Bence yanlış bir başlık altında tartışılıyor zira Türk milletine zarar veren islam değil, büsbütün arap kültürüdür. Dünya modernleştikçe dinler de çağa ayak uydurmak için gelişmek, daha da ılımlı bir hale gelmek zorundadır bence ve bunu avrupada bariz bir şekilde görebiliyoruz (Papa'nın köpekler ve eşcinsellerin cennete girmesi konusunu örnek verebiliriz. Ateist kesim dahi takdir etmişti bu kararı). Bence Atatürk de bu gerekliliği farketmiş ve bu yüzden kutsal kitabı türkçeleştirmiştir. Halk lisanını bilmediği bir kitabı anlayamaz bu yüzden de anlayabildiğini iddia eden kişilere göre hareket eder. Lakin her nasıl olduysa yine de bu süreci sağlıklı bir biçimde sürdüremedik. İslam kültüründen çok arap kültürüne yöneldiğimiz için ve yorumlama yeteneğimizi kullanamadığımız için bu kültür bize zarar vermekte

Çok uzun zamandır sözlükte aktif değildim, bunun için özür diliyorum.
Değinmek istediğim ve ayrıca canımı sıkan bir durumdur bu. Geçmişte yapılan hatalardan ders almamızı gayet kolaylaştırabilecek iken eğitim sistemimizde neredeyse sadece galibiyetler yer almakta. Osmanlı Devletinin çöküşünü bile neredeyse yok sayıp çöküşten ziyate evrilişe yormaktayız. Bu konuda sizlerin görüşlerini merak etmekle birlikte olası çözüm önerilerinizi de duymak isterim. Diğer bir konu da sadece Büyük çoğunlukla Türk tarihine yoğunlaşmamız. Dünya tarihi lise öğrencileri için hem eğlenebilecekleri hem de bilgi edinebilecekleri bir alan iken bu alandan mahrum bırakılmalarını bir haksızlık olarak sayıyorum ben. Ayrıca devlet sistemleri, hak ve eşitlikler konusu bakımından başlangıç dönemi olarak sayılabilecek dönemlerin eğitim sistemimizde yer almaması çok büyük bir eksikliktir bence.

http://vignette1.wikia.nocookie.net/mightythor/images/9/9f/Location-svartalfheim.jpg/

Svartalfheim (eski norse dilinde svartalfr) karanlık elflerin hüküm sürdüğü diyara verilen addır. Bu diyarla ilgili pek fazla bilgi olmamakla birlikte 13. yüzyılda izlanda da yazılan prose edda adlı eserde bahsedilmiştir.
Prose Edda'dan bir bölüm

oyunlarda ve filmlerde de kendine yer bulan karanlık elfler güneşten nefret ederler ve bu sebeple yeraltının en kasvetli yerlerinde yaşarlar.

skyrim adlı oyunda bulunan karanlık elf ırkı


Marvel'in 2013 yapımı thor: karanlık dünya adlı filmindeki karanlık elfler.

Karanlık elfler çirkin ve korkutucu yaratıklar olmakla birlikte insanlar onları rahatsız edici varlıklar olarak tanımlarlar. Önceden çoğu norse gördükleri kabusların sebeplerini karanlık elflere bağlarlardı
Rivayete göre karanlık elfler uyuyan kişilerin göğüslerine oturup kişinin hareket etmesini ve ses çıkarmasını engeller ve onları avlamak için kulaklarına fısıldayarak kabus görmelerine sebep olurlarmış. Bu açıdan karanlık elfler karabasan olarak adlandırılan varlıklarla oldukça benzerlik göstermektedir. karabasanlar, insanların dışında yaşamak için başta atlar olmak üzere başka canlıları da avlamaktadırlar. Güneşe karşı zaafları olan bu varlıklar eğer güneş ışını derilerine direk temas ederse taşa dönüşmektedirler

üstadım şuan mail'imde birşey gözükmüyor buraya yazayım ben e mail adreslerimi
ozkankoca@yandex.com.tr
bjornzkan@yandex.com.tr

