13 KOLONİ

    Koloni kavramı sömürge olarak kullanılan bir kara parçasında sömürgeci devletin kendi hakimiyeti altında bir yönetim kurmasıdır. Kurulan koloni hem sömürge olarak çalışırken aynı zamanda sömürgeci devletin kültür ve dini anlayışıyla asimile olarak erimektedir. 1492 yılında Kristof Colomb ile kıtaya ilk adımı atan sömürgeci devletler, ancak Amerigo Vespucci ile birlikte yeni bir kıta bulunduğunun farkına varmışlardı. Kıtanın keşfinden sonra İspanyollar, İngilizler, Portekizler ve Fransızlar yerlilerin elindeki toprakları alarak hakimiyet kurmaya başladılar. Ayrıca Avrupalı devletler Amerika kıtasına yapılan keşiflerin ardından kendi halklarını kıtaya taşımışlardı. (1)

       Farklı devletlerden taşınan halk tarafından 18. yüzyılın ortalarına doğru 13’e ulaşmıştı. Kurulan “13 Koloni” ilerde Amerika’nın temelini oluşturacaktı. Kıtanın yerli halkı ve göçmen gelen sömürgeci halk zamanla kendisini büyük bir kölelik sisteminin pençesinde bulmuştu. Özellikle İngilizler (Birleşik Krallık) tarafından kurulan koloniler vergi ödemekle mükellefti. Halk bu vergi yükünden dolayı İngiltere’den uzaklaştıkça Avrupa’yı kasıp kavuran Protestanlık kıtaya yayılmaya başlamıştı. (1) (2) (4)

       Amerika kıtası sömürge olarak denizlerde hakimiyeti olan birçok devlete ev sahipliği yapmıştı. Örneğin bugünkü Kanada’dan Meksika Körfezine kadar uzanan bölge Fransa’nın, Kuzey Amerika’nın Atlantik kıyıları ise 13 koloni olarak adlandırılan İngiliz sömürgelerini temsil ediyordu.  Bugünkü Amerikanın güney eyaletleri, Orta Amerika ile Güney Amerikanın çoğu denizlerde büyük bir güç olan İspanyanın elindeydi. Güney Amerika bölümünde sadece Brezilya Portekiz’in sömürgesiydi. (3) (4)

       Kolonilerde iki aşamalı yasama meclisi bulunmaktaydı. Fakat kolonileri temsil eden alt meclis üyeleri de güçlü mülk sahipleri tarafından seçilmekteydi. Kolonileri yöneten üst meclis üyeleri ise İngiliz Kralı tarafından seçiliyordu. Ayrıca kurulan mahkemelerde İngiliz Hukuk kurallarına uygun olarak hüküm verilmekteydi. (1)

       İngiltere, Fransa-Rusya Avusturya bloğuyla yaptığı 1756-1761 Yedi Yıl Savaşlarında mali olarak zorluklara karşılaştığında kolonilerini kaybetmeye başlamıştı. Çünkü İngiltere, savaşın mali yükünü karşılamak için kolonilere yeni vergiler getirmişti. Getirilen vergi yüküyle birlikte kazançları azalan Koloniler bağımsızlık için harekete geçmeye başlamışlardı. İlk olarak 4 Temmuz 1776 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi yayınlandı. George Washington ve Thomas Jefferson tarafından kaleme alınan bildiride özgürlük söylemlerinden bahsedilmekteydi. Daha sonra 4 Temmuz tarihi her yıl Amerikanın bağımsızlık tarihi olarak kutlanmaktadır. (1) (2) (4)

