Kuyruklu Yıldız

    Yunanca “kome” (saç) kelimesinden türeyen “kometesler” yani “saçlı yıldızlar”, gökyüzünün en görkemli cisimleridir.

    Kuyrukluyıldızlar, yaklaşık 4,5 milyar yıl önce oluşan Güneş Sistemi’nden arda kalan buz kayalarıdır. Yörüngeleri, güneş sisteminin en soğuk ve karanlık köşelerinden, Güneş’in yakıcı sıcaklığına kadar uzanır. Güneş sisteminin iç (Güneş’e daha yakın) kısımlarında dolanırken, güneş ışınları kuyrukluyıldızın çekirdeğinin üstünde bulunan buzları buharlaştırırken küçük katı parçacıkları da ondan kopararak kuyruğunun Güneş’e göre zıt yönde oluşmasını sağlar. Kuyrukluyıldızların çoğu, Neptün gezegeninin daha ötesinde bulunan Kuiper kuşağından ve Oort Bulutu’ndan gelmektedir.

    Gökyüzünde bir kuyrukluyıldızın (komet) görülmesi, bilim adamlarının olduğu kadar halkın da ilgisini çekmektedir. Astronomlar, uzay fizikçileri, jeologlar ve hatta biyologlar, bu canlı görünüşün içindeki çeşitli fiziksel özellikleri incelerler. Kuyrukluyıldızlar toz ve buzdan oluşan küçük cisimlerdir. Bu yüzden “kirli kar topları” veya “buzlu çamur topları” olarak da tanımlanırlar. Çıplak gözle en fazla ayırt edilebilen kısımları kuyruklarıdır. Uzunlukları 10 milyon kilometrenin birkaç katı ile 1 A.B arasındadır. Kuyrukluyıldızlar, Güneş Sistemi’nin kökeni ile yine bu sistemin ilk evrimini anlamamıza yardımcı olmaları konusunda çok önemlidirler. Ayrıca Dünya’yı doğrudan doğruya etkileyebilirler. Örneğin kuyruklu yıldızların artıkları meteor yağmurlarının oluşmasına sebep olacaktır. Zaman zaman büyük parçalar da Dünya yüzeyine düşebilir. Kuyrukluyıldızlar Güneş’e yaklaştıklarında parlaklıkları artar. 

  • Kuyruklu Yıldızların Kökeni
    Gezegensel Nebula: Satürn Nebulası

    Buradaki teori bu buzlu cisimlerin kökeni nedir sorusuna cevap verme amacı gütmektedir. Bu konu ile ilgili bilginin çoğu kuyruklu yıldız yörüngelerinin incelenmesinden elde edilmiştir. 1950 yılında Jan Oort, kuyrukluyıldız yörüngelerinin istatistiğini yorumlayarak kuyrukluyıldızların, Güneş etrafında 10.000 ile 10.000 A.B. arasında yarıçapı olan küresel bir bulut içinde bulundukları sonucunu elde etmiştir. Kuyruklu yıldızların kökenini tayin etmek, kuyrukluyıldız araştırmalarında en aktif çalışma alanıdır. Bugün için kabul edilen görüş, bunların yaklaşık olarak Güneş ve gezegenlerin oluştukları zamanda, Güneş ve gezegen nebulası’ndan yoğunlaştıkları şeklindedir. Şüphesiz bununla ilgili birçok ayrıntı eksik bulunmaktadır; fakat kuyruklu yıldızların, Güneş Sistemi’nin yaratılmasına sebep olan fiziksel süreçlerin doğal yan ürünleri oldukları apaçıktır. Bazı teoriler, kuyruklu yıldızların, Güneş Sistemi’nin evriminde daha fazla rolleri olduğunu ön görmektedir. Örneğin, yersel gezegenlerin atmosferleri için önemli bir kaynak olabilirler ve bundan başka, Dünya’daki hayatın başlaması için gerekli olan orijinal organik moleküleri de sağlamış olabilirler.    

