DonQuixote
En Beğenilen Yazar Sırası
:
25
Toplam Başlık Sayısı
:
3
Toplam Puanı
:
50
Toplam Giri Sayısı
:
32
Bu Ayki Puanı
:
-45
En Aktif Yazar Sırası
:
23
  • fransız devrimi

    aa, yeni gördüm yahu arkadaşa da ayıp olmuştur ama bana bildirim şeysi gelmiyor. ondan göremiyorum bazı şeyleri. şu anda pek müsait değilim ama ilk fırsatta kapsamlı bir şeyler yazacağım, teşekkür ederim :)
    0 0
  • fransız devrimi

    sağlık sorunlarım ve vizelerimin başlamasından dolayı bir hayli gecikti yazı farkındayım, kusura bakmayın. bu hafta da böyle olacak maalesef, hafta sonu elimden geldiğince yazacağım.

    burjuvazi 1789'da gösterdiği örgütlülüğü bu kez gösteremiyordu. köylü ayaklanmaları bir kez daha güçlü bir şekilde yayılmaya başladı. bütün bu olanlardan sonra "zengin burjuvazi" iktidarı kaybetme korkusuyla, krallıkla uzlaşma yoluna gitti.

    "orta burjuvazi" ise krala güvenmiyor iktidarını korumanın yolunu halkla birlikte hareket etmekte buluyordu. orta burjuvazinin önde gelenleri halktan kopmamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. bunların yanında kral, ikiyüzlü bir politika sergiliyor bir yandan rahip ve aristokratların tekrar iktidarı alması için uğraşıyor diğer yandan alman prenslerine karşı savaş açılması ile ilgili meclis önerisi için zengin burjvazinin desteğini istiyordu. krallığın amacı böyle bir savaş sırasında ve sonrasında ülke tek yumruk olacak, krala yeniden eskisi gibi yetkileri geri verilecekti.

    zengin burjuvazi dediğimiz kesim yani brissot grubunun amacı ise (daha sonraları jirondenler oluyor) kralın ve saray erkanının gerçek yüzünü halka göstererek, zayıf düşmelerini sağlamaktı. bunların dışında krallık kendilerini destekleyen brissot grubuna arka çıktı ve savaş açılmış oldu.

    bu arada jakobenler içinde brissot grubu ile robespierre arasında ayrılıklarda başlamıştı. bu savaş siyasetine en büyük destek nasıl ki jakobenler içinden geldiyse, aynı şekilde en güçlü muhalefette jakobenlerden gelmişti. Robespierre krallığın ve savaşın amacını daha iyi kavramış, brissot'u 3 ay boyunca hiç durmadan eleştirmişti. bunun sonucunda sol grup kendi içinde hızla ikiye ayrıldı. robespierre jakobenlerin başında kaldı ve brissotun sözcülüğünü yapığtığı grup jirondenler olarak ayrıldı.

    jirondenlerin desteklemesi ile 25 martta i. françois'e ültimatom verildi ama bir karşılık gelmedi. daha sonra 20 nisan 1792'de avusturyaya savaş açıldı.
    0 2
  • fransız devrimi

    Yasama meclisinde 745 milletvekili vardı. Bunlar ana hatlarıyla iki gruba ayrılmıştı. sağcı grup "feullant" adı verilen bir kulübe üye 246 milletvekilinden oluşuyordu. bu grup ne mutlak bir krallığa razı oluyor ne de tam bir demokrasiyi savunuyordu. 1791 anayasasına dayalı meşruti monarşiyi destekliyorlardı. kendi içlerinde "lameth" ve "la fayette" olarak ikiye ayrılmışlardı.

    solcu grup ise jakobenler olarak bilinen bir kulübe üye 146 mv.den oluşuyordu. bunlarında içinde çeşitli hizipler bulunuyordu. jakobenlerin çoğu banker, tüccar gibi orta sınıfa mensuptu. bunların dışında "bağımsızlar" ya da "anayasacılar"dan oluşan 345. mv vardı.