       Fransa 1774 yılından itibaren el altından Amerika’ya yardım etmeye başlamıştı. Fransa böylelikle İngilizlere kaptırdığı Kanada ve Hindistan’ın öcünü almak istiyordu. Önceleri el altından sürdürdüğü askeri yardımları 1777 yılında açıkça sürdürmeye başladı. Fransa galibiyetlerin ardından 1778 yılında Yedi Yıl Savaşlarının öcünü almak istiyordu. İspanya ise 1779 yılında Amerika savaşına katıldı. İspanyanın amacı Cebelitarık ve Minorka Adalarını İngiltere’den geri almaktı. İspanyanın Amerikanın yanında savaşa katılması İngiltere’yi iyice zor duruma bırakmıştı. Çünkü İspanya bu savaşa katılmasaydı Amerika’da bulunan bütün sömürgelerini kaybedebilirdi. Savaşın başka bir tarafı olan Hollanda ise İngiltere’nin Amerika ile alışveriş yasağına karşı çıkarak 1781 yılında savaşa dahil olmuştu. Amerika, Avrupalı devletlerle olan ilişkilerini sadece ticaret ile sınırlı tutarak politika yasağı koymuştu. Çünkü Amerika kendi yanında savaşan devletlerin çıkarlarından haberdardı. Avrupa politika hayatından kendini izole etme tutumu Amerika I. Başkanı George Washington’dan başlayarak devletin 5. Başkanı olan James Monroe döneminde yayınlanan 1823 Monroe Doktrini’ne kadar devam etmiştir. (3)

  • 13 Koloni ve Birleşik Krallık Arasındaki Bağımsızlık Savaşı

    Birleşik Krallık yeni vergiler koymak isterken koloniler bu duruma kayıtsız kalmak istememişlerdi. Getirilen vergilere özellikle Amerika çay vergisi artışına karşı çıkarak adaya çay getiren üç Birleşik Krallık gemisine saldırdığında ipler iyi gerilmişti. Denize dökülen üç gemi dolusu çayın bedelinin Amerika tarafından ödenmesini isteyen İngilizler Boston Limanını abluka altına almışlardır. Fakat Philadelphia’da toplanan (I. Philadelphia Kongresi) sömürge yöneticileri İngiltere ile savaş kararı almışlardı. (2)

       İngilizlerin Boston yakınlarında bulunan bir Amerikan Mühimmat deposuna saldırması üzerine 1775 yılında iki taraf arasında büyük bir savaş patlak vermiştir. İngiltere Amerika ile savaş kararı alarak çıkartma yaptığı sıralarda Virginia sömürgesi İngiltere’ye savaş açmıştı. Philadelphia’da 1776 yılında ikinci kez toplanan sömürgeler İnsan Hakları sözleşmesini kabul ederek İngiltere’ye savaş açmışlardır. 1777 yılında Saratoga’da İngilizlere karşı alınan zaferlerin ardından Fransa ilk önceleri mühimmat yardımı yaparken bu kez savaşa askerleriyle katılma kararı aldı. Fransa’nın savaşa katılmasını Hollanda ve İspanya izledi. Savaş tüm şiddetiyle devam ederken George Washington’un York Town başarısını Fransa’nın Antil ve Hindistan üzerindeki etkili saldırıları izleyince İngilizler barış istemek zorunda kalmışlardı. İngiltere’nin barış isteği üzerine iki taraf arasında 1783 tarihinde “Paris (Versay) Antlaşması” imzalandı. Antlaşma hükümlerine göre:

    1. İngiltere Amerikan kolonilerinin bağımsızlığını tanıyacaktır.
    2. Florida ve Minorka Adaları İspanya hükümetine bırakılacaktır.
    3. Kanada sınırında Misisipi Nehrine kadar olan bölge Amerika’ya bırakılacaktır.
    4. Antilerden bazı adalar ve Senegal İngiltere hakimiyetine bırakılacaktır.
    5. Bütün bu şartların sonunda koloniler kendi iç işlerinde serbest olmak koşuluyla Amerika Birleşik Devletlerini kurmuşlardır (1787). (2)
  • Başkan James Monroe ve Monroe Doktrini (1823)

       İspanya’da baş gösteren isyanlar ve Fransa adına ülkeye saldıran Napolyon nedeniyle sömürgeleri ile iletişimi kısıtlanmıştı. Amerika Bağımsızlık İlanı ve Fransız İhtilali ile birlikte İspanya kolonileri isyan etmişlerdi. Denize düşen yılana sarılır misali İspanya bu durumda Fransa, Rusya ve İngiltere’den yardım istemişti. Sömürgelerden nemalanmak isteyen devletler bu teklifi kabul ettiler. Bütün devletlerin Amerika üzerindeki çıkarlarını gören 5. Başkan James Monroe, 2 Aralık 1823 tarihinde ABD dış ilişkilerinde uyulması gereken iki maddeyi paylaştı: (3)