  • Kuyruklu Yıldızların Fiziksel Yapısı

    Kuyruklu yıldızlar üç bölümden oluşmaktadır:

    1)- Çekirdek

    2)- Saç

    3)- Kuyruk

    Çekirdeğin büyüklüğü çok değişkendir. Çapı 1-10 km ile 50.000-160.000 km arasında değişebilir. Buna karşılık kütlesi son derece azdır. Genellikle 109-1012 ton arasındadır. Çekirdeğin yapısında daha çok buz ve kaya gibi katı maddelerle hidrojen, karbon, azot ve oksijen gibi hafif yapıdaki gazlar bulunmaktadır. Kuyruklu yıldız, güneşe yaklaşırken sıcaklık tesiriyle çekirdekteki bu maddelerin bir kısmı katı durumdan gaz durumuna geçer ve çekirdek etrafında kuyruklu yıldızın “saçı” adı verilen, çok az yoğunlukta bir çeşit atmosfer meydana gelir. Güneş ışığının ve güneş rüzgarının etkisiyle bu atmosferden ayrılan gaz ve toz partikülleri, güneşin aksi istikametinde çekirdekten uzaklaşırlar. İşte kuyruklu yıldızın kuyruğu dediğimiz şey, çekirdekten kopan bu parçacıklardır. Güneşe yaklaştıkça büyüyen ve uzaklaştıkça küçülen bu kuyruk bazen 30-40 milyon, bazen de birkaç yüz milyon km uzunlukta olabilir. Küçük kuyruklu yıldızlar ise özellikle kuyruksuz olup, gökyüzünde soluk ışıklı ham pamuk parçaları gibi gözükürler. Kuyruklu yıldızlar, güneşten uzaklaştıklarında bulanık kenar çizgileri olan ve görülebilir bir kuyruğu bulunmayan parlak diskler şeklindedirler. Böyle zamanlarda yalnızca kuyruklu yıldızı meydana getiren maddelerin hepsini içinde taşıyan baş kısmı yani çekirdek ve gaz atmosferi görülebilir.  

  • Kuyruklu Yıldızların Döngü Süresi

    Kuyrukluyıldızlar kısa ve uzun dönemli olmak üzere iki gruba ayrılırlar. Kısa dönemli kuyrukluyıldızların yörünge dönemleri “200 Jüpiter Kuyrukluyıldız Ailesi” olarak bilinirler. Kuiper kuşağından gelen bu kuyrukluyıldızlar Jüpiter’in yörüngesi ile kesiştikleri için, bu dev gezegenin çekim gücüne maruz kalırlar. Bu etki, zamanla kuyrukluyıldızın yörüngesini değiştirerek bir süre sonra onun ya güneş sisteminin dışına fırlatılmasına ya da Jüpiter ya da Güneş ile çarpışmasına neden olur. Kısa dönemlilere örnek olarak Halley (dönemi 76 yıl), Tempel-1 (5.5 yıl), Encke (3.3 yıl), Wild 2 (6.15 yıl) kuyrukluyıldızları verilebilir.

    Oort Bulutu

    Uzun dönemli kuyrukluyıldızların yörünge dönemleri ise 200 yıldan daha uzundur ve bunlar Oort Bulutu’ndan gelmektedir. Bu türden kuyrukluyıldızlara örnek olarak Hale-Bopp kuyrukluyıldızı (4 bin yıl) verilebilir. Güneş sistemi içerisinde bir bakıma bir dengenin (büyük kütlesi nedeniyle Jüpiter’in bir kalkan görevini üstlenmiş) olduğunu söylemek mümkündür. Ancak bu, herhangi bir kuyrukluyıldızın ya da onlardan daha büyük kütleli olan bir asteroidin (küçük gezegenin) örneğin dünyamıza hiçbir zaman çarpmayacağı anlamına gelmez. Bir gök cisminin Dünya’ya olan uzaklığı 7.480.000 km’dir. Dünya’ya olan uzaklığı dikkate alındığında asteroidlerin Dünya’ya çarpma olasılığı Kuyrukluyıldızlara nazaran daha fazladır. Potansiyel çarpma tehlikesi oluşturabilecek asteroidlerin bilinen sayısı bin civarındadır. Fakat onların bu varlığı Dünya’ya kesinlikle çarpacakları anlamına gelmez; sadece böyle bir tehdidin olasılığı söz konusudur. Bunun için gökbilimciler bu cisimleri sıklıkla gözlemektedirler. 

  • Torino Ölçeği
    Torino Ölçeği

    Dünya’ya potansiyel olarak çarpabilecek cisimlerin çarpma olasılıkları Torino Ölçeği ile tanımlanmaktadır. Böylece ilgili bir gök cismine Torino Ölçeği’nde 0 ile 10 arasında bir sayı verilir. 0 cismin Dünya’ya çarpma olasılığının hiç olmadığını belirtirken 10 çarpışmanın kesin olduğu ve hatta genel bir iklim felaketine yol açacağını gösterir. Beyaz, yeşil, sarı, turuncu ve kırmızı olmak üzere renklerle ölçeklendirilir. Her bir rengin kendine özgü anlamı vardır.