@insearchofsunrise aman efendim utandırıyorsunuz :)

thomas edward Lawrence 16 Ağustos 1888'de Galler'in caernarvonshire şehrinde doğdu. Lawrence ingiliz ordusuna hizmet etmiş, ingilizlerin ortadoğu ilişkilerine dahil olmuş ve Büyük arap isyanınında önemli rol oynamıştır bu yüzden arabistanlı lawrence olarak da tanınır.
t.e lawrence 1911-1914 yılları arasında britanya müzesi için karkamış, fırat nehrindeki kazılarda arkeolog olarak aktif rol oynadı. 1. dünya savaşı başladıktan sonra ise ingiliz istihbarat birimine girdi. İlk görev yeri olarak Kahire'de ingilizler için istihbarat servisinde çalıştı, daha sonraları ise
arap faaliyetlerini rapor etmek için arap çöllerine yollandı. Lawrance Mekke şerifi hüseyin oğlı emir faysal'ın türklere karşı olan isyanına irtibat subayı olarak katıldı ve Türklere karşı gerilla mücadelelerine önderlik etti. Akabe'deki zaferinden sonra Lawrence ve emrindeki kuvvetler İngiliz generali Allenby'ın kudüs seferine yardım ettiler.
1917'de Dera'da yakalanan lawrence işkenceye ve cinsel istismara maruz kaldı. Bu olaylar ise hayatında asla iyileşmeyecek yaralara sebep oldu. 1918'de Lawrence Kral 5. george tarafından yarbaylığa yükseltildi ve aynı zamanda üstün hizmet madalyası ile ingiliz yüksek şövalyeliğine layık görüldü fakat kendisi arap bağımsızlığındaki rolünden dolayı kazandığı ödülleri reddetti
Lawrence arap bağımsızlığının sadık bir savunucusu olmakla birlikte daha sonraları ismini değiştirerek özel yaşamına devam etmiştir. Özel hayatı boyunca bir dönem yazarlıkta yapan lawrence "bilgeliğin yedi sütunu" adlı kitabın da yazarıdır ayriyetten kendisi "arabistanlı lawrence" adlı filme de konu olmuştur. Siyasi ve askeri başarılar ile dolu bir hayatı olan lawrence İngiltere'de geçirdiği bir motorsiklet kazasında yaralandı ve 6 gün sonra 46 yaşında hayata gözlerini yumdu.

Alfheim (Eski norse dilinde alfheimr) Asgard'ın yanında bulunan Tanrı Freyr tarafından diyara verilen addır. Işık elfleri olarak adlandırılan canlılar bu diyarda yaşamaktadır. Rivayete göre ışık elfleri güzel canlılardır hatta "güneşten daha güzel" olarak bile tanımlanmışlardır.
Tanrı Freyr

Bu rivayetten yola çıkarsak Alfheim'in ışık ve güzellik diyarı olduğu görüşüne varabiliriz. Ayriyetten bu canlılar koruyucu melekler olarak adlandırılır. Işık elfleri insanlara sihirli güçlerin bilgileri hakkında yardımcı olur ya da kötüye kullanımına engel olurlar ve sıklıkla insanlara sanat ve müzik konusunda ilham getirdiklerine de inanılır.
12. yüzyıl şairi Snorri Sturluson, Gylfaginning adlı eserinde ışık elflerini şöyle tanımlamaktadır.
Alfheim olarak alandırılan yer, Işık elfleri adındaki canlıların yaşadığı, karanlık elflerin ise toprağın altında yaşadığı yerdir.
Onlar görünüş açısından farklılar, fakat doğaları açısından çok daha farklılar.
Işık elfleri baktığınız zaman güneşten daha büyüleyici fakat karanlık elfler ise ziftten de siyah.

hoşbulduk çok teşekkürler :) gelecek haftadan itibaren sözlükte aktif olarak yer almaya başlayacağım

Şu ygs illetinden kurtulduğum anda yggdrasil ve isveç tarihi serilerine devam etmeyi düşünüyorum

hocam ygs'den sonraki ilk işim kitabınızı temin etmek olacak.

