşey yapmadan keyif sürdüğünden zaten kararı parlamentonun aldığından bahsederler. Kısacası basklar hiçbir zaman mutlu olmayı becerememişlerdir ve kendi içlerinde ispanyollarla alakasız bir şekilde muhafazakarlardır.
    Katalanlar ise İspanya'yı küçümsediklerinden dolayı tüm vergileri kendilerinin verdiklerini zannettiklerinden dolayı Barcelona olmasa İspanya'nın olmayacağını düşündüklerinden dolayı ve verilen vergilerin kendi bölgelerinde değil başka yerlerde kullanıldığını düşündüklerinden dolayı bir bağımsızlık arayışına girmişler ve bunu almaya da yakınlardır.
    İspanyol mentalitesi ile Türk mentalitesinin yakın olması da durumlarımızı benzer kılıyor bizde birliktelik diye birşey yok herkesin gözü başkasının cebine giren parada.
    Öte yandan azınlık yönetim sürecine değinirsek, bu konuyu Avustralya başbakanı geçenlerde çok güzel açıklamıştır. Ortadoğudan gelip de Avustralya'nın kendilerine verdiği hakları protesto eden yerlilere Avustralya "siz orada memnun olmadığınız için buraya geldiniz, bizim standartlarımızda yaşamak istediniz. Beğenmediyseniz neden geldiniz oraya geri dönün" demiştir. Aslında konu bu kadar nettir. Azınlık yönetimini Osmanlı (son zamanları hariç) iyi yönetmiş bir de bence Atatürk iyi yönetmiştir. Ama hala bugün birçok kişinin Atatürk'ü sevmemesinin sebebi de "kötü yönettiğini" savunmalarıdır ki makro bakınca azınlık ayaklanmalarını dindirme yöntemleri gereği çok doğru hareketler yapmıştır.
    Bu konuda Fransa'nın tutumu tabi ki daha doğrudur. Bir insan kendisini Fransa'da yaşayıp vatandaş gibi hissediyorsa başka bir ırka bağlı olmasına gerek yok. Bir insan Türkiye'de yaşayıp da kendisini Türkiye vatandaşı gibi hissediyorsa yine bence başka bir ırka sahip olmasına gerek yok.
    Geçen gün İstanbul'da karşılaştığım metro müzisyenine sordum. Çok sık görüyordum kendisini, nerelisin dedim (yabancıydı muhtemelen İngiliz) Türkiyeli dedi.
    Adam bu ülkede yaşayıp bu ülkenin vatandaşlık haklarını kullanıyorsa daha ötesine gerek yok...
  • harika bir yazı çok güzel gözlemler tebrikler @cesare

Bu konuda 1 sayfada toplam 3 adet üst yorum vardır.

  1. Yeni Konu Ekleme

    Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.

  2. Arama Butonu

    Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.