    Beyaz: T.Ö=0 “çarpışma yok”, Dünya’ya hiçbir tehlikesi olmayan ya da dünya atmosferinde yok olacak olanlar.

    Yeşil: T.Ö= 1 “normal”, Dünya’ya yaklaşabilecek fakat boyutları çok küçük olan gök cisimleridir, yani ciddi bir tehdit oluşturmayanlar.

    Sarı: T.Ö= 2,3 ve 4,  “dikkate değer”, Dünya ile çarpışma olasılıkları birkaç yüzyıl içinde yüksek olan gök cisimleridir.

    Turuncu: T.Ö= 5,6 ve 7, “tehdit oluşturur”, boyutları yerel ya da küresel yıkım oluşturabilecek kadar büyük olan cisimlerdir.

    Kırmızı: T.Ö=8,9 ve 10, “kesin çarpışma” olacağı ve yerel ve bölgesel yıkıma ek olarak küresel iklim değişimine neden olacak cisimlere karşılık gelmektedir.

    Dünya’ya çarpma olasılığı cismin kinetik enerjisine göre verilmiştir. Bunun yanında en yakın tarihli Torino Ölçeği 2 olan ve 2102 yılında Dünya ile çarpışma olasılığı yüksek olan VD17 asteroidine ilişkin bilgiler de yer almaktadır. 

  • Güney Sisteminin Büyük Balıkları
    Güneş Sistemi

    Yeni bir araştırma, yıldızımızı bir küre gibi çevreleyen Oort Bulutu’ndaki yüz milyarlarca kuyrukluyıldızın büyük çoğunluğunun, Güneş tarafından doğduğu küme içindeki yüzlerce kardeşinden çalınmış olduğunu gösteriyor. Gökbilimdeki yaygın kabul gören modellere göre yıldızlar, dev moleküler gaz bulutlarının kütle çekimsel dengesizlikler nedeniyle çöken bölümlerinde yüzlerce bireylik kapalı kümeler halinde doğuyorlar. Kümedeki yıldızların büyük çoğunluğu, gaz ve toz disklerinin içinde oluşuyor. Diskin oluşma aşamasındaki yıldıza yakın iç kesimlerinde gezegenler ortaya çıkarken, soğuk dış kesimlerdeyse toz ve buzdan oluşmuş, birkaç kilometre çaplı “kirli kartopları” yani kuyruklı yıldızlar oluşuyor. Bunlardan bazıları yerlerinden kopup Güneş çevresinde kısa ya da uzun periyotlu yörüngelere yerleşiyorlar. Güneş’e yaklaştıklarında ısınarak püskürttükleri gaz ve toz zerrecikleri Güneş rüzgarı tarafından geriye savrulup ışıdığı için Türkçe diline has güzel bir benzetmeyle bunlara “kuyrukluyıldız” diyoruz.

    ABD’deki araştırmacıların “yabancı uyruklu” kuyrukluyıldızlarla ilgili 26 ayrı bilgisayarda yaptıkları simülasyonlar şaşırtıcı sonuçlar ortaya koymuştur. Simülasyonlar sonuçlarına göre küme içindeki yüzlerce yıldızın oluşum aşamasında her birini çevreleyen gaz ve toz disklerinde, gözlemlere dayanılarak yapılan hesaplara kıyasla çok daha az sayıda kuyrukluyıldız ortaya çıkıyor. Bunlar, başlangıçta hepsi Oort Bulutu’nun içine girebilecek kadar birbirine yakın yıldızlar arasındaki kaotik kütle çekim etkileşimleri nedeniyle disklerinden koparak küme içine dağılıyor. Kütlesi daha büyük olan yıldızlar, bu başıboş gezginleri kendilerine bağlarken, bazen hırsızlık daha doğrudan oluyor. Çok sık görülmese de bazen yıldızlar birbirlerine çok yaklaşıyorlar ve bu sırada büyük yıldız küçüğün çevresindekileri ele geçiriyor. Bazı araştırmacılara göre Oort Bulutu’nda çapı 1 km çaplı cisimlerin sayısı trilyonları buluyor. Bu sayılar, yıldız oluşumuyla ilgili kuramların öngördüğüyle karşılaştırılamayacak kadar büyük. Hatta Levison ve ekibine göre Güneş, sahip olduğu kuyrukluyıldız stoğunun %90’ını kardeşlerinden devşirmiş olabilir. Halley, Hale-Bopp gibi ünlüler, Oort Bulutu’ndan gelen ziyaretçiler olduklarından, yeni araştırmanın ışığında bunlara “Güneş’in kayıp kardeşlerinden çaldığı ganimetler” olarak bakabiliriz.