bu yazımda vikinglerin 845'deki paris kuşatmasından bahsedeceğim. Öncelikle bu saldırıyı gerekli kılan sebeplerden bahsedeceğim.
Franklar avrupada dönemin en güçlü krallıklarından biriydi hatta en güçlüsüydü bile diyebiliriz. Kral Şarlman'ın ölümünden sonra oğlu Louis krallığı 3 parçaya ayırmıştı ve bu olay ise günümüz fransa, almanya ve italya'sının temelini oluşturmuştu. Krallığın 3 parçaya ayrılıp zayıflaması ise vikingler için adeta bir piyango olmuştu.
Kral Şarlman


Şimdi ise kuşatmadan bahsedeceğim. mart 845'de 5000 dan fazla asker içeren 120 viking gemisi Seine nehrine ulaşır. Efsanelere göre ise bu kuşatmanın başında günümüz tarih dizilerinden viking'de de bahsedilen efsane savaşçı Reginherus bilindik adıyla Ragnar yer almaktaydı. Aslında ragnar daha önceden batı fransiya kralı dazlak karl (charles the bald) tarafından Frisya bölgesi ile ödüllendirilmişti ancak Ragnar o bölgeyi kaybetti. Viking ordusu seine nehrinde bir liman bölgesi olan Rouen'i yağmalayarak seine nehrine doğru ilermeye devam ederler. Bu yağma haberini duyan Dazlak karl ordusunu ikiye bölerek seine nehrinin iki tarafına yerleştirir. Viking ordusu diğerine nazaran daha zayıf olan frank ordusuna saldırarak orduyu adeta talan eder ve 111 askeri esir alarak viking tanrısı odin'i onurlandırmak ve geriye kalan frank ordusuna göz dağı vermek amacıyla seine nehrindeki bir adada asarlar.
9. yüzyılda paris

Vikingler Paskalya günü nihayet parise ulaşarak şehri yağmalamaya başladılar. Bir rivayete göre Viking asker kampında veba salgını vardı ve bir hristiyan esirin tavsiyesi üzerine ölüler hızlı bir şekilde gömülerek viking ordusu salgından kurtarıldı. Vikinglerin hızlı ve etkili ordularına karşı Franklar adeta çaresiz kalmışlardı. Ülke içindeki sorunlarla (halk ayaklanmaları, taht kavgası vb.) boğuşan dazlak karl çareyi fidye karşılığı kuşatmayı sonlandırmada bulmuştu. Viking ordusu 7.000 livre (yaklaşık 2,570 kilogram) ağırlığında altın ve gümüş fidye karşılığında kuşatmayı kaldırmıştı fakat ilerleyen dönemlerde 13 kez daha frankların fidye ödediği tahmin edilmektedir. Kuşatmayı kaldırdıktan sonra vikingler 9. yüzyıl fransa'sının önemli simgelerinden olan Sen(saint) Bertin manastırı dahil yollarına çıkan heryeri talan ederek topraklarına dönmüşler ve bu kuşatmanın son viking kuşatması olmayacağının da sinyallerini vermişlerdi.

Üniversite sınavları bitsin kaldığım yerden devam edeceğim :)

tecrübem ile sabittir :)

katılıyorum. sonuçta tarihi yazanlar hep bir devletin çatısı altında yazmış. yazarken ne kadar objektif olunabilir ki?

öyle geçecek türde bir sıkıntı değil gibi çok denedim 1 aydır böyleyim nedense

içimde aşırı derecede bir sıkıntı var aşamıyorum bir türlü öneriniz varmı ne yapsam ne etsem

empire total war da harbiden osmanlının durumunu çok iyi anlıyor insan

uzaktan o kadar da kutsal gözükmüyor :) harbiden ben de merak ettim

ama müslüman yılbaşını k.... şaka şaka umarım diğer yılbaşı kutlamalarını da burda yaparız herkese mutlu ve tarihiolaylar sözlüklü yıllar dilerim :)