    feullantlar kulübüne, yalnızca 1791 anayasasını savunan bir grup ile ılımlı burjuvalar mensuptu. buna karşılık olarak jakobenlerr giderek daha halkçı hale gelerek, orta sınıfın yanında esnaf ve zanaatkarlarında desteğini almayı başardı. bu süreçte jakobenler sadece mecliste kalmamış, giderek halk içinde de yayılmaya başlamış ve ülkenin dört bir yanında açtıkları kulüplerle halkı da örgütlemişti. grubun en önemli sözcüsü ve devrimin neredeyse lideri haline gelecek olan Maximilien Robespierre ve yine dönemin en önemli hatiplerinden birisi olan jacques pierre brissot bu kulübe üyeydi.

    yasama meclisinde kral ile meclis arasında ortaya çıkan problemler giderek daha büyük anlaşmazlıklara sebep oluyordu. ekonomik sorunlar yine ortaya çıkmış, 1791 sonbaharında isyanlar yeniden patlak vermeye başlamıştı. bunların en büyük sebeplerinden birisi paranın değerinin düşmesi ve gıda maddeleri gibi en temel ihtiyaç ürünlerinin fiyatlarının artmasıydı. halk, esnafı fiyatları düşürmesi için sıkıştırıyor, reddeden dükkanları yağmalıyordu. bunun yanı sıra gıdda maddesi taşıyan araçlar yağmalanıyor, halk tarafından el konuyordu. orta ve güney fransa da yeni meclise bağlı şato gibi yerler de yağmalanmaya ve ateşe verilmeye başlanmıştı.

    bu karışıklıkların üstüne, din alanında ki sorunlar da eklenmeye başladı. bunun başlıca sebebi "rahipler medeni yasasına" yemin etmeyen rahiplerdi. mevcut düzene karşı çıkmakla kalmıyor, ellerinden geldiği sürece devrime karşı olan halkı kışkırtıyordu.

    fransa daki bu karışıklıkları endişe ile izleyen diğer ülkeler devrimin kendi ülkelerine sıçrama ihtimalinden korkuyorlardı ve bu doğal olarak fransa için bir dış tehdit oluşturuyordu. bu karışık dönemde meclisin ürkek ve kararsız tutumu da olayların iyice alevlenerek artmasına neden olmuştu...
    0 2
  • fransız devrimi

    Avrupada ki güçleri denge de tutmak isteyen ve gittikçe güçlenerek yayılmacı bir politika izleyen İngilizleri durdurmak Kral Louis'in temel hedefiydi. ancak bu temel hedef yedi yıl savaşlarında ki (1756-1763) ağır kayıplarla büyük zarar görmüştü. bir süre sonra başlayan amerikan bağımsızlık savaşıysa halkı heyecanlandırarak, bir isyan ve kurulu düzene başkaldırma fikrini güçlendirmişti.

    bu yaşananlar kralın, halk içinde ki desteğini iyice azaltacaktı. bunun yanına bir de maddi olarak kötü bir durumda olan ülkede vergi reformuna gitme önerisi 1787 de soyluların, ruhban sınıfın ve yüksek yargıçların katılımı ile toplanan "ileri gelenler meclisinde" reddedildi. otoritesini neredeyse tamamen kaybeden kral louis etats-generaux'yu (genel meclisi) toplamak zoruında kaldı. denetimin neredeyse tamamen kaybedildiği kırsalda ise köylü isyanları patlak vermeye başlamıştı. bu sırada, 1789 da isyanların en doruğa ulaştığı zamanda "etats-generaux" toplandı.

    kral, genel meclisi oluşturan meclislerin aynı anda değil de, ayrı ayrı toplanmasını istiyordu (genel meclisi oluşturanlar; halk meclisi, soylu meclisi, ruhban sınıfının meclisi). bu meclislerden birisi olan tiers-etats (halk meclisi, halkın soylular ve din adamlarından sonra kalan tüm sınıfları bu mecliste temsil ediliyordu ancak kalabalık tabii ki burjuvazinin elindeydi) bunu kabul etmedi ve 17 Ağustos 1789 da kendini "ulusal meclis" olarak ilan etti. bu meclis daha sonraları "kurucu meclis" ismini alacaktı. kralın zorla dağıtmaya çalıştığı bu meclisi halk çoktan benimsemişti. bu dağıtma girişimi sonucunda iyice galeyana gelen halk Ancien Regime'in sembolü olarak görülen Bastille hapishanesini zapt etti.