  • Kuyruklu Yıldızların Adlandırılmaları

     Kuyruklu yıldızlar içinde önemli bir yere sahip olanlara; ya keşfedenin veya yörüngesini inceleyenin adı verilir. Örneğin Halley, Encke ve Brooks kuyrukluyıldızları bu şekilde adlandırılmışlardır. Nispeten önemsiz kuyruklu yıldızların adlandırma işlemi ise iki adımda uygulanır. Önce keşfedildiği yıl ve bunun önüne, o yıl keşfedilen kaçıncı kuyruklu yıldız olduğunu belirten küçük bir harf yazılır. Örneğin, 1950c olarak adlandırılan bir kuyruklu yıldızın, 1950 yılında keşfedilen 3. Kuyruklu yıldız olduğu anlaşılır. Kuyrukluyıldızın yörüngesi tayin edildikten sonra ise harfin yerini perihelden (Güneş’e en yakın noktadan) geçiş sırasını gösteren bir Romen rakamı alır. Örneğin 1965V sembolü, bir kuyrukluyıldızın 1965 yılında keşfedildiği ve o yılda perihelden geçenler içinde 5. sırada bulunduğunu gösterir. 

  • Halley Kuyruklu Yıldızı (Edmond Halley)
    Halley Kuyruklu Yıldızı

    Kuyrukluyıldızlar içinde en önemlisi, şüphesiz Halley Kuyrukluyıldızı’dır. Halley’e ait gözlemler, en azından Çinlilerin kayıtlarına göre M.Ö 240 yılına kadar dayanıyor ve 2000 yıldan fazla zamandan beri her perihel geçişte izleniyor. İngiliz astronom olan Edmond Halley’in zamanına kadar, kuyrukluyıldızların iç Güneş Sistemi’ne geçici olarak uğradıkları sanılıyordu; bunların, periyodik yörüngeler üzerinde hareket etmiş olabileceklerini kimse ciddi olarak düşünmemişti. Halley, Newton’un çekim kanunu ve gezegen yörüngelerini kullanarak bazı kuyrukluyıldızların yörüngelerini hesaplamıştır. Halley, 1531, 1607 ve 1682 yıllarında gözlenen yörüngelerin tamamen aynı olduğuna dikkat etti ve bunların muhtemelen aynı cisme ait olabileceklerini düşündü. Bu noktadan hareket eden Hallley, aynı kuyrukluyıldızın 1758-1759 yılları arasında tekrar görüneceğine dair kehanette bulundu. Gerçekten kuyrukluyıldız, kehanette bulunulduğu gibi, tekrar görüldü ve Halley’in adı bu kuyrukluyıldıza verildi. O yıl dünyada büyük heyecan uyandıran ve bir kıyamet habercisi olarak görülen Halley, o günün Türkiye’sinde de dikkatleri gökyüzüne çekmiş, hatta Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç romanında olduğu gibi eserlere de konu olmuştur. Halley kuyrukluyıldızının 76 yıllık bir dolanım serüveni bulunuyor. Perihel ve afel uzaklıkalrı sırası ile 0,59 A.B. ve 35 A.B.’dir. Çekirdeğinin yarıçapı tahminen 2,5 km olan Halley kuyrukluyıldızı, kuyrukluyıldızlara ait birçok özelliğe sahiptir. Beklendiği gibi 1986 yılında tekrar dünyamıza yaklaşan Halley Kuyruklu Yıldızının kuyruğuna takılan otomatik sonda aracıyla bu gök cismi hakkında yeni ve orijinal bilgiler elde edilmiştir. Halley’in sistemimize yaklaşarak dünyamızı ziyaret edeceği en yakın tarih 2062 yılında gerçekleşecektir.

  • Mcnaught Kuyruklu Yıldızı
    Mcnaught Kuyruklı Yıldızı

    Yeni kuyruklu yıldız iç Güneş Sistemi’nden hareketli bir şekilde geçmekte, parlaklığı hızlıca artmakta ve Güneş’e yaklaşmaktadır. Avustralya’dan Michael Jager, 6 Haziran günü 20 cm. açıklıklı teleskopunu kullanarak bu kuyrukluyıldızın fotoğrafını çekmiştir. Kuyrukluyıldızın yeşil atmosferi Jüpiter’den daha büyüktür ve bir milyon kilometreden daha uzun olan kuyruğu zarifçe uzayda süzülmektedir. Bu boyutlar kuyrukluyıldızı bir teleskop için ideal bir hedef yapmaktadır.

