• Bugün Milliyet'te gördüğüm bir haberdir. Financial Times'ın araştırmasına göre Türkiye'de asgari ücretli bir çalışanın Big Mac alabilmesi için 3 saat 52 dakika çalışması gerekirken bir asgari ücretli Finlandiya vatandaşının aynı Big Mac'i ülkesinde yemesi için 16 dk çalışması yeterli.
    Bu haberden çıkarılması gereken şudur. Dünya'da Big Mac Balance denilen birşey vardır yani Big Mac dengesi. Ülkelerin ekonomisi vatandaşlarının Big Mac alabilme kapasitesine göre ölçülür çünkü Mc Donald's fiyatlandırmayı ilgili ülkenin Satın alma gücü partiseine göre düzenlemektedir.
    Sonuç şudur ki bir Danimarkalının satın alma gücü, bir Türk'e göre yaklaşık 15 kat daha yüksektir.

    Şimdi o ekonomimiz süper, çok güçlü bir devletiz diyen arkadaşlara bir çift sözüm var. Biz 3 tarafı denizlerle çevrili, iklimi hem tarıma hem hayvancılığa elverişli, yer altı kaynakları olan (bor, volfran) olan bir ülkeyken Allah'ın Danimarka'sı Kuzey'e yakın elverişsiz bir iklimde bu seviyede bir ekonomiye sahip olabiliyor ve biz hala kendimizi iyiyiz diye uyutuyorsak milletçe geri zekalıyız.

    Ben sanayileşememeyi, tarımı göz ardı etmeyi, İsrail'den tek kullanımlık tohum almayı, domates kökü ithal etmeyi kendime yediremiyorum. Adam çölün ortasında bir tohumdan 8 kök çıkaracak tohumu geliştirirken ben maksimum bursada bir tohumdan 4 kök çıkartabiliyorsam, ülke ortalaması da 2 kök ise biz milletçe geri zekalıyız.

    Biz hala sanayileşemiyorsak, aselsan mühendislerimize bile sahip çıkamıyorsak, suikast soruşturmalarının üstünün örtülmesine izin veriyorsak, dünyanın ufak ama değerli ürün ithalatından para kazandığı bir dönemde biz hala ağır sanayi ihraç etmeye çalışıp, devletçe teknolojiye yatırım yapamıyorsak biz milletçe geri zekalıyız.

    Kusura bakmayın...
  • şimdi yazının büyük bölümüne bir şey diyemem ama bizim de finlandiya kadar nüfusumuz olsa o kadar olur. onun dışında bu ülkede herkes birtakım şeyleri eleştiriyor ama kimse olayı düzeltmek, iyileştirmek için bir gayret göstermiyor.(bu da benden bir eleştiri olsun;) )

    yani karanlığa küfredeceğimize kalkıp bir mum yaksak daha iyi olacak gibi.
  • @gimli bence bu sözlükte yazıp bu eksikliği belirtmemiz bile bir mum yakmadır.
    Öte yandan yüksek nüfus genellikle avantajtır (bkz:almanya)
    Almanya'nın da dünya kadar nüfusu olmasına rağmen SGP'si çok yüksektir çünkü onlar fazla nüfus ile daha fazla üretim yapabilmeyi keşfetmişlerdir.

    Biz de Rüzgar enerjisinde dünya devi olan Danimarka gibi ilim irfan sahibi olsaydık onlar 1 tirübün üretirken biz 20 üretirdik. Bu şekilde de nüfus fazlalığının avantajını kullanırdık. Nüfusu az olan ülke daha kolay zenginleşir diye bir şey yok zaten Haiti'nin Nüfusu 10 milyon da ne oluyor? Önemli olan insanları verimli kullanıp üretim yapabilmek.

    Biz bugüne kadar hiç iyi yönetilmedik. Bu nedenle de kendimizi kandırmanın gereği yok bence. Herşeye önce biz süperiz dememekten başlamamız gerekiyor. Olmamız gereken yerin çok gerisindeyiz. İlim irfanı reddederek, mühendislikte pratiğe imkan vermeyerek, devletin resmi yayın organı TRT'nin başına imam atayarak, üniversite rektörlerini değiştirip İTÜ gibi bir üniversiteye bile hükümet yetkililerinin belirlediği bir rektörü getirerek biz ilerleyemeyiz.

    Bunu hangi parti gelse yapacak ondan da adım gibi eminim. Vizyonsuzluk, çıkar çatışmaları bitirdi bu ülkeyi. Senelerdir ülkeden bilim adamı çıkmıyor. Tübitak desen kurbağalı dereye temiz raporu veriyor (Kadıköy belediyesi CHP'de diye, daha çok bok koksun semt ki belediye bişey yapmıyor gibi gözüksün, yönetim değişsin)

    Sonuç olarak rezalet bir durumdayız. Gelişmemiz gerekenden çok daha az ve yavaş gelişiyor hatta bazı konularda geri gidiyoruz.