    1789-1791 arasında geçen dönemde başkent dışında ki kentlerde resmi görevliler uzaklaştırıldı ve yeni meclise bağlı yerel yönetimler oluşturuldu. köylülerin silahlanması, yıllardır kanlarını emen feodallerin de sonunu getirmişti. son zamanlarda iyice azalan kırsalda ki soylu egemenliği de bu olaylarla fiilen yıkılmış oldu. daha sonra 4 ağustosda kurucu meclisin aldığı karar ile de feodallerin bütün hak ve ayrıcalıkları kaldırıldı. böylelikle feodalitenin tasfiyesi sağlanmıştı. 2 kasımda kilise malları satışa çıkarıldı. buna benzer bir çok kararla ekonomi düzeltilmeye çalışıldı.

    eylül 1791 de yeni anayasa kabul edildi ve ulusal egemenlik ile güçler ayrılığı ilkesine dayalı meşruti monarşiye geçildi. 1 ekim 1791 de kurucu meclis yerini yasama meclisine bıraktı.
    0 1
  • fransız devrimi

    teşekkür ederim hocam. keyifli okumalar.
    0 0
  • Yazarları derinden etkileyen filmler

    The Sunset Limited ve Into the wild ilk aklıma gelenler.
    0 0
  • fransız devrimi

    1789 devrimi temelde güçlenen burjuva sınıfının geniş halk yığınlarının da desteğini arkasına alarak feodal monarşiyi yıkmak için harekete geçmesiyle gerçekleşti. tabii bu devrim, diğer krallık rejimleri için doğal bir korku kaynağı olmuş, devrimin kendi ülkelerine sıçraması korkusundan dolayı diğer ülkelerin, devrimi takip eden yıllarda fransaya karşı bir tutum takınmasına neden olmuştu.

    devrime kadar olan süreçte birçok ekonomik ve sosyal gelişme yaşanmıştı. Ancien Regime'in (eski krallık rejiminin) mutlakiyetçi, baskıcı ve feodallere tanıdığı ayrıcalıklar halkın tepkisine yol açmış ve geri dönülemez bir süreci başlatmıştır. giderek güçlenen, siyasal alanda söz hakkı olmayan ve söz sahibi olmak isteyen burjuvazi ise bu geri dönülemez süreci hızlandırmıştı. feodalite karşısında halkın en alt kesimlerine göre daha örgütlü olan burjuvazi, feodallere karşı verilen mücadele de önder sınıf olarak öne çıkmıştı. tabii halkında desteğini arkasına alıp, bu dağınık halk yığınlarını örgütlü bir güç haline getirmesi sadece fikren değil somut olarakta güçlenmesini sağlamıştı.

    bu süreci hızlandıran ve kitleleri yönlendirme de muazzam rol oynayan bir diğer olay ise aydınlanma felsefesinin hızla yaygınlaşması ve fransız düşünürlerde de vücut bulmasıdır. rousseau ve voltaire gibi devrime müthiş teorik katkılarda bulunan filozoflar aklın ve bilimin, bireysel ve toplumsal hakların her şeyden üstün tutulması gerektiğini savunuyorlardı. bu ilkelerle birlikte hızla eşitlik, özgürlük ve milliyetçilik düşünceleri güç kazandı.