    1. Birleşik Amerika Avrupa’nın iç işlerine karışmamaktadır. Amerika Avrupa’nın herhangi bir politik meselesi ile ilgilenmediği için Avrupa devletleri de Amerika’nın işine karışmamalıdır. (3)
    2. Amerika’nın bu tutumuna rağmen herhangi bir Avrupalı devlet sömürge arayışı ile Amerika topraklarına ayak basarsa devlet bunu bir tehdit olarak görecek ve sonuna kadar savaşacaktır. (3)

     

       Başkan tarafından sunulan iki madde Amerikan Kongresi tarafından onaylandı. Amerika’nın bu sert tepkisinin ardından Fransa, İngiltere ve Rusya geri çekilmek zorunda kaldılar. İspanyol sömürgeler 1820-1830 tarihinde bağımsızlıklarını ilan ettiler. Latin Amerika eyaletlerinin bağımsızlıklarını kazanmasındaki en büyük etken ABD’nin tutumu ve Monroe Doktrini’dir. (3)

       İlklerin önderi olan bir Amerika kurulmuştu. 1789 yılında anayasanın tamamlanması ile birlikte Amerika kimliği tam anlamıyla oturtulmuştu. Amerikan bayrağında bulunan 50 yıldızın her biri bir eyaleti temsil etmekteydi. İlk defa seçimle gelen bir başkan ülkeyi anayasa çerçevesinde yönetiyordu. Bu adımlar Dünyayı Fransız Devrimine doğru götürüyordu. Amerika’nın bağımsızlığı ardından özgürlük, insan hakları ve adil yargılama gibi vazgeçilmez insanı hakları dimağlara yer etmeyi başarmıştı. Amerika iç zenginliği ve uyum içinde giderek yükselen refahı hızlı bir sanayileşme ile ivme kazanmıştı. 1861-1865 yılları arasındaki Amerikan İç Savaşı’nda parçalanma tehdidi atlatmasına rağmen 19. yüzyıldan itibaren hızla sanayi hamlesini tamamlamaya çalıştı. Bunu yaparken mümkün oldukça diğer kıtalardaki savaşlara düşman olarak katılmaktan sakındı. 20. yüzyılda baş gösteren ve Dünyayı baştan aşağı kavuran I. Dünya Savaşı esnasında Amerika biraz arabulucu birazda genç karakteri ve güçlü sanayisiyle İtilaf Devletleri safında savaşa girdiğinde bütün savaşın kaderi değişmişti. ABD, savaşın galibini çoktan belirlemişti ve İttifak Kuvvetleri ağır bir yenilgi ile ardı ardına her biri parçalanma anlamına gelen antlaşmaları imzalamaya başlamışlardı. (2)

     

  • Kaynaklar

İlginizi çekebilecek diğer olaylar

Biyografiler

  • Che Guevara CV
    BİYOGRAFİ
  • Al Capone CV
    BİYOGRAFİ
  • Vladimir Lenin CV
    BİYOGRAFİ
  • Nikola Tesla CV
    BİYOGRAFİ
  • Vecihi Hürkuş CV
    BİYOGRAFİ
  • Jean-Jacques Rousseau CV
    BİYOGRAFİ
  • Nejat Uygur CV
    BİYOGRAFİ
  • Marco Polo CV
    BİYOGRAFİ
  • Albert Einstein CV
    BİYOGRAFİ
  • II. Abdülhamid CV
    BİYOGRAFİ
  • Yılmaz Güney CV
    BİYOGRAFİ
  • Alexander Graham Bell CV
    BİYOGRAFİ
  • Nasrettin Hoca CV
    BİYOGRAFİ
  • Barış Manço CV
    BİYOGRAFİ
  • Platon CV
    BİYOGRAFİ

Tarihiolaylar.com internet sitesinde bulunan bütün içerikler Tarihi Olaylar editörleri tarafından hazırlanmaktadır. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Copyright 2024 - Tüm Hakları Saklıdır.