    Zamanında Cahit Arf'lar fln varmış. Şimdi ise Esra Erol'lar Zuhal Topal'lar var....
  • Büyük nüfus her zaman avantaj değildir bana göre. şimdi devletin büyümesi için avantaj olabilir ama yaşam kalitesi bakımından aynısını söyleyemem.(bkz:çin halk cumhuriyeti)(bkz:hindistan) falan aslında bunlar yine gelişmiş ülkedir ama yaşam kalitesi bakımından aynısını söyleyemeyiz.

    insanlar pek idealist değil artık, olsa bile yönlendiren yok. değerli bilim insanları var aslında ne kadar destek olabiliyoruz orasını bilmem artık. tabii süper falan değiliz ama rezalet bir durumda değiliz.

    çok cahil halkımız yok bana göre. yani birçok gelişmiş ülkeye göre yine eğitimli bir halkımız olduğunu sanıyorum fakat genel olarak okuma alışkanlığı yok. niye yok bilmiyorum artık.

    ya bahsettiğin olayların düzelmesi gerek tabii ki. evlilik programları yerine insanlar için faydalı programlar olabilir. arz-talep meselesi millet evlilik programı izlemek istiyor o zaman ne yapalım.
  • @gimli ne yapılabilir aslında biliyor musun? Sana bir yaşadığım anektodu paylaşayım.

    2010 yılında İsviçre'nin Zürih kentine bir iş toplantısına gitmiştim. Neyse toplantıları yaptık akşam yorgun argın otele geldim, yemekten önce biraz lobide oturdum. Gözüm televizyona takıldı, haberlere baktım ve dikkatimi birşey çekti "Ağlayan yok" daha sonra resepsiyoniste sordum: "İlgimi çekti de yarım saattir haberlere bakıyorum ağlayan birisi yok. Hepiniz çok mu mutlusunuz?"
    Resepsiyonist gülümseyerek: "Hayır. İsviçre'de ağlayan birisini televizyonda göstermek yasaktır. Duygu sömürüsü üzerinden kitleleri ikna etme yöntemi olarak algılanır" dedi.

    İşte o zaman Avrupa'da adam kayırmanın veya insanı salak yerine koymanın mümkün olmayacağını anlamıştım.

    Şimdi ise gelelim 2016'ya. Hükümet yetkililerini bile bazen televizyonda ağlarken görebiliyoruz. Demekki bir faydası var gerçekten ağlamanın.

    Onun yanında arz talebi doğurur onu da unutmamak lazım. Esra erollar Acunlar neden bu kadar büyüyor ve her şeye karışan rtük Adnan hocanın programına ya da evlilik programlarına karışmışyor.

    Sebebini ben söyleyeyim, insanları uyuttuğu için. Bir ev hanımının ev işlerinden geriye kalan 4 saati olduğunu düşünürsek o da evlilik programına gidiyor. Bu kadın nasıl cahil kalmasın şimdi?

    Bunlar olmasa ne yapacak peki, ya kitap okuyacak, ya gazate belki belgesel bile izleyecek.

    Yapılması gereken de şudur: Toplu etki yöntemleri ülkede hükümet harici gerçtekten tam bağımsız kurumlar tarafından denetlenmeli. Hükümet bile medyayı ele geçirememeli. Sen 5 kanalın 5 inde de evlilik programı yayınlatırsan tabi ki millet evlilik programı izler. 5'inde belgesel yayınlat bakalım 1 ay sonra ne oluyor? Göreceksin ki herkes belgesel izliyor olacak. Ya da televizyonu kapatıp kitap veya gazete okuyor olacaklar.
  • Bir diğer deyişle Satın Alama Gücüne Harcanan Emek Oranı
  • hepsi bir yana, bigmac tüketmiyorum, tüketmeyeceğim. Kendi öz mutfağımda bulunan yemekler, benim kültürüm çok çok daha iyi. Gerçekten bazen merak ediyorum abi, bir insan big mac için verdiği parayla çok çok daha iyi şeyler yiyebilir. Tek sıkıntısı bu MCDonalds gibi mitoz bölünebilen kültürümüzü yansıtan kuruluşlarımızın olmaması
  • @Tozkoparan zaten dun onaylanan dava ile Mcdonalds etlerinon hayvansal yağ hamuru ve amonyaktan olustugu kesinlesti bence de yeme

Bu konuda 1 sayfada toplam 8 adet üst yorum vardır.

  1. Yeni Konu Ekleme

    Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.

  2. Arama Butonu

    Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.