    burada ek olarak, amerikan bağımsızlık savaşının başarıya ulaşması ve ardından amerikan bağımsızlık bildirgesi gibi temel insan haklarının esas alındığı bir bildirgenin yayınlanmasının da ciddi katkısı vardır.

    bu kısım da devrim öncesi fransanın sosyal durumuyla ilgili kısımdı.

    bundan sonrasında devrimin gelişini vs. yazacağım. aslında ayrı ayrı yazmak istemiyordum ama hem okunma zorluğu olmaması açısından hemde bazı kişisel problemlerimden ötürü böyle yapmak mecburiyetindeyim. keyifli okumalar.
    0 2
  • fransız devrimi

    neden olmasın? ama şimdiden ayrı bir başlık altında devam ederim demek için henüz erken. sağlık problemleri ile uğraşıyorum bu ara, bunun yanında okul filan derken zamanım olur mu bilmiyorum. burayı da zaten yazı dizisinden öte genel bir başlık olarak açmıştım. takdir edersiniz ki sözlüğün formatına uygun şekilde, diğer sözlüklerden farklı olarak tarihi olayları anlatırken tek girdi ile değil de böyle uzun uzun açıklamak daha iyi olacaktır.
    0 0
  • fransız devrimi

    avrupa ve batı dünyasını belki de temelden sarsıp, değişen devrimdir. öncelikle yazacağım şey uzun olduğu için tamamını bugün yazabilir miyim bilmiyorum. burada ilk olarak devrime dair biraz daha özel tanımları vs. vereceğim. kalan kısmını da tamamladıktan sonra girerim buraya.

    önemli kişiler (burada dönemin kralı, voltaire, rousseau gibi çok bilindik kişilerden ziyade politik grupların önderlerini vs. vermeyi tercih ediyorum. daha sonra eklemek isteyen olursa bunları da ekleyebilir.)

    georges danton: monarşinin yıkılıp birinci cumhuriyetin kurulmasında rol oynayan devrimci önder ve hatip. bir dönem adalet bakanlığı, kamu güvenliği komitesi başkanlığı gibi önemli görevlerde bulundu. radikallere karşı ılımlılarının yanında yer alması robespierre ile arasının açılmasına neden oldu ve konvansiyona şiddetle muhalefet edince de giyotin onun için kaçınılmaz oldu. daha sonraları seveni kadar sevmeyeni de çok olacak, devrime ihanet ile suçlanacaktı.

    jean paul marat: jakobenlere yakın olan montagnard grubuna mensup siyasetçi, doktor ve gazeteci. bir ara tutuklanıp idama mahkum edildikten sonra kaçıp, mücadelesini sürdürüyor. daha sonra kurulacak olan konvansiyon da üye olarak görev almış ve çeşitli reformları savunup, karşı devrimcilerin idamını istemiştir. jakoben - jironden çekişmesinde yine jakobenlere yakın oldu. jirondenler tarafından yargılanmak üzere devrim mahkemesine çıkarak kendini çok iyi savunması üzerine müthiş bir üne kavuştu ve halkın en benimsediği isimlerden birisi oldu. daima en radikal isimlerden birisi olan ve şiddetten çekinmeyen marat, bu şiddet ortamının daha fazla yükselmemesini ve barış gelmesini isteyen bir kadın tarafından, şiddet ortamını ateşlediği gerekçesi ile öldürüldü.

    luis de saint-just: devrim sırasında sorumluluk almaktan kaçınmayıp, bir ulusal muhafız birliğinde komutanlık görevi üstlendi. daha sonra belediye meclis üyesi oldu. 1792'de konvansiyon'a seçilerek radikal Montagnard grubunda yer aldı. robespierre'in sağ koluydu ve ona daima sadık kaldı. kamu güvenliği komitesi ve konvansiyon başkanlığına seçildi. başkanlığı sırasında karşı devrimcilerin yağmalanan mallarının yoksul halka dağıtılması gibi önemli bir karar aldı. daha sonra robespierre ve diğer yoldaşlarıyla birlikte giyotine gitti.