    Mcnaught Kuyrukluyıldızı kuzey yarımküredeki gökyüzünde şafaktan önce Kahraman (Perseus) takımyıldızında görülebilir. Kuyrukluyıldız için yapılan tahminlerin çoğu kuyrukluyıldızın çok yeni olmasından dolayı belirsizdir.                Önemli kuyruklu yıldızlardan birisi de yörüngesinin her tarafından gözlemlenebilen Schwassmann-Wachmann (1905 II) Kuyrukluyıldızı’dır. Bu kuyrukluyıldızın dışmerkezliği sadece 0,14 olup yörüngesi, Jüpiter ile Satürn arasında bulunur. Oterma kuyrukluyıldızı da, 8 yıllık periyoduna rağmen, yörüngesinin her noktasından gözlemlenebilir. Bunun sebebi, yörüngesinin çembere yakın (dışmerkezliği az) olmasıdır. Encke Kuyrukluyıldızı, periyodunun azalması ile ünlüdür. Keşfedildiğinden bu yana periyodu, gezegen çekim etkileri ile açıklanmayan bir miktar kadar azalarak 3,3 yıla kadar düşmüştür. En çok dikkat çeken kuyruklu yıldızlardan biride 1882 kuyrukluyıldızıdır. Gün ışığında görülebilecek kadar parlak olan bu cisim, Güneş yüzeyinden 50.000 km uzaklıktan koronanın içinden geçmiştir.

  • Kuyruklu Yıldız Kehanetleri

    Eski çağlarda, kuyruklu yıldızlar felaket habercisi olarak kabul edilirdi. Dünyaya en yakın mesafeye geldiği zaman çıplak gözle fark edilebilen bit kuyrukluyıldız görüldüğü zaman, insanlar korku ve endişeye kapılırlardı. Bir felaketin kopacağına, sözgelişi savaşların çıkacağına, veba salgınının yayılacağına ve zelzele olacağına inanırlardı. Yaşadığımız asrın başlarında, yani 1910’da Halley Kuyruklu Yıldızı dünyaya yaklaştığı zaman insanlar aynı endişeye kapılmış ve hatta 1914 yılında patlak veren II. Dünya Savaşı’nı Halley’in uğursuzluğuna bağlayanlar bile çıkmıştır. Dünya’nın Halley’in ikinci ziyaretini görebilmek için 1986 yılını beklemesi gerekmiştir. Günümüzde artık hiç kimse kuyruklu yıldızın uğursuzluğuna inanmamaktadır.

     Eğer dünyamız bir kuyruklu yıldızın içinden geçerse ne olur? Bu olay korkulacak bir durum değildir. Çünkü kuyruklu yıldızların kuyruk kısımları yoğun değildir ve dünyanın bu kuyruk içinden geçmesi ona hiçbir şekilde zarar vermeyecektir. Nitekim Dünya 1910 yılında Halley Kuyrukluyıldızının kuyruğunun içinden geçmiş ve bunun yerküreye hiçbir zararı olmamıştır. Günümüzde kuyruklu yıldızların normal gök cisimleri oldukları bilinmektedir. Bunlar çok büyük hacimli kuyruklarından dolayı korkutucu görünen; fakat aksine küçük ve hafif cisimlerdir. 12. yüzyılın ortalarından itibaren astronominin bu cisimlerle ilgili yaptığı araştırmalardan ve ne olduklarını çözmeye başlamasından sonra insanların bu cisimlerle ilgili önyargıları ve korkuları kaybolmaya başlamıştır.        

İlginizi çekebilecek diğer olaylar

Biyografiler

  • İbni Sina CV
    BİYOGRAFİ
  • Benjamin Franklin CV
    BİYOGRAFİ
  • Nasrettin Hoca CV
    BİYOGRAFİ
  • Van Gogh CV
    BİYOGRAFİ
  • Vladimir Lenin CV
    BİYOGRAFİ
  • Karl Marx CV
    BİYOGRAFİ
  • Cengiz Han CV
    BİYOGRAFİ
  • Salvador Dali CV
    BİYOGRAFİ
  • Alan Turing CV
    BİYOGRAFİ
  • Alexander Graham Bell CV
    BİYOGRAFİ
  • Platon CV
    BİYOGRAFİ
  • VII. Kleopatra CV
    BİYOGRAFİ
  • Kanuni Sultan Süleyman CV
    BİYOGRAFİ
  • Sokrates CV
    BİYOGRAFİ
  • Hulusi Kentmen CV
    BİYOGRAFİ

Tarihiolaylar.com internet sitesinde bulunan bütün içerikler Tarihi Olaylar editörleri tarafından hazırlanmaktadır. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Copyright 2024 - Tüm Hakları Saklıdır.