    joseph fouce: yerel jakoben kulüplerinden birine katıldı ve olduğu yerde başkan seçildi. başlarda jirondenlerden taraf olduysa da daha sonra Montagnard grubuna kaydı. lyon'daki büyük bir isyana katıldı ve örgütleme safhasında önemli görevler aldı. 94te katıldığı konvansiyonda jakoben grubunun başına geçti ama robespierre'in rahat vermemesinden dolayı ayrıldı. daha sonra robespierre'in devrilmesinde önemli bir rol oynadıktan sonra direktuvar döneminde yine jakobenler içinde yer aldı.

    Jacques Pierre Brissot: jirondenlerin meclis içerisinde ki sözcüsü ve en önemli isimlerden birisi. ancak krala yakın olması ve monarşiden bir türlü kopamaması sonunu hızlandırdı. jakobenlerle sürekli bir tartışma içerisinde olmuştu. robespierre en büyük rakibiydi ancak onun yıkılışını göremeden giyotine gitti.

    devrim içerisinde aktif olarak mücadele veren gruplar (bunları vikiden alıntılıyorum direkt olarak. merak eden varsa oradan inceleyebilir.)

    Feuillants, jirondenler - Jakobenler - Montagnardlar - Hébertistler - Club des Cordeliers


    devrime dair birkaç kavram:

    ancien regime: eski krallık rejimi.
    direktuvar dönemi: Direktuvar. Fransız Devrimi'nden sonra meydana gelen yönetim şeklidir. Yaşlılar meclisi ve 500'ler olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Yaşlılar meclisinde yasama yetkisi yoktu. Bunu 500'ler yapabilirdi, ancak asıl güç direktörlerdeydi. 5 tane direktör vardı ve 4 yıllık süre içerisinde 13 direktör görev yaptı. İlk beşinin isimleri Louis-Marie de la Revellière, Etienne-François le Tourneur, Jean François Rewbell, Barras ve Lazare Carnot'du. Bu rejim Napolyon tarafından yıkıldı. (viki.)
    konvansiyon hükümeti ya da ulusal konvansiyon: en özet haliyle devrim sırasında ülkeyi yöneten, kralı vs. yargılayan fransız ulusal meclisi. çok daha detaylı tamamını buraya yazamayacağım için böyle kısa tuttum. internetten araştırılabilir.
    etats-generaux: genel meclis.
    tiers-etats: halk meclisi.

    bir de kısaca devrim öncesi fransız ekonomisini anlatacak olursam:

    ekonomik durumu kendi çağdaşlarına göre iyi sayılsa da kendi içinde önceye göre bir hayli gerilemişti. köylerde hayatın giderek zorlaşması, şehirlere göçü arttırmıştı. bu da doğal olarak tarımın düşmesi gibi uzun vadede ciddi sorunlara yol açacaktı. bunun yanı sıra kalabalıklaşan şehirler de insanlar yemek bulamayacak hale gelmiş küçük homurdanmalar başlamıştı. bunun yanında işsizliğin artması üzerine vergi ödemelerinde ki aksamalarda hazineni gelirlerine ciddi bir zarar vermişti. eh bir de savaşların uzaması ve istenilen sonuçların alınamaması hazineye ciddi zarar vermişti.

    tabi bir de bunun yanında yedi yıl savaşlarında fransanın neredeyse tüm kolonilerini kaybetmişti. ingilizlerin bu savaşın masraflarını kolonilerden çıkarmak için yeni ve ağır vergiler almaya başlaması kolonilerde bağımsızlık savaşına (amerikan bağımsızlık savaşı) yol açmıştı. fransanın bu savaşta kolonileri desteklemesi de ciddi mali sorunları doğurmuştu.

    ilk kısımı bu kadar tutuyorum, diğer kısımları da yazdıkça ekleyeceğim. yanlış olan kısımları uyarırsanız düzeltirim.
    0 3
  • İSPANYA MI YOKSA FRANSA MI!!!

    cesare arkadaş, sovyetlerin diğer milletlere karşı olan baskıcı tutumunu eleştiriyordun. burada "azınlık hosgoruyle liberallikle yonetılmez devletin gucunu gösterir ezersin gecersin geriye bakmassın. yada fitne sokucak birileri mutlak çıkar" yazmışsın. bu ne yaman çelişki? :)
    0 0
  • tarihi olaylar sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkı



    ölüm yıldönümünde, ışıklar içinde yatsın.
    0 0
  • Franz Kafka

    dönüşümü ilk okuduğumda tam olarak kavrayamamıştım, bir birey-toplum ilişkisine eleştiri ve yabancılaşma üzerine yazılmış bir şeyler vardı elbette ama yine de oturmayan bir şeyler vardı kafamda.

    http://www.kafkaokur.com/2013/03/sistemden-kacsn-roman-degisim.html

    şunu okuduktan sonra anladım kafkanın nasıl da muazzam bir yazar olduğunu.
    0 0
  • turancılık

    olay sadece bu da değil, çin'in başını çektiği "Asian Infrastructure Investment Bank" yani türkçesiyle "asya altyapı yatırım bankası" gibi kuruluşlarda var işin içinde. 100 milyar dolarlık bir sermaye ile 57 ülkenin kurucusu olduğu bir oluşum. çin'in dünya lideri olma konusunda ki tavrı ortada, bunu yaparkende arkasında abd-ab ilişkisine benzer bir çin-asya ülkeleri bulmak istiyor belli ki. doğal olarak oraları da kendine bağlı olarak kalkındırması anlaşılabilir bir şey. amerika ve batı grubu da domine edilene kadar rusya ile bir anlaşmazlığa düşeceklerini sanmıyorum ben bu da doğrudan asya üzerinde ki otoritelerinin sarsılmaması demek, orada da bir işbirliğine gidecekler çünkü.
    0 0
  • turancılık

    çin ve rusya gibi ülkelerin asya'yı kimseye bırakmayacağı aşikar. özellikle çinlilerinde yavaş yavaş dünya siyasetine açılması ile turancılık fikri bir hayli zor görünüyor. türki devletler de ne rusya ve çin ile yarışabilecek ekonomi var ne de teknoloji. hayalden öteye gidemez muhtemelen.
    0 0
  • Eskiden Osmanlı Devletine Bağlı Olan 64 Ülke

    Operations in the Atlantic Ocean
    Starting from the early 17th century, the Ottoman fleet began to venture into the Atlantic Ocean (earlier, Kemal Reis had sailed to the Canary Islands in 1501, while the fleet of Murat Reis the Elder had captured Lanzarote of the Canary Islands in 1585). In 1617 the Ottoman fleet captured Madeira in the Atlantic Ocean, before raiding Sussex, Plymouth, Devon, Hartland Point, Cornwall and the other counties of western England in August 1625. In 1627 Ottoman naval ships, accompanied by Barbary corsairs under the leadership of Murat Reis the Younger, captured the Isle of Lundy in the Bristol Channel, which served as the main base for Ottoman naval and privateering operations in the North Atlantic for the next five years. They raided the Shetland Islands, Faroe Islands, Denmark-Norway, Iceland and Vestmannaeyjar. Between 1627 and 1631 the same Ottoman force also raided the coasts of Ireland and Sweden. Ottoman ships later appeared off the eastern coasts of North America, particularly being sighted at the English colonies like Newfoundland and Virginia.

    biraz bakınınca şunu buldum. türkçe kaynak eksikliği ciddi sıkıntı ya, hele de böyle çok araştırılmayan konularda filan. ve cidden bir hakimiyet kurma olayı varmış, kısa süreli de olsa. donanmaya yatırım yapılsa çok daha farklı olabilirmiş durum aslında o yıllarda.

    tek bulamadığım japonya idi, ona da bir bakarım. teşekkür ettim bu tartışma için :)
    0 0
  • Eskiden Osmanlı Devletine Bağlı Olan 64 Ülke

    akdeniz egemenliği eyvallah, ona bir itirazım yok. bütün akdenizi domine edip, elde tutabilecek gücümüz var zaten, özellikle barbaros döneminde. ticaret antlaşması için yine hollandalıların ve ingilizlerin geldiğini biliyorum. ona da eyvallah. ama donanmanın ingiliz denizlerini hakimiyet altına alması söz konusu değil. 1580-90 arası ispanya ile bir uğraşma durumu var, bunun da elizabeth'in yardım istemesinden sonra olduğu düşünülüyor, yine de kesin bir şey yok bildiğim kadarıyla. bahsedilen ispanyol donanmasının yok edilmesine karşılık, ingiliz gemilerinin batmadığı ama daha sonra hastalıktan dolayı askerlerinin öldüğü biliniyor. yani yine de bir osmanlının ingiltere taraflarına kadar gidip, orada bir hakimiyet kurması söz konusu değil.

    ticaret için izin istemeleri vs. donanma üstünlüğü olarak değil de daha ziyade siyasi üstünlük olarak kabul edilebilir belki. çünkü özellikle 16-17. yy denizcilik tarihine damga vurmuş 3 millet vardır, bunlardan birisi ispanyollar, birisi flemenkler diğeri de ingilizlerdir. ispanya'yı akdenizde yeniyoruz, onda bir sıkıntı yok ama kalyonların okyanusta ayakta kalamayacağını herkes anlıyor, hint deniz seferlerinin başarısız olma sebepleri de bu. yani cebelitarığı geçip, ingiltere gitmek ve orada ingilizleri yenip hakimiyet kurmak bana çok inandırıcı gelmedi. yani piri reis gibi bir denizci bile hint seferlerinin başarısızlığı sonucu idam ediliyor mesela.

    not: Umman'da Kapışan İmparatorluklar Osmanlı ve Portekiz şu kitaba bir göz atabilirsin mesela.

    bir de japonya ile ilgili bir şey göremedim.

    bu arada böyle uzun uzun yazıyorum ama kusuruma bakma, cidden konu ilgimi çekti. tarih bölümü öğrencisiyim, henüz hazırlıktayım ama uzmanlaşmak istediğim alan denizcilik tarihi.
    0 0
  • Eskiden Osmanlı Devletine Bağlı Olan 64 Ülke

    beklemedeyim, çok sevinirim.
    0 0
  • Eskiden Osmanlı Devletine Bağlı Olan 64 Ülke

    tamam, tek bir dönem değilde. mesela, ingiliz donanmasını ne zaman ezipte ingiltere de hakimiyet sağlayabilecek bir gücümüz oluştu bizim hocam? aynı şekilde flemenk donanması her zaman güçlü olmuştur. harita üzerinden düşünecek olursak, ispanyayı, ardından ingiltereyi, ardından hollandayı geçip nasıl danimarka da, norveçte deniz hakimiyeti sağlandı? bir de japonya var tabi, hint deniz seferlerinde bile portekize yenilip, gemilerin okyanustan geçemeyeceğini anlayınca japonya da nasıl hakimiyet kurduk? okyanusa açılabilecek bir mahmudiye kalyonumuz var, o da çağının gerisinde kalıyor zaten okyanuslara filan açılmıyor.
    0 0
  • Eskiden Osmanlı Devletine Bağlı Olan 64 Ülke

    biraz uçuk bir liste gibi geldi bana bu hocam, hele de birçok defa donanmamızın yakıldığını düşünürsek.
    0 0
  • Eskiden Osmanlı Devletine Bağlı Olan 64 Ülke

    Bir de bugün ispanyaya bağlı kanarya adaları da kısa bir süreliğine girmişti osmanlı egemenliğine. murat reis alıyordu yanılmıyorsam.
    0 0
  1. Yeni Konu Ekleme

    Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.

  2. Arama Butonu